Maliye Bakanı Şimşek: 'Türkiye'nin Son Çeyrekte Yüzde 4 İla 5 Arasında Büyüdüğü Kanısındayım'
Türkiye'nin 2009 yılının son çeyreğinde yüzde 4 ila 5 arasında büyüdüğü kanısında olduklarını ifade eden Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bunların resmi rakamlar olmadığını söyledi.

Türkiye'de de bütçe açıklarının kriz döneminde arttığına dikkat çeken Şimşek, "Biz 2008 yılının ortalarında ortaya bir makro büyüklükler koymuşuz. O makro büyüklükler çerçevesinde birtakım bütçe hedefleri koyduk. Biz bütçe açığını 2009 yılı için başlangıçta milli gelirin yüzde 1'i civarında öngördük. Gerçekleşen yüzde 5,5. Bu önemli bir sapma... Bu sadece Türkiye'ye mi özgü? Kesinlikle değil. Bütçe açıkları milli gelire oranla Türkiye'den daha fazla artan 20 ülkeyi sayabilirim. Türkiye'de bütçe açığı yüzde 5,5'a çıkınca, milli gelirde küçülme söz konusu olunca bunun sonucu olarak borcun milli gelire oranı artmıştır. Bu, kamu borç stokunun milli gelire oranı program tahminlerine göre yüzde 47'ler civarına çıkacak. Ama aslında ben hafif de olsa onun altında kalabilir diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye yılın son çeyreğinde çok güçlü büyüme performansı ortaya koymuştur diye düşünüyorum. Ben Türkiye'nin son çeyreğinde yüzde 4 ila 5 arasında büyüdüğü kanısındayım. Ben eldeki birtakım verilerden yola çıkıyorum; resmi rakamlar değil. Bu, 2009 yılına ilişkin daralmayı belki öngördüğümüz yüzde 6'nın altına çekebilir" dedi.
Türkiye'nin dünyada olup bitenlerden ciddi anlamda etkilendiğini belirten Şimşek, "İyimserlik nasıl 2002-2007 döneminde bulaşıcıysa, 2008-2009 döneminde dünyadaki kötümserlik de bulaşıcıydı. Bu, bizde ciddi şekilde tüketimin ve yatırımın ertelenmesine yol açtı" dedi.
Türkiye'nin ilk kez kendi iç dinamiklerinden kaynaklanmayan çok ciddi dış şokla karşılaştığını kaydeden Şimşek, "Bence bu şoka karşı önemli dayanıklılık göstermiştir. Kim ne derse dersin, Türkiye bu krizde başarılı bir sınav vermiştir. Bunu ben söylemiyorum. 50 küsur ülkenin notu düşürülmüştür. Türkiye'nin kredi notu değişik uluslararası reyting kuruluşları tarafından, hepsi tarafından artırılmıştır. Kredi notu iki kademe artırılmış tek ülkedir. Bu önemli husustur" diye konuştu.
Enflasyonun Türkiye'nin geçmişte yaşadığı krizlerde genellikle katlandığını kaydeden Şimşek, "Bu dönemde öyle olmamıştır. Özellikle normal, bizim bildiğimiz, açıklanan enflasyon rakamları hafif yükseliş eğilimindedir. Ancak aslında temel enflasyon, çekirdek enflasyon verilerine bakarsanız enflasyonun yüzde 3,8-4'lerde olduğunu göreceksiniz. Temelde bir sorun yok. Orta vadeli beklentilerde de ciddi bozulma yok. Piyasa doğru okuyor. Geçici bir artış var. O da kısmen bizden kaynaklanıyor. Biz dedik ki mali kredibilite, bütçe hedeflerinin kredibilitesi, geçici bir enflasyon artışına oranla bizim için daha kritiktir. Birtakım arzulanmayan tedbirleri uygulamaya koyduk. Çekirdek enflasyon önemli bir göstergedir. Ona doğru bir eğilime gidileceğini düşünüyorum" dedi.
