(özel Haber) Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır Ziyareti
Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yardımcı Doç.Dr. Aslı Ergül Jorgensen, "Barzani'nin yıllar sonra Türkiye'ye davet edilmesi çok büyük bir adım" dedi.
Diyarbakır'daki siyasi tablonun bölgeye yansımalarını değerlendiren Jorgensen, şunları söyledi: "Ortadoğu çok uzun süredir taşların yerinde oturmadığı karışıklıkların daha da artarak devam ettiği bir bölge oldu. Ama son dönemde Suriye'deki iç savaşla birlikte daha da içinden çıkılmaz bir hale geldi. İlk başlarda radikal İslamcılar'dan bahsederken, işin içine Kürtlerin arasındaki fikir ayrılıkları girdiği zaman bölgedeki satranç tahtası çok daha değişik senaryolara gebe haline geldi. Cumartesi günü Mesut Barzani'nin bölgeye gelmesiyle, oyun içindeki aktörleriyle stratejiyle farklı yerlere gidebilecek, tehlikeli sonuçlara ya da olumlu sonuçlara gidebilecek bir ortam oldu."
"BARZANİ'NİN GELİŞİ AVANTAJ"
Mesut Barzani'nin Türkiye'ye gelmesinin Türkiye'nin bölgede bir süredir kendisini ifade edemeyişinde bir çözüm olarak değerlendiren Jorgensen, şöyle konuştu: "Mesud Barzani'nin gelmesi, Türkiye'nin aslında bölgede bir süredir kendini ifade edememesinin bir çözümü olarak görülebilir. Çünkü, Türkiye özellikle dış politikasında son dönemlerde Mısır ve Suriye ile ilgili yaptığı açıklamalarda, buna Kürtler de dahil büyük oranda, sunni müslümanlarla sünni radikal müslümanlarla çalıştığına yönelik bazı suçlamalar bulunuyordu. Kürtler özellikle. Kürtlerin kendi aralarındaki ayrılıklar arttıkça, Türkiye'nin de bu belirsiz tutumu hiç yardımcı olmuyordu. Fakat heralde Barzani'nin yıllar sonra Türkiye'ye davet edilmesi çok büyük bir adım oldu."
"KÜRTLER ARASINDA BİRLİK YOK"
Kürtler arasındaki ayrılıklara dikkat çeken Jorgensen, önemli ayrıntıları görmek gerektiğini söyledi.
Kürtler arasında bir birlik olmadığının aşikar olduğunu belirten Jorgensen, sözlerine şöyle devam etti: "Herşeyden evvel Irak'ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin Başkanı Mesut Barzani'yi görmekle birlikte Türkiye'de, Suriye'de İran'da bir çok kürt tarafından desteklenen Apdullah Öcalan gibi başka bir kürt lider de mevcut. Dolayısıyla bu iki ilder arasında bir anlamda hem siyasi hem ekonomik hem sosyal anlamda bir çekişme mevcut. İşte Türkiye, Demokratik açılımı çerçevesinde Kürtlerle ilişkilerini düzeltmeye, Türkiye'de bir barış zemini hazırlamaya çalışırken aslında, Kürdistan Bölgesel Yönetimiyle işbirliğini artırdığını dünyaya duyurması enteresan bir hamle oldu. Bir taraftan da BDP ile Kandil'in arasının açık olduğunun altını çizmek lazım. Çünkü son dönemde bazı Demokratik açılımla ilgili söylemler konusunda ayrılığa düştüler"
"SURİYE'DE KİM KİMDEN YANA BELLİ DEĞİL"
Ortadoğu'da kimin hangi tarafta olduğunun çok karışıklaştığını ifade eden Jorgensen, şunları söyledi: "Suriye'de, Rojova olarak adlandırılan Kürt bölgesinden başka bir politik güçten de bahsediyoruz. Bir PYD var. Salih Müslüm liderliğinde Demokratik Birlik Partisi var. Salih Müslüm'in PKK ile organik bir ilişkisi var. Kimin hangi tarafta olduğu, henüz belli değil. Yakın zamanda Barzani PYD'yi Esat'la işbirliği yapmakla suçladı. Böyle bir durumda tarafların birbirine karşı olduğu, işbirliğinin hangi zeminde yapılacağının belli olmadığı bir durumda, herhalde Türkiye'nin devreye girmesi bölgedeki barışın anahtarı olabilir."
Merkezi Irak hükümetinin konuyla ilgili ne yapabileceği konusunda şu an için kesin bir şey söylemenin çok erken olduğunu belirten Jorgensen, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye'nin Ankara'da yoğun bir trafiği var. Irak'tan bakanlar çağırıldı. Ciddi görüşmeler yapıldı. Tam olarak detayları bilmemekle birlikte belli ki Ankara, Merkezi yönetimle arasını düzeltmeye çalışıyor. Fakat, Barzani ile Merkezi yönetimin ciddi bir sıkıntısı olduğu aşikar. Sonuç olarak, Irak hükümetinin bu konu için ne yapabileceği ile ilgili kesin bir şey söylemek çok erken."