AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı…
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Beşar Esad'ın temsilciliğini yaptığını söylerken, BDP'liler içinse, "Kendilerini askeri araçların, tankların önüne atıp bedenlerini siper etmekten söz edenler acaba niçin bu okulları yakanların önüne geçip çocuklarımız için siper olmayı düşünmüyorlar, soruyorum size.
Düşünmezler çünkü onların derdi benim Kürt kardeşlerim değil, onların çocukları hiç değil. Onlar sadece terör örgütüne piyonluk yapmayı bilirler" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda CHP'ye yüklendi. Kılıçdaroğlu'nun, Beşar Esad'ın temsilciliğini yaptığını söyleyerek, şunları kaydetti: "Mesele sadece Kılıçdaroğlu'nun kendi dünyasında yaşaması değil, özellikle dış politikaya yönelik sözler söylüyor, öyle tavırlar ortaya koyuyor ki akıl alır gibi değil. Türkiye'nin anamuhalefet partisinin Genel Başkanı'nı karşı karşıya bulunduğumuz hemen hemen tüm uluslararası sorunlarda karşı taraftın yanında saf tutmuş görüyoruz. Mesela Suriye meselesinde Esad ile Kılıçdaroğlu'nu ayırt edemez hale geldik. Daha doğrusu Esad ortada pek gözükmüyor. Onun ülkemizdeki ve dünyadaki temsilciliğini Kılıçdaroğlu yapıyor. Bedelini bilmem. Dışişleri Bakanımızı, onun dış politika vizyonunu sadece insafa ve izana ve ahlaka da sığmaz bir şekilde eleştiriyor. Ama bakanımızın bu konuda yazdığı kitabı okumamış. Ama gençler bizim hediye olarak göndermişler kendisine. Temenni ederim ki, okur. Bizim Ortadoğu politikamızı eleştiriyor. Ama Ortadoğu'nun son 90 yılındaki en önemli halk hareketlerinin isimlerini dahi duymamış. Suriye'yi demokrasiyi getirmekten biz bahsediyormuşuz, 'Türiye'de demokrasi varmıymış?' Sayın Kılıçdaroğlu bak, Suriye'de Baas partisinden başka ikinci bir parti yoktur. Şu hareketlerden sonra naylon partiler kurulmaya başlanmıştır ve biz tanıştığımız günden bu yana yaklaşık 8 buçuk 9 yıldır kendisine hep bunu tavsiye ettik; 'gel çekinme, korkma. Bırak isteyen istediği partiyi kursun, rahat ol. Bak bu halk seni seviyor ama bunun önünü açtığında daha çok sevecek.' Ama dinlemedi. Bakın dün onu seven halk bugün karşısında. Sadece o mu, bu konuda 'ben sizden destek istiyorum' dedi ve partimiz partisiyle bu konuda ilişkide bulundu. Çok partili döneme geçeceğiz ya. Ama maalesef bu adımları da atmıyor. Çünkü doğru konuşmuyor, aldatıyor. Aynı teknik Kılıçdaroğlu'nun kendisinde de var. Aynı pınardan heralde beslenmişler, bir şeyler var. Sadece bu mu, değil. Ey Kılıçdaroğlu sen bu ülkeye bak, bu ülkenin başbakanına rahat rahat hakaret ediyorsun, küfür ediyorsun. Sıkıysa birisi gitsin de Beşar'a böyle bir hakareti yapabilsin. Nerede olduğu belli olmayan bir hücreye gönderilir. Ey Kılıçdaroğlu, Hataylı bir ailenin çocukları 17 yıl, 15 yıl, 12 yıl Suriye'nin cezaevlerinde kaldı. Cumhurbaşkanımız rica etti, ben rica ettim en sonunda Cumhurbaşkanımızın ricasıyla... Zaten mahkeme yapılmamıştı 17 yıl yapılmamıştı, 15 yıl mahkeme görmemişti bunlar. İçeri atılmışlar. Ve onun talimatıyla bırakıldılar. Kılıçdaroğlu bu mu demokrasi be? Türkiye böyle bir şey yaşadı mı, yaşıyor mu? Hamdolsun yaşamadık. Sen belki denemedin ama bu fakir belediye başkanıyken; Talim