Chp'li Umut Oran: 'Artık AB, Başbakan'ın Yalanlarına İnanmıyor'
Avrupa'da Türkiye'nin Dostları Grubu tarafından Brüksel'deki Avrupa Parlamentosu'nda organize edilen panele konuşmacı olarak katılan CHP Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Umut Oran, CHP'nin 2023 vizyonunu paylaştı.
Toplantıda ilk konuşmayı yapan AB-Türkiye Karma Parlamento Eşbaşkanı Helene Fleutre, Türkiye'de muhalefetin, askerin sivil otorite tarafından kontrolü ve yargı reformları gibi belli başlı olumlu girişimlerini ve katkılarını görmesi gerektiğine işaret ederek, "Kimse bundan evvel Türkiye'de yargı çok daha iyi veya tarafsız işliyordu diyemez herhalde" dedi.
AP Sosyalist ve Demokratlar Grubu Başkanı Hannes Swoboda ise Atatürk reformlarının önemli olduğunu ancak çağın değişmesiyle birlikte yeni reformların gelmesi gerektiğini hatırlattı ve hem iktidara hem de muhalefete görev düştüğünün altını çizdi. Laik devlet sisteminden yana olduğunu belirten Swoboda bunun askerle garanti altına alınamayacağını ifade ederek "Laiklik ancak o ülkedeki siviller tarafından garantilenir. Çağdaş toplumlarda riskler vardır" şeklinde konuştu.
Swoboda en büyük hayal kırıklıklarının basın ve ifade özgürlüğü konusunda yaşandığını söyleyerek hapisteki gazetecileri hatırlattı.
Panelde yaptığı konuşmasının ardından Türk gazetecilere demeç veren Umut Oran 2023 vizyonu hakkında "Esasen Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 2023 vizyonu CHP'den çalınmadır. Biz ekonomik programımızla ilgili iki yıllık bir çalışma yaptık ve Türkiye'nin 81 iline 800 ilçesine gittik. Oradaki STKlarla toplantılar yaptık ve ekonomiyi ekonominin gerçek aktörleriyle nasıl kalkındırabiliriz bunu araştırdık ve seçimlerden önce de bunu açıkladık. AKP ise bunu bizden almış, rol çalmış ve bizim açıklayacağımız gün apar topar Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin 2023 vizyonunu kopyala-yapıştır metoduyla alarak açıkladılar" dedi.
Bunun üzerine bir gazetecinin "Yani CHP ve AKP'nin 2023 hedefleri ve vizyonu aynı mı? Hükümetin belirttiği hedefler rakamlar aynı zamanda CHP'nin de mi hedefi?" sorusuna ise Oran "O tarihlere baktığınız zaman bütün gazetelerde iki ekonomi programı da yan yana kondu ve birçok ekonomi editörü bizim programımızı Türkiye için daha yeni ve heyecan verici ve Sonuç odaklı buldular" dedi.
Suriye'deki Son gelişmeler doğrultusunda pozisyonlarının değişmediğini belirten Oran, hükümet gibi zikzak çizmediklerini ifade ederek şunları kaydetti: "Hatırlarsak İsrail'den ödül aldı Sonra savaş gemilerini neredeyse oraya çıkartıyordu. Yine kardeşim dediği Libya'daki liderden barış ödülü aldı Sonra ilk arkasını dönen oldu. Yine Suriye'de Esad'la ilgili ailecek görüştükleri bir süreçten böyle bir sürece gelindi. Dolayısıyla biz tutarsız bir süreç izlemedik baştan beri Suriye'de insan hakları ihlalleri vardır, demokrasiyle ilgili ciddi sıkıntılar vardır. Rejimin halka uyguladığı yönetim anlayışını reddediyoruz benimsemiyoruz. Uluslararası örgütler pozisyonunda bizim de hareket etmemiz gerektiğini düşündük ancak Başbakan Suriye konusunda hiç uluslararası örgütleri beklemeden hiç barış dilini geliştirmek için çaba harcamadan bir anlamda bulanık suya balıklama atladı. Çok önceden rol çalmaya çalıştı ve bunun maliyetini Türkiye için düşünmedi. Şimdi uluslararası örgütler devreye girmiş durumda. Herkes çaba gösteriyor ki barış olsun. 10 bine yakın insan ölmüş ama bir savaş çıkarsa yüz binler ölecek. Irak'ın durumu ortada, Afganistan'ın durumu ortada. Bütün herkes çaba gösteriyor ve bu konuda yetkilendirilen görevlililer var Sayın Kofi Annan gibi ama Sayın Başbakan Çin'den laf yetiştiriyor. Ateşe körükle gidiyor. İşte yarın sabaha kadar süre tanındı. Bekle. Sana kimse konuş diyor mu burada? Dolayısıyla biz CHP olarak hep tutarlı bir politika izledik ve dış politikayı iç politikaya malzeme yapmadık. AB konusunda da durum aynı. Biz olumlu her girişime katkı sunduk ve AB konusu başta olmak üzere bazı şeyleri siyaset üstü tuttuk ama uzattığımız el hep havada kaldı." Eğitim reformu yasasına ilişkin olarak "Ben AB uyum komisyonundayım ve bu yasa AB'ye uyumlu mu değil mi diye bize soran olmadı" diyen Oran, yasanın dindar gençlik yetiştirmek adına bir formatlama eylemi olduğunu ileri sürdü ve "Bunun bedeli ağır olacaktır. Türk halkı ödeyecektir bunun bedelini" ifadelerini kullandı.
