Arınç: Dimdik durduk, boynumuzu eğmedik, ağlamadık, korkmadık

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde 27 Nisan'daki 'e-muhtıra'ya değinerek, "Dimdik durduk boynumuzu e

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde 27 Nisan'daki 'e-muhtıra'ya değinerek, "Dimdik durduk boynumuzu eğmedik, ağlamadık, korkmadık ve dedik ki biz bu buyuz, vazifemizi yapacağız." dedi.

Arınç, Konyanın Seydişehir ilçesinde düzenlenen 'referanduma evet' mitinginde konuştu. Arınç, partisinin ilçe başkanlığını ziyaret ettikten sonra Seyit Harun Bulvarı'nda halka hitap etti.

İlgiden ve ev sahipliğinden duyduğu memnuniyeti ifade eden Arınç, Seydişehir'in maneviyatıyla kültür ve tarih varlıkları ile güzel bir şehir olduğunu söyledi.

Referandumu konuşmak ve AK Parti'nin 9. kuruluş yıldönümünde nereden nereye gelindiğini anlatmak için Seydişehir'e geldiğini söyleyen Arınç, mitinge katılımdan ve coşkudan memnun kaldığını ifade ederek, "Bu mitinge bakan birçok insan iç geçiriyor, 'Ah keşke bizim mitingde de bunun 5'te biri kadar kalabalık olsaydı' diye.'' şeklinde konuştu.

AK Parti'nin 14 Ağustos 2001'de kurulduğunu; 1 yıl sonraki seçimlerde tek başına iktidara geldiğini hatırlatan Arınç, şöyle devam etti:

"Yeni kurulan bir parti olarak iktidara geldik. 30-40-50 yıllık partiler vardı. Hepsi eskimiş, yıpranmış, halkın gözünden düşmüş, millet onlardan fayda ve hizmet görmemiş. Dolayısıyla siyasete karşı çok büyük bir ilgisizlik ve nefret oluşmuş. 2001 yılında tarihin en büyük krizini yaşayan ülkemizde, üç partili koalisyon hükümetine millet, 3 Kasım 2002'de öyle bir ders verdi ki bir yıllık parti olan AK Parti ilk defa girdiği seçimde yüzde 36 oy, 367 milletvekili ile tek başına iktidara geldi. Bu sizin başarınızdır. Konya, Türkiye'deki bu başarının en büyük payına sahiptir."

Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinden de söz eden Arınç, şunları söyledi:

''27 Nisan'da cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda gece yarısı bir bildirimidir, muhtıra mıdır, ne idüğü belirsiz bir yazıyı bir internet sitesine koydular. Bize şunu söylüyorlardı, 'Bundan öncekiler biz ne dersek onu yapıyordu'. Ben size Türkçesini söylüyorum, mealini anlatıyorum. Bu bildirinin veya muhtıranın meali şuydu; 'Eskiden biz gık dedik mi şapkasını alıp kaçarlardı, kaşımızı bir kaldırdık mı yukarıya, ödleri patlardı. Bunlar da fazla oluyor canım, iki seçim kazandılar. Üstelik bir de AK Parti'den cumhurbaşkanı seçecekler. Üstelik seçecekleri bu adamın hanımının da başı örtülü, olmaz' dediler.

Bugüne kadar buna benzer sözlerin karşılığı şuydu; Demirel'in yaptığı gibi şapkayı alıp kaçmak, bir başkasının yaptığı gibi 'baş üstüne' demekti. AK Parti böyle yapmadı. Biz halkın seçtiği hükümetiz, bizim gücümüz halktan ve haktan geliyor. Senin bu söylediklerini aynen sana iade ediyoruz. Biz buradayız hiçbir yere gitmiyoruz. Dimdik durduk boynumuzu eğmedik, ağlamadık, korkmadık ve dedik ki biz bu buyuz, vazifemizi yapacağız. Sandığa gittik 22 Temmuz 2007'de yüzde 47 oy aldık, 347 milletvekili ile yeniden tek başımıza iktidara geldik. Bu üçüncü büyük zaferdir.''

"REFERANDUMDAN FARKLI 'EVET' ÇIKAR"

Referandumda farklı 'evet' çıkacağını savunan Arınç, muhalefetin küçük bir farkla 'hayır' çıkması halinde bile moral bulacağını söyledi.

Arınç, "Referandumdan farklı 'evet' çıkar." diyerek şöyle devam etti:

"En başında yüzde 60 'evet' çıkacağını söylemiştim. Bu 60 olur, 58 olur. Yine de sonuçta ne olursa olsun yüzde 60 diyecek bir potansiyel Türkiye'de var. Muhalefet bu demokrasi adına yapılan Anayasa değişikliğini bir güven oyu gibi kullanıyor. Tüm muhalefet AK Parti'ye karşı tek başına mücadele veriyor ve 'hayır' çıkarttırmaya uğraşıyor. Yani sonuçta öyle bir hava doğdu ki 'evet' çıkarsa bunun sahibi AK Parti olacaktır. 'Evet' doğrudur. Farklı 'evet' çıkması bize moral dopingi olacaktır. 'Evet' çıkarsa bize yazar; ama 'hayır' çıkarsa bunu kendi aralarında paylaşırlar."

Arınç, "Evet demenizin yüzlerce sebebi var." diyerek şöyle devam etti:

"Kadınlarımız, çocuklarımız, özürlülerimiz, yaşlılarımız, şehitlerimizin dul ve yetimleri ve gazilerimizin, her alanda avantajlı olmalarına 'evet' demektir. Fişlemenin tarihe karışmasına 'evet' demektir. İnsanlar kendileriyle ilgili kaydedilen bilgilere rahatlıkla ulaşmasına, yanlışsa düzeltebilmesine, rahatsız ediciyse, ortadan kaldırılmasına imkan sağlamaya 'evet' demektir. İdarenin her türlü iş ve eyleminden dolayı haksızlığa uğrayan, uygunsuz bir muamele ile karşılaşan vatandaşların, mahkemeler dışında şikayetlerini iletebilecekleri bir Kamu Denetçiliği Kurumu'nun kurulmasına 'evet' demektir.

12 Eylül darbesini yapan darbecilerin ve onların yardımcılarının hesap verebilmesine imkan hazırlamaya 'evet' demektir. Yüksek Askeri Şura kararlarıyla ordudan atılan insanların mahkemelerde haklarını arayabilmelerine 'evet' demektir. Yargı bağımsızlığını güçlendirmeye ve yargı tarafsızlığını sağlamaya 'evet' demektir. Sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasına son vermeye 'evet' demektir. Vatandaşlarımızın Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunma haklarına 'evet' demektir.

Tüm hakim ve savcılarımızın kendileriyle doğrudan ilgili olan HSYK üyelerini seçmede söz sahibi olmalarına 'evet' demektir. HSYK'nın ayrı bir binası, sekretaryası ve bütçesinin olmasına 'evet' demektir. HSYK'ya bağlı müstakil bir denetim mekanizmasının oluşturulmasına 'evet' demektir. Aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olma imkanına 'evet' demektir. Grev hakkının önündeki engellerin ortadan kaldırılmasına 'evet' demektir. Memurlara toplu sözleşme hakkının verilmesine 'evet' demektir. Devlet memurları ve diğer kamu görevlilerine verilen uyarma ve kınama cezalarına yargı yolunun açılmasına 'evet' demektir. Darbe anayasasının kısmen de olsa değişmesine 'evet' demektir."

Arınç, mitingden sonra Seydişehir Nevzatbey tesislerinde verilen iftar yemeğine katıldı, daha sonra Konya'ya geçti.