Ak Parti Grup Toplantısı (3)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çözüm sürecinde bir pazarlık yapılmadığını, milletten bir şey gizlenmediğini ve zamanı geldiğinde bunları açıklayabileceklerini söyledi.

Nevruz mesajı da veren Başbakan Erdoğan, "Biz diyoruz ki bu Nevruz umut olsun, bu Nevruz çözüm sürecine adeta bir tohumlama olsun. Bu Nevruz gülen yüzlerin arttığı, adeta zirve yaptığı bir Nevruz olsun" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM'deki grup toplantısında yaptığı konuşmada önemli açıklamalarda bulundu. Çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Başbakan Erdoğan, gittikleri her yerde coşkuyla karşılandıklarını ve milletin çözümü istediğini anlattı. Çözüm sürecini desteklemeyen MHP'nin tavrını sert bir şekilde eleştiren Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: "MHP'ye bütün bu sorunlarda, hiçbir şey ama hiçbir şey terör noktasında fayda getirmez. Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşlarımızla gönül bağı kuramayan parti için, bu sorunun çözümü hiçbir şey ifade etmez. Aynı şey CHP için geçerli, aynı şey sorundan beslenen BDP için geçerli.

Allah aşkına soruyorum, şu ülkenin gündeminden terör meselesini, siyasi Kürtçülük meselesini çekip alsanız, MHP'den geriye ne kalır? Ekonomi politikası derseniz yok, dış politika derseniz yok, demokratikleşme derseniz o da yok. Ellerinde tek istismar araçları var; o da terör meselesi, siyasi Kürtçülük. Onu çekip alıp MHP'den geriye hiç bir şey kalmaz. Bunu biz ne kadar iyi biliyorsak, millet ne kadar iyi biliyorsa, MHP de işte o kadar iyi biliyor ve terör meselesinin bitmemesi için elinden ne geliyorsa yapıyor.

Gerçek ve ülkesini seven bir milliyetçi, bu ülkenin tarihini, ecdadını bilen bir milliyetçi, her an korkularla yaşamaz. Bunlar her an korkuyla yaşıyor ve çevrelerine de sürekli korku pompalıyor. Sürekli bölünmekten, parçalanmaktan, yok olup gitmekten bahsediyorlar. 10 yıllardır hep aynı nakaratı tekrarlıyorlar. Bugüne kadar yaptığımız her reforma 'Türkiye bölünecek' diye karşı çıktılar. Onlar böyle dedikçe Türkiye bütünleşiyor, güçleniyor. Nereye gidersek gidelim, herkes dualarla şu çıkışımızın, çözüm sürecimizin arkasında olduğunu söylüyor. Onların iddialarının tersine Türkiye büyüyor. Türkiye, CHP ve MHP'nin zihnindeki ve tasavvurundaki kadar küçük bir ülke değil, Türkiye onların zannettiği gibi pamuk ipliği ile örülmüş bir ülke değil. Türkiye aslına rücu ediyor. 'Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz, gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz'. Biz şimdi bu hale dönüyoruz." "UTANÇ VERİCİ BELGE GÖRMEK İSTİYORSAN, DERSİM'İN BELGELERİNİ GÖSTERDİM" Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun İmralı görüşmelerine ilişkin basına sızan tutanaklarla ilgili açıklamalarına da tepki gösterdi. Erdoğan, "CHP Genel Başkanı çıkıyor, İmralı'nın gazetelerde yayımlanan ifadelerinin Cumhuriyet tarihinin en utanç verici belgesi olduğunu iddia ediyor" diyerek, "Sayın Kılıçdaroğlu bir kere o yayınlanan ifadeler belge değil. Hiçbir belge niteliği de taşımıyor. Önce bunu öğrenmen, bilmen lazım. Belgeyle, bilgiyi veya iddiayı hala öğrenemedin" diye konuştu.

Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Eğer Cumhuriyet tarihinin utanç verici belgelerini görmek istiyorsan, ben sana Dersim'in belgelerini gösterdim. Ey Kılıçdaroğlu, ben sana Dersim'de katledilen çocukları gösterdim, evinden yurdundan koparılan insanları gösterdim, yıktığınız ahıra çevirdiğiniz camilerin belgelerini gösterdim. Sen bunlara bak, 27 Mayıs'a bak, asılmalarına göz yumduğun Adnan Menderes ve arkadaşlarına bak. 12 Eylül'e bak, asılan gençlere dağılan yuvalara bak. 28 Şubat'a bak. Cumhuriyet tarihinin en utanç verici belgesi, senin milletvekillerinin Türkiye düşmanı diktatörlerle çektiği o fotoğraf kareleridir." "ASLA BİR PAZARLIK İÇİNDE OLMADIK, OLMAYIZ" Erdoğan, çözüm sürecine yönelik de açıklamalarda bulundu. Son derece hassas bir süreçten geçildiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, "Biz CHP, MHP, BDP gibi sorumsuz değiliz. Biz sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz. Son derece hassas bir meselesi adeta bir cerrah dikkatiyle kırmadan dömkeden, inşallah kimseyi incitmeden çözmenin mücadelesi içindeyiz" diye konuştu.

"Adeta sırattan geçiyoruz, adeta keskin bir bıçağın üzerinde yürüyoruz" diyen Başbakan Erdoğan, ortada ise bir pazarlığın söz konusu olmadığına vurgu yaptı. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Milletimin bu hassa süreci, bu hassasiyeti anlamasını rica ediyorum. Defalarca söyledim, yine söylüyorum; asla bir pazarlık içinde değiliz. Olmadık, olmayız. Bir taviz verme, bir geri adım asla söz konusu değildir. Şehitlerimizi incitecek hiçbir girişimin içinde olmadık, asla olmayız. Sayın Bahçeli, şehitlerimizin konumunu, konusunu onların bulunduğu makamı bizim anlayabileceğimiz kadar senin anlama kıratın yoktur bunu da bilmeni isterim.

