Bir seçim, bir cenaze...

Radikal yazarlarından Bener Onar Galatasaray'ın başkanlık seçimini ve dün yaşamaını yitiren ÖZhan Canaydın'ı köşesinde yazdı.

Bir seçim, bir cenaze...
Bir seçim, bir cenaze...

Bugünü, Galatasaray’daki başkanlık seçimlerine ayırmıştım. Bir müddettir kulislerden edindiğim izlenimler vardı. İki tarafın artıları, eksileri, üyelerin görüşleri vs... Lakin Özhan Canaydın’ın vefatıyla bu topa girmek istememiştim. Ta ki ‘pc’nin başına oturup, başkan Adnan Polat’ın önceki geceki 1905 Galatasaraylı Yönetici ve İşadamları Derneği’nde yaptığı konuşmayı okuyana kadar...
Polat, rakibi Adnan Öztürk’ün daha önce yapılacağını duyurduğu iki seçim tanıtım kokteylini iptal etmesini ve Bursa’ya gitmesini Özhan Canaydın’ın rahatsızlığından faydalanmak olarak yorumlamış, sonra da şöyle buyurmuş: “Medyaya haber vererek, davulla zurnayla yapılmaz bu işler.” Polat, rakibi bu acı anlardan sebepleniyor ya hemen kontraya da çıkıyor: “Özhan Canaydın’la ben de konuştum. Bana ‘Lütfen Adnan, bu işin peşini bırakma. Başlattığımız projeleri bitir’ dedi.” Polat eski başkanının vefatı üstüne de Kanaltürk’e çıkıp ‘vasiyet’ten bahsederek eleştirdiği ‘fırsatçılığın’ doruğuna yükseliyor. Sanki ‘halife’ seçimi gibi değil mi?
Öztürk’ün iki buluşma gecesini iptal etmesi ve Bursa’ya gitmesi art niyetli bir hareket mi? Hadi gelin bir bakalım. Öztürk’ün böyle bir zamanda içkili organizasyonları doğru bulmadığı için bu geceleri iptal ettirdiğini biliyorum. Madem Öztürk, Polat’ın dediği gibi art niyetli bu iki gecede sahne alıp “Özhan ağabey bana liseli başkan istediğini söyledi” demez mi? Kişisel fikrim demez ama kanıt isteyenlere: Lig TV görüntülerine bakıyorum, muhabir soruyor Öztürk’e hastane çıkışı: “Özhan Bey’le neler konuştunuz, daha önce hiç konuşmuş muydunuz?” Öztürk cevaplıyor: “Bunlar özel, şeyler bize kalsın.” Özhan abi de olsa öyle derdi herhalde daha sert bakarak... (‘Özhan abinin varisi Adnan Öztürk’dür diye anlatan-anlayan çarpılsın!)
Polat rahat kazanması gerektiği düşünülen bir seçimde sürekli kendi kuyusunu kazıyor. Halbuki ondan beklenen sakinliğini koruması. Varsa ayak oyunları Galatasaray Başkanı gibi durması. Lakin Yan hakem ayarlamalı, futbolcu kaçırmalı, geçmiş tarihlerin ekolünde yetişmiş bir futbol yöneticisi olduğu için kafası olayları hep kötülüğe yoğuruyor. Dili de sertleşiyor Polat’ın. ‘Kronik muhalefet’ gibi mevcut düzeni eleştirenler için kullanılan siyasi terimlere kayıyor ağzı. Unutuyor ki orası Galatasaray. Her ne kadar son dönemde bazı insanlar bu kavramın içini boşaltsalar da hâlâ ‘fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür’ bir camia.
Veda notu: Şan, şöhret, para, pul hepsi bir yana. Bir gün göçüp gittiğim zaman inşallah kardeşlerim sana dedikleri gibi içten ‘abi’ diyerek anarlar beni de Özhan Canaydın. Mekânın cennet, toprağın bol olsun...