Bbp İl Başkanı Kulmaç’tan “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” Mesajı

Büyük Birlik Partisi (BBP) İl Başkanı Aytekin Kulmaç “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” dolayısıyla bir kutlama mesajı yayımladı.

Bbp İl Başkanı Kulmaç’tan “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” Mesajı
Kulmaç mesajında” 8 Mart 1857 tarihinde Amerika’nın New York kentinde 40.000 dokuma işçisinin, daha iyi çalışma şartı talebiyle bir tekstil fabrikasında greve başlaması akabinde polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi sonucunda çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamadığı için çoğu kadın 129 işçinin can vermesi 53 yıl sonra Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda alınan bir karar ile 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kabul edilmiş, Ülkemizde de ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlanmıştır.

Bugün bütün dünyada 8 Mart günü kutlanan “Dünya Kadınlar Günü” iyi incelendiğinde batılı ülkelerde kadının ekonomik olarak sömürüsüne bir başkaldırı hareketi olarak başladığı görülecektir. Günümüzde vahşetini daha da artıran emperyalist sömürü düzeninin çarkları geçmişte kadını bir meta olarak görmüş ve sömürmüştür. Buna ilave olarakta Orta Çağ Avrupa’sında Kilise “kadın insan mı, şeytan mı” açmazı içinde çırpınırken, Türk Kültüründe gerek İslam öncesi gerekse de İslam sonrası kadın en müstesna yeri bulmuştur” ifadelerini kullandı.

Kulmaç mesajının devamında şunları kaydetti: “İslamiyet öncesi Türk toplumlarında kadınsız bir iş görülmezdi. Kadın erkeğin tamamlayıcısıydı. O, sürekli erkeğin yanındaydı. Yabancı devletlerin elçilerinin kabulünde Katun da kağan ile beraber olurdu. Tören ve şölenlerde kadın, kağanın solunda oturur, siyasi ve idari konumlardaki görüşlerini beyan ederdi. Mesela Büyük Hun İmparatorluğu adına Çin ile ilk barış antlaşmasını Tanrıkut Mete’nin hatunu imzalamıştır. Türk kadını, diğer toplumlarda olduğu gibi baskı altında tutulmuyor, aşağılanmıyordu. Kadının yüceliği Altay Dağları'nın en yüksek tepesine “Kadınbaşı” ismi verilmesi, sanki çağlar sonrasına bir mesaj gibidir. Verilen toylarda, kız çocuğu sahipleri Kızıl Otağ denilen şeref tribünü niteliğindeki otağda oturtturulurdu.

Türklerin diğer birçok milletin aksine kadına sosyal hayatta hak ettiği yeri verdiği bilinmektedir. Dünya üzerindeki birçok millet kadına şeytan veya esir muamelesi yaparken Türkler, çocuklarına analık yapan vefakâr eşlerine karşı derin bir sevgi ve saygı beslemişlerdir. Kadını sosyal hayattan dışlamamışlardır. Hayatın hemen her safhasında erkek kadar hak ve sorumluluk sahibidir. Bugün memlekette kadına karşı yanlış bir hava esiyor: Ya onun hukuku hiç tanınmıyor yahut da feminizm teranesi altında ona fevkalade itibar ediliyor, adeta imtiyazlı bir sınıf muamelesi gösteriliyor. Bize göre aslolan, kökleri dışarıda her iki duruma da itibar etmemektir. Kendi has kültürümüzde kadına verilen izzet ve itibar kâfidir. Gerek kadının bir meta olarak görülüp sömürülmesi gerekse de feminizm adı altında kadına imtiyazlı sınıf muamelesi yapılması, kadını manevi sukuta götürür. Kadınlarımızın, çalışma arkadaşlarımızın, ülkemiz ve dünya kadınlarının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, sağlık ve esenlikler diliyorum.' '
Kaynak: İHA