Muhafazakarlık Araştırması: Türkiye’de Dindarlık Oranı Düşüyor

Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından hazırlanan ‘Türkiye’de Muhafazakarlık: Aile, Din, Devlet, Cinsiyet’ başlıklı kamuoyu araştırmasına göre, dindarlık düzeyinde yıllar içinde artış meydana gelmediği gibi; Türkiye’de yüksek dindarlık seviyesinde azalma yaşandığı gözlendi.

‘Türkiye’de Muhafazakarlık: Aile, Din, Devlet, Cinsiyet’ başlıklı kamuoyu araştırması 16 ilin kentsel ve kırsal birimlerinde gerçekleştirildi.

Araştırmada Türkiye 18 yaş ve üstü nüfusunu temsil eden bin 200 kişilik örneklem kullanıldı. Tüm görüşmeler hanelerde yüz yüze görüşme yöntemi ile gerçekleştirildi.

Araştırmaya göre toplumda önceki yıllara oranla namaz, oruç gibi temel ibadetlerin yerine getirilmesinde gevşeme meydana geldiği gözlendi. Ayrıca dini kurallara uygun yaşamayanlardan ve ibadetlerini yerine getirmeyenlerden rahatsız olanların sayısında azalma yaşandığı ortaya çıktı. Buna karşılık seçimlerde ‘hangi partiye oy vereceğime karar verirken söz konusu partinin liderinin dini inançlarını hesaba katarım’ diyenlerin oranı 2006 yılında yüzde 63 iken, 2012 yılında yüzde 72’ye yükselmiş.Rapora göre dinsellik görüntülerinde normalleşme yaşanıyor. Örneğin, kara çarşaf, ve şalvar gibi dinsellik görüntülerinden rahatsız olanların oranı giderek azalıyor. Araştırmanın ilginç sonuçlarından biri de, eşcinseller, evlenmeden birlikte yaşayan çiftler, açık giyinen kadınlar, tek başına yaşayan kadınlar, boşanmış kadınlar, küpe takan erkekler, flört eden gençler, modern ve kentsel cinsellik görüntülerinden rahatsız olanların azalmış olması.Kadının ailedeki konumunda ise bir değişiklik görünmüyor. Altı yıl önce olduğu gibi bugün de ideal kadın eşit, hamarat, namuslu bir kadın olarak tanımlanıyor. Araştırmaya katılanların çoğu, herkesin düşüncesini özgürce söyleyebilmesi, seçimlerin serbest ve adil bir biçimde yapılması, herkesin dini inanç ve ibadetinde serbest olması gibi hakların kısıtlanmaması gerektiğini düşünüyor. ‘Herkes dini inanç ve ibadetinde serbest olmalı’ diyenlerin oranı 2006 yılında yüzde 18,8 iken, 2012 yılında bu oran yüzde 20,9’a kadar yükselmiş.

ETNİK KİMLİK KONUSUNDA ASİMİLASYONCU TAVUR AZALIYOR
Türk toplum yapısının önemli bir bölümünü oluşturan ‘orta sınıf’ın eğilimleri, 6 yıl arayla yapılan iki araştırmada ölçüldü. Araştırmaya göre bu grupta yer aldığını düşünenler önceki araştırmaya oranla mali durumlarının geçmişe göre kötüleştiğini düşünüyor. Zengin ya da fakir olmanın ölçütü olarak yolsuzluk yapmak, sömürü ve torpil gibi kavramlar öne çıkarken, çalışmak, çabalamak ve eğitimli olmak gibi kavramlar daha az vurgulanmış. Etnik kimlik konusunda asimilasyoncu tavırda azalma görünürken, kimliklerin tanınması eğiliminde artış olması dikkat çekti. Prof. Dr. Hakan Yılmaz tarafından yürütülen “Türkiye’de orta sınıfı tanımlamak” isimli araştırma tamamlandı. Rapor haline getirilen araştırmanın sonuçları, laiklik, ektik kimlik, zenginlik fakirlik, orta sınıf üyeliği, sağ-sol gibi kavramlara karşı ilginç bulgular ortaya koydu. Araştırma 2007 yılı ile 2012 yılları arasında yapılan iki ayrı çalışmanın sonuçlarını karşılaştırmalı olarak değerlendirdi. Buna göre kendini öznel düzeyde orta sınıftan ve ortanın üzerinde görenlerin oranı azaldı. Bunun karşısında orta sınıfın altındayım diyenlerin oranları artmış. Sağcı ya da solcu olmak ile ilgili de ilginç tespitlerin yer aldığı açıklamada kendini sağda ya da merkezde görenlerin oranında bir değişiklik olmadı. Ancak kendisini sol olarak tanımlayanların sayısında artış olduğu belirlendi. Türkiye’nin önemli tartışma konularından biri olan etnik kimlik meselesi de araştırmada değerlendirilen konular arasında yer aldı. Türk kimliği dışındaki etnik kimliklerin haklarının tanınması konusunda asimilasyoncu olarak tanımlanan görüşün azaldığı, karşısında ise bu kimliklerin tanınmasını isteyen görüşte artış yaşandığı tespit edildi. Dikkat çeken bir başka bilgi ise laiklik konusunda. Bu alanda yapılacak yeni düzenlemeler konusunda “hiç yapılmasın” ya da “var olan laiklik aynen uygulamaya devam edilsin” diyenlerin oranının eski araştırma ile aynı olduğu belirtildi. Ancak ılımlı da olsa bu alanda reform yapılmasını savunanların oranında küçük bir artış belirlendi.