İzmir Büyükşehir Belediyesi Davasında 2. Raund
İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın beşinci gününe 23 tutuklu sanık ile aralarında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun da bulunduğu bir kısım tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Duruşmayı CHP Milletvekili İlhan Cihaner, Süleyman Çelebi, Hülya Güven izledi. Kocaoğlu ve sanıklara destek için Bayraklı Adliyesi'ne gelen İzmir Milletvekilleri Mustafa Moroğlu, Alaattin Yüksel, Musa Çam, Hülya Güven ve Oğuz Oyan'ın yanı sıra İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi veDenizli Milletvekili İlhan Cihaner duruşmayı takip etti. Adliye girişinde Aziz Kocaoğlu'na destek veren partililer, ''İzmir azizdir, aziz kalacak'', ''İzmir seninle gurur duyuyor'' sloganları attı.
Devam eden duruşmada ilk ifadeyi veren Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürü Halim Yazıcı, hiçbir yasa dışı faaliyet içerisinde bulunmadığını, bu tür işlerin kendi memuriyet ahlakı ile bağdaşmadığını söyledi.
Mal ve hizmetin alımı ile ilgili karar verme yetkisi olmadığını anlatan Yacızı, "Fiyat araştırmaları, ihalelerin yapılması, iptal edilmesi gibi durumlarla ilgili de yetkim yoktur.Ben, tarafsız, şeffaf bir şekilde görevimi yaptım" dedi.
Çeşme Değirmen Otel'de beş kişilik odanın organizasyon Solfej Firması'na ödettirilmesi ile ilgili iddialara yanıt veren Yazıcı, böyle bir şeyin olmadığını söyledi.
23 Temmuz'da Çeşme'de dünyaca ünlü müzik grubunun rock konseri olduğunu hatırlatan Yazıcı, sözlerine şöyle devam etti: "Buraya ailecek gitmeye karar verdik. Bu tip konserler çok geç başlar. Geri dönme imkanımız yoktu. Bundan önce 21 Temmuz'da kent orkestramızın etkinliğinde Sedat Sakur ile görüşmüştüm. Ona, Çeşme'ye gideceğimizi oteldekalacağımızı ifade ettim. O da bana 'biz oralarda çok iş yapıyoruz. Tanıdığımız yerler var' dedi.
Bana kaldığımız oteli söyledi.
Ben de o oteli bildiğimi ifade ederek oraya gittim ve konakladık. Ayrılırken konaklama bedeli olan bin TL'yi ödedim" Daha sonra ifade veren Aysa Organizatör Yetkilisi Alaattin Eraslan, "Yaz sinemaları etkiliği ile ilgili ihalede dosya alıp girmediği" konusunda açıklamalar yaptı. Şirket olarak maddi sıkıntıda ve batma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını anlatan Eraslan, elinde bulunan malzemeleri kiralamak için bir süre çalışma yaptığını da söyledi.
Eraslan, şöyle konuştu: "İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokratlarının gözünde açıkça'hırsız' olarak gözüktük. Kesinlikle ihalelerde aracılık yapmadım. Balkan Halk Dansları ihalesini alsaydım bir şirketin taşeronu olarak çalışacaktım. Benim polisteki telefon kayıtlarım doğrudur. Ancak dinlemedeki tapelerde bulunan lehime ifadeler kayıtlarda yoktur.Kronik böbrek rahatsızlığım var. Doktor bana 'müdüre yazı yaz' diyor. Yazıyorum ama ciddiye alınmıyorum. Hastalığım gerçekten çok ilerledi" Büyükşehir Belediyesi içinde ihaleye giren taşeron şirket yetkililerini tehdit edilen ve tutuklu yargılanan DİSK 3 No'lu Şube Yöneticisi Cafer Alt, şöyle konuştu: "Olayın olduğu gün iş yerim olan belediyedeydim. Zaten işyeri temsilcisiyim. Hiçbir zaman orada bir olaya şahit olmadım. Benim görevim işimi yapmaktır. İhaleye girenleri engellemedim. İhalenin hangi katta olduğunu bile bilmiyorum. Şikayetçi kişileri kesinlikle tanımam" Operasyon ve gözaltı süreci ile ilgili de açıklama yapan Alt, sözlerine şöyle devam etti: "İlk gün emniyete gittiğimizde kemerimiz alındı, ayakkabı bağcıklarımız çıkarıldı. Mahkemeye çıktığımız gün bunları geri alabildik. Canlı teşhis sırasında bizim yanımızda bulunan polislerin ellerinde telefon vardı. Zaten sıraya girdiğimizde yanımızdakilerin gözaltında olmadığı belliydi. Camın arkasındaki kişilerin bizi rahatlıkla teşhis etmesi için polisleri dikkat çekici hale getirdiler. Geçen süreçte eşim veçocuklarım çok ciddi şekilde mağdur olmuşlardır. Tahliyemi talep ediyorum "
Kaynak: İHA
Devam eden duruşmada ilk ifadeyi veren Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürü Halim Yazıcı, hiçbir yasa dışı faaliyet içerisinde bulunmadığını, bu tür işlerin kendi memuriyet ahlakı ile bağdaşmadığını söyledi.
