Tüsiad Gelecekten Ümitli
Türkiye ekonomisinde ikinci bir dip beklemediklerini belirten Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, yeni bir sivil anayasa hazırlanması gerektiğini söyledi
Türkiye ekonomisinde ikinci bir dip beklemediklerini belirten Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, yeni bir sivil anayasa hazırlanması gerektiğini söyledi. 2011 seçimlerini fırsata çevirmek gerektiğini ifade eden Boyner, "Hızlı koşmak için çoğulcu demokrasi ve rekabetçi piyasa zemini oluşturulmalı. Ekonomide mikro reformların hayata geçirilmesi için en uygun dönemdeyiz. Toplumumuz belki ayrıştı, ama tekrar öz değerlerimize dönmeliyiz. Şu anda Türk
firmalarına Avrupa'dan önemli ortaklık teklifleri var. Anayasa reformu öncesi bizim tavrımızı açıklamamız gibi bir durum olamaz. Tavır ve oy açıklamak çok farklı şeyler" dedi.
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Bursa Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (BUSİAD) her ay düzenlediği 'Çekirge' toplantılarına katıldı. BUSİAD Başkanı Arif Özer'in konuşmasının ardından söz alan Boyner, Türkiye'de ciddi bir girişimcilik potansiyelinin olduğunu ifade etti. Türkiye'nin demokratik gücüne rağmen istenilen performansın bir türlü yakalanamadığını belirten Boyner, rekabetçi ruhun ön plana çıkması için adımlar atılması gerektiğini vurguladı.
Boyner, "Türkiye 2001 krizinden çok büyük dersler çıkardı. Yapısal reformlar yaptı. Yüzde 7'lik ortalama büyüme tutturduk. 2008'teki küresel krizden tabii ki etkilendik. En önemlisi geçmişten gelen acı tecrübelerin etkisiyle, belli projelerin üretilememesi, yatırım ve tüketimde ciddi bir azalma yaşadık. 2009 senesinde farklı küçülme oranları meydana geldi" şeklinde konuştu.
"EKONOMİK BÜYÜME SÜRECEK"
Mali dengeler muhafaza edilmesine rağmen reel sektörün dış ticaretin düşmesi sebebiyle olumsuz etkilendiğini anlatan Boyner, 2011 yılında ekonomik büyümenin devam edeceğini öngördüklerini dile getirdi. 2010 yılındaki büyüme rakamlarının sürekli devam etmesini beklediklerini söyleyen Boyner, "Mali sistemde yapılan reformlardan sonra oluşan direnç ve kırılganlığın giderilmesi ülkenin krizden daha çabuk toparlanmasını sağladı. Mali dengeleri muhafaza ettik. Reel sektör, özellikle dış ticaretin düşmesiyle
Türkiye'nin ihracat pazarlarındaki küçülmeler bizi çok etkiledi. İç talep ciddi bir şekilde azaldı. Finansal sistem kuvvetli olmasına rağmen verilerde azalma oldu. Bursa da bu noktada çok sıkıntı yaşayan şehirlerden birisi oldu. 2010 yılının ilk yarısında yüzde 10 gibi bir büyüme gerçekleştirdik. 2011 yılında büyüme devam edecek gibi gözüküyor. Merkez Bankası'nın sıkı para politikası önemli. Önümüzdeki dönemde bu iyi olacak. Bankacılık sistemi geçirdiği reformlardan dolayı gerçekten sağlam. Mali kural
yasa tasarısını çok önemsiyoruz. Mali disiplin konusu şu ana rafa kalkmış gibi görünse de, mali dengelerin çözülmesi konusunda ciddi adımlar bekliyoruz" diye konuştu.
"MALİ KRİZDEN ÇIKIŞ YAVAŞ"
Türkiye'nin ekonomi alanında mikro reformlara eğilmesi gerektiğini dile getiren Boyner, reformların bazı sıkıntılar getirdiği gibi, fırsatları da beraberinde getirdiğini vurguladı. Boyner, "Türkiye'ye öyle bir kriz dalgası geldi ki kısa vadeye yaydık. Kısa vadede ayakta kalabilmenin hesabını yaptık. Beklediğimiz ölçüde bir talep artışı yok. Türkiye'de öyle büyük bir çıkış dalgası yok. Eğer rekabeti artırmak istiyorsak, uzun vadeli stratejileri kısa vadeli tedbirlerle desteklemek zorundayız" ifadelerini
kullandı.