Ve öyle ağır hakaretlerle de hiçbir zaman burada kendine haklılık çıkartmaya çalışma. Bu millet seni de bilir, bizi de bilir. Geçmişimizde her şekilde 3 buçuk yıllık iktidarınızda bu ülkeye ne kattığınızı gayet iyi biliyor, bu ülkeyi her yönüyle nasıl çökerttiğinizi, nasıl hortumladığınızı, nasıl yolsuzluklara prim verdiğinizi bu millet çok iyi biliyor. Ve bizi delikli bir kuruşa muhtaç ettiğinizi çok iyi biliyor. Ve devletin milli bankaları, başta Merkez Bankası olmak üzere, Ziraat Bankası, Halk Bankası, Vakıf Bank bütün bunları nasıl çökerttiğinizi benim milletim çok iyi biliyor." "MİLLETİM ŞUNU BİLSİN Kİ; GİZLEDİĞİMİZ HİÇBİR ŞEY YOK VE OLAMAZ" Başbakan Erdoğan, çözüm sürecinde milletten gizledikleri bir şey olmadığını, pazarlık yapılmadığını anlatarak konuşmasını şöyle sürdürdü: "Terörden beslenen, terörden ekmek yiyen, gençlerin kanıyla sevinenlere karşı biz mücadele veriyoruz, kalkıp da burada ikili görüşmelerde 'şu yaptığınızı takdir ediyoruz' derken, kapalı kapılar ardında farklı, meydana veyahut da mikrofona çıktığınızda farklı konuşmak da size bir şey kazandırmaz. Bir yandan çözüm istiyormuş gibi yapıp bir yandan bizim şehit askerlerimize dil uzatan cahillere, kan tutkunlarına, kan bağımlılarına karşı biz mücadele veriyoruz.

Çözüm yanlısı gibi görünüp sabotaj peşinde, nifak peşinde, fitne peşinde koşan kan tacirlerine karşı biz mücadele veriyoruz. Biz bu yolda milletimizle birlikte yürüyoruz. Biz bu yolda milletimizin hayır dualarıyla yürüyoruz. Siyasetini terörün varlığı üzerine kurmuş CHP, MHP, BDP ve diğer savaş baronlarına rağmen inşallah milletimizle birlikte biz bu meseleyi çözeceğiz, ben buna inanıyorum.

Milletim şunu bilsin ki, onlardan gizlediğimiz hiçbir şey yok ve olamaz. Biz 10 yılı aşkın süredir milletimizden hiçbir şey gizlemedik. Asla ve asla gizlemeyiz. Açıklanacak bir konu olduğunda biz onu açıklarız, milletimizin takdirine sunarız. Sürecin hassasiyeti nedeniyle az konuşuyor, az açıklama yapıyor olabiliriz. Biz bir şeyleri gizlediğimiz anlamına bunu getirmeye çalışanlar kusura bakmasınlar. Yeri geldiğinde bunlar açıklanır. Ne yapıyorsak, hangi adımı atıyorsak sadece millet için, sadece büyük Türkiye için bu adımları atıyor ve yapılması gerekenleri yapıyoruz." "BU NEVRUZ ÇÖZÜM SÜRECİNE ADETA BİR TOHUMLAMA OLSUN" Erdoğan grup toplantısında Nevruz'la ilgili de mesajlar verdi. "Bu Nevruz gülen yüzlerin arttığı, adeta zirve yaptığı bir Nevruz olsun" diyen Başbakan Erdoğan şunları söyledi: "Bakın Mart ayı sadece acı, adeta onun yıl dönümleriyle anılan bir ay değil. Tarihteki bir çok acı olaya rağmen hafızamızdaki nice elim hadiseye rağmen Mart baharın müjdecisi olan bir aydır. Mart ayı düşün cemrelerle, ısınan havayla yeniden dirilen tabiatla baharın, dirilişin, uyanışın evet umudun da ayıdır. 21 Mart'ın yani Nevruz'un bu coşkuyla, bu heyecanla bu umutla kutlanmasını canı gönülden arzu ediyoruz.

Biz diyoruz ki bu Nevruz umut olsun, bu Nevruz çözüm sürecine adeta bir tohumlama olsun. Bu Nevruz gülen yüzlerin arttığı, adeta zirve yaptığı bir Nevruz olsun. Bütün bu coğrafyada her yönüyle baharın müjdecisi olan Nevruz'un tahriklere ve çatışmalara değil, dayanışmaya, coşkuya, umuda ve kardeşliğe kapı aralayan bir gün olarak kutlanmasını diliyoruz." Başbakan Erdoğan konuşmasının bir bölümünde ise Siirt'e yaptığı ziyaretten bir duygu dolu anı paylaştı. 2011 yılında Siirt'te terör örgütü PKK'nın taradığı araçta ağır yaralanan ve sakat kalan Nuran Emin'in göz yaşları içinde kendilerinden terör sorunun çözmelerini istediğini söyleyen Erdoğan, yine aynı araçta yaralanan Gülcan Olgaç'ın da aynı temennide bulunduklarını anlattı.

"Biz rabbimin yardımıyla inşallah bu meseleyi çözeceğiz" diyen Erdoğan, "Çanakkale şehitlerine sözümüz var, Allah'ın izniyle bu sözü tutacağız" dedi.

Kaynak: İHA