Ak Parti Tarafından Düzenlenen 'Türkiye Buluşuyor' Konferansı

AK Parti İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, yargının yıpratılmaması için herkesin çok titiz davranması gerektiğini belirterek, 'Biz hukukun siyasallaşmasına karşı olduğumuz kadar siyasetin hukuksuzlaşmasına da karşıyız

Ak Parti Tarafından Düzenlenen 'Türkiye Buluşuyor' Konferansı
AK Parti İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, yargının yıpratılmaması için herkesin çok titiz davranması gerektiğini belirterek, "Biz hukukun siyasallaşmasına karşı olduğumuz kadar siyasetin hukuksuzlaşmasına da karşıyız. Ne siyaset hukuksuzlaşsın ne de hukuk siyasallaşsın. Hukuk hepimize lazım." dedi.
AK Parti tarafından düzenlenen Türkiye Buluşuyor adlı konferansa konuşmacı olarak katılan AK Parti İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, vatandaşlara ve partililere siyaset ve hukuk ilişkisi, ekonomi ve demokratik açılım konusunda görüşlerini aktardı. AK Parti Nevşehir Milletvekilleri Ahmet Erdal Feralan ve Rıdvan Köybaşı, İl Başkanı Ersan Erkut, Merkez İlçe Başkanı Ahmet Yalvaç, Nevşehir Belediye Başkanı Hasan Ünver ve çok sayıda ilçe ve belde belediye başkanının da katıldığı konferansta konuşan Milletvekili İrfan Gündüz, Türkiye'de son zamanlarda yaşanan gelişmeleri vatandaşların çok iyi değerlendirmesi gerektiğini söyledi. Son dönemde hükümet ile yargı arasında bir çatışma ortamı yaşanıyormuş gibi bir ortam yaratılmak istendiğini ifade eden Gündüz, yasama, yürütme ve yargının ülkeyi daha iyi bir geleceğe taşımak için el birliği yapması gerektiğini vurguladı. Bu konuda çok hassas davrandıklarını belirten Gündüz, "Ankara'da yaşanan bir anafor var. Bu anaforun adını iyi koymak lazım. Bir kasırga esiyor Ankara'da, bu kasırganın arka planını iyi kavramanız lazım. Bizim Anayasamızda üç tane güç var. Bunlar yasama, yürütme ve yargı. Aslında bu güçleri anayasamız birbirleri ile mücadele etsin diye ayırmamış. Birbirleri ile işbirliği yapsınlar ve ülkeyi daha iyi bir geleceğe taşımak için el birliği yapsınlar diye ayırmış. Ama maalesef son zamanlarda, bizde bu müesseseler arasında yadırgı bir düşünce girdi araya, birbirleri ile önyargılı ve ideolojik çekişmeler başladı. Ama bu çekişmelerde aslında yürütmenin yargıya müdahalesi diye bir şey yok. Hatta yasamanın da yargıya bir müdahalesi yok. Esas bu kavganın adı nedir.? Yüce mahkeme ile aşağıdaki mahkemeler arasında bir kavgadır. Erzincan'da başladı bu. Erzurum'da bir savcı, gelip Erzincan'daki bir başsavcıyı yargılamak isterken bu kavgalar çıktı ve Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu buna müdahale etti. Bu hükümetin bir icraatı değil. Yargıya intikal etti mi bir mesele hükümetin bir tek görevi var; başsavcının ya da mahkemelerin verdiği yakalama, arama ya da dinleme emirlerini sadece infaz etmektir, yerine getirmektir o kadar. Yani yürütme yargının elidir, gözüdür, koludur. Bunun dışında asla mahkemeye intikal ettikten sonra hiçbir makam mahkemelere, savcısından hakimine, sanıklarından tanıklarına kadar Cumhurbaşkanı'da dahil, yargı kurumlarının tepeleri de dahil olmak üzere asla ne müdahale edebilir, ne talimat verebilir ne de genelge yazabilir. Hakimler vicdani kanaatlerine göre karar verirler. Böyle bir süreçte Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Erzurum'daki yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki çatışma veya çekişme maalesef ülkede yürütme ve yargı krizi gibi takdim ediliyor. Esas bunun adını iyi koymak gerek. Ama hukuk hepimize lazım. Her birimiz aslında yargı müesseslerimizi gözbebeğimiz gibi korumamız lazım. Yargımızı asla yıpratmamamız lazım. Biz ne kadar yargıyı yıpratmamak için hassasiyet gösteriyorsak özellikle bu yargı kurumlarının temsilcileri bizden daha hassas, o yargı kurumlarının yıpranmamasına daha titiz davranmaları lazım. Ama bakın şu sözümü hiç unutmayın; biz hukukun siyasallaşmasına karşı olduğumuz kadar siyasetin hukuksuzlaşmasına da karşıyız. Ne siyaset hukuksuzlaşsın ne de hukuk siyasallaşsın. Hukuk hepimize lazım." diye konuştu.