'Bu Dava (ergenekon) Araştırdığımız Konunun Devamı Gibi Görünüyor'
'Ergenekon' isimli kitabın yazarlarından Celal Kazdağlı, Ergenekon davasında tanık sıfatıyla ifade verdi.
" Kitapta bahsedilen Ergenekon ile davanın sanıkları arasında bağ yok." diyen kitabın diğer yazarı Can Dündar'a katılmadığını belirten Kazdağlı, "Bu dava (Ergenekon), bizim araştırdığımız konunun devamı gibi görünüyor." dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davasının 219. duruşmasında Mustafa Balbay, İbrahim Şahin, Tuncay Özkan ve Alparslan Arslan'ın da aralarında bulunduğu 33 tutuklu sanık hazır bulundu. İlker Başbuğ, Mehmet Haberal, Hurşit Tolon ve Levent Ersöz'ün de aralarında bulunduğu 32 tutuklu sanık ise duruşmaya katılmadı. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, sanık ve avukatların kimlik yoklamasının tamamlanmasının ardından gazeteci Celal Kazdağlı'nın tanık olarak dinleneceğini açıkladı.
1996 yılında Can Dündar ile '40 dakika' isimli belgesel yaptıklarını belirten Kazdağlı, "Üç program yayınlanmıştı. O zaman Susurluk kazası meydana geldi. Bu kaza nedeniyle insanlar bilgilerini kamuoyu ile paylaşmaya başlamışlardı. 1950'li yıllardan sonra devlet içinde devletin imkanlarını kullanan Özel Seferberlik Dairesi gibi kurumları idare eden, yasal olmayan bir yapılanmanın varlığı ortaya çıkmıştı. Can Dündar ve ben bu yapılanmayı araştırmaya karar verdik." diye konuştu.
'ERGENEKON'A ULAŞTIK' Bilgilerini kamuoyu ile paylaşanlardan Erol Mütercimler ile röportaj yaptığını belirten Kazdağlı, "Röportajımız sırasında Erol Mütercimler, 1991 yılında bir iftar vakti öldürülen Memduh Ünlütürk'ün, kendisine devlet içinde devletin bazı kademeleri tarafından da desteklenen bir yapılanma olduğunu, adının da Ergenekon olduğunu söylediği bilgisini verdi. Ünlütürk'ün söylediğine göre Parlamentonun, hükümetlerin ve Genelkurmay'ın dahi üzerinde olan, devleti yöneten bir yapılanmaymış bu. Böylece kitabın adı da Ergenekon oldu. Gladyo tarzı bir yapılanma olduğunu, devletin bazı kademeleri tarafından desteklenip korunduğunu yazdık. Devlet içinde örgütlü bir yapının olduğu ve devam ettiğini kaleme aldık. En azından yargılama başlayana kadar. Ancak bizim yazdığımız yapılanmanın buradaki yapılanma olup olmadığı, sizin yargılamanız sonrasında ortaya çıkacaktır." dedi.
Mahkeme Başkanı Özese'nin sorusu üzerine Kazdağlı, NATO ülkelerinde de gladyo yapılanması olduğunu belirterek bu yapılanmalarda amacın Komünist ayaklanmaya karşı bir güç olarak düşünüldüğünü söyledi.
Kazdağlı, "Araştırdığımız yapılanma içerisinde ağırlıklı olarak ülkücü ve sağ kesimden insanlar vardı." cevabını verdi. Araştırdıkları yapının Susurluk kazası ile bir bağlantısı olup olmadığı şeklindeki soru üzerine Kazdağlı, Susurluk kazası ile bu yapılanma arasındaki bağı Abdullah Çatlı'ya dayandırdı. Kazdağlı, "12 Eylül öncesinde 12 TİP'linin öldürülmesi gibi kimlik değiştirerek birçok eyleme karışan Abdullah Çatlı diye bir isim vardı." şeklinde konuştu.
Kazdağlı, Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in sorusu üzerine, yazdıkları kitapta adından bahsettikleri Necabettin Ergenekon ile görüşmediklerini, Ünlütürk'ün ise kitap yazılma aşamasından önce öldürüldüğünü söyledi.
