Başbakan Erdoğan Moskova‘da Rusya Diplomasi Akademisi‘nde Konuştu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütlerinin başına Hristiyan, Musevi, İslamcı gibi yakıştırmalar getirmenin ciddi bir aymazlık olduğuna dikkat çekti.
Rusya ziyareti kapsamında başkent Moskova‘daki Rusya Diplomasi Akademisi‘ni ziyaret eden Erdoğan, Fahri Doktora ünvanı verilmesi münasabetiyle burada bir konuşma yaptı.
Terör noktasında Rusya‘yı bölgede en iyi anlayan ülkelerden birinin Türkiye olduğuna dikkat çeken Erdoğan, bu ülkede yaşayan terör eylemlerini kınadığını ifade etti.
Erdoğan, "Burada şunu çok açık ve net söylemek durumundayım. Teröristin kimliği, sadece teröristtir. Teröristin, terör örgütlerinin başında, Hristiyan, Musevi, İslamcı gibi yakıştırmalar; sağcı, solcu gibi sıfatların konulması son derece yanıltıcıdır. Biz üç semavi dininde insanı ve insan hayatını kutsal gördüğünü biliyoruz. Şiddet eylemlerine dini ve siyasi kılıflar uydurmak isteyenler, aslında kullandıkları sıfatlara zarar veriyor, en başta temsil ettiklerini iddia ettikleri kitleleri tahrip ediyorlar.
İslami terör diye bir kavram olamaz İslam kelime itibariyle barıştan gelen bir tanıma sahiptir. Anlamında, barış olan bir din, teröre müsaade edebilir mi, dolayısıyla bireyin ortaya koymuş olduğu bir terör eylemine kalkıp ta bir dine yakıştırmak veyahut da dini onunla yargılamak, o dine haksızlık olur. Bu diğer dinler için de aynı anlamı taşır. Hristiyanlıkla, Musevilikle terör nasıl yanyana gelemezse, İslam ile de terör yan yana gelemez. Bunun böyle olduğunu iddia eden ciddi bir aymazlık içindededir.
Yaşadığımız tecrübelerden yola çıkarak şu gerçeği de sevgili öğrenciler sizlerle paylaşmak isterim" diye konuştu.
Erdoğan, "Kimi ülkeler başka ülkelere yönelik terör eylemlerini destekleyerek buradan çıkar sağlayacaklarını sandılar. Başka ülkelere yönelen terörü iyi terör olarak niteleyenler, terör kendilerine yönelince bunu kötü terör olarak nitelendirdiler" dedi.
Terör gibi uluslararası boyut kazanan problemlerin ancak küresel bir mücadele ile çözülebileceğini kaydeden Erdoğan, Türkiye‘nin bu noktada çevre ülkelerle ve küresel ölçekte işbirliğini geliştermekte kararlı olduğunu söyledi.
"KÜRESELLEŞEN DÜNYADA ÜLKELER ORTAK BİR POLİTİKA GELİŞTİRMEK ZORUNDA"
Uluslararası ilişkiler, dış politaka ve diplomasi geleneğinin her ülkeye göre farklılılk arz ettiğini belirten Erdoğan, "Her ülke, konumu, gücü ve tarihi pozisyonuna göre diplomasinini şekillendirir. Ancak küresseleşen dünya, bu noktada da ortak bir perspektifin oluşumunu gerekli kılmıştır" şeklinde konuştu.
Ortadoğu‘da yaşanan gerilime dünyanın kayıtsız kalmadığını belirten Erdoğan, "Bakınız Doğu Akdeniz artık savaş ve uçak gemileriyle dolu. Dünyanın güçlü ülkeleri Doğu Akdeniz‘e hemen hemen yerleşmiş durumda. Japonya‘daki deprem Londra‘yı etkileyebiliyor. ABD‘de bir finans krizi küresel ölçekte tahribata yol açabiliyor. Sorunların küresel olduğu bir dünyada çözümler de küresel olmalı. Türkiye çalkantılı bir bölgede yer alıyor. Irak meselesinin, Filistin meselesinin, Lübnan, Tunus ve Mısır meselesinin hemen
yanında bulunuyoruz. Kafkaslar‘da veya Balkanlar‘da ortaya çıkan bir meselenin doğrudan ülkemizi etkilediğini görüyor ve hissediyoruz" dedi.