Terbiye Kurulu'nun işte cevaz verdiği bir şiiri okuduğundan dolayı işte girdi yattı içeride. Bu ülkede Başbakanlar idam edildi. Kim vardı o zihniyetin arkasında? Senin zihniyetin vardı. CHP zihniyeti vardı. Ondan sonra da yine bu ülkede başbakanlar cezaevine girdi. O darbelerin arkasında yine kim vardı, sizin zihniyetiniz vardı. Ve sistem darbeleri üretiyordu, sistem darbeleri ürettiği için de bu ülkede darbe şakşakçıları vardı. Üniversitelerdeki akademisyenlerden tutunuz, yargı mensuplarına kadar darbelerin şakşakçıları vardı bu ülkede. Bunları gördük. Yüzlerce yargı mensubu gidip, bu darbeleri tasarlayanların, hazırlayanların önünde el pençe divan durmadılar mı, onların verdikleri brifingleri dinlemediler mi? Bunları şimdi kime anlatacaksınız? Bak işte Arapların atasözü tarif ediyor; Men Dakka Dukka. Dak edene Duk edilir. Kim vurursa ona da vurulur. Buradan ders almaya mecburuz. Sayın Kılıçdaroğlu, sen bu ülkede şu yaşanan ortamı eğer kalkıpta orayla bu şekilde adil olmayan insaf dışı bir yaklaşımla değerlendiriyorsan sen önce bakar körsün, onu bir düzelttir, tedavi ol. Çünkü gerçekleri görmen lazım."
“MÜHİMMAT KELİMESİNİ ARAŞTIRDIM”
Başbakan Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun indirilen Suriye uçağında ne tür bir mühimmat olduğunu sormasıyla ilgili de açıklamalarda bulundu. Mühimmatın ne anlama geldiğiyle ilgili ilkokul sözlüğünden bir araştırma yaptığını kaydeden Başbakan Erdoğan şunları söyledi: "Kendisine uçakta bulduğumuz mühimmatları gösterecekmişiz. Sen ne zamandan beri bu iktidarın üzerinde kalkıp da bu mühimmatları inceleyecek bir görevle görevlendirildin. Böyle bir hakkın yok. Yeri gelir gerekli bir brifing verilebilir, işte Suriye'nin uçağımızı düşürdüğü zaman olan olayda yaşadığımız gibi... Ama biz sana brifing veriyoruz sen ertesi gün gidip onu millete açıklıyorsun. Senle zaten bir sır da paylaşılmaz. Neyi konuşacaksın? Sayın Kılıçdaroğlu'na düşün diyeceğim ama kendisini de zor da bırakmak istemiyorum.
Bunun yerine o uçakla ilgili Sayın Kılıçdaroğlu'nun seviyesine uygun bir izahı yeniden yapmayı tercih ediyorum. Sayın Kılıçdaroğlu mühimmat ifadesine takılıyor. 'Nedir bu mühimmat' diyor. Araştırdım; ilkokul çocuklarının da kullandığı Türkçe sözlükte mühimmatın karşısında 'savaş gereci' diye yazıyor. Bu tanıma göre, savaşta kullanılabilecek her türlü gereç mühimmat olarak yazıyor Kılıçdaroğlu. Yani sizin üzerinize gelen füze eğer mühimmat ise, o füzenin size yönelmesini sağlayan radar da, bu sürecin yönetilmesini sağlayan haberleşme cihazları da mühimmattır aynı zamanda."
Başbakan Erdoğan, Akçakale'ye düşen top mermisi sonrasında Rusya'nın bile Türkiye'nin haklılığını vurguladığını söyleyerek, "Suriye’deki bu son gelişmeyle ilgili bile bizimle farklı düşünen Rusya Federasyonu, en sonunda Dışişleri Bakanı Lüksemburg'da yaptığı açıklamada haklılığımızı vurgulamak durumunda kalmıştır. Niye, biz duygusal davranmıyoruz, hissi davranmıyoruz. Olması gereken neyse, atılması gereken adımlar neyse bu şekilde atıyoruz. Bir tek CHP Genel Başkanı, Esed'in ağzıyla konuşuyor, kendi ülkesine suçlamalarda bulunuyor. Herkes Türkiye ile müttefik, Kılıçdaroğlu Esed'le müttefik" şeklinde konuştu.
