Nazillili Ülkü Ocağı’ndan 'başbuğ Alparslan Türkeş’i Anlamak' Konferansı

Nazilli Ülkü Ocağı Orta-Öğretim Masası’nın hazırlamış olduğu ‘Başbuğ Alparslan Türkeş’i Anlamak’ adlı konferans büyük ilgi gördü.

Nazillili Ülkü Ocağı’ndan 'başbuğ Alparslan Türkeş’i Anlamak' Konferansı
Nazilli Ülkü Ocakları Orta-Öğretim biriminin gerçekleştirdiği Başbuğ Alparslan Türkeş’in doğum günü nedeni ile hazırlamış olduğu Başbuğ Alparslan Türkeş’i Anlamak adlı konferansta konuşan Ahmet Mengüç, “Türk dünyasının bilge lideri Başbuğ Alparslan Türkeş’in dünyaya gelişinin 95. Yıl dönümünde Başbuğumuzu Rahmetle ve Özlemle Yad Ediyoruz. Ruhun şad, mekanın cennet olsun Başbuğum… Yolu yolumuz, sözü sözümüz olan bilge lider Başbuğ Alparslan Türkeş’in doğum gününde burada toplanan ülkücü kardeşlerime öncelikle teşekkürlerimi sunar hepinizden tek tek Allah razı olsun diyorum. Tarihte iz bırakan kaç lider vardır? Başbuğ çok partili hayatımızda, başta Türk Dünyası olmak üzere dünyaca tanınan ve yakından takip edilen liderlerin en başında geliyordu. 80 yıllık ömür, turan bayrağını yükseltme, Türk adını dağa, taşa yazdırma kavgasıyla geçmiştir. Dağınık milliyetçiler O’nun etrafında toplanmış Türk siyaset hayatının belirleyicisi olmuştur. Başbuğ Alparslan Türkeş 25 Kasım 1917’de Lefkoşe’de dünyaya gözlerini açmıştır. Doğumundan göç edişine kadar hayatını çilelerle, zorluklarla geçeceği belli olmuşçasına dünyaya gözlerini açmıştır. Babası Ahmet Hamdi Efendi, annesi Fatımatül Zehra Hanım’dır ve aslen Kayserili bir ailenin çocuğudur. O yıllarda İngiliz işgal idaresi altında bulunan Kıbrıs’tan ailece Türkiye’ye göç etmişlerdir ve İstanbul’a yerleşmişlerdir. Askerlik mesleğine büyük sevgisi olan Başbuğ, 1933 yılında Kuleli Askeri Lisesi’ne girmiş ve başarı göstererek 1939 yılında mezun olmuştur. 1940 yılında Isparta’da Muzaffer Hanım ile evlenir ve Ayzit, Umay, Selcen, Sevenbige ve Yıldırım Tuğrul adlı çocukları dünyaya gelmiştir. Muzaffer Hanım 1974 yılında vefat eder ve 1976 yılında Seval Hanım’la ikinci evliliğini yapar. Bu evlilikten Ayyüce ve Ahmet Kutalmış adlı iki çocuğu dünyaya gelir. 3 Mayıs 1944’te Türk Milleti’nin bekası fikrine sahip aydınlar ve onların izindeki gençler, basın ve üniversite kadrolarına sızan ve kendilerini cumhuriyetin gerçek sahipleri diye gösteren dönme ve devşirme ittifakının oyunlarına karşı ideolojik tavrını koyar ve bunun sonucunda Türkçülük-Turancılık davası başlar. Milliyetçiler tabutluklara atılırlar, işkencelere uğrarlar ve Başbuğ’da bu işkence görenlerin arasındaydı.20 Ekim 1944’te kendisini 'Vatan Hainliği' suçlamasıyla sorgulayan savcıya “Diğer sanıklar gibi bana da vatan hainliği suçu isnad edilmiştir. Bunu şiddetle reddederim. Ben yeryüzünde her şeyden çok milletimi ve vatanımı severim” cevabını verir ve 9 ay 10 gün hapis cezasını çarptırılır. Mahkeme süresince 1 yıl hücre yatan Başbuğ tahliye edilir. Yani Başbuğ Alparslan Türkeş sadece Türk kimliğini taşıdığı için mahkemelerde yargılanıp, işkencelere maruz kalmıştır. Fikrimizin önderliğini ve kuruculuğunu yapan Başbuğumuz doğumundan, göç edişine kadar sürekli olarak işkencelere maruz kalarak bu kutlu davamızın Başbuğ’u olmuştur. Bizler daima olarak Ocaklarımızda onun fikirleri ve idealleri yolunda, başta da söylediğim gibi yolunda ve izinde yürümeye and içtik” dedi.

Başbuğ Alparslan Türkeş’in hayatını anlatan belgeselin izletildiği konferansa, karşılıklı bilgi alışverişine devam edildi .
Kaynak: İHA