Türkiye'nin dolgunluğa ulaşmayan bir iç pazarının olduğuna dikkat çeken Boyner şunları söyledi:
"Yapılması gerekenleri hükümetle çalışıyoruz. Çevremizdeki Orta Asya, Ortadoğu bölgelerinde yeniden yapılanma süreleri devam ediyor. Türk şirketleri için fırsatlar mevcut. İhracat pazarlarındaki küçülmeyle firmalar farklı pazarlara açılmak zorunda kaldı. Ortada gerçekten çok büyük girişimci ruhu var. ABD ve Avrupalı şirketlerin giremediği pazarlara girebildik. Dinamikliği yüksek bir girişimci sınıfımız var. Avrupalı ülkelerden ciddi ortaklık teklifleri var".
Türkiye'nin senede yüzde 6 büyüme ile ancak nüfus artışıyla ortaya çıkan yeni iş gücü talebini karşılayabildiğini belirten Boyner, işsizlik meselesinin çözümü için ülkenin daha hızlı büyümesi gerektiğinin altını çizdi. Boyner, "Hükümetin istihdam paketi vardı. O konu önümüzdeki dönemde gündeme gelecek. Esnek olmayan iç piyasayı düzenlemeleri ciddi bir sıkıntı. Kayıt dışının önünü açıyor. Kayıt dışı şirketler maalesef insan sermayesine yatırım yapmıyor. Sürdürülebilir bir istihdam anlayışı istiyorsak,
eğitimin güçlenmesi, sermayenin güçlenmesi yönünde yatırımlar yapmak zorundayız" şeklinde devam etti.
"2011 SEÇİMLERİ EKONOMİ İÇİN ÖNEMLİ BİR FIRSAT"
Yapısal reformları hayata geçirmek için en uygun zamanın şimdi olduğunu ifade eden Boyner, "Ekonomide mikro reformlar için en uygun zaman dili içerisindeyiz. Ekonomide birtakım yapısal düzenlemeler var. Hala hızlı koşmamızı engelleyen faktörler var. Referandum sonrasında oluşan bu ortamda önümüzde bir fırsat var. Hızlı koşmak için çoğulcu demokrasi zemini, rekabetçi piyasa zemini oluşturulmalı. Bunun için toplumsal barışa ve bireysel özgürlüklere ihtiyaç var. Rekabet ne gerektiriyor? Nitelikli eğitim ve
teknoloji gibi durumların gelişmesi önemli. Onun için de önümüzdeki seçim dönemini buna bir hazırlık olarak görmek istiyorum. Buna katkı sağlamak için sivil toplum kuruluşları bu durumu iyi kullanmalı. Para kazanmak daha anlamlı hale geliyor. Seçim dönemini buna bir hazırlık dönemi olarak görmek istiyorum. Eğer böyle bir süreci iyi kullanırsak yatırım ve para kazanma ile üretme daha anlamlı hale gelir" görüşlerini dile getirdi.
Türkiye'nin tekrar öz değerlerine dönmesi gerektiğini söyleyen Boyner, "Yeni bir sivil anayasa çok önemli. Bunu yapmak ne demek? Türkiye'ye baktığımız zaman bizi bölen 3 ana konu var. Biri kimlik sorunu. İkincisi vicdan özgürlüğü ve üçüncüsü de kuvvetler ayrılığıdır. Seçilmiş bir azınlığın değil, katılımcı anlamda çoğulculuğun öne çıktığı unsurlar üzerinde durulmalı. İş dünyasının birleştiği temel değerler vardı. Tek vücut olmalıyız" dedi.
"İKİNCİ BİR DİP BEKLEMİYORUZ"
Boyner, Türkiye'de ekonomik krizden çıkışın yavaş olduğunu, ancak ikinci büyük bir dip beklemediklerini ifade ederek şunları söyledi:
"Tabii çok değişik öngörüler var. Takip ediyoruz. Çıkış yavaş oluyor. İkinci bir dip beklemiyoruz. Şu da var, çıkış hızlı olmayacak. Toparlanma konusunda beraber hareket edemiyoruz. ABD ve Avrupa ekonomiyi farklı boyutlarda ele alıyor. Mesela Almanya 'kendi başınızın çaresine bakın' tavrında. Söz konusu büyüme doğu pazarlarında olacak gibi görünüyor".
Anayasa değişikliği konusundaki TÜSİAD'ın görüşlerini de dile getiren Boyner, "Tavır açıklamakla oy açıklamak arasında fark var. Biz her zaman tavrımızı açıklarız. Şeffaf olmak lazım. Tavır değişikliği ve bunu açıklamama gibi şey söz konusu olamaz. Tavır ile oy arasında fark var. 1992'den beri TÜSİAD yeni anayasa konusunda çalışmalar yapıyor. Anayasa paketi konusunda Cemil Çiçek, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Bekir Bozdağ ile görüştük. 2 buçuk saat süren toplantıda paketteki 24 maddeye karşı çıkmadık.