“SURİYELİ SIĞINMACILARA ELİMİZDEN GELEN DESTEĞİ VERECEĞİZ”
Başbakan Erdoğan, Suriyeli sığınmacıların sayısının 100 bini geçtiğini hatırlatarak, sığınmacılara destek vermeye devam edeceklerini belirtti.
Bunun bir insani görev olduğunu belirten Erdoğan, Saddam Hüseyin'in peşmergelere yönelik saldırısında 750 bini aşkın peşmergenin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde misafir edildiğini söyledi.
"Bunu bilen bilir, bilmeyen bilmez" diyen Erdoğan, "Asıl bunu bilmesi gereken bölücü terör örgütünün uzantılarıdır. Ama hala bunlar onu anlamış değiller, çünkü kadir kıymet bilmezler" dedi.
“ONLAR SADECE TERÖR ÖRGÜTÜNE PİYONLUK YAPMAYI BİLİRLER”
Başbakan Erdoğan, terör sorununa da değinerek, terör örgütünün okullara yönelik gerçekleştirdiği saldırılara sert tepki gösterdi. Erdoğan, yıllara göre terör örgütünün okullara yönelik gerçekleştirdiği saldırılar hakkında bilgi verirken, "Amaçları vatandaşlarımızın evlatlarımızın okula gitmesini, yaşadığı şehri, ülkesini ve dünyayı anlayacak eğitimi engellemek. Terör örgütü 2008 yılında eğitim kurumlarına yönelik 38 saldırı gerçekleştirmiş. 2010 yılında bu 57'ye çıktı. 2011 yılında 89'a yükseldi. Bu yıl şuana kadar terör örgütü mensuplarının eğitim kurumlarına yönelik eylemlerinin sayısı 110'a yaklaştı" bilgisini paylaştı.
Terör örgütünün okullardaki 6-7 yaşlarındaki çocukları hedef aldığını söyleyen Başbakan Erdoğan, terör örgütünün cehaletten beslendiğini kaydetti.
BDP'lilere de okulları yakmaya kalkan terör örgütüne karşı kendilerini neden siper etmediklerini soran Başbakan Erdoğan şunları kaydetti: "Kendilerini askeri araçların, tankların önüne atıp bedenlerini siper etmekten söz edenler acaba niçin bu okulları yakanların önüne geçip çocuklarımız için siper olmayı düşünmüyorlar, soruyorum size. Düşünmezler çünkü onların derdi benim Kürt kardeşlerim değil, onların çocukları hiç değil. Onlar sadece terör örgütüne piyonluk yapmayı bilirler. Barbarlığın en bariz özelliği eğitime düşmanlık, eğitim kurumlarına düşmanlık, kitaba, kitaplarla elde edilen aydınlık düşünceye düşmanlıktır. Bu bakımdan terör örgütü çağımızın en barbar, en ilkel, en insanlık düşmanı yapısıdır. Üstelik bu barbarlığı güya haklarını savunduğu insanlara karşı uyguluyorlar. Aslında terör örgütünün gerçek yüzünü, gerçek niyetini sadece bu eğitim düşmanlığı bile göstermeye yeterlidir. Baskıyla, tehditle, zulümle insanları bir süre sindirebilirsiniz, ama asla onları kazanamazsınız."
Başbakan Erdoğan konuşmalarının son bölümlerinde ise, Diyarbakır'da odasından fırlayarak okula molotof ve bomba atmak isteyen teröriste karşı direnen okul müdürünü de kutladığını ve tebrik ettiğini söyledi.
Erdoğan ayrıca teröristlerce yolu kesilen bir otobüste bulunan ve teröristlerle tek başına çatışmaya giren polis memurunun da bir kahramanlık örneği sergilediğini belirterek, bu polis memurunu da kutladığını ifade etti.
