Beşir Atalay: Hükümetimizin stratejisi daima sosyolojik çalışma

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, ''Mutfağında çok çalışan birisi olarak söylüyorum. Partimizin, hükümetimizin stratejisi daima sosyolojik çalışma, araştırma yöntemleri ve verileriyle şekillenmiştir'' dedi.

Atalay, Sosyologlar Derneği'nin, Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nde düzenlenen açılış töreninde yaptığı konuşmada, sosyal bilimlerin ve başta edebiyat olmak üzere sanatın gücüne çok inandığını vurgulayarak, bunlar güçlü olmadan toplumsal etkileme veya toplumsal hayatın geleceğine ilişkin projelendirmenin de olamayacağını söyledi.

''Sosyal bilimler Türkiye'de gerektiği yeri bulmuyor'' diyen Atalay, bunun liselerden başladığını, liselerde fen-edebiyat ayrımlarının yapıldığını, ayrıldıktan sonra tercihlerden dönülemediğini, en yüksek puan alanların fen bölümlerine gittiğini kaydetti.

Atalay, daha çok tercih aldığı için neredeyse tıp ve mühendislik bölümlerini bünyesine katmayan üniversite kalmadığına işaret ederek, böyle olunca da sosyal bilimlerin ikinci plana atıldığını dile getirdi.

Başbakan Yardımcısı Atalay, ''Benim hayalimde şöyle bir şey var; Tam bir sosyal bilimler üniversitesi... Mühendislik ve tıbbın olmadığı, iyi filozof, iyi sosyolog, iyi tarihçi, iyi edebiyatçı yetiştirecek iyi bir üniversite. Şu anda Türkiye'de böyle bir üniversite yok'' şeklinde konuştu.

İyi analiz olmadan iyi strateji olamayacağını vurgulayan Atalay, Türkiye'de özel sektörün araştırma alanına devletten çok daha fazla önem verdiğini, sosyologların özel sektörde daha aktif olduğunu belirtti.

Atalay, bir buzdolabı hatta deterjan bile üretecek bir firmanın mutlaka kamuoyu araştırması yaptırdığını ve ev kadınlarının tüketim alışkanlıklarını belirlediğini anlattı.

Sosyologların kamuda çeşitli alanlarda çalıştıklarını, ancak daha çok sosyoloğun yer alması için daha fazla çaba sarf edilebileceğini kaydeden Atalay, Türkiye'nin araştırma anlamında alanının genişlediğini bildirdi.

Atalay, örneğin Arap Baharı ile ilgili çok iyi analizler, Libya, Tunus, Mısır ve Suriye ile ilgili geniş araştırmalar yaptırdıklarını aktardı.

Hükümet ve parti olarak, iyi anlamadan, iyi analiz etmeden hiçbir politika geliştirilemeyeceğini kabul ettiklerini vurgulayan Atalay, ''Milli iradeyi kendi politikalarımızın temeli olarak görüyoruz ve o milli iradenin görüşünü, düşüncesini, yaklaşımını sık sık tespit ediyoruz ve onu çok önemsiyoruz. Sosyolojik yöntemleri siyaset tarihimizde en çok uygulayan parti biziz. Yani anlamak gerekiyor, anlamadan olmaz'' şeklinde konuştu.

Devleti yöneten bir partinin 10 yıldır üyesi olduğunu hatırlatan Atalay, daha parti kurulmadan partinin nabzını nasıl tutacaklarını ve siyaset toplum arasındaki ana sorunlara ilişkin çok geniş çalışmalar yaptıklarını anlattı.

Bu çalışmalarda, siyaset ile toplum arasındaki en önemli engelin güven olduğu sonucunun ortaya çıktığına da işaret eden Atalay, o güveni sağlama konusunda çok çalıştıklarını, parti ve hükümet politikalarının temeline toplumsal güveni böyle oturttuklarını kaydetti.

Beşir Atalay, bir sosyolog olarak, partisinin seçim beyannamelerinin koordinasyonunu kendisinin yürüttüğünü dile getirerek, seçim kampanyası ve stratejilerinin temelinde daha fazla anlama ve daha fazla analizin yattığını belirtti.

Toplumu daima merkeze aldıklarını ve topluma daima kendilerini denetlettiklerini ifade eden Atalay, ''Mutfağında çok çalışan birisi olarak söylüyorum. Partimizin, hükümetimizin stratejisi daima sosyolojik çalışma, araştırma yöntemleri ve verileriyle şekillenmiştir'' diye konuştu.

Seçim zamanlarında da sürekli toplumsal analizler yaptıklarını kaydeden Atalay, toplumun nabzını tutmakta ne kadar gerçekçi olduklarının da sonuçlarla ortaya çıktığını söyledi.

Atalay, sosyolojinin, sosyoloji biliminin toplumsal hayattaki önemini çok iyi bildiklerine dikkati çekerek, ''Tek yönlü bakışlardan kurtularak, çok yönlü analizlere ihtiyacımız var'' dedi.

Sosyal liseleri de bu amaçla kurduklarını, yeni müfredatta sosyolojiyi müstakil ders olarak koymayı düşündüklerini ve bunu çok önemsediğini kaydeden Atalay, sosyal bilim genellemesinden kurtulmak gerektiğini, sosyolojinin çok temel olduğunu vurguladı.

-Diğer konuşmalar-

Yükseköğretim Kurulu Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tufan Buzpınar da Türkiye'nin çeşitli yerlerinde üniversitelerin ekonomik, sosyal, siyasi, kültürel pek çok sorunu olduğunu, ancak bu sorunları çözebilmek için bugüne kadar sosyologlardan yararlanılmadığını söyledi.

Dini, ideolojik gruplaşmalar, öğrenci hareketleri, öğrenci reaksiyonları gibi konuların anlaşılması ve çözülmesinde sosyal bilimcileri devreye sokmanın kimsenin aklına gelmediğine işaret eden Buzpınar, Türkiye'de sosyal bilimlerin değerinin yeteri kadar bilinmediğini vurguladı.

Buzpınar, Türkiye'nin sorunlarının çözümü için bütün sosyal bilimcilerin bir araya gelmelerinden yana olduğunu ifade ederek, ''Fen bilimlerinin üretimi önemli görülür, ama sosyal bilimlerin önemi bir türlü anlaşılamadı. Sorunlar sayısal bilimcilerin elinde köşeli bir anlayışla çözülmeye çalışılıyor'' dedi.

Sosyologlar Derneği Kurucu Başkanı Sami Şener de toplumsal değişimde sosyologlara büyük görevler düştüğünü, ancak özellikle kamuda sosyologlardan yeteri kadar faydalanılmadığını belirtti.

Şener, kamu yönetiminin sosyoloji bilimi ve sosyologlardan daha fazla istifade etmesini ve sosyologların daha etkin görevler üstlenmesini talep ettiklerini kaydetti.

Kaynak: AA