Baykal, Berber Koltuğunda Siyaset Yaptı

Seçim çalışmalarını memleketi Antalya'da sürdüren Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, gecekondu mahallesinde bir berber koltuğunda siyaset konuştu.

Baykal, Berber Koltuğunda Siyaset Yaptı
Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Kepez ilçesi yeni Emek Mahallesi‘ndeki Söğütlübahçe Kırathanesinde vatandaşlarla bir araya geldi. Burada halkla sohbet eden ve adaçayı içen Baykal, daha sonra Ramazan Bıçakçı isimli berberin ısrarlarına dayanamayarak berber koltuğuna oturdu. Berber koltuğuna otururken Ramazan Bıçakçı‘ya çıraklıktan kalfalığa kadar tüm belgelerini sordu. Burada traş olmasının Ankara‘daki 40 yıllık berberini kızdıracağını söyleyen Baykal, berber konusunda tutucu olduğunu dile getirdi. Hem

tıraş olup hem de gazetecilere açıklamalarda bulunan Baykal, kahvehaneler ve berberlerin en çok siyaset yapılan yerler olduğuna dikkati çekti.

EKONOMİ POLİTİKASINI DEĞİŞTİRMEK LAZIM

Ekonomi politikasının bir takım insanları çok zenginleştirdiğini ifade eden Baykal, şöyle konuştu: "Sistem öyle kurulmuş ki, işsizlik üretiyor. İşsizlik üretmek demek yoksulluk üretmek demek. Yoksulluk üretiyor. Ekonominin kaynağı istihdam yaratmak için çalışan bir anlayışla yönetilmiyor. Tam tersine. Bizim ithal sektörü de öyle, çöküntü yaşanıyor. Tarım ürünleri, et ithal ediliyor, kurbanlık et ithal ediyoruz. Sonucunda tarımda işsizlik ortaya çıkıyor. Bunun bedelini toplum ve halk ödüyor. Çarpık

ekonomi politikası var. Bunu değiştirmek lazım."

"Temel ekonomik açmaz sürdürülebilir ekonomi değildir" diyen Baykal, "Sürdürülmez ise kriz gelir. Bir bakarsın işte 1 milyon insan işyerini kaybeder yoksullaşır. Aynı politikaya devam edersen bir süre bunu götürerek yoksulluğu önlüyormuşsun gibi bir havaya girersin ama o devamlı olmaz. Bir süre gider sonra sil baştan olur. Ekonomik çarklar tersine dönmeye başlar" dedi.

Partisinin Aile Sigortası projesine de değinen Baykal, sözlerine şöyle devam etti: "Ülkede ciddi sosyal sorunlar çıkmaya başladı. Devlet sosyal devlet olmaktan çıktı. Tam tersine her şey para olmaya başladı. Sağlık eğitim, emeklilik. Aile sigortası ciddi ihtiyaç. Devleti sosyalleştirmenin yolu bu. Brezilya uyguladı. Ekonomik büyümeyi de yürüttü, dengeleri korudu. Yoksullaşmaya karşı başarılı bir önlem olarak başarılı bir şekilde. Bunun dengesi sağlanabilir bir dengedir. Biz de yapacağız."

Aile sigortasının küçümsenerek gözden düşürülmeye çalışıldığını açıklayan Baykal, şunları söyledi: "Kaynağı yok‘ diye yıpratmak istediler. Öyle anlaşılıyor ki, CHP‘nin projesi ciddi bir ihtiyaca cevap verecektir. Toplumsal ihtiyaç vardır. Bu ekonomik ve mali olarak uygulanabilir bir projedir. Bu görüldü. Buna karşı çıkan iktidar, şimdi aynı şeyi yapmaya başladı. Bir yandan da projelerimiz taklit etmeyin falan diye, taklit eden kendisi CHP sanki taklit ediyormuş gibi suçlamaya çalışıyor. Benim anlayışıma

göre fikir mülkiyeti olmaz. Fikir fikirdir. Toplumun yararına bir fikri herkes uygulayabilir. Bizim şikayetçi olmamız da söz konusu olmaz. ‘Patent hakkı biz de sen sakın ha uygulama. Bunu ancak ben uygularım‘ böyle bir şey olmaz.Saygısızlık yapmamak lazım. İşin sahibine hakkını vermek lazım. En azından karşı tarafı suçlamamak lazım. Bunlar aynen bunu yapıyorlar."