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasının sonunda ise 3 dönem milletvekilliği yapan Şırnak İl Başkanı Rizgin Birlik'e plaket verildi.
Daha sonra ise seçmen sayısının en fazla olduğu illerin il başkanlarına da plaketler verildi .
Kaynak: İHA
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda CHP'ye yüklendi. Kılıçdaroğlu'nun, Beşar Esad'ın temsilciliğini yaptığını söyleyerek, şunları kaydetti: "Mesele sadece Kılıçdaroğlu'nun kendi dünyasında yaşaması değil, özellikle dış politikaya yönelik sözler söylüyor, öyle tavırlar ortaya koyuyor ki akıl alır gibi değil. Türkiye'nin anamuhalefet partisinin Genel Başkanı'nı karşı karşıya bulunduğumuz hemen hemen tüm uluslararası sorunlarda karşı taraftın yanında saf tutmuş görüyoruz. Mesela Suriye meselesinde Esad ile Kılıçdaroğlu'nu ayırt edemez hale geldik. Daha doğrusu Esad ortada pek gözükmüyor. Onun ülkemizdeki ve dünyadaki temsilciliğini Kılıçdaroğlu yapıyor. Bedelini bilmem. Dışişleri Bakanımızı, onun dış politika vizyonunu sadece insafa ve izana ve ahlaka da sığmaz bir şekilde eleştiriyor. Ama bakanımızın bu konuda yazdığı kitabı okumamış. Ama gençler bizim hediye olarak göndermişler kendisine. Temenni ederim ki, okur. Bizim Ortadoğu politikamızı eleştiriyor. Ama Ortadoğu'nun son 90 yılındaki en önemli halk hareketlerinin isimlerini dahi duymamış. Suriye'yi demokrasiyi getirmekten biz bahsediyormuşuz, 'Türiye'de demokrasi varmıymış?' Sayın Kılıçdaroğlu bak, Suriye'de Baas partisinden başka ikinci bir parti yoktur. Şu hareketlerden sonra naylon partiler kurulmaya başlanmıştır ve biz tanıştığımız günden bu yana yaklaşık 8 buçuk 9 yıldır kendisine hep bunu tavsiye ettik; 'gel çekinme, korkma. Bırak isteyen istediği partiyi kursun, rahat ol. Bak bu halk seni seviyor ama bunun önünü açtığında daha çok sevecek.' Ama dinlemedi. Bakın dün onu seven halk bugün karşısında. Sadece o mu, bu konuda 'ben sizden destek istiyorum' dedi ve partimiz partisiyle bu konuda ilişkide bulundu. Çok partili döneme geçeceğiz ya. Ama maalesef bu adımları da atmıyor. Çünkü doğru konuşmuyor, aldatıyor. Aynı teknik Kılıçdaroğlu'nun kendisinde de var. Aynı pınardan heralde beslenmişler, bir şeyler var. Sadece bu mu, değil. Ey Kılıçdaroğlu sen bu ülkeye bak, bu ülkenin başbakanına rahat rahat hakaret ediyorsun, küfür ediyorsun. Sıkıysa birisi gitsin de Beşar'a böyle bir hakareti yapabilsin. Nerede olduğu belli olmayan bir hücreye gönderilir. Ey Kılıçdaroğlu, Hataylı bir ailenin çocukları 17 yıl, 15 yıl, 12 yıl Suriye'nin cezaevlerinde kaldı. Cumhurbaşkanımız rica etti, ben rica ettim en sonunda Cumhurbaşkanımızın ricasıyla... Zaten mahkeme yapılmamıştı 17 yıl yapılmamıştı, 15 yıl mahkeme görmemişti bunlar. İçeri atılmışlar. Ve onun talimatıyla bırakıldılar. Kılıçdaroğlu bu mu demokrasi be? Türkiye böyle bir şey yaşadı mı, yaşıyor mu? Hamdolsun yaşamadık. Sen belki denemedin ama bu fakir belediye başkanıyken; Talim Terbiye Kurulu'nun işte cevaz verdiği bir şiiri okuduğundan dolayı işte girdi yattı içeride. Bu ülkede Başbakanlar idam edildi. Kim