Osman Şanal görevini kötüye kullandı
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, özel yetkili savcı Osman Şanal'ın görevini kötüye kullandığını söyledi.
Sabih Kanadoğlu, Erzurum Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal’ın tebligat kendisine ulaşmadan, Ergenekon’la ilgili soruşturma dosyalarını İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermesini de “pervasızlık” olarak değerlendirdi.
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu “dosya aktarma” olayını hayret ederek izlediklerini ifade ederek, “Bunu nasıl bir cesarettir, bu nasıl pervasızlıktır?” diye sordu.
Yetkilerinin alındığını bildiği halde, Erzurum Cumhuriyet Savcısı Şanal’ın Ergenekon’la ilgili soruşturma dosyalarını İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermesiyle, görevini kötüye kullandığını belirten Kanadoğlu şöyle devam etti:
CEMAAT SORUŞTURMASINDAN YARGI KRİZİNE
Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, cemaatlere yönelik Kasım 2007'de bir soruşturma başlattı. Başsavcı Cihaner'in iddiasına göre Temmuz 2007'de Adalet Bakanı kendisini bu soruşturmaları sona erdirmesi için tehdit etti.
Mart 2009'a gelindiğinde ise Erzurum'daki özel yetkili savcı Osman Şanal, soruşturmanın kendi alanına girdiği gerekçesiyle Cihaner'den dosyayı istedi. Haziran 2009'da krize Adalet Bakanlığı el koydu. Cihaner hakkında 15 ayrı suçlamadan soruşturma başlatıldı. 26 yıl hapsi istenen Cihaner, savunmasında "Cemaatlere yönelik soruşturması nedeniyle üzerine gelindiğini" öne sürdü.
Ekim 2009'da Çatalarmut'ta bulunan el bombası ve mühimmatların ardından Ergenekon soruşturması Erzincan'a sıçradı. Aralık 2009'da MİT şube müdürü ve iki görevli gözaltına alındı. Ocak sonuna gelindiğinde ise dönemin Erzincan Alay Komutanı olan ve halen Eskişehir Alay Komutanı olan Albay Recep Gençoğlu tutuklandı.
Önceki gün ise cemaate yönelik soruşturmasını Ergenekon örgütünden aldığı emirle yaptığı öne sürülerek Başsavcı Cihaner gözaltına alındı. Olay bu noktadan sonra yargı krizine dönüştü. 17 Şubat'ta önce Erzurum özel yetkili savcılar görevden alındı, ardından Yargıtay bu incelemeyi hukuka bulduğunu duyurdu. Hükümetin buna tepkisi gecikmedi ve HSYK'yı yetkisini aşarak yargı darbesi yapmakla suçladı. Aynı saatlerde Ağır ceza mahkemesi, savcının tutukluluğuna yapılan itirazı reddetti. Dün ise HSYK, Adalet Müsteşarının da katıldığı toplantıda görevden alınan özel yetkili savcıların yerine üç yeni atama yaptı.
“Yani ne olduğunu bildiğiniz halde, bizzat Başkanvekilinin ağzından duymanıza rağmen bunun İstanbul’a gönderilmesi, görevi ihmalden çok aşan, bir görevi kötüye kullanma suçudur. Elbette ki hesabı sorulacak bir suçtur. Hem disiplin yönünde, hem de Ceza Kanunu önünde ne yapılacaksa mutlaka yapılmalıdır. Eğer bu iyi niyet meselesi ise, hiçbir şeyden haberiniz yoktur, o tebligatın size gelmesiyle öğreneceğiniz bir olay ise zaten mesele yok. Ama siz bunu bildiğiniz halde bunu mesele yapıyorsunuz o zaman orada iyi niyetten değil, kasıttan bahsetmek mümkün olur.”
HSYK'YA SUÇ DUYURUSU
“Yargıda Re-Form Grubu” üyesi bir grup avukat, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) bazı üyeleri hakkında, Erzurum özel yetkili Cumhuriyet savcılarına ilişkin alınan karardan dolayı suç duyurusunda bulundu.
Sultanahmet'teki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplanan grup adına basın açıklaması yapan avukat Serhat Şendilmen, HSYK'nın aldığı kararla Anayasa'nın 138 ve TCK'nın 277. maddelerini ihlal ettiğini öne sürerek, HSYK'nın bazı üyeleri hakkında 259 avukatın imzasıyla hazırladıkları suç duyurusu dilekçesini, İstanbul Cumhuriyet Savcılığına verdiklerini bildirdi.
Şendilmen, Abdi İpekçi, Doğan Öz, Çetin Emeç, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı ve Hrant Dink cinayetlerinin henüz aydınlatılamadığını ifade ederek, “Ne gariptir bağımsız ve tarafsız yargı bu cinayetleri çözemedi. Çözemediği için de istifa eden bir yargıç veya savcı olmadı. Derin ilişkileri, olmuş ve olacak cinayetleri ortaya çıkarmak için harekete geçen birkaç cesur savcı ve hakim ise engellenmektedir. Hakim ve savcılara baskı ve yönlendirme niyetli haksız açıklamaları hukukçular olarak kabul etmemiz mümkün değildir. Acilen yargıda reform yapılmalıdır. Ümidimiz odur ki iktidarıyla muhalefetiyle bu millet sivil bir Anayasa yapacak” diye konuştu.
