Boş Koltuklara Nükleeri Anlattılar
Mersin‘de yapılan ‘Akkuyu‘da Nükleer Santral Yapılmalı mı?‘ konulu panelde konuşmacılar, boş koltuklara konuştu. Konuşmacılar, ilginin azlığından dert yandı.
Jeofizik Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen ‘Akkuyu‘da Nükleer Santral yapılmalı mı?‘ konulu panel, Mersin Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Sergi Sarayı‘nda yapıldı. Panele deprem bilimci Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan, Nükleer Fizik Mühendisi Prof. Dr. Tolga Yarman ve Kimya Mühendisi Haluk Dural konuşmacı olarak katıldı. 960 kişilik salonda az sayıda dinleyicinin bulunması şaşkınlığa neden oldu.
Panelin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Ahmet Ercan, Türkiye‘de herkesin birbirine gücenik olduğunu, panele katılımın az olmasına anlam veremediğini söyledi. Türkiye‘nin nükleer santral kurma konusundaki aceleciliğini, İran‘ın uranyum zenginleştirme girişimlerine bağlayan Ercan, "Ancak İran ile Türkiye‘nin durumu farklı. İran, ‘Ben bu teknolojiyi öğreneceğim‘ diyor, teknoloji transfer ediyor. Bizdeki ise akıl almaz bir saplantısal yanlış. Türkiye‘nin durumu şuna benziyor. Gidip Bolu‘dan bir aşçı ile
kuru fasulye lokantası kurmak için anlaşıyorsunuz. Tüm masrafları siz yapıyorsunuz ama aşçı size diyor ki ‘Ben seni içeri almam, sırrımı vermem, kuru fasulye yersen parasını alırım. Üstelik o aşçı başka insanlara 4 liradan verdiği kuru fasulyeyi size 12. 5 liradan veriyor. İşte Türkiye‘nin durumu bu. Santrali sen kuruyorsun, ruhsatı sen alıyorsun, parayı sen veriyorsun ama seni içeri almıyor. Üstelik bir de senin ülkende ürettiğini sana satıyor. Yani olay bir kuru fasulye sorunudur. Akkuyu‘da kuru fasulye
dükkanı istiyor musunuz, istemiyor musunuz sorunudur" dedi. Ercan, Japonya‘daki deprem ve nükleer felaketin ardından Putin ya da Medvedev‘in ilk uçakla Ankara‘ya gelip ‘Santral projesinden vazgeçmeyin‘ demesinin beklendiğini, ancak Türk yetkililerin ilk uçakla Moskova‘ya gidip ‘Santralden vazgeçmeyin‘ dediğini ileri sürdü.
Prof. Dr. Tolga Yarman da 1960‘lı yıllardan günümüze kadar geçen sürede, ülkelerin nükleer santral eğilimleri hakkında bilgi verdi. 1979 yılında ABD‘de, 1986 yılında Ukrayna‘da yaşanan nükleer kazaların ardından bu santrallere güvenin azaldığını dile getiren Yarman, "1973-1986 yılları arasındaki dönemde dünya enerji sorunu, nükleer santraller konusunda dersler çıkardı. ‘Enerji talebi fazladır ve bu açığı nükleer santraller kapatır‘ denklemlerinin boş olduğu ortaya çıktı. Dünya yeni bir enerji türünü,
tasarrufu keşfetti. Bugün dünyada ya da Türkiye‘de kim ‘nükleer enerji ihtiyaçtır, zorunludur‘ derse yalan söyler. Çünkü nükleer santraller bir zorunluluk değil, siyasi tercih haline gelmiştir" diye konuştu.
Kaynak: İHA
Panelin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Ahmet Ercan, Türkiye‘de herkesin birbirine gücenik olduğunu, panele katılımın az olmasına anlam veremediğini söyledi. Türkiye‘nin nükleer santral kurma konusundaki aceleciliğini, İran‘ın uranyum zenginleştirme girişimlerine bağlayan Ercan, "Ancak İran ile Türkiye‘nin durumu farklı. İran, ‘Ben bu teknolojiyi öğreneceğim‘ diyor, teknoloji transfer ediyor. Bizdeki ise akıl almaz bir saplantısal yanlış. Türkiye‘nin durumu şuna benziyor. Gidip Bolu‘dan bir aşçı ile
kuru fasulye lokantası kurmak için anlaşıyorsunuz. Tüm masrafları siz yapıyorsunuz ama aşçı size diyor ki ‘Ben seni içeri almam, sırrımı vermem, kuru fasulye yersen parasını alırım. Üstelik o aşçı başka insanlara 4 liradan verdiği kuru fasulyeyi size 12. 5 liradan veriyor. İşte Türkiye‘nin durumu bu. Santrali sen kuruyorsun, ruhsatı sen alıyorsun, parayı sen veriyorsun ama seni içeri almıyor. Üstelik bir de senin ülkende ürettiğini sana satıyor. Yani olay bir kuru fasulye sorunudur. Akkuyu‘da kuru fasulye
dükkanı istiyor musunuz, istemiyor musunuz sorunudur" dedi. Ercan, Japonya‘daki deprem ve nükleer felaketin ardından Putin ya da Medvedev‘in ilk uçakla Ankara‘ya gelip ‘Santral projesinden vazgeçmeyin‘ demesinin beklendiğini, ancak Türk yetkililerin ilk uçakla Moskova‘ya gidip ‘Santralden vazgeçmeyin‘ dediğini ileri sürdü.
Prof. Dr. Tolga Yarman da 1960‘lı yıllardan günümüze kadar geçen sürede, ülkelerin nükleer santral eğilimleri hakkında bilgi verdi. 1979 yılında ABD‘de, 1986 yılında Ukrayna‘da yaşanan nükleer kazaların ardından bu santrallere güvenin azaldığını dile getiren Yarman, "1973-1986 yılları arasındaki dönemde dünya enerji sorunu, nükleer santraller konusunda dersler çıkardı. ‘Enerji talebi fazladır ve bu açığı nükleer santraller kapatır‘ denklemlerinin boş olduğu ortaya çıktı. Dünya yeni bir enerji türünü,
tasarrufu keşfetti. Bugün dünyada ya da Türkiye‘de kim ‘nükleer enerji ihtiyaçtır, zorunludur‘ derse yalan söyler. Çünkü nükleer santraller bir zorunluluk değil, siyasi tercih haline gelmiştir" diye konuştu.