vardı o zihniyetin arkasında? Senin zihniyetin vardı. CHP zihniyeti vardı. Ondan sonra da yine bu ülkede başbakanlar cezaevine girdi. O darbelerin arkasında yine kim vardı, sizin zihniyetiniz vardı. Ve sistem darbeleri üretiyordu, sistem darbeleri ürettiği için de bu ülkede darbe şakşakçıları vardı. Üniversitelerdeki akademisyenlerden tutunuz, yargı mensuplarına kadar darbelerin şakşakçıları vardı bu ülkede. Bunları gördük. Yüzlerce yargı mensubu gidip, bu darbeleri tasarlayanların, hazırlayanların önünde el pençe divan durmadılar mı, onların verdikleri brifingleri dinlemediler mi? Bunları şimdi kime anlatacaksınız? Bak işte Arapların atasözü tarif ediyor; Men Dakka Dukka. Dak edene Duk edilir. Kim vurursa ona da vurulur. Buradan ders almaya mecburuz. Sayın Kılıçdaroğlu, sen bu ülkede şu yaşanan ortamı eğer kalkıpta orayla bu şekilde adil olmayan insaf dışı bir yaklaşımla değerlendiriyorsan sen önce bakar körsün, onu bir düzelttir, tedavi ol. Çünkü gerçekleri görmen lazım."
“MÜHİMMAT KELİMESİNİ ARAŞTIRDIM”
Başbakan Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun indirilen Suriye uçağında ne tür bir mühimmat olduğunu sormasıyla ilgili de açıklamalarda bulundu. Mühimmatın ne anlama geldiğiyle ilgili ilkokul sözlüğünden bir araştırma yaptığını kaydeden Başbakan Erdoğan şunları söyledi: "Kendisine uçakta bulduğumuz mühimmatları gösterecekmişiz. Sen ne zamandan beri bu iktidarın üzerinde kalkıp da bu mühimmatları inceleyecek bir görevle görevlendirildin. Böyle bir hakkın yok. Yeri gelir gerekli bir brifing verilebilir, işte Suriye'nin uçağımızı düşürdüğü zaman olan olayda yaşadığımız gibi... Ama biz sana brifing veriyoruz sen ertesi gün gidip onu millete açıklıyorsun. Senle zaten bir sır da paylaşılmaz. Neyi konuşacaksın? Sayın Kılıçdaroğlu'na düşün diyeceğim ama kendisini de zor da bırakmak istemiyorum.
Bunun yerine o uçakla ilgili Sayın Kılıçdaroğlu'nun seviyesine uygun bir izahı yeniden yapmayı tercih ediyorum. Sayın Kılıçdaroğlu mühimmat ifadesine takılıyor. 'Nedir bu mühimmat' diyor. Araştırdım; ilkokul çocuklarının da kullandığı Türkçe sözlükte mühimmatın karşısında 'savaş gereci' diye yazıyor. Bu tanıma göre, savaşta kullanılabilecek her türlü gereç mühimmat olarak yazıyor Kılıçdaroğlu. Yani sizin üzerinize gelen füze eğer mühimmat ise, o füzenin size yönelmesini sağlayan radar da, bu sürecin yönetilmesini sağlayan haberleşme cihazları da mühimmattır aynı zamanda."
Başbakan Erdoğan, Akçakale'ye düşen top mermisi sonrasında Rusya'nın bile Türkiye'nin haklılığını vurguladığını söyleyerek, "Suriye’deki bu son gelişmeyle ilgili bile bizimle farklı düşünen Rusya Federasyonu, en sonunda Dışişleri Bakanı Lüksemburg'da yaptığı açıklamada haklılığımızı vurgulamak durumunda kalmıştır. Niye, biz duygusal davranmıyoruz, hissi davranmıyoruz. Olması gereken neyse, atılması gereken adımlar neyse bu şekilde atıyoruz. Bir tek CHP Genel Başkanı, Esed'in ağzıyla konuşuyor, kendi ülkesine suçlamalarda bulunuyor. Herkes Türkiye ile müttefik, Kılıçdaroğlu Esed'le müttefik" şeklinde konuştu.
