Kilolarda Soğuk Savaş Dönemi

Yapılan diyetler ve düzenli spora rağmen bölgesel yağlardan kurtulamayanların sorunları artık daha zahmetsiz bir şekilde çözülebilecek.

Kilolarda Soğuk Savaş Dönemi
Soğuk lifting tekniği ile bölgesel yağlardan kurtulmanın mümkün olduğunu söyleyen Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç.Dr.İbrahim Aşkar, "Yılların getirdiği yüz -vücuttaki gevşeklik ve sarkmalar, cilt gençleştirme ile selülit tedavisi başta olmak üzere bir çok sorundan Soğuk Lifting tekniği ile çözülebiliyor" dedi

Hem erkekler hem de bayanlarda bölgesel yağlardan kurtulmak için yeni geliştirilen Soğuk Lifting ile daha kısa sürede sonuç alınabiliyor. Yeni uyglumanın bir çok ezberi bozduğunu ve daha etkili sonuçlar alınabildiğini söyleyen Plastik ve Estetik Cerrahi Doç.Dr. İbrahim Aşkar, bu tekniğin gıdı, kol, sırt, bel, karın, basen ve bacakların özellikle iç kısımlarındaki yağlanmalardan, yüz ve vücuttaki gevşekliklerin tedavisinde çok olumlu sonuçlar verdiğini söyledi. Soğuk liftin ile vücuttaki yağ hacminiazaltıp, şekillendirmede daha uzun ömürlü sonuçlar elde edildiğini belirten Doç.Dr.Aşkar şunları söyledi: "Kilo vermek için çoğu zaman yapılan diyetler ve uygulamalar sadece yağ hücrelerinin hücresel hacmi etkilenir. Yağ dokusunun üretimi yağ hücresi sayısına bağlı olduğundan, yağ dokusu miktarı düşükse, aynı kiloyu korumak oldukça zor olur. Bu da diyetle yağ dokusundaki azalma bir artıp bir azalma şeklinde kendini gösterir. Bölgesel yağlanma sıklıkla, armut tipli veya dengeli tipli vücutlarda daha çok görülür. Bölgesel yağlanmayla beraber dolaşım bozuklukları varsa yağ hücrelerindeki yıkılan yağlar vetoksik maddelerin sağlıklı şekilde dışarı atılmasını engeller. Böylece yağ hücrelerinin içinde yağlar daha da yoğunlaşarak artar. Bu kısır döngü yağ hücrelerinin dağılarak hücreler arası alanda artması ve bağ dokusundaki elastik liflerin azalıp, sert yapıdaki kollajenin artmasına yol açar. Beraberinde ödem de görülmeye başlar. Bu tablo diyetten fayda görmeyi daha da zorlaştırır. Sıklıkla bu tablo selüliti beraberinde getirir. Tiroid bezinin az çalışması sonucu bağ dokusu elementlerinin konsantrasyonundadeğişiklikler olur ki, bu hormonal olarak da diyetten başarı elde etmeyi etkisiz kılar".

Vücut ağırlığının yüzde 20`sini oluşturan yağ dokusunun miktarı, cinsiyet, spor aktiviteleri, beslenme, stres ve genetik gibi faktörlerden dolayı değişkenlik gösterdiğini belirten Doç.Dr.İbrahim Aşkar, yağ dokusuna etki eden iki hormonun ise adrenalin ve insülin olduğunu söyledi. Spor yapan insanların adrenalinden dolayı vücuttaki yağları daha rahat yakabildiklerini ancak, hareketsiz ve adrenalin seviyesi düşük olması durumunda ise karın ve basenlerde biriken yağların yakımının ise mümkün olmadığınıifade eden Doç.Dr.İbrahim Aşkar, "Bu tarz yağlanmanın diyetle ortadan kalkması mümkün değildir. Bölgesel olarak yağ hücrelerinin yapısından dolayı adrenalin karında yağ yıkımını daha kolaylaştırırken, bacaklarda yağ depolanmasını arttırmaktadır. Bu nedenle son yapılan çalışmalar bu dengenin kırılarak, yağ yıkımının sağlanması ve kilo verdilirmesi üzerine yoğunlaşmaktadır. Sigara, dolaşım bozuklukları ve karaciğer fonksiyon bozuklukları vücuttan toksik maddelerin atılmasını engellerken, yağ hücreleriiçinde yağ birikimini hızlandırmakta, hücreler arası boşlukta sıvı birikimini arttırmaktadır. Bu kısır döngü şeklinde birbirini etkileyerek daha da kötü hale getirmektedir" dedi

