Genelkurmay Başkanlığı Basın Bilgilendirme Toplantısı

Genelkurmay Başkanlığı İç Güvenlik Harekat Daire Başkanı Tümgeneral Fahri Kır, genel olarak sınır hattında hudut karakolları ve seyyar birliklerle tertiplenildiğini, sınır hattının hemen gerisindeki kritik bölgelerin, hareket kabiliyeti yüksek birliklerle kontrol edildiğini, bu tertiplenmede birliklerin, termal ve gece görüş sistemleri de dahil her

Genelkurmay Başkanlığı İç Güvenlik Harekat Daire Başkanı Tümgeneral Fahri Kır, genel olarak sınır hattında hudut karakolları ve seyyar birliklerle tertiplenildiğini, sınır hattının hemen gerisindeki kritik bölgelerin, hareket kabiliyeti yüksek birliklerle kontrol edildiğini, bu tertiplenmede birliklerin, termal ve gece görüş sistemleri de dahil her türlü teknik imkanlarla desteklendiğini belirterek, "Alınan tüm tertip ve tedbirlere rağmen, ülkemizin bu zor coğrafyasında, sınırların
kontrolünün sağlanması, tam olarak mümkün olamamaktadır" dedi.
Tümgeneral Fahri Kır, Genelkurmay Başkanlığı basın bilgilendirme toplantısında, özellikle Şemdinli Gediktepe bölgesinde güvenlik güçlerine yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırının ardından TSK'nın terörle mücadele konseptinin basın ve yayın organlarında sıkça tartışıldığını belirterek, bu tartışmalarda ele alınan hususlar hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesine ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Hukuki çerçeve içerisinde yürütülen "terörle mücadele"nin ana hedefinin, halkın güvenliğinin sağlanması, terör
örgütü ve destekleyicilerinin ise başarı umutlarının yok edilmesi ve terörle bir yere varılamayacağının gösterilmesi olduğunu kaydeden Orgeneral Kır, bu mücadelenin, güvenlik, sosyo-kültürel, ekonomik, propaganda ve uluslararası boyutları olan topyekün bir mücadele olduğunu söyledi.
Bölücü terör örgütüyle mücadelenin, esas itibariyle bölgede yaşamakta olan halkın huzur ve güvenliğinin sağlanmasına yönelik olarak, güvenlik kuvvetlerine verilen bir vazife olduğuna işaret eden Tümgeneral Kır, şunları kaydetti:
"Bu vazifeyi yerine getirmek için yürütülen, bölücü terör örgütü ile mücadelenin ana hedefi; terörist faaliyetlerini kabul edilebilir en düşük, yani minimum seviyeye indirmektir. Bu hedefe ulaşmak amacıyla yürütülen mücadele; sınır güvenliğinin tesis edilmesi, alan kontrolünün sağlanması, terör örgütünün dağ kadrosunun aranıp bulunup etkisiz hale getirilmesi esaslarını içeren bir konsepte dayanmaktadır. Bu konsept, uzun yıllar sürdürülen bölücü terör örgütü ile mücadele faaliyetlerinin sonucu elde edilen
tecrübelerle ortaya konmuştur."
Bu konseptin esaslarıyla ilgili de bilgi veren Tümgeneral Kır, şöyle konuştu:
"Sınır güvenliğinin tesis edilerek terörist geçişlerine engel olunması, bu konseptin ilk ve en önemli esasıdır. Bu esas terör örgütünün sınır ötesindeki faaliyetlerini tehdit etmeyi ve teröristleri etkisiz hale getirmeyi de içermektedir. Bölgenin coğrafi özellikleriyle iklim farklılıkları, her mevsim farklı tertiplenme ve farklı araç, gereç ve teçhizatın kullanılmasını gerektirmektedir. Bu kapsamda, genel olarak sınır hattında hudut karakolları ve seyyar birliklerle tertiplenilmekte, sınır hattının hemen
gerisindeki kritik bölgeler, hareket kabiliyeti yüksek birliklerle kontrol edilmekte, bu tertiplenmede birlikler, termal ve gece görüş sistemleri de dahil her türlü teknik imkanlarla desteklenmektedir. Alınan tüm tertip ve tedbirlere rağmen, ülkemizin bu zor coğrafyasında, sınırların kontrolünün sağlanması, tam olarak mümkün olamamaktadır."
Tümgeneral Kır, sınırda alınan bu tedbirlerin yanı sıra teröristlerin yurt içindeki barınma alanlarını rahatça kullanmalarını engellemek ve hareketlerini kısıtlamak amacıyla, alan kontrolü esasının uygulandığını da bildirdi. Bu esasın vazgeçilmez unsurlarının, jandarma karakolları ve tesis edilen üs bölgeleri olduğunu ifade eden Tümgeneral Kır, "Bu karakolların temel amacı, yerleşim yerlerinin güvenliğini sağlamaktır. Üs bölgeleri ise; teröristlerin barınmalarına imkan sağlayan, ulaşılması güç, sarp ve
kayalık bölgelerde, operasyonel birlikler tarafından tesis edilmektedir. Üs bölgesi tesis eden bu birlikler, sorumluluk alanlarında devamlı operasyonlar icra etmek suretiyle, teröristlerin serbestçe hareket etmelerini kısıtlayarak, alanın kontrolünü sağlamaktadır" dedi.
Tümgeneral Kır, konseptin üçüncü esasının ise, diğer bölgelerde, daha ziyade çevik ve vurucu gücü yüksek komando ve Özel Harekat Birlikleri ile istihbarata dayalı nokta operasyonları yaparak, teröristlerin aranıp bulunup etkisiz hale getirilmesi olduğunu belirtti.

