İstanbul Deklarasyonu Kabul Edildi

İSTANBUL (A.A) – 13.05.2011 – 4. Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler (EAGÜ) Konferansı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu‘nun başkanlık ettiği kapanış oturumuyla sona erdi.

Davutoğlu, kapanış oturumunda yaptığı konuşmada, konferansın, en az gelişmiş ülkelerin karşılaştığı sorunları birlikte halletmek için uluslararası toplumun iradesini göstermesi açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.

Konferansa 8 bin 931 kişinin akredite olduğunu, yan faaliyetlerle birlikte bu rakamın 10 bini aştığını belirten Davutoğlu, 36 devlet başkanı, 69 bakan ve 66 uluslararası kuruluş başkanının konferansa katıldığını söyledi.

Konferansta kapsamlı bir İstanbul Eylem Planı‘nın kabul edildiğini hatırlatan Davutoğlu, İstanbul Deklarasyonu‘nun 2020‘ye kadar hem en az gelişmiş ülkelerce hem de onlara destek veren ortaklarınca yapılması gerekenleri ortaya koyduğunu kaydetti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ‘‘900 milyon insanı etkileyecek bu çalışma, İstanbul Deklarasyonu, yoksulluğu ve açlığı yenmek istemiştir. Hazreti Muhammed, ‘komşusu açken karnı tok yatan bizden değildir‘ demiştir. Türkiye, bu bağlamda en az gelişmiş ülkeler konularını uluslararası toplumun gündeminin başına koyarak, onların acil sorunlarına 2020‘ye kadar acil çözüm bulmaya çalışmaktadır‘‘ diye konuştu.

İstanbul Deklarasyonu‘nun, uluslararası toplum ve en az gelişmiş ülkelerin gelişme ortakları için önemli bir belge olduğunu vurgulayan Davutoğlu, ‘‘En az gelişmiş ülkeler, uluslararası toplumun önemli ortaklarıdır ve onların durumu dünya barışı ve istikrarı için önemlidir‘‘ dedi.

İstanbul Eylem Planı‘nın kalkınma için rehber olacağına dikkati çeken Davutoğlu, 50 küsur sayfalık dokümanın yatırım, teknoloji, turizm, eğitim, sağlık, tarım, iklim değişikliği ve gıda güvenliği konularını ele aldığını, uluslararası işbirliğinin altını çizdiğini ve kalkınmada kadının rolünü öne çıkardığını söyledi.

-‘‘TÜRKİYE‘DEN YILLIK 200 MİLYON DOLARLIK KATKI‘‘-

Türkiye‘nin 2012‘den itibaren yıllık 200 milyon dolarlık katkıda bulunacağını, bunun teknik operasyon, işbirliği ve burslar için kullanılacağını ifade eden Davutoğlu, ‘‘Bu, ülkemizin geleneksel yardım kavramı ile birlikte olmaktadır. Türkiye, şimdiye kadar 2 milyar dolar vermiştir ve 2020‘ye kadar bunu 10 milyar dolara yükseltecektir‘‘ şeklinde konuştu.

Davutoğlu, Türkiye‘nin en az gelişmiş ülkeler için bilim ve teknik merkezi konusunda evsahipliği yapacağını, bu evsahipliğinin ötesinde ek desteğin finansman ve insan kaynağı başlıkları altında olacağını vurguladı.

Brüksel Eylem Planı‘nın, gereken sonuçları gerçekleştiremediği ve yeterince izlenmediğinden şikayet edilen bir belge olduğuna işaret eden Davutoğlu, İstanbul Deklarasyonu‘nun izlenmesinin bütün paydaşlar tarafından gerçekleştirilmesinin hayati derecede önem taşıdığının altını çizdi. 

Türkiye‘nin, eylem planının izlenmesi için de 5 milyon dolarla başlayacak şekilde katkıda bulunacağını, aynı zamanda 2015 yılında da programın tekrar gözden geçirilmesini planladıklarını söyleyen Davutoğlu, İstanbul Konferansı‘nın diğer konferanslardan farkına değindi.

İlk kez özel sektör kısmında yatırım ve ortaklık üst düzey toplantısı, iş forumu ve ticari fuarın organize edildiğini, sivil toplumun katılımı ve entelektüel forumlarla da başka bir boyuta geçildiğini anlatan Davutoğlu, Türkiye‘nin bu tür çalışmaları, değişik tecrübeleri bir araya getirmeyi amaçlayarak yaptığını söyledi.

Türkiye‘nin, en az gelişmiş ülkelerle paylaşacağı pek çok başarı öyküsüne sahip olduğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle konuştu:

‘‘Dolayısıyla biz bilgimizi, tecrübemizi aktarmak isteriz. Burada herhangi bir politik veya ekonomik kazanç peşinde değiliz. Biz kuzey ile güneyi, doğu ile batıyı köprü olarak birleştirirken, adaletin herkes için olmasını istiyoruz. Ev sahibi ülke olarak önceliklerimizden bir tanesi, uluslararası toplumun en az gelişmiş ülkelerde yaşayan insanlara el uzatmasını ve onlarla ilgilenmesini amaçlamaktır. Ortak değerler ve hedefler olmalıdır.‘‘

Nelson Mandela‘nın, ‘‘Bir insanın anladığı dilde konuşursanız o onun aklına gider, ama kendi dilinde konuşursanız o onun kalbine hitap eder‘‘ sözüne dikkati çeken Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

‘‘Ben de bu bağlamda en az gelişmiş ülkelere yeni bir isim önermek istiyorum. Bu, daha ileriye dönük ve ümit vaat eden bir konu. Ülkeleri şimdiki eksiklikleriyle kategorize etmeyelim. Öyle bir sürecin parçası olalım ki insanlara bir ümit verilsin ve potansiyellerinin gerçekleşmesine yardımcı olalım. 

Bu ülkelere, ‘geleceğin gelişmiş ülkeleri‘ diyelim. Bu da kazan kazan durumunu vurgular ve hepimiz için daha parlak bir gelecek vaat eder. Biz daha parlak bir geleceğin mümkün olacağına inanıyoruz. Türkiye de bunu gerçekleştirmek için elinden geleni yapacaktır. İstanbul, belki 900 milyon insanın geleceğinde bir dönüm noktası olacak şekilde hatırlanacaktır. İnsanoğlu olarak büyük bir ailenin ferdiyiz. 900 milyon aile ferdinin geleceğini olumlu etkileyelim. Bu metni kabul etmek bir amaçtı, ama İstanbul ruhu empati ve ortak bir gelecek ruhudur. Gelecek daha parlak bir gelecek olmalıdır. Lütfen evlerinize sağ salim gidin. Bu konferanstan halklarınıza şu mesajı götürün, küresel toplumun dayanışmaya ihtiyacı var. Küresel bilinçlenme gerekmektedir.‘‘

Kaynak: AA