'BU DAVA (ERGENEKON), ARAŞTIRDIĞIMIZ KONUNUN DEVAMI GİBİ GÖRÜNÜYOR' Araştırmaları sonrasında Ergenekon isimli kitabın 1997 yılında yayınlandığını belirten Kazdağlı, "Bu dava (Ergenekon) bizim araştırdığımız konunun devamı gibi görünüyor. Böyle bir gerçeklik olduğunu ben de biliyorum. Ancak salonda yargılanan insanların bu yapılanma ile ilgisi olup olmadığını ben bilemem." açıklamasını yaptı. Celal Kazdağlı, dava sanıklarından Doğu Perinçek, Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay'ı tanıdığını söyledi.
Pekgüzel'in, bu yapılanma içerisinde sol ve radikal gruplar olup olmadığı şeklindeki sorusu üzerine, "Bunu biz de düşündük ama programımız yayından kaldırıldığı için bunu araştırma fırsatımız da olmadı." dedi.
Savcı Pekgüzel'in, "Susurluk'ta ortaya çıkanın Ergenekon olduğuna nasıl kanaat getirdiniz?" şeklindeki sorusuna Kazdağlı, "Biz Ergenekon diye yola çıkmadık. Ancak kazada ölen siyasetçi ve emniyet yetkilisi olması nedeniyle devletin de bu olayın içinde olup olmadığını araştırdık. Mütercimler ile yaptığımız röportajdan sonra da bu bağlantı ortaya çıktı." cevabını verdi. Kazdağlı, kitabı yazmalarının ardından herhangi bir tehdit ya da tekzip almadıklarını açıkladı.
'ÖZEL SEFERBERLİK DAİRESİNE AMERİKAN YARDIMI' Devlet içinde gizli bir örgütlenme olduğu yönünde dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in de açıklamaları olduğunu belirten Kazdağlı, "Başbakan Ecevit, dönemin Özel Seferberlik Dairesi Başkanı Orgeneral Kemal Yamak ile yaptıkları bir konuşmayı aktarmıştı. Yamak'ın, Amerika tarafından Özel Seferberlik Dairesi'ne yapılan yardımın kesildiğini söyleyerek daire için ek bir ödenek çıkarılmasını istemiş. Bunun üzerine Ecevit konuyu araştırmış. Sarıkamış’ta bir toplantıda ‘nasıl bir yapılanmadır?’ diye sormuş. ‘Sovyetler Birliği’ne karşı iyi bir yapılanmadır’ demişler. Ecevit, Özel Harp Dairesi’ne karşı değil, ama görev verilen unsurlardan rahatsızlığını belirtmiş. Ülkücülere, MHP’lilere görev verilmesinden rahatsızlığını söyleyince ‘İyi çocuklardır, iyi insanlardır’ demişler.” şeklinde konuştu.
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'nın, “Sizin yayınlarınızda tespit ettiğiniz Ergenekon’un amacı neydi?” sorusuna Kazdağlı, “Devleti illegal yollarla kendi çıkarları doğrultusunda kullanma amacı güden.” şeklinde cevap verdi. Savcının, “Örgütün darbeye zemin hazırlamak gibi bir çalışması bulunuyor mu?” ifadesi üzerine Kazdağlı, “Olaylardan öyle anlaşılıyor.” karşılığını verdi. 'CAN DÜNDAR İLE AYNI ŞEYLERİ DÜŞÜNMÜYORUZ' Tutuklu sanıklardan Erkan Önsel, Başkan Özese aracılığı ile yönelttiği sorusunda, “Belgeseli birlikte yapıp, Ergenekon kitabını da birlikte hazırladığınız Can Dündar da burada tanık olarak dinlendi. Dündar, ‘bizim araştırdığımız Ergenekon ile buradaki sanıklar arasında bir ilişki yok’ sözlerini sarf etmişti. Siz Can Dündar’la farklı ifadeler kullanıyorsunuz. Bu çelişkiyi açıklar mısınız?” dedi.