Erdoğan, "Aynı şekilde ulusal istikrar ve refahın, bölgesel istikrar ve refah ile bağlantılı olduğunu da biliyoruz .Türkiye tarihi ve kültürel birçok ortak paydası olan bu coğrafyada bir nüfuz mücadelesi içinde değil, birlikte kalkınma mücadelesi içindedir. Biz küresel değerleri, bugünün dünyasında kalkınmanın birinci şartı olarak görüyor ve bölgemizdeki tüm ülkeler için de bunu istiyoruz" ifadelerini kullandı.
"EKONOMİK KALKINMANIN SIRRI GÜVEN VE İSTİKRAR"
AK Parti hükümetinin 8 yıl önce iktidara geldiğinde komşularla sıfır sorun politikası başlattığını söyleyen Erdoğan, "Komşumuz Rusya ile işbirliğini farklı bir boyuta taşıdık. Türkiye, AB ile katılım müzakereleri başlattı. Bu yönde reformlarını kararlı bir şeklide gerçekleştirdi gerçekleştiriyor. 8 yıl önce Türkiye‘nin toplam ihracatı 36 milyar dolardı. 2008 sonu itibariyle bu 138 milyar dolara ulaştı. Küresel finans krizi sonrasında, 2010 itibariyle bunu 114 milyar dolara kadar koruyabildik. 1 milyar
doları aşmayan doğrudan yatırımlar, son dört yılda 57 milyar dolara yükseldi" dedi.
Bunun iki sır kelimeye bağlı olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bu birinci derecede güvendir, ikinci derecede istikrardır. Eğer bir ülkede güven varsa, istikrar varsa bu çekimi oluşturursunuz. Çünkü para, civa gibidir. Uygun yere kaçar, sermaye aynen böyledir. Eğer güven, istikrar yoksa, sermaye oraya gitmez. Bu zemini hazır olan nereyse oraya gider" diye konuştu.
Türk müteahhitlik şirketlerinin Çin‘den sonra dünyada ikinci sırada yer aldığını kaydeden Erdoğan, "Müteahhitlerimiz sadece Rusya‘da 32 milyar tutarında iş yüklendi ve bunları başarıyla sonuçlandırdı" dedi.
Türkiye‘nin milli gelirinin son 8 yılda 3 kat bir artış kaydettiğini belirten Erdoğan, "Bütün bunlar bu güvenin, o istikrar ve gayretin ve benim 3Y diye ifade ettiğim, ‘Yolsuzluk, Yoksulluk, Yasaklar‘ı kaldırmak süretiyle gerçekleştirmiştir" şeklinde konuştu.
Türkiye‘nin küresel krizi en hafif şekilde atlatan ülkeler arasında yer aldığını hatırlatan Erdoğan, "Tüm bu gelişmeler Türkiye‘deki demokratikleşme reformlarıyla ve komşularımızla kurduğumuz dotane ilişkilerle doğrudan bağlantılı. Biz bu sürecin daha da ileri gitmesini arzuluyor ve bu yönde çaba sarfediyoruz. Bölgemizde de demokrasi ve insan hakları merkezli hareketlere olumlu bakıyor ve üzerimize düşeni yerine getiriyoruz" dedi.
"SANAT, SPOR VE BİLİMİN DİLİ ORTAKTIR"
Öğrencilerin amfiyi doldurduğu konuşmasında Puşkin‘den "Büyük Rus şairi" olarak bahseden Erdoğan, "Puşkin bundan 170 yıl önce İstanbul‘u en güzel tasvir eden şairler arasında yer almıştı. Nazım Hikmet, Moskova‘nın karlı kayın ormanında İstanbul hasretini dizelere döktü. Dostoyovski eserleriyle Türkiye‘de de zihinlerde yer etti. Puşkin‘in ziyaret ettiği Erzurum, 1 ay önce Dünya Üniversiteler arası Kış Oyunlarına ev sahipliği yaptı. Ve en çok madalyayı da Rus sporcular aldı" dedi.