Oran Başbakan'ın Çin ile nükleer antlaşma yapana kadar önce AB ile vize sorununu çözmesi gerektiğini anlatarak konuşmasını şöyle bitirdi: "Hala yurt dışında vatandaşlarımız oy kullanamıyor. Adalet ve insan hakları konusundaki 23., 24. ve sendikal haklar ile ilgili 19. fasıllar hala açılabilmiş değil. Bunlar Sayın Başbakan'ın AB sürecini dondurma ve elinin tersiyle itme lüksünün olmadığını gösteriyor. Türk halkının önceliğinde olan hususlar bunlar. rest çekecek bir dönemde ya da durumda değil Sayın Başbakan. 2005'te tüm bunları bilerek imza attı ek protokole. Dolayısıyla bu imzasının arkasında durması gerekiyor. Şunu da belirteyim ki AB artık Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yalanlarına inanmıyor. Bana göre artık dünya da Sayın Erdoğan'ı kontrolsüz bir güç olarak görüyor ve onun yalanlarına onun söylemlerine önem vermiyor. Kaldı ki AB sürecinde, bilmiyorum bunun daha evvel benzer uygulaması var mıdır ama, AB Cumhuriyet Halk Partisi'ni tam üyelik müzakerelerinde muhatap olarak kabul ediyor. Yani iktidar partisiyle ne kadar diyalog yapıyorlarsa CHP ile de bu çalışmaları sürdürüyorlar" açıklamasında bulundu .
Kaynak: İHA
AP Sosyalist ve Demokratlar Grubu Başkanı Hannes Swoboda ise Atatürk reformlarının önemli olduğunu ancak çağın değişmesiyle birlikte yeni reformların gelmesi gerektiğini hatırlattı ve hem iktidara hem de muhalefete görev düştüğünün altını çizdi. Laik devlet sisteminden yana olduğunu belirten Swoboda bunun askerle garanti altına alınamayacağını ifade ederek "Laiklik ancak o ülkedeki siviller tarafından garantilenir. Çağdaş toplumlarda riskler vardır" şeklinde konuştu.
Swoboda en büyük hayal kırıklıklarının basın ve ifade özgürlüğü konusunda yaşandığını söyleyerek hapisteki gazetecileri hatırlattı.
Panelde yaptığı konuşmasının ardından Türk gazetecilere demeç veren Umut Oran 2023 vizyonu hakkında "Esasen Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 2023 vizyonu CHP'den çalınmadır. Biz ekonomik programımızla ilgili iki yıllık bir çalışma yaptık ve Türkiye'nin 81 iline 800 ilçesine gittik. Oradaki STKlarla toplantılar yaptık ve ekonomiyi ekonominin gerçek aktörleriyle nasıl kalkındırabiliriz bunu araştırdık ve seçimlerden önce de bunu açıkladık. AKP ise bunu bizden almış, rol çalmış ve bizim açıklayacağımız gün apar topar Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin 2023 vizyonunu kopyala-yapıştır metoduyla alarak açıkladılar" dedi.
