İlköğretim Öğrencilerine Konferans Düzenlendi

Erzincan Milli Eğitim Müdürlüğü, Özel Fidem İlköğretim Okulu ve İl Halk Kütüphanesi tarafından ilköğretim 4,5,6,7,8. sınıf öğrenci ve öğretmenlerine "İlköğretim Öğrencilerinin Öğrenme Sürecindeki Motivasyonu" konulu konferans verildi.

Erzincan İl Kültür Müdürlüğü Tiyatro Salonunda düzenlenen konferansa İl Milli Eğitim Müdürü Halil Ecevit, okul yöneticileri, öğretmenler ve öğrenciler katıldı. Konferans Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı.Konferansa konuşmacı olarak katılan Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fikret Gülaçtı öğrenmeye karşı istek ve olumlu tutumun, motivasyonu arttıran en önemli etkenler biri olduğunu belirterek sunum eşliğinde katılımcılara bilgi verdi. Gülaçtı konuşmasında “Öğrenme sürecinde kişinin, öğrenmeyi talep edecek hale getirilmesi sürecine motivasyon diyoruz. Sadece öğrenciler için değil, ebeveynler için de motivasyonun sağlanması kaçınılmazdır. Öğrenmeyi talep eden her kişinin, öğrenme sürecine daha aktif bir şekilde dâhil olması, öğrenmenin gerektirdiği kurallara uyması ve öğrenme sorumluluğunun farkında olması gerekir. Motivasyonu, belirlenmiş ana hedefe ulaşmak için tetikleyici bütün unsurların yerine getirilmesi olarak adlandırdığımız için, eğitim sürecinde motive edilmemiş kişilerin bazı olumsuz davranışları göstermesi olağan sayılmaktadır.Herhangi bir eğitim sürecine tabi olan insanlar, alacakları ya da almayı düşündükleri eğitimle ilgili isteklendirilmemiş ve zaman zaman artan ve azalan motivasyonları düzenlenmemişse bazı sıkıntılarla karşılaşılması çok sık görülmektedir. Eğitim sürecinde motivasyonu sağlanamayan öğrenci;Eğitimi gereksiz bulabilir. Dersin önemi ve gerekliliği konusunda ikna olmamıştır. Almış olduğu eğitimi düzenli olarak devam ettirmez. Eğitim sürecinde dikkatini toplayamaz, dinlemez konusunda kulağı zayıflar. İlgisini eğitim esnasında nesnelere ve olaylara yöneltir. Verilen ödevleri yerine getirmez, ya da ödevinde en ufak bir zorlukta görevinden vazgeçer. Öğretici tarafından derse çekilmekte güçlük çekilir. Eğitim süreci, talep edenin katılmasını da gerektirir. Öğrencilerin iyi öğrenememelerinin başlıca sebeplerinden biri de, talep ettikleri derse ilgi duymamalarıdır. Katılım ya da endişe ortaklığı olmaksızın başarılı bir eğitimden söz edilmesi mümkün değildir. Öğretenin yapması gereken ilk iş, eğitim sürecindeki öğrencinin içinde bulunan gizli ilgiyi ortaya çıkarmak ve o ilgiyi canlı tutarak sürekliliğini sağlamaktır. Herhangi bir eğitim sürecindeki bir öğrencinin, öğrenme konusunda yeterli davranışları sergileyebilmesi için yeterli düzeyde isteklendirilmiş olması gerekir. Buna güdülenme de diyebiliriz. İsteklendirilme konusunda yetersiz kalınan öğrenci, ulaşılmak istenen hedefe odaklanma konusunda da yetersizlik gösterecek, çoğunlukla ilgisini canlı tutup öğrenme sürecinden faydalanamayacaktır. Motivasyonun ilk şartı; ikna etmektir! Öğrenci, bilginin elde edilmesi konusunda istekli hale getirilmek zorundadır.Başarılı bir öğretim süreci için bu gereklidir. Öğrenme sürecine kendi isteğiyle katılmayan öğrenci, süreç ne kadar kalite düzeyi yüksek işletilirse iletilsin, ilgisiz kaldığı için başarılı olamayacaktır. Öğrenciyi sürece dâhil etmenin ilk ve en önemli şartı, öğrencinin ikna edilmesidir. Öğrenciye, bu öğretim sürecinde niçin bulunduğu, öğretim sürecinin neden gerekli olduğu izah edilmek zorundadır.Öğrenciyi istekli hale getirmek için neler yapılmalı? Öğrencinin, işi başarabileceğine inandırılması gerekir. Öğrenme sürecinin neden önemli olduğu konusunda öğrenci ikna edilmeli.Öğrencinin öğrenme sürecine katılımı için ilgisinin canlı tutulması gerekir. Öğrenci, kendi öz güveni gelişecek şekilde isteklendirilmeli. Öğrenme sürecinin neden değerli olduğu, öğrenciye izah edilmeli. Öğrenciye, öğrenme süreci için uygun bir ortamın hazırlanması gerekir. Öğrencinin kendine olan saygısını artırmak gerekir. Öğrencileri öğrenmeye karşı isteklendirme Son dönemlerde yapılan araştırmalar, çocukların eğitime ilişkin ilgilerinin her geçen gün zayıfladığı yönünde sonuçlar ortaya koyuyor. Daha önceki yıllarda kısmen de olsa, ebeveyn ile öğretmenin görevleri net bir şekilde ayrılıyordu.Ebeveynin görevi çocuklarını okula,eğitim ve öğretim sürecine hazırlamak ve ödevlerini düzenli yapıp yapmadıklarını takip etmekten oluşuyordu. Eğiticilerin sorumlulukları ise, öğrenciye bilgi sunmak ve problemlerde onlara çözüm üretmekten ibaretti. Ancak ebeveyn ile öğretmen arasındaki bu sorumluluk yaklaşımı içinde bulunduğumuz zaman için oldukça zayıfladı. Artık hem ebeveynler hem öğretmenler, çocukların eğitim ve öğretim sürecinde motivasyonlarını sağlama ve devam ettirme konusunda sorumluluk sahibidirler. Sürece muhatap olan öğrenciyi neyin motive ettiği bilinmeli Öğrenme sürecindeki öğrenciyi, neyin hangi şartlar içinde motive ettiği net bir şekilde saptanmalıdır. Tabi ki bir süreç isteyen bu saptamayı, öğretmenlerden daha önce ebeveynin yapması mümkündür. Anne- babalar, çocuklarını daha çok nelerin motive ettiğini gözlemleyebilir ve sonuçları doğru olarak kullanabilirler.” dedi.
Kaynak: İHA