Şendilmen, birkaç gün içerisinde konuyla ilgili imza kampanyası başlatacaklarını da belirtti.
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu “dosya aktarma” olayını hayret ederek izlediklerini ifade ederek, “Bunu nasıl bir cesarettir, bu nasıl pervasızlıktır?” diye sordu.
Yetkilerinin alındığını bildiği halde, Erzurum Cumhuriyet Savcısı Şanal’ın Ergenekon’la ilgili soruşturma dosyalarını İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermesiyle, görevini kötüye kullandığını belirten Kanadoğlu şöyle devam etti:
CEMAAT SORUŞTURMASINDAN YARGI KRİZİNE
Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, cemaatlere yönelik Kasım 2007'de bir soruşturma başlattı. Başsavcı Cihaner'in iddiasına göre Temmuz 2007'de Adalet Bakanı kendisini bu soruşturmaları sona erdirmesi için tehdit etti.
Mart 2009'a gelindiğinde ise Erzurum'daki özel yetkili savcı Osman Şanal, soruşturmanın kendi alanına girdiği gerekçesiyle Cihaner'den dosyayı istedi. Haziran 2009'da krize Adalet Bakanlığı el koydu. Cihaner hakkında 15 ayrı suçlamadan soruşturma başlatıldı. 26 yıl hapsi istenen Cihaner, savunmasında "Cemaatlere yönelik soruşturması nedeniyle üzerine gelindiğini" öne sürdü.
Ekim 2009'da Çatalarmut'ta bulunan el bombası ve mühimmatların ardından Ergenekon soruşturması Erzincan'a sıçradı. Aralık 2009'da MİT şube müdürü ve iki görevli gözaltına alındı. Ocak sonuna gelindiğinde ise dönemin Erzincan Alay Komutanı olan ve halen Eskişehir Alay Komutanı olan Albay Recep Gençoğlu tutuklandı.
Önceki gün ise cemaate yönelik soruşturmasını Ergenekon örgütünden aldığı emirle yaptığı öne sürülerek Başsavcı Cihaner gözaltına alındı. Olay bu noktadan sonra yargı krizine dönüştü. 17 Şubat'ta önce Erzurum özel yetkili savcılar görevden alındı, ardından Yargıtay bu incelemeyi hukuka bulduğunu duyurdu. Hükümetin buna tepkisi gecikmedi ve HSYK'yı yetkisini aşarak yargı darbesi yapmakla suçladı. Aynı saatlerde Ağır ceza mahkemesi, savcının tutukluluğuna yapılan itirazı reddetti. Dün ise HSYK, Adalet Müsteşarının da katıldığı toplantıda görevden alınan özel yetkili savcıların yerine üç yeni atama yaptı.
“Yani ne olduğunu bildiğiniz halde, bizzat Başkanvekilinin ağzından duymanıza rağmen bunun İstanbul’a gönderilmesi, görevi ihmalden çok aşan, bir görevi kötüye kullanma suçudur. Elbette ki hesabı sorulacak bir suçtur. Hem disiplin yönünde, hem de Ceza Kanunu önünde ne yapılacaksa mutlaka yapılmalıdır. Eğer bu iyi niyet meselesi ise, hiçbir şeyden haberiniz yoktur, o tebligatın size gelmesiyle öğreneceğiniz bir olay ise zaten mesele yok. Ama siz bunu bildiğiniz halde bunu mesele yapıyorsunuz o zaman orada iyi niyetten değil, kasıttan bahsetmek mümkün olur.”
HSYK'YA SUÇ DUYURUSU
“Yargıda Re-Form Grubu” üyesi bir grup avukat, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) bazı üyeleri hakkında, Erzurum özel yetkili Cumhuriyet savcılarına ilişkin alınan karardan dolayı suç duyurusunda bulundu.
Sultanahmet'teki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplanan grup adına basın açıklaması yapan avukat Serhat Şendilmen, HSYK'nın aldığı kararla Anayasa'nın 138 ve TCK'nın 277. maddelerini ihlal ettiğini öne sürerek, HSYK'nın bazı üyeleri hakkında 259 avukatın imzasıyla hazırladıkları suç duyurusu dilekçesini, İstanbul Cumhuriyet Savcılığına verdiklerini bildirdi.
Şendilmen, Abdi İpekçi, Doğan Öz, Çetin Emeç, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı ve Hrant Dink cinayetlerinin henüz aydınlatılamadığını ifade ederek, “Ne gariptir bağımsız ve tarafsız yargı bu cinayetleri çözemedi. Çözemediği için de istifa eden bir yargıç veya savcı olmadı. Derin ilişkileri