Bunun üzerine bir gazetecinin "Yani CHP ve AKP'nin 2023 hedefleri ve vizyonu aynı mı? Hükümetin belirttiği hedefler rakamlar aynı zamanda CHP'nin de mi hedefi?" sorusuna ise Oran "O tarihlere baktığınız zaman bütün gazetelerde iki ekonomi programı da yan yana kondu ve birçok ekonomi editörü bizim programımızı Türkiye için daha yeni ve heyecan verici ve Sonuç odaklı buldular" dedi.
Suriye'deki Son gelişmeler doğrultusunda pozisyonlarının değişmediğini belirten Oran, hükümet gibi zikzak çizmediklerini ifade ederek şunları kaydetti: "Hatırlarsak İsrail'den ödül aldı Sonra savaş gemilerini neredeyse oraya çıkartıyordu. Yine kardeşim dediği Libya'daki liderden barış ödülü aldı Sonra ilk arkasını dönen oldu. Yine Suriye'de Esad'la ilgili ailecek görüştükleri bir süreçten böyle bir sürece gelindi. Dolayısıyla biz tutarsız bir süreç izlemedik baştan beri Suriye'de insan hakları ihlalleri vardır, demokrasiyle ilgili ciddi sıkıntılar vardır. Rejimin halka uyguladığı yönetim anlayışını reddediyoruz benimsemiyoruz. Uluslararası örgütler pozisyonunda bizim de hareket etmemiz gerektiğini düşündük ancak Başbakan Suriye konusunda hiç uluslararası örgütleri beklemeden hiç barış dilini geliştirmek için çaba harcamadan bir anlamda bulanık suya balıklama atladı. Çok önceden rol çalmaya çalıştı ve bunun maliyetini Türkiye için düşünmedi. Şimdi uluslararası örgütler devreye girmiş durumda. Herkes çaba gösteriyor ki barış olsun. 10 bine yakın insan ölmüş ama bir savaş çıkarsa yüz binler ölecek. Irak'ın durumu ortada, Afganistan'ın durumu ortada. Bütün herkes çaba gösteriyor ve bu konuda yetkilendirilen görevlililer var Sayın Kofi Annan gibi ama Sayın Başbakan Çin'den laf yetiştiriyor. Ateşe körükle gidiyor. İşte yarın sabaha kadar süre tanındı. Bekle. Sana kimse konuş diyor mu burada? Dolayısıyla biz CHP olarak hep tutarlı bir politika izledik ve dış politikayı iç politikaya malzeme yapmadık. AB konusunda da durum aynı. Biz olumlu her girişime katkı sunduk ve AB konusu başta olmak üzere bazı şeyleri siyaset üstü tuttuk ama uzattığımız el hep havada kaldı." Eğitim reformu yasasına ilişkin olarak "Ben AB uyum komisyonundayım ve bu yasa AB'ye uyumlu mu değil mi diye bize soran olmadı" diyen Oran, yasanın dindar gençlik yetiştirmek adına bir formatlama eylemi olduğunu ileri sürdü ve "Bunun bedeli ağır olacaktır. Türk halkı ödeyecektir bunun bedelini" ifadelerini kullandı.
Oran Başbakan'ın Çin ile nükleer antlaşma yapana kadar önce AB ile vize sorununu çözmesi gerektiğini anlatarak konuşmasını şöyle bitirdi: "Hala yurt dışında vatandaşlarımız oy kullanamıyor. Adalet ve insan hakları konusundaki 23., 24. ve sendikal haklar ile ilgili 19. fasıllar hala açılabilmiş değil. Bunlar Sayın Başbakan'ın AB sürecini dondurma ve elinin tersiyle itme lüksünün olmadığını gösteriyor. Türk halkının önceliğinde olan hususlar bunlar. rest çekecek bir dönemde ya da durumda değil Sayın Başbakan. 2005'te tüm bunları bilerek imza attı ek protokole. Dolayısıyla bu imzasının arkasında durması gerekiyor. Şunu da belirteyim ki AB artık Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yalanlarına inanmıyor. Bana göre artık dünya da Sayın Erdoğan'ı kontrolsüz bir güç olarak görüyor ve onun yalanlarına onun söylemlerine önem vermiyor. Kaldı ki AB sürecinde, bilmiyorum bunun daha evvel benzer uygulaması var mıdır ama, AB Cumhuriyet Halk Partisi'ni tam üyelik müzakerelerinde muhatap olarak kabul ediyor. Yani iktidar partisiyle ne kadar diyalog yapıyorlarsa CHP ile de bu çalışmaları sürdürüyorlar" açıklamasında bulundu .