Hedef TSK mı, hükümet mi? - Mehmet METİNER

‘Che’ Enver, artık New York’un kalbinde

Askeri savcılık tarafından hazırlanan iddianamede Dursun Çiçek, TSK’yı yıpratmakla suçlanıyor.
İddialar pek yaman...

Malum ve meşhur “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nın Çiçek tarafından terfi alamadığı için üst komuta kademesini ve dolayısıyla TSK’yı yıpratmak amacıyla hazırlandığı belirtiliyor... Dahası, belgenin basına Çiçek tarafından sızdırıldığı da iddia ediliyor...

Sivil savcılık ise söz konusu belgeyi hazırlayan Çiçek’in Ergenekon Terör Örgütü olarak nitelendirilen örgütün bir mensubu olarak doğrudan hükümeti hedef aldığı iddiasında bulunuyor.

Askeri savcılık ile sivil savcılık besbelli bu konuda farklı düşünüyor.

Ama aynı düşündükleri nokta da var. O da, belgenin sahiciliği ve Çiçek tarafından düzenlenmiş olduğu.

Askeri savcılığın iddiası doğruysa, bizzat Başbuğ tarafından defalarca dile getirilen TSK’ya karşı sivil cenahtan yürütülen asimetrik psikolojik harekat iddiaları büyük ölçüde güme gidiyor.

Dahası, Başbuğ’un iddiaları da anlamını ve inandırıcılığını yitiriyor.

Düzenlediği ilk basın toplantısında, “Böyle bir belge yoktur, fotokopidir, düzmecedir” vs diyen Başbuğ, yakınlarda Uğur Dündar’a verdiği mülakatta belgenin basına polis tarafından sızdırıldığını iddia etmişti.

Sahi bu durumda Türkiye toplumu kime inansın?

Kim doğruyu söylüyor, kim gerçekleri saptırıyor?

Çiçek’in avukatı, müvekkilinin kurban edilmek istendiğini söylüyor.

Sayın avukat kimi kastediyor?

Bir bildiği var ki konuşuyor. O zaman açık açık konuşması gerekmez mi? Varsa bildikleri paylaşması icap etmez mi?

Çiçek’in avukat olan kızı babasının terfi sorunu olmadığını ve üstlerine de son derece bağlı olduğunu söylüyor. Bu ifadeler, babasının üstlerinden habersiz veya üstlerinden talimat almadan böyle bir belgeyi asla hazırlamayacağı anlamına mı geliyor?

Kim neyi biliyorsa çıksın açıkça paylaşsın ki bu bilgi kirliliği de ortadan kalksın diyorum.

Belgenin aslını savcılığa ulaştırdığı iddia edilen kişinin bu dava sürecinde Çiçek’in kurban verilerek soruşturmanın üstlere doğru çıkmasının engelleneceğini söylediğine dair iddialar var.

Çiçek’in avukatının sözleri de üç aşağı beş yukarı aynı kapıya çıkıyor gibi.

Milliyet gazetesinin sürmanşetten verdiği habere yürekten katılıyorum: “Hangisine inanalım?”

Mızrak çuvala sığmıyor artık.

Kurban meselesi doğruysa ortada vahim bir durum var demektir.

Şahsen sivil savcılık makamının iddiasını daha inandırıcı buluyorum. Hedef TSK değil, Hükümettir. Hükümete yönelik bu tehdidin ise hangi gerekçeyle olursa olsun sonuçta TSK’nın içinden geldiği de artık inkar edilemez. TSK içinde darbeci-cuntacı örgütlenmelerin olmadığını iddia etmek, güneşin varlığını inkar etmek gibi bir şey bence.

Ha, geçmeden belirteyim: Hükümete yönelik tehdidin bir diğer ayağını da bir dönem Genelkurmay Başkanı tarafından “silahsız kuvvetler” olarak tanımlanan sözümona sivil toplum örgütleridir. Dün Cumhuriyet mitinglerinde “laiklik elden gidiyor!” diyorlardı, şimdilerde ise, “sivil dikta” teraneleri eşliğinde “yürütme yargıyı yutmak istiyor, sivil vesayet oluşturulmak isteniyor!” diyorlar. Açtıkları kampanyalarda neye karşı çıktıklarını söylemeye gerek var mı?

‘Che’ Enver, artık New York’un kalbinde

Enver Yücel... Türkiye’nin en saygın üniversitelerinden Bahçeşehir Üniversitesi’nin Mütevelli Heyeti Başkanı...

Uğur dershanesiyle başlattığı yürüyüşünü bugün dünya ölçeğine taşımış durumda... Hem kendisinin, hem de kurduğu eğitim kurumlarının artık dünya ölçeğinde bir marka değeri var...

Bahçeşehir Üniversitesi’nde bir öğretim görevlisi olmaktan bu yüzden hep onur duydum...

Üniversitede ayrıca Enver Yücel’in danışmanı olarak çalışmak da bana her zaman için büyük bir keyif verdi.

Bir yazımda kendisini “Eğitimin Che Guevara’sı” diye tanımlamıştım. Şimdi Türkiye’nin “Che Enver”i ABD’nin en saygın üniversitelerinden New York Üniversitesi’nin (NYU) Mütevelli Heyeti üyeliğine seçildi.

Ülkemiz adına bence onur verici bir durum bu.

Giresun’un bir köyünden çıkıp Amerika’nın kalbine yerleşmek, bir büyük başarının öyküsüdür.

Daha büyük başarıların adamı olarak gördüğüm sevgili dostum ve ağabeyim Enver Yücel’i yürekten kutluyorum.

Star Gazete