Erdoğan, "Sanatın, sporun, bilimin dili ortaktır. Biz bu ortaklı7abiliyor. Sorunların küresel olduğu bir dünyada çğı daha geniş bir alana taşıma gayretindeyiz. Buradaki öğrenciler bu dostluğun daha ileri gitmesine katkıda sağlayacaktır. İki ülke arasında güçlü bir işbirliği köprüsünün oluşmasında rol oynayacaklardır" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, ayrıca "Hedefimiz gelecek 5 yıl için 100 milyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaşmak. Bunu gerçekleştirir miyiz? Gerçekleştireceğiz! Şu an Türkiye‘ye gelen turistlere baktığımızda 4 milyon turistle Almanya, 3 milyon turistle Rusya ikinci sırada yer alıyor. Tabi bu halkların da kaynaşmasına vesile oluyor. Bu da başarılı bir şekilde sürüyor" dedi.
"EKSEN KAYMASI DEĞİL, EKSEN BULUŞMASI"
Konuşmasının sonunda bir öğrencinin Türk dış politikasında eksen kayması olup olmadığı yönündeki bir sorusuna üzerine Erdoğan, "Bunun eksen kayması değil, eksen buluşması olduğu" cevabını verdi.
Erdoğan, "Bizim bölgede Rusya Federasyonu ile müşterek birçok çalışmalarımız var, bu müşterek çalışmada bölgenin kalkınmasını, bölgenin gelişmesini hep birlikte sürdürmekteyiz. Bunun için bir teklifimiz oldu. Bu teklife bölgedeki ülkeler olumlu yaklaştılar. Bu da Kafkasya İşbirliği Konseyi idi. Bu ilk etapta 5 ülkeyi kapsayan bir açılımdı. Rusya, Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan. Dikkat edilirse, sıkıntılı ülkelerin içinde yer aldığı böyle bir birleşim, eksen kaymasını değil, eksen buluşmasını
getiren bir yaklaşım oldu. Henüz istenilen verimi sağlamış değil ama atılmış bir adım, kabul görmüş bir adım olması açısından önemli. Şu anda Azerbaycan-Ermenistan görüşmelerine Minsk üçlüsünün değil de, ağırlıklı olarak Rusya‘nın ipleri ele geçirmiş görünmesini de önemli görüyorum. Azerbaycan-Ermenistan sıkıntısı, Türkiye-Ermenistan sıkıntısını çözmede kilit rol oynayacaktır. Temenni ederim ki, Gürcistan, Rusya arasındaki sıkıntıyı gidermek suretiyle de bu beşli bölgede bir güç oluştursun" dedi.
Kaynak: İHA
Terör noktasında Rusya‘yı bölgede en iyi anlayan ülkelerden birinin Türkiye olduğuna dikkat çeken Erdoğan, bu ülkede yaşayan terör eylemlerini kınadığını ifade etti.
Erdoğan, "Burada şunu çok açık ve net söylemek durumundayım. Teröristin kimliği, sadece teröristtir. Teröristin, terör örgütlerinin başında, Hristiyan, Musevi, İslamcı gibi yakıştırmalar; sağcı, solcu gibi sıfatların konulması son derece yanıltıcıdır. Biz üç semavi dininde insanı ve insan hayatını kutsal gördüğünü biliyoruz. Şiddet eylemlerine dini ve siyasi kılıflar uydurmak isteyenler, aslında kullandıkları sıfatlara zarar veriyor, en başta temsil ettiklerini iddia ettikleri kitleleri tahrip ediyorlar.
İslami terör diye bir kavram olamaz İslam kelime itibariyle barıştan gelen bir tanıma sahiptir. Anlamında, barış olan bir din, teröre müsaade edebilir mi, dolayısıyla bireyin ortaya koymuş olduğu bir terör eylemine kalkıp ta bir dine yakıştırmak veyahut da dini onunla yargılamak, o dine haksızlık olur. Bu diğer dinler için de aynı anlamı taşır. Hristiyanlıkla, Musevilikle terör nasıl yanyana gelemezse, İslam ile de terör yan yana gelemez. Bunun böyle olduğunu iddia eden ciddi bir aymazlık içindededir.
Yaşadığımız tecrübelerden yola çıkarak şu gerçeği de sevgili öğrenciler sizlerle paylaşmak isterim" diye konuştu.
Erdoğan, "Kimi ülkeler başka ülkelere yönelik terör eylemlerini destekleyerek buradan çıkar sağlayacaklarını sandılar. Başka ülkelere yönelen terörü iyi terör olarak niteleyenler, terör kendilerine yönelince bunu kötü terör olarak nitelendirdiler" dedi.