Sadece ombudsmanın atama ile belirlenmemesi konusunda görüş bildirdik. Yargının yapılanması ve HSYK ile ilgili görüşlerimiz vardı. HSYK'da Adalet Bakanının olmasının sakıncalı olduğunu söyledik. Cumhurbaşkanının yetkilerinin artırılmasını da uygun bulmadık" ifadelerini kullandı.
Konuşmanın ardından BUSİAD Başkanı Arif Özer, Boyner'e çini bir vazo hediye etti.
(YS-MŞ-CMH-Y)
firmalarına Avrupa'dan önemli ortaklık teklifleri var. Anayasa reformu öncesi bizim tavrımızı açıklamamız gibi bir durum olamaz. Tavır ve oy açıklamak çok farklı şeyler" dedi.
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Bursa Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (BUSİAD) her ay düzenlediği 'Çekirge' toplantılarına katıldı. BUSİAD Başkanı Arif Özer'in konuşmasının ardından söz alan Boyner, Türkiye'de ciddi bir girişimcilik potansiyelinin olduğunu ifade etti. Türkiye'nin demokratik gücüne rağmen istenilen performansın bir türlü yakalanamadığını belirten Boyner, rekabetçi ruhun ön plana çıkması için adımlar atılması gerektiğini vurguladı.
Boyner, "Türkiye 2001 krizinden çok büyük dersler çıkardı. Yapısal reformlar yaptı. Yüzde 7'lik ortalama büyüme tutturduk. 2008'teki küresel krizden tabii ki etkilendik. En önemlisi geçmişten gelen acı tecrübelerin etkisiyle, belli projelerin üretilememesi, yatırım ve tüketimde ciddi bir azalma yaşadık. 2009 senesinde farklı küçülme oranları meydana geldi" şeklinde konuştu.
"EKONOMİK BÜYÜME SÜRECEK"
Mali dengeler muhafaza edilmesine rağmen reel sektörün dış ticaretin düşmesi sebebiyle olumsuz etkilendiğini anlatan Boyner, 2011 yılında ekonomik büyümenin devam edeceğini öngördüklerini dile getirdi. 2010 yılındaki büyüme rakamlarının sürekli devam etmesini beklediklerini söyleyen Boyner, "Mali sistemde yapılan reformlardan sonra oluşan direnç ve kırılganlığın giderilmesi ülkenin krizden daha çabuk toparlanmasını sağladı. Mali dengeleri muhafaza ettik. Reel sektör, özellikle dış ticaretin düşmesiyle
Türkiye'nin ihracat pazarlarındaki küçülmeler bizi çok etkiledi. İç talep ciddi bir şekilde azaldı. Finansal sistem kuvvetli olmasına rağmen verilerde azalma oldu. Bursa da bu noktada çok sıkıntı yaşayan şehirlerden birisi oldu. 2010 yılının ilk yarısında yüzde 10 gibi bir büyüme gerçekleştirdik. 2011 yılında büyüme devam edecek gibi gözüküyor. Merkez Bankası'nın sıkı para politikası önemli. Önümüzdeki dönemde bu iyi olacak. Bankacılık sistemi geçirdiği reformlardan dolayı gerçekten sağlam. Mali kural
yasa tasarısını çok önemsiyoruz. Mali disiplin konusu şu ana rafa kalkmış gibi görünse de, mali dengelerin çözülmesi konusunda ciddi adımlar bekliyoruz" diye konuştu.
"MALİ KRİZDEN ÇIKIŞ YAVAŞ"
Türkiye'nin ekonomi alanında mikro reformlara eğilmesi gerektiğini dile getiren Boyner, reformların bazı sıkıntılar getirdiği gibi, fırsatları da beraberinde getirdiğini vurguladı. Boyner, "Türkiye'ye öyle bir kriz dalgası geldi ki kısa vadeye yaydık. Kısa vadede ayakta kalabilmenin hesabını yaptık. Beklediğimiz ölçüde bir talep artışı yok. Türkiye'de öyle büyük bir çıkış dalgası yok. Eğer rekabeti artırmak istiyorsak, uzun vadeli stratejileri kısa vadeli tedbirlerle desteklemek zorundayız" ifadelerini
kullandı.
Türkiye'nin dolgunluğa ulaşmayan bir iç pazarının olduğuna dikkat çeken Boyner şunları söyledi:
"Yapılması gerekenleri hükümetle çalışıyoruz. Çevremizdeki Orta Asya, Ortadoğu bölgelerinde yeniden yapılanma süreleri devam ediyor. Türk şirketleri için fırsatlar mevcut. İhracat pazarlarındaki küçülmeyle firmalar farklı pazarlara açılmak zorunda kaldı. Ortada gerçekten çok büyük girişimci ruhu var. ABD ve Avrupalı şirketlerin giremediği pazarlara girebildik. Dinamikliği yüksek bir girişimci sınıfımız var. Avrupalı ülkelerden ciddi ortaklık teklifleri var".
