12 Eylül mağduru Ülkücü Solak: Bizim canımız yandı, neslimizin canı yanmasın, referanduma 'evet' diyeceğim

1980 darbesinin mağduru Ülkücü Ahmet Solak, 12 Eylül'de yapılacak referandumun AK Parti'nin çıkarlarının olduğu bir referandum olmadığını söyledi.

A

1980 darbesinin mağduru Ülkücü Ahmet Solak, 12 Eylül'de yapılacak referandumun AK Parti'nin çıkarlarının olduğu bir referandum olmadığını söyledi.

Ahmet Solak, halk oylamasının, milletin, geleceğinin değişeceği bir referandum olduğunu ifade ederek, o dönemde ülkücü arkadaşlarının bir çoğunun göz göre göre cuntacılar tarafından idama götürüldüklerini belirtti.

Bir çok arkadaşı idama götürülürken nişan yüzüklerini kendisine teslim edip gittiklerine dikkat çeken Solak, "Şimdi soruyorum o hayır diyecek ülkücü kardeşlerimize, bu yaşadıklarımız sizlerin başına gelseydi siz ne derdiniz. 12 Eylüller yaşanmasın, ülkücü kardeşlerim eziyet görmesin diye refenduma 'evet' diyeceğim. Köy köy, kahvehane kahvehane, ev ev gezip refenduma 'evet' oyu isteyeceğim, çünkü bizim canımız yandı, neslimizin canı yanmasın." dedi.

12 Eylül 1980 darbesinin mağduru Ahmet Solak Anayasa değişikliğiyle ilgili referandum tarihini iple çektiğini söylüyor. Ülkücü olduğu gerekçesiyle darbe döneminde yıllarca işkence gören Ahmet Solak, "Biz ölümü defalarca yaşadık, elimize böyle fırsat geçmiş. Referanduma 'evet' oyu kullanacağım." diye konuştu.

Konuşurken duygulu anlar yaşayan Solak, ülkü ocaklarında yetişip büyüdüğünü, bu dava uğruna 12 Eylül döneminde cezaevine atıldığını söyledi. Haksız yere idamla yargılanarak cezaevlerinde eziyetler, işkenceler çektiğini ifade eden Solak, gencecik arkadaşlarının kanlı gömleğini yıkadığını, idam edildiklerini gördüğünü dile getirdi. Ahmet Solak, şöyle devam etti:

"Benim gibi binlerce gencin yuvasını yıkan, ailesinden uzaklaştırılan 12 Eylül'ü hazırlayan zihniyete soruyorum hiç mi vicdanlarınız sızlamıyor. Cezaevindeyken hep şunu hayal ettim, eğer 12 Eylül'ün mimarı Kenan Evren mahkum, ben gardiyan olsaydım, vicdanım sızlar, ona, bana yaptırdığı işkenceyi yapmazdım. Ben cezaevindeyken eşim hamileydi, çıktığımda oğlum 17 yaşına gelmişti. Eşim cezaevine geldiğinde hep şunu söylüyordum; git başkasıyla evlen, çünkü bizim buradan sağ çıkmamız imkansız dedim.

Ülkücü kardeşlerime sesleniyorum bu iş Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)'nin çıkarlarının olduğu bir refendum değil. Milletimizin, geleceğimizin değişeceği bir referandum. O dönemde ülkücü arkadaşlarımızın bir çoğu göz göre göre cuntacılar tarafından idama götürüldüler. Bir çok arkadaşımız idama götürülürken nişan yüzüklerini bana teslim edip gittiler. Şimdi soruyorum o hayır diyecek ülkücü kardeşlerimize bu yaşadıklarımız sizlerin başına gelseydi siz ne derdiniz. 12 Eylüller yaşanmasın, ülkücü kardeşlerim eziyet görmesin diye refenduma evet diyeceğim. Köy köy, kahvehane kahvehane, ev ev gezip refenduma evet oyu isteyeceğim, çünkü bizim canımız yandı, neslimizin canı yanmasın."