Can Dündar’la bu konuda görüşlerinin ayrıldığını belirten Kazdağlı, “Biz yıllarca Ergenekon üyelerinin ortaya çıkarılmasını istiyorduk. Size çalışmalarınızda başarılar diliyorum.” ifadesini kullandı .
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davasının 219. duruşmasında Mustafa Balbay, İbrahim Şahin, Tuncay Özkan ve Alparslan Arslan'ın da aralarında bulunduğu 33 tutuklu sanık hazır bulundu. İlker Başbuğ, Mehmet Haberal, Hurşit Tolon ve Levent Ersöz'ün de aralarında bulunduğu 32 tutuklu sanık ise duruşmaya katılmadı. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, sanık ve avukatların kimlik yoklamasının tamamlanmasının ardından gazeteci Celal Kazdağlı'nın tanık olarak dinleneceğini açıkladı.
1996 yılında Can Dündar ile '40 dakika' isimli belgesel yaptıklarını belirten Kazdağlı, "Üç program yayınlanmıştı. O zaman Susurluk kazası meydana geldi. Bu kaza nedeniyle insanlar bilgilerini kamuoyu ile paylaşmaya başlamışlardı. 1950'li yıllardan sonra devlet içinde devletin imkanlarını kullanan Özel Seferberlik Dairesi gibi kurumları idare eden, yasal olmayan bir yapılanmanın varlığı ortaya çıkmıştı. Can Dündar ve ben bu yapılanmayı araştırmaya karar verdik." diye konuştu.
'ERGENEKON'A ULAŞTIK' Bilgilerini kamuoyu ile paylaşanlardan Erol Mütercimler ile röportaj yaptığını belirten Kazdağlı, "Röportajımız sırasında Erol Mütercimler, 1991 yılında bir iftar vakti öldürülen Memduh Ünlütürk'ün, kendisine devlet içinde devletin bazı kademeleri tarafından da desteklenen bir yapılanma olduğunu, adının da Ergenekon olduğunu söylediği bilgisini verdi. Ünlütürk'ün söylediğine göre Parlamentonun, hükümetlerin ve Genelkurmay'ın dahi üzerinde olan, devleti yöneten bir yapılanmaymış bu. Böylece kitabın adı da Ergenekon oldu. Gladyo tarzı bir yapılanma olduğunu, devletin bazı kademeleri tarafından desteklenip korunduğunu yazdık. Devlet içinde örgütlü bir yapının olduğu ve devam ettiğini kaleme aldık. En azından yargılama başlayana kadar. Ancak bizim yazdığımız yapılanmanın buradaki yapılanma olup olmadığı, sizin yargılamanız sonrasında ortaya çıkacaktır." dedi.
Mahkeme Başkanı Özese'nin sorusu üzerine Kazdağlı, NATO ülkelerinde de gladyo yapılanması olduğunu belirterek bu yapılanmalarda amacın Komünist ayaklanmaya karşı bir güç olarak düşünüldüğünü söyledi.
Kazdağlı, "Araştırdığımız yapılanma içerisinde ağırlıklı olarak ülkücü ve sağ kesimden insanlar vardı." cevabını verdi. Araştırdıkları yapının Susurluk kazası ile bir bağlantısı olup olmadığı şeklindeki soru üzerine Kazdağlı, Susurluk kazası ile bu yapılanma arasındaki bağı Abdullah Çatlı'ya dayandırdı. Kazdağlı, "12 Eylül öncesinde 12 TİP'linin öldürülmesi gibi kimlik değiştirerek birçok eyleme karışan Abdullah Çatlı diye bir isim vardı." şeklinde konuştu.
Kazdağlı, Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in sorusu üzerine, yazdıkları kitapta adından bahsettikleri Necabettin Ergenekon ile görüşmediklerini, Ünlütürk'ün ise kitap yazılma aşamasından önce öldürüldüğünü söyledi.