Terör gibi uluslararası boyut kazanan problemlerin ancak küresel bir mücadele ile çözülebileceğini kaydeden Erdoğan, Türkiye‘nin bu noktada çevre ülkelerle ve küresel ölçekte işbirliğini geliştermekte kararlı olduğunu söyledi.
"KÜRESELLEŞEN DÜNYADA ÜLKELER ORTAK BİR POLİTİKA GELİŞTİRMEK ZORUNDA"
Uluslararası ilişkiler, dış politaka ve diplomasi geleneğinin her ülkeye göre farklılılk arz ettiğini belirten Erdoğan, "Her ülke, konumu, gücü ve tarihi pozisyonuna göre diplomasinini şekillendirir. Ancak küresseleşen dünya, bu noktada da ortak bir perspektifin oluşumunu gerekli kılmıştır" şeklinde konuştu.
Ortadoğu‘da yaşanan gerilime dünyanın kayıtsız kalmadığını belirten Erdoğan, "Bakınız Doğu Akdeniz artık savaş ve uçak gemileriyle dolu. Dünyanın güçlü ülkeleri Doğu Akdeniz‘e hemen hemen yerleşmiş durumda. Japonya‘daki deprem Londra‘yı etkileyebiliyor. ABD‘de bir finans krizi küresel ölçekte tahribata yol açabiliyor. Sorunların küresel olduğu bir dünyada çözümler de küresel olmalı. Türkiye çalkantılı bir bölgede yer alıyor. Irak meselesinin, Filistin meselesinin, Lübnan, Tunus ve Mısır meselesinin hemen
yanında bulunuyoruz. Kafkaslar‘da veya Balkanlar‘da ortaya çıkan bir meselenin doğrudan ülkemizi etkilediğini görüyor ve hissediyoruz" dedi.
Erdoğan, "Aynı şekilde ulusal istikrar ve refahın, bölgesel istikrar ve refah ile bağlantılı olduğunu da biliyoruz .Türkiye tarihi ve kültürel birçok ortak paydası olan bu coğrafyada bir nüfuz mücadelesi içinde değil, birlikte kalkınma mücadelesi içindedir. Biz küresel değerleri, bugünün dünyasında kalkınmanın birinci şartı olarak görüyor ve bölgemizdeki tüm ülkeler için de bunu istiyoruz" ifadelerini kullandı.
"EKONOMİK KALKINMANIN SIRRI GÜVEN VE İSTİKRAR"
AK Parti hükümetinin 8 yıl önce iktidara geldiğinde komşularla sıfır sorun politikası başlattığını söyleyen Erdoğan, "Komşumuz Rusya ile işbirliğini farklı bir boyuta taşıdık. Türkiye, AB ile katılım müzakereleri başlattı. Bu yönde reformlarını kararlı bir şeklide gerçekleştirdi gerçekleştiriyor. 8 yıl önce Türkiye‘nin toplam ihracatı 36 milyar dolardı. 2008 sonu itibariyle bu 138 milyar dolara ulaştı. Küresel finans krizi sonrasında, 2010 itibariyle bunu 114 milyar dolara kadar koruyabildik. 1 milyar
doları aşmayan doğrudan yatırımlar, son dört yılda 57 milyar dolara yükseldi" dedi.
Bunun iki sır kelimeye bağlı olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bu birinci derecede güvendir, ikinci derecede istikrardır. Eğer bir ülkede güven varsa, istikrar varsa bu çekimi oluşturursunuz. Çünkü para, civa gibidir. Uygun yere kaçar, sermaye aynen böyledir. Eğer güven, istikrar yoksa, sermaye oraya gitmez. Bu zemini hazır olan nereyse oraya gider" diye konuştu.
Türk müteahhitlik şirketlerinin Çin‘den sonra dünyada ikinci sırada yer aldığını kaydeden Erdoğan, "Müteahhitlerimiz sadece Rusya‘da 32 milyar tutarında iş yüklendi ve bunları başarıyla sonuçlandırdı" dedi.