Mal ve hizmetin alımı ile ilgili karar verme yetkisi olmadığını anlatan Yacızı, "Fiyat araştırmaları, ihalelerin yapılması, iptal edilmesi gibi durumlarla ilgili de yetkim yoktur.Ben, tarafsız, şeffaf bir şekilde görevimi yaptım" dedi.
Çeşme Değirmen Otel'de beş kişilik odanın organizasyon Solfej Firması'na ödettirilmesi ile ilgili iddialara yanıt veren Yazıcı, böyle bir şeyin olmadığını söyledi.
23 Temmuz'da Çeşme'de dünyaca ünlü müzik grubunun rock konseri olduğunu hatırlatan Yazıcı, sözlerine şöyle devam etti: "Buraya ailecek gitmeye karar verdik. Bu tip konserler çok geç başlar. Geri dönme imkanımız yoktu. Bundan önce 21 Temmuz'da kent orkestramızın etkinliğinde Sedat Sakur ile görüşmüştüm. Ona, Çeşme'ye gideceğimizi oteldekalacağımızı ifade ettim. O da bana 'biz oralarda çok iş yapıyoruz. Tanıdığımız yerler var' dedi.
Bana kaldığımız oteli söyledi.
Ben de o oteli bildiğimi ifade ederek oraya gittim ve konakladık. Ayrılırken konaklama bedeli olan bin TL'yi ödedim" Daha sonra ifade veren Aysa Organizatör Yetkilisi Alaattin Eraslan, "Yaz sinemaları etkiliği ile ilgili ihalede dosya alıp girmediği" konusunda açıklamalar yaptı. Şirket olarak maddi sıkıntıda ve batma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını anlatan Eraslan, elinde bulunan malzemeleri kiralamak için bir süre çalışma yaptığını da söyledi.
Eraslan, şöyle konuştu: "İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokratlarının gözünde açıkça'hırsız' olarak gözüktük. Kesinlikle ihalelerde aracılık yapmadım. Balkan Halk Dansları ihalesini alsaydım bir şirketin taşeronu olarak çalışacaktım. Benim polisteki telefon kayıtlarım doğrudur. Ancak dinlemedeki tapelerde bulunan lehime ifadeler kayıtlarda yoktur.Kronik böbrek rahatsızlığım var. Doktor bana 'müdüre yazı yaz' diyor. Yazıyorum ama ciddiye alınmıyorum. Hastalığım gerçekten çok ilerledi" Büyükşehir Belediyesi içinde ihaleye giren taşeron şirket yetkililerini tehdit edilen ve tutuklu yargılanan DİSK 3 No'lu Şube Yöneticisi Cafer Alt, şöyle konuştu: "Olayın olduğu gün iş yerim olan belediyedeydim. Zaten işyeri temsilcisiyim. Hiçbir zaman orada bir olaya şahit olmadım. Benim görevim işimi yapmaktır. İhaleye girenleri engellemedim. İhalenin hangi katta olduğunu bile bilmiyorum. Şikayetçi kişileri kesinlikle tanımam" Operasyon ve gözaltı süreci ile ilgili de açıklama yapan Alt, sözlerine şöyle devam etti: "İlk gün emniyete gittiğimizde kemerimiz alındı, ayakkabı bağcıklarımız çıkarıldı. Mahkemeye çıktığımız gün bunları geri alabildik. Canlı teşhis sırasında bizim yanımızda bulunan polislerin ellerinde telefon vardı. Zaten sıraya girdiğimizde yanımızdakilerin gözaltında olmadığı belliydi. Camın arkasındaki kişilerin bizi rahatlıkla teşhis etmesi için polisleri dikkat çekici hale getirdiler. Geçen süreçte eşim veçocuklarım çok ciddi şekilde mağdur olmuşlardır. Tahliyemi talep ediyorum "