Davutoğlu:Bir Zaaf Türkiye'yi Tekrar İç Türbülanslara Sokar

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Balyoz Davası kararı ile ilgili “Bu konuda gösterilecek bir zaaf Türkiye'yi tekrar iç türbülanslara sokar” dedi.

Birleşmiş Milletler 67.Genel Kurulu’na katılmak için New York'ta bulunan Bakan Davutoğlu Türkevi'nde bir araya geldiği basın mensupları ile yaptığı iki görüşmelerin detaylarını paylaştı. Balyoz Davası kararı ile ilgili hukuki bir süreç sonrası mahkemenin kararını verdiğini hatırlatan Bakan Davutoğlu hukuki sürecin sona ermediğinin bunun Yargıtay aşaması olduğunu belirtti.

Alınan kararlar konusunda mahkeme kararına saygı duyulması gerektiğinin altını çizen Bakan Davutoğlu, “Bu noktada da mahkeme kararına saygı duymak hukuka saygı anlamında hepimizin görevi. Ama temyiz aşaması neticelenene kadar da bu mahkeme kararı mutlak değil. Herkesin sabırla teenniyle Yargıtay aşamasını beklemesi lazım. Ancak konunun siyasi boyutu olarak bakıldığında maalesef geçmişte Türkiye’de darbeler yaşandı. Birçok darbe hazırlıkları yapıldı. Askeri müdahaleler söz konusu oldu. 1960, 1997, 1982, 28 Şubat 1997 dolaylı/doğrudan müdahaleler Türkiye’ye on yıllar kaybettirdi. Hatta 20. Yüzyıl bizim savaşlarla, Balkan Savaşları ve dünya savaşları ve sonra da askeri darbelerle kaybettiğimiz bir yüzyıldır neredeyse. Ne zaman demokrasi yerleşmişse halkın iradesi yansımışsa o dönemlerde dikkat edin sıçrama yaşanmış. 1950’li yılların ilk yarısında, 80’lerdeki askeri darbe ortamından çıkarken; son 10 yıl içinde. Dolayısıyla herkesin hukuki sürece hukuki süreç olarak saygı göstermesi; ancak siyasal olarak ne amaç güderse gütsün milletin iradesini yansıtan sivil siyasete karşı yürütülecek her türlü çaba karşısında da tam bir birlik olması lazım, ki demokrasi güçlenebilsin.” diye konuştu.

Bundan sonra sivil siyaset ve demokrasinin yerleşmesi kökleşmesi konusunda ortak bir tavır sergilenmesinin herkes için elzem olduğunu vurgulayan Bakan Davutoğlu, “Bu konuda gösterilecek bir zaaf Türkiye’yi tekrar iç türbülanslara sokar. AK Parti’ye karşı bir çalışma olduğunu söylediniz. Hangi partiye karşı olursa olsun esas itibariyle bu demokrasimize karşıdır. Tabi ki AK Parti’ye karşıydı. Hiç kimse unutmasın, unutulmasın ki daha bundan birkaç sene önce Türkiye’yi yöneten, halkın iradesiyle işbaşına gelmiş olan partimize karşı bir kapatma davası açılmıştı. Bunun düşünüldüğü bir ortam yaşanmıştı maalesef. Bu sadece AK Parti’ye karşı değil, demokrasiye karşıydı bu teşebbüsler. Dolayısıyla demokrasiyi savunmak da hepimizin görevi. Ama bunun davayla ilişkilendirilmesi ayrı bir boyuttur. Dava, hukuki bir süreçtir. Yargıtay’da temyiz süreci tamamlandığında o zaman hep birlikte değerlendirilir. Ancak ortada da mahkeme uzun süre araştırma yapmış bir mahkeme, yargı süreci olduğunu da unutmamak lazım.” şeklinde düşüncelerinin dile getirdi .