Türkiye'nin senede yüzde 6 büyüme ile ancak nüfus artışıyla ortaya çıkan yeni iş gücü talebini karşılayabildiğini belirten Boyner, işsizlik meselesinin çözümü için ülkenin daha hızlı büyümesi gerektiğinin altını çizdi. Boyner, "Hükümetin istihdam paketi vardı. O konu önümüzdeki dönemde gündeme gelecek. Esnek olmayan iç piyasayı düzenlemeleri ciddi bir sıkıntı. Kayıt dışının önünü açıyor. Kayıt dışı şirketler maalesef insan sermayesine yatırım yapmıyor. Sürdürülebilir bir istihdam anlayışı istiyorsak,
eğitimin güçlenmesi, sermayenin güçlenmesi yönünde yatırımlar yapmak zorundayız" şeklinde devam etti.
"2011 SEÇİMLERİ EKONOMİ İÇİN ÖNEMLİ BİR FIRSAT"
Yapısal reformları hayata geçirmek için en uygun zamanın şimdi olduğunu ifade eden Boyner, "Ekonomide mikro reformlar için en uygun zaman dili içerisindeyiz. Ekonomide birtakım yapısal düzenlemeler var. Hala hızlı koşmamızı engelleyen faktörler var. Referandum sonrasında oluşan bu ortamda önümüzde bir fırsat var. Hızlı koşmak için çoğulcu demokrasi zemini, rekabetçi piyasa zemini oluşturulmalı. Bunun için toplumsal barışa ve bireysel özgürlüklere ihtiyaç var. Rekabet ne gerektiriyor? Nitelikli eğitim ve
teknoloji gibi durumların gelişmesi önemli. Onun için de önümüzdeki seçim dönemini buna bir hazırlık olarak görmek istiyorum. Buna katkı sağlamak için sivil toplum kuruluşları bu durumu iyi kullanmalı. Para kazanmak daha anlamlı hale geliyor. Seçim dönemini buna bir hazırlık dönemi olarak görmek istiyorum. Eğer böyle bir süreci iyi kullanırsak yatırım ve para kazanma ile üretme daha anlamlı hale gelir" görüşlerini dile getirdi.
Türkiye'nin tekrar öz değerlerine dönmesi gerektiğini söyleyen Boyner, "Yeni bir sivil anayasa çok önemli. Bunu yapmak ne demek? Türkiye'ye baktığımız zaman bizi bölen 3 ana konu var. Biri kimlik sorunu. İkincisi vicdan özgürlüğü ve üçüncüsü de kuvvetler ayrılığıdır. Seçilmiş bir azınlığın değil, katılımcı anlamda çoğulculuğun öne çıktığı unsurlar üzerinde durulmalı. İş dünyasının birleştiği temel değerler vardı. Tek vücut olmalıyız" dedi.
"İKİNCİ BİR DİP BEKLEMİYORUZ"
Boyner, Türkiye'de ekonomik krizden çıkışın yavaş olduğunu, ancak ikinci büyük bir dip beklemediklerini ifade ederek şunları söyledi:
"Tabii çok değişik öngörüler var. Takip ediyoruz. Çıkış yavaş oluyor. İkinci bir dip beklemiyoruz. Şu da var, çıkış hızlı olmayacak. Toparlanma konusunda beraber hareket edemiyoruz. ABD ve Avrupa ekonomiyi farklı boyutlarda ele alıyor. Mesela Almanya 'kendi başınızın çaresine bakın' tavrında. Söz konusu büyüme doğu pazarlarında olacak gibi görünüyor".
Anayasa değişikliği konusundaki TÜSİAD'ın görüşlerini de dile getiren Boyner, "Tavır açıklamakla oy açıklamak arasında fark var. Biz her zaman tavrımızı açıklarız. Şeffaf olmak lazım. Tavır değişikliği ve bunu açıklamama gibi şey söz konusu olamaz. Tavır ile oy arasında fark var. 1992'den beri TÜSİAD yeni anayasa konusunda çalışmalar yapıyor. Anayasa paketi konusunda Cemil Çiçek, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Bekir Bozdağ ile görüştük. 2 buçuk saat süren toplantıda paketteki 24 maddeye karşı çıkmadık.
Sadece ombudsmanın atama ile belirlenmemesi konusunda görüş bildirdik. Yargının yapılanması ve HSYK ile ilgili görüşlerimiz vardı. HSYK'da Adalet Bakanının olmasının sakıncalı olduğunu söyledik. Cumhurbaşkanının yetkilerinin artırılmasını da uygun bulmadık" ifadelerini kullandı.
Konuşmanın ardından BUSİAD Başkanı Arif Özer, Boyner'e çini bir vazo hediye etti.
(YS-MŞ-CMH-Y)