'BU DAVA (ERGENEKON), ARAŞTIRDIĞIMIZ KONUNUN DEVAMI GİBİ GÖRÜNÜYOR' Araştırmaları sonrasında Ergenekon isimli kitabın 1997 yılında yayınlandığını belirten Kazdağlı, "Bu dava (Ergenekon) bizim araştırdığımız konunun devamı gibi görünüyor. Böyle bir gerçeklik olduğunu ben de biliyorum. Ancak salonda yargılanan insanların bu yapılanma ile ilgisi olup olmadığını ben bilemem." açıklamasını yaptı. Celal Kazdağlı, dava sanıklarından Doğu Perinçek, Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay'ı tanıdığını söyledi.
Pekgüzel'in, bu yapılanma içerisinde sol ve radikal gruplar olup olmadığı şeklindeki sorusu üzerine, "Bunu biz de düşündük ama programımız yayından kaldırıldığı için bunu araştırma fırsatımız da olmadı." dedi.
Savcı Pekgüzel'in, "Susurluk'ta ortaya çıkanın Ergenekon olduğuna nasıl kanaat getirdiniz?" şeklindeki sorusuna Kazdağlı, "Biz Ergenekon diye yola çıkmadık. Ancak kazada ölen siyasetçi ve emniyet yetkilisi olması nedeniyle devletin de bu olayın içinde olup olmadığını araştırdık. Mütercimler ile yaptığımız röportajdan sonra da bu bağlantı ortaya çıktı." cevabını verdi. Kazdağlı, kitabı yazmalarının ardından herhangi bir tehdit ya da tekzip almadıklarını açıkladı.
'ÖZEL SEFERBERLİK DAİRESİNE AMERİKAN YARDIMI' Devlet içinde gizli bir örgütlenme olduğu yönünde dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in de açıklamaları olduğunu belirten Kazdağlı, "Başbakan Ecevit, dönemin Özel Seferberlik Dairesi Başkanı Orgeneral Kemal Yamak ile yaptıkları bir konuşmayı aktarmıştı. Yamak'ın, Amerika tarafından Özel Seferberlik Dairesi'ne yapılan yardımın kesildiğini söyleyerek daire için ek bir ödenek çıkarılmasını istemiş. Bunun üzerine Ecevit konuyu araştırmış. Sarıkamış’ta bir toplantıda ‘nasıl bir yapılanmadır?’ diye sormuş. ‘Sovyetler Birliği’ne karşı iyi bir yapılanmadır’ demişler. Ecevit, Özel Harp Dairesi’ne karşı değil, ama görev verilen unsurlardan rahatsızlığını belirtmiş. Ülkücülere, MHP’lilere görev verilmesinden rahatsızlığını söyleyince ‘İyi çocuklardır, iyi insanlardır’ demişler.” şeklinde konuştu.
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'nın, “Sizin yayınlarınızda tespit ettiğiniz Ergenekon’un amacı neydi?” sorusuna Kazdağlı, “Devleti illegal yollarla kendi çıkarları doğrultusunda kullanma amacı güden.” şeklinde cevap verdi. Savcının, “Örgütün darbeye zemin hazırlamak gibi bir çalışması bulunuyor mu?” ifadesi üzerine Kazdağlı, “Olaylardan öyle anlaşılıyor.” karşılığını verdi. 'CAN DÜNDAR İLE AYNI ŞEYLERİ DÜŞÜNMÜYORUZ' Tutuklu sanıklardan Erkan Önsel, Başkan Özese aracılığı ile yönelttiği sorusunda, “Belgeseli birlikte yapıp, Ergenekon kitabını da birlikte hazırladığınız Can Dündar da burada tanık olarak dinlendi. Dündar, ‘bizim araştırdığımız Ergenekon ile buradaki sanıklar arasında bir ilişki yok’ sözlerini sarf etmişti. Siz Can Dündar’la farklı ifadeler kullanıyorsunuz. Bu çelişkiyi açıklar mısınız?” dedi.
Can Dündar’la bu konuda görüşlerinin ayrıldığını belirten Kazdağlı, “Biz yıllarca Ergenekon üyelerinin ortaya çıkarılmasını istiyorduk. Size çalışmalarınızda başarılar diliyorum.” ifadesini kullandı .