TERÖRLE MÜCADELEDE İSTİHBARAT
Terörle mücadelede başarının temel unsurunun; doğru ve zamanında elde edilen istihbarat olduğunu vurgulayan Tümgeneral Kır, mevcut yasalar ve düzenlemeler dikkate alındığında, Türkiye'de istihbarat faaliyetlerinin, Milli Güvenlik İstihbaratı, Adli İstihbarat ve Önleyici İstihbarat olarak sınıflandırıldığını söyledi.
Tümgeneral Kır, yurt içinde ve yurt dışında, Milli Güvenlik İstihbaratını toplamaktan Milli İstihbarat Teşkilatı'nın, şehir merkezlerinde, adli ve önleyici istihbaratı toplamaktan Emniyet Genel Müdürlüğü'nün, jandarma sorumluluğundaki kırsal alan ve bölgelerde ise Jandarma Genel Komutanlığı'nın sorumlu ve yetkili olduğunu bildirdi. Bu çerçevede, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından, bölücü terör örgütü ile mücadelede kullanılan teknik istihbarat vasıtalarından de söz eden Tümgeneral Kır, şunları kaydetti:
"Bildiğiniz gibi HERON olarak bilinen GÖZCÜ-1 İHA (insansız hava aracı) projesi kapsamında; 3 sistem, 10 adet operatif İHA'nın tedariki hedeflenmiş, şu ana kadar, 2 sistem ve 6 adet İHA'nın teslimi gerçekleşmiştir. Birinci paketin 23 Mart- 1 Haziran 2010 tarihleri arasında, Batman'da test ve eğitim uçuşları icra edilmiş, 01 Haziran 2010 tarihinden itibaren Irak'ın Kuzeyinde görev yapmaya başlamıştır. Kalan 4 adet İHA'yı içeren ikinci paketin ilk test ve kabul faaliyetlerine, 22 Haziran 2010 tarihinde
başlanmış olup ilk test uçuşu 23 Haziran 2010 tarihinde yapılmıştır."
Bir diğer İHA projesi olan GÖZCÜ-2 projesi hakkında bilgi veren Tümgeneral Kır, Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile ana yüklenici TUSAŞ arasında, İHA platformu geliştirmeyi kapsayan sözleşmenin, 24 Aralık 2004 tarihinde imzalandığını, proje bedelinin 80,9 milyon dolar olduğunu bildirdi. Proje kapsamında TUSAŞ tarafından üç adet operatif İHA platformu geliştirileceğini belirten Tümgeneral Kır, "24 saat süreyle görev yapacak milli İHA'ların ilk test uçuşunun Eylül 2010 ayında gerçekleştirilmesi, teslimatının
ise Temmuz 2011 ayında yapılması planlanmaktadır. Yine bildiğiniz gibi, 2008 yılından itibaren, iç güvenlik harekatı icra eden birliklerimiz tarafından, mini İHA'lar da kullanılmaktadır" dedi.

"ABD İLE İSTİHBARAT PAYLAŞIMI SAĞLIKLI SÜRÜYOR"
Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri'nin, PKK terör örgütünü ortak düşman olarak ilan ettiklerini belirten Tümgeneral Kır, terörle ortak mücadele kapsamında, Kasım 2007'de başlayan ve üç yıldır devam eden Türkiye-ABD istihbarat paylaşımının, sağlıklı şekilde sürdürüldüğünü kaydetti.
İstihbarat paylaşımı kapsamında kullanılan sistemlerle ilgili olarak, esas istihbarat vasıtasının Predatör İnsansız Hava Aracı olduğunu belirten Tümgeneral Kır, "Predatör, belirlenen uçuş planlamasına göre, Türk personelinin kontrolünde kullanılmakta ve günde ortalama 15-16 saat görev yapmaktadır. Predatör gözetleme yaparken, ekranda görülen alanın genişliği ortalama 130x130 metre, bir seviye yaklaştırma yapıldığında ise ortalama 60x60 metredir. Predatörden alınan görüntüler gerçek zamanlı olarak
tarafımızdan da izlenmekte, analiz edilmekte, değerlendirilmekte ve gerekli operasyonel faaliyetler icra edilmektedir" diye konuştu.
Kamuoyunda, tüm bu modern sistemlerin, güvenlik güçlerinin mücadele ettiği o zor coğrafyada sürekli faaliyette bulunduğu, gözetleme anlamında hiçbir boşluk kalmadığı şeklinde bir algı oluştuğuna işaret eden Tümgeneral Kır, "Halbuki, gerçekte bu modern cihazların da bazı kısıtlamaları vardır. Bunlardan en önemlisi, kötü hava koşullarıdır" dedi.