Düşük yoğunluklu bir tutulma

Serinin üçüncü filmi 'Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma', Edward ile Bella arasındaki aşkı derinleştiriyor. Lakin filmi ilk ikisinden üstün tutabileceğimiz bir özelliği yok. ...

 

Serinin üçüncü filmi " Alacakaranlık Efsanesi : Tutulma " , Edward ile Bella arasındaki aşkı derinleştiriyor . Lakin filmi ilk ikisinden üstün tutabileceğimiz bir özelliği yok . Bir süredir Batı ' da yoğun bir vampir çıkarması yaşanıyor . " Alacakaranlık " serisi , bunun hem sebebi hem de sonucu bir bakıma . Ama bir popüler kültür fenomenine dönüşmek o ürünü yüksek sanat eseri kılmıyor .

Artık insanlar film yıldızlarını izlemek için sinemaya gitmez oldu . Vardır tabii ki bu amaçla gidenler de ama şurası açık ki yıldızlar artık bir filme gitmek için öncelikli neden değil . Çok ilginç , film izleyen kitlelerin tüm dünyada ortalama yaşı düştükçe artık film karakterleri daha öne çıkar hale geldi : Harry Potter , Jason Bourne , Tony Stark . . . Ve buradaki örnekte olduğu gibi , Edward Cullen ve Bella Swan . . .
Kuşkusuz , gelecekte sinema tarihçileri bu iki kahramanı ve tüm dünyada oluşturduğu fenomeni daha soğukkanlı ele alacaklardır . Zira artık şu kesin ki , ' yeni neslin seçimi ' , henüz gösterime girmeden sinemaların önünde sabahlanılan bu fenomen . " Alacakaranlık " serisi öncelikle yeniyetme kızların kalbini çalarak , anlaşılmaz bir ' sinema vakası ' na dönüşmüş durumda .
Stephenie Meyer ' in çılgınca satan roman serisinden üçüncü parçaya dayanan " Alacakaranlık Efsanesi : Tutulma " ( The Twilight Saga : Eclipse ) vampir Edward ile insan Bella arasındaki aşka bıraktığımız yerden devam ediyor . Bir önceki film " Yeni Ay " da , hatırlayacaksınız , Edward , vampir olmak için yanıp tutuşan Bella ' nın iyiliğini gözeterek ondan uzak durmaya çalışıyor ; bu sırada da Bella ' nın gönlü kurtadam Jacob ' a kayar gibi oluyordu . Ki bu kızın niye doğru dürüst bir insanı sevmediği veya ' insan üstü ' ırklara mensup bu yağız delikanlıların bu kızda ne buldukları soruları asla cevaplanabilecek sarihlikte değil , onu da araya sıkıştıralım .
Bella uğruna çok kan dökülüyor
Üçüncü film , kaldığı yerden , Edward ' ın Bella ' ya yaptığı evlenme teklifinden devam ediyor . Bella kendisini vampir yapması karşılığında bu teklife evet diyeceğini söylerken , Edward ona bu ' kötülüğü ' yapmaktan kaçınıyor . Haliyle filmin öyküsü , dakikalar aktıkça , Bella ' nın insan olmanın erdemlerinin ayırdına vardığı bir sürece dönüşüyor .
Bir önceki filmde sevdiğini yitiren ' zeki , çevik ve ahlaksız ' vampir Victoria " Tutulma " da Bella ' ya iyice diş bilemiş durumda . Kurduğu bir ' yeni doğanlar ' vampir ordusuyla topyekûn bir taarruz hazırlığına girişiyor . Bizim cenahta ise karşı karşıya oldukları tehlikenin büyüklüğünü fark eden Edward ve ailesi Cullenlar , Jacob ' ın kurtadam kabilesiyle güçlerini birleştiriyor . Filmin sonunda ise Bella ' yı korumak bahanesiyle pek çok vampir ve kurtadamın kanı dökülüyor . . .
Stephenie Meyer ' in bu efsaneyi kurarken Avrupa ' nın gotik edebiyatından ödünç aldığı kimi parçaları küçük Amerikan meselleriyle çok iyi harmanladığını görüyoruz . Ayrıca muhafazakar bir Katolik olduğunu saklamayan Meyer ' in hayata dair bazı prensiplerini de bu ' metin ' de bulmak mümkün . Filmler de kitaplardan pek sapmadan yola devam ediyorlar . Nitekim her genç kızın hayali Edward Cullen , bekareti ne derece önemseyen bir erkek olduğunu , " Evlenmeden herhangi bir ilişkinin mümkün olamayacağını " bu filmde çekinmeden , sakınmadan Bella ' ya söylüyor .
Bir süredir Batı ' da popüler kültürde yoğun bir vampir çıkarması yaşanıyor . " Alacakaranlık " serisi de bunun hem nedeni hem de sonucu bir bakıma . Ama takdir edersiniz ki bir popüler kültür fenomenine dönüşmek o ürünü yüksek sanat eseri kılmıyor . Üçüncü film de bu seriyi o noktalara çekecek bir keramet barındırmıyor ne yazık ki .

Zaman