Toplantıda katılımcıların sorularını da yanıtlayan Şimşek, IMF programının böyle bir ortamda Türkiye'ye üç noktada katkısı olabileceğini ifade etti. Birinci unsurun, kim ne dersin desin piyasalar ve yatırımcıların kurala dayalı politika çerçevesini tercih ettiklerini belirten Şimşek, IMF'nin veya uluslararası kuruluşların desteği varsa içerdeki piyasa aktörleri tarafından kredibilitenin daha yüksek algılandığını belirtti.
İkinci unsurla ilgili de dünyanın önemli bir krizden geçtiğini ve hala bir miktar belirsizliklerle karşı karşıya kalındığını söyleyen Şimşek, "Bir IMF programının olması, bir anlamda sigorta poliçesi olarak görülebilir. İleriye ilişkin şartların ağırlaşması halinde en azından böyle bir sigorta olarak algılanabilir. O anlamda katkısı olabilir. Üçüncü olarak, Türkiye genel olarak tasarruf açığı, dış kaynak ihtiyacı olan ülke. Uluslararası piyasalarda risk iştahında bir iyileşme var. Risk iştahı kısmen büyümenin bir fonksiyonudur. Sonuçta önemlidir. Ama şu da bir gerçek biz ortaya kendimiz bir orta vadeli program ve orta vadeli bir mali plan koyduk. Aslında çerçeve de gerçekçi. Bunun gerçekleşmesi için de gerekli adımları attık. Buna biz IMF desteği alabilirsek, bu Türkiye için bence olumlu olur. Yok başka hususlar veya farklı yaklaşımlar söz konusu olduğunda, Türkiye çok rahat şekilde en sıkıntılı dönemi IMF'siz bir şekilde atlatmıştır. Bundan sonra illa bu çerçevede gideceğiz diye bir iddia içinde, zafiyet içinde olmamak lazım" dedi.
İlke olarak af gibi dönemsel yaklaşımları doğru bulmadığını ifade eden Şimşek, "Vergi uyumunu bozuyor, ciddi adaletsizliklere yol açıyor. Vergi uyumunu bozar şekilde yeni adaletsizlikler ortaya çıkaracak şekilde yapılanlar doğru değil. Türkiye'deki vergi uyumunun bu kadar düşük olmasının en önemli sebeplerinden biri muhtemelen siyasilerin genel yapılanma, af yaklaşımları" şeklinde konuştu.
Şimşek, stopaj vergileriyle ilgili olarak da, bakanlık olarak yeni bir çalışma başlattıklarını, uç ve makul olmak üzere bütün seçenekleri değerlendirdiklerini belirtti. Çalışmaların bu hafta bitmesini umut ettiklerini kaydeden Şimşek, "Gelecek hafta bana sunulur, daha sonra da ilgili bakan arkadaşlarımla konuşup Bakanlar Kurulu'na götürürüz. Tabii ki Türkiye'nin şartlarını dikkate alan, piyasaların gelişmesini dikkate alan, bütçe disiplinini de dikkate alan tüm bu hususları değerlendiriyoruz" dedi.
Dünya ekonomisinin tekrar aşağı gitme riski bir yana bırakıldığında, Türkiye'de siyasi istikrarın ve mevcut güven ortamının zedelenmesine yönelik adımların risk oluşturabileceğini belirten Bakan Şimşek, "Bu türden birtakım gelişmeler olmazsa ben Türkiye ekonomisinin 2010 yılında öngördüğümüzün ötesinde çok rahat büyüyebileceğine inanıyorum. Nitekim şu son aylarda yaşadığımız ivme de bunu çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır" şeklinde konuştu.
Şu anda mali kuralın tasarlanması konusunda bütün çalışmaların yapıldığını kaydeden Şimşek, "Şu anda taslak yasa hazırdır. Yakında TBMM'ye götürülecek. Mali kural önemlidir. Bütçede dönemsel olarak uzun vadeli hesaplarda sapmalar yaşanabilir. Ama siz ortaya bir kural koyarsanız bu sapmaların nasıl telafi edileceğini ve buna hazırlığı ortaya koyarsanız, gerekli çalışmaları oturtursanız bence Türkiye'de yapılacak en önemli reformdur. Ve şu anda hükümet olarak bunu yapıyoruz. IMF programı olsun olmasın, biz bu iradeyi ortaya koyduk. Yani bu iradeyi ortaya koyarken IMF programını dikkate alarak yapmadık" dedi.