Bölgesel yağlanmayla beraber sıklıkla görülen çatlaklar, ergenlik, hamilelik, menapoz, aşırı gerim hareketleri, hızlı yağlanma ve kilo alımına bağlı olarak ortaya çıktığını söyleyen Doç.Dr. İbrahim Aşkar, "Çatlaklar sıklıkla popo, meme, karın ve bel bölgesinde görüldüğüne vurgu yaparak " Kilo alma ve hamilelik çatlakları birbirine benzer olup, daha çok karın, göğüs, kalça, popo ve uylukta görülür ki, bölgesel yağlanmanın en sık görüldüğü yerlerle paralellik gösterir" dedi

Bölgesel yağlanmadaki diğer problem olan bağ dokusundaki gevşekliğin düzeltilmesi çoğu zaman hedeflenen bir amaç ve hastaların da olmazsa olmazları arasında yer aldığını söyleyen Doç.Dr. İbrahim Aşkar, "Liposuction cerrahi olarak uygulanan bir yöntem olarak karşımıza çıkar. Herkese liposuction uygulaması mümkün olmadığı gibi herkes de liposuction yaptırmayı istemeyebilir. Ayrıca liposuction gevşeklik ve selülit üzerinde etkili değildir. Hal böyle olunca neştersiz uygulamalar her geçen gün popülerlikkazanmaktadır. Neştersiz uygulamalardan en sık yapılanı AWT, ultrasonik kavitasyon, lazer lipoliz ve radyofrekanstır. Radyofrekans derialtı dokusunda ısı artışı sağlayarak kollajen üretimini arttırır. Radyofrekans ile elektromanyetik dalgalar derin dermal ve subdermal tabakada sıcaklık artışına yol açarak, derin dokuda ısı artışı lokal dolaşımı, yağ dokusu yıkımını, sıvı ve toksik maddelerin drenajını arttırır. Daha yüksek enerji uygulamalarının yanık riskine yol açması nedeniyle, çok etkili bir şekildekullanılamamaktaydı" dedi

SOĞUK LİFTİNG Cerrahi olmayan uygulamalar dışında en son çıkan uygulamalardan biri Soğuk lifting yöntemi hem uygulama hem de hızlı sonuç alma bakımından oldukça rağbet görüyor. Diğer medikal uygulamalara kıyasla deriye sıfır altında soğuk uygulama yapılarak, radyofrekans ile daha yüksek enerji verilebildiği gibi deri ve dokuda şok eksisi yapayarak, hem gerginlik oluşturuyor hemde damarlarda genişlemeye yol açarak, deride oksijen artışı ile derinin detoksunu sağlar. Liposuction istemeyen veya cerrahi işlem istemeyenhastaların soğuk liftinge yöneldiğini söyleyen Doç.Dr.İbrahim Aşkar, "Soğuk lifting sıfırın altında yapıldığı için daha fazla enerji verir ve daha etkili, hızlı ve güvenli sonuçlar verir. Radyofrekansın en son geldiği aşama olan multipolar radyofrekans, derin ve yüzeyel dokulara daha yüksek arklarla ısıtıp, daha etkili enerji transferi sağlarken, daha derin dokulara da enerji verebilir. Yağ dokusu diğer dokulara oranla dört kat daha güçlü olduğundan, monopolar radyofrekans ile seçici bir şekilde yağdokusunun yıkılması sağlanıp, yağ hücreleri arası su miktarı azaltılarak dokularda sıkılaşma sağlanır. Problemin derinliğine göre frekans aralıkları ayarlanarak yapılabildiğinden sadece istenilen seviyede işlemin etkili olması sağlarken, karma tip frekans uygulaması dokulara eşit oranda enerji transferini de imkan tanıyor. Hasta uygulama sonrası normal günlük yaşantısına devam eder. Soğuk lifting ile yıllarla ortaya çıkan yüz ve vücut gevşekliği, selülit, cilt gençleştirme, bölgesel yağlanmanın rahatlıklaüstesinden gelinebilir. Soğuk lifting kollajen ve elastin üretim artışı sağlarken, aynı zamanda yağ yıkımını da arttırır ve böylece dermis yapısını güçlendirip, yağ dokusunu eritir. Ayrıca yağ dokusunun dolaşımını arttırarak yıkılan yağın ve toksik maddelerin atılımını kolaylaştırır. Bu etki mekanizmasının sonucu soğuk lifting selüliti azaltır; vücut hacmini azaltıp, şekillendirir; cildi gençleştirir; gevşekliği azaltırken, doku tonusunu arttırır. Soğuk liftingin etkileri uzun ömürlüdür. Ağrısız,güvenli, kansız ve hemen görülen sonuçlar veren soğuk lifting yılın her zamanında ve her türlü deri tipine uygulanabilir" şeklinde konuştu. Soğuk liftingin uygulamasının kalp pili, deri kanseri, hamilelik, emzirme, metal veya silikon implantlar, kortizon tedavisi, dermatit, epilepsi hastalarına uygulanmasının sakıncalı olduğunu da hatırlatan Doç.Dr.İbrahim Aşkar, 21 gün aralıklarla 5 veya 8 seans uygulandığını söyledi

Kaynak: İHA