“SURİYELİ SIĞINMACILARA ELİMİZDEN GELEN DESTEĞİ VERECEĞİZ”
Başbakan Erdoğan, Suriyeli sığınmacıların sayısının 100 bini geçtiğini hatırlatarak, sığınmacılara destek vermeye devam edeceklerini belirtti.
Bunun bir insani görev olduğunu belirten Erdoğan, Saddam Hüseyin'in peşmergelere yönelik saldırısında 750 bini aşkın peşmergenin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde misafir edildiğini söyledi.
"Bunu bilen bilir, bilmeyen bilmez" diyen Erdoğan, "Asıl bunu bilmesi gereken bölücü terör örgütünün uzantılarıdır. Ama hala bunlar onu anlamış değiller, çünkü kadir kıymet bilmezler" dedi.
“ONLAR SADECE TERÖR ÖRGÜTÜNE PİYONLUK YAPMAYI BİLİRLER”
Başbakan Erdoğan, terör sorununa da değinerek, terör örgütünün okullara yönelik gerçekleştirdiği saldırılara sert tepki gösterdi. Erdoğan, yıllara göre terör örgütünün okullara yönelik gerçekleştirdiği saldırılar hakkında bilgi verirken, "Amaçları vatandaşlarımızın evlatlarımızın okula gitmesini, yaşadığı şehri, ülkesini ve dünyayı anlayacak eğitimi engellemek. Terör örgütü 2008 yılında eğitim kurumlarına yönelik 38 saldırı gerçekleştirmiş. 2010 yılında bu 57'ye çıktı. 2011 yılında 89'a yükseldi. Bu yıl şuana kadar terör örgütü mensuplarının eğitim kurumlarına yönelik eylemlerinin sayısı 110'a yaklaştı" bilgisini paylaştı.
Terör örgütünün okullardaki 6-7 yaşlarındaki çocukları hedef aldığını söyleyen Başbakan Erdoğan, terör örgütünün cehaletten beslendiğini kaydetti.
BDP'lilere de okulları yakmaya kalkan terör örgütüne karşı kendilerini neden siper etmediklerini soran Başbakan Erdoğan şunları kaydetti: "Kendilerini askeri araçların, tankların önüne atıp bedenlerini siper etmekten söz edenler acaba niçin bu okulları yakanların önüne geçip çocuklarımız için siper olmayı düşünmüyorlar, soruyorum size. Düşünmezler çünkü onların derdi benim Kürt kardeşlerim değil, onların çocukları hiç değil. Onlar sadece terör örgütüne piyonluk yapmayı bilirler. Barbarlığın en bariz özelliği eğitime düşmanlık, eğitim kurumlarına düşmanlık, kitaba, kitaplarla elde edilen aydınlık düşünceye düşmanlıktır. Bu bakımdan terör örgütü çağımızın en barbar, en ilkel, en insanlık düşmanı yapısıdır. Üstelik bu barbarlığı güya haklarını savunduğu insanlara karşı uyguluyorlar. Aslında terör örgütünün gerçek yüzünü, gerçek niyetini sadece bu eğitim düşmanlığı bile göstermeye yeterlidir. Baskıyla, tehditle, zulümle insanları bir süre sindirebilirsiniz, ama asla onları kazanamazsınız."
Başbakan Erdoğan konuşmalarının son bölümlerinde ise, Diyarbakır'da odasından fırlayarak okula molotof ve bomba atmak isteyen teröriste karşı direnen okul müdürünü de kutladığını ve tebrik ettiğini söyledi.
Erdoğan ayrıca teröristlerce yolu kesilen bir otobüste bulunan ve teröristlerle tek başına çatışmaya giren polis memurunun da bir kahramanlık örneği sergilediğini belirterek, bu polis memurunu da kutladığını ifade etti.
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasının sonunda ise 3 dönem milletvekilliği yapan Şırnak İl Başkanı Rizgin Birlik'e plaket verildi.
Daha sonra ise seçmen sayısının en fazla olduğu illerin il başkanlarına da plaketler verildi .