Türkiye‘nin milli gelirinin son 8 yılda 3 kat bir artış kaydettiğini belirten Erdoğan, "Bütün bunlar bu güvenin, o istikrar ve gayretin ve benim 3Y diye ifade ettiğim, ‘Yolsuzluk, Yoksulluk, Yasaklar‘ı kaldırmak süretiyle gerçekleştirmiştir" şeklinde konuştu.
Türkiye‘nin küresel krizi en hafif şekilde atlatan ülkeler arasında yer aldığını hatırlatan Erdoğan, "Tüm bu gelişmeler Türkiye‘deki demokratikleşme reformlarıyla ve komşularımızla kurduğumuz dotane ilişkilerle doğrudan bağlantılı. Biz bu sürecin daha da ileri gitmesini arzuluyor ve bu yönde çaba sarfediyoruz. Bölgemizde de demokrasi ve insan hakları merkezli hareketlere olumlu bakıyor ve üzerimize düşeni yerine getiriyoruz" dedi.
"SANAT, SPOR VE BİLİMİN DİLİ ORTAKTIR"
Öğrencilerin amfiyi doldurduğu konuşmasında Puşkin‘den "Büyük Rus şairi" olarak bahseden Erdoğan, "Puşkin bundan 170 yıl önce İstanbul‘u en güzel tasvir eden şairler arasında yer almıştı. Nazım Hikmet, Moskova‘nın karlı kayın ormanında İstanbul hasretini dizelere döktü. Dostoyovski eserleriyle Türkiye‘de de zihinlerde yer etti. Puşkin‘in ziyaret ettiği Erzurum, 1 ay önce Dünya Üniversiteler arası Kış Oyunlarına ev sahipliği yaptı. Ve en çok madalyayı da Rus sporcular aldı" dedi.
Erdoğan, "Sanatın, sporun, bilimin dili ortaktır. Biz bu ortaklı7abiliyor. Sorunların küresel olduğu bir dünyada çğı daha geniş bir alana taşıma gayretindeyiz. Buradaki öğrenciler bu dostluğun daha ileri gitmesine katkıda sağlayacaktır. İki ülke arasında güçlü bir işbirliği köprüsünün oluşmasında rol oynayacaklardır" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, ayrıca "Hedefimiz gelecek 5 yıl için 100 milyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaşmak. Bunu gerçekleştirir miyiz? Gerçekleştireceğiz! Şu an Türkiye‘ye gelen turistlere baktığımızda 4 milyon turistle Almanya, 3 milyon turistle Rusya ikinci sırada yer alıyor. Tabi bu halkların da kaynaşmasına vesile oluyor. Bu da başarılı bir şekilde sürüyor" dedi.
"EKSEN KAYMASI DEĞİL, EKSEN BULUŞMASI"
Konuşmasının sonunda bir öğrencinin Türk dış politikasında eksen kayması olup olmadığı yönündeki bir sorusuna üzerine Erdoğan, "Bunun eksen kayması değil, eksen buluşması olduğu" cevabını verdi.
Erdoğan, "Bizim bölgede Rusya Federasyonu ile müşterek birçok çalışmalarımız var, bu müşterek çalışmada bölgenin kalkınmasını, bölgenin gelişmesini hep birlikte sürdürmekteyiz. Bunun için bir teklifimiz oldu. Bu teklife bölgedeki ülkeler olumlu yaklaştılar. Bu da Kafkasya İşbirliği Konseyi idi. Bu ilk etapta 5 ülkeyi kapsayan bir açılımdı. Rusya, Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan. Dikkat edilirse, sıkıntılı ülkelerin içinde yer aldığı böyle bir birleşim, eksen kaymasını değil, eksen buluşmasını
getiren bir yaklaşım oldu. Henüz istenilen verimi sağlamış değil ama atılmış bir adım, kabul görmüş bir adım olması açısından önemli. Şu anda Azerbaycan-Ermenistan görüşmelerine Minsk üçlüsünün değil de, ağırlıklı olarak Rusya‘nın ipleri ele geçirmiş görünmesini de önemli görüyorum. Azerbaycan-Ermenistan sıkıntısı, Türkiye-Ermenistan sıkıntısını çözmede kilit rol oynayacaktır. Temenni ederim ki, Gürcistan, Rusya arasındaki sıkıntıyı gidermek suretiyle de bu beşli bölgede bir güç oluştursun" dedi.