2008 BÜTÇE KOMİSYONUNDA ÖNEREN BİZİZ

Başbakan Erdoğan‘ın, "İstanbul‘a iki yeni şehir kuracağız" projesini de eleştiren Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "O iki şehir konusundaki CHP‘nin fikirlerini, CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, bey çok açıkça söyledi. 2008 yılında bütçe komisyonunda öneren biziz. Bunu ilan ederken Başbakan diyor ki, ‘Sakın ha muhalefet sahip çıkmaya kalkmasın‘ diyor. Ne demek ‘Sakın ha muhalefet sahip çıkmaya kalkmasın‘. Söyleyen o. Sen yap. Senin yapmana itiraz etmeyiz. Doğru proje sen de uygula, kim gelirse

uygulasın. Ama niye hakaret etme ihtiyacını hissediyorsun, niye suçlamaya kalkıyorsun. Niye karalıyorsun. Bu yakışmıyor. Başbakan‘ın üslubu bu"

Başbakanın ‘Ben savcısıyım Ergenekon‘un" dediğini hatırlatan Baykal, şunları söyledi: "Çok açık kayıtta. Ben ona tepki olarak, ben de mağdur olanların avukatıyım dedim. Şimdi ‘Ben avukatıyım‘ diye çıkıyor. Milletin gözünden sürmeyi alacak. Savcıyım dediğini Mısır‘daki sağır sultan duydu. Birdenbire bizim avukatlığa göz dikti. Başbakan savcılıktan vazgeçti."

Siyasetçiliğin halkın avukatlığı demek olduğunu belirten Baykal, sözlerine şöyle devam etti: "Ama bir Başbakan‘ın savcılık iddiasında bulunması hukuk devletini anlamadığı, kuvvetler ayrımının farkında olmadığı savcılığın gerekliliğini kavramadığı vahim bir şey. Türkiye‘nin artık ciddi bir siyasete ihtiyacı var. Halkı aldatmaya kalkmayın, karşısındaki hakaret etmeye çalışmayan, karalamaya çalışmayan saygı duyan bir anlayışa ihtiyaç var. Maalesef bu yok. Esip savuruyor. Bağırıyor çağırıyor. Bunun çaresini

de millet bulacak."

İTHAL YABANCI ADAYIMIZ YOK

Antalya‘da, CHP‘nin genel seçimlerde alacağı oy oranını da açıklayan Baykal, şöyle konuştu: "2009 yerel il genel meclisi seçimleri sonucuna göre dağılım yapıldığında tablo ortaya çıkıyor. Bunu daha da ileri götüreceğiz ve oylarımızı artırmaya çalışacağız. AK Parti‘nin oyları azalacak gibi gözüküyor. Listemiz bizim iyi. Bir Antalya listesi. Antalya şartlarına tamamen uygun. İktidar için söylemek mümkün değildir. İthal, yabancı adayımız yok. Ankara‘dan masa başından gönderilmiş adayımız yok. Hepsi

Antalya‘nın gerçekleriyle kaynaşmış Antalya için siyaset yapan insanlardır. Milletvekili seçildikten sonra başka yere gidecek insanlar değil. Seçimi kazansa da burada kaybetse de burada."

Baykal, daha sonra beraberindeki heyetle Döşemealtı ilçesine bağlı Kovanlık ve Ilıca köylerinde seçim ziyaretlerine devam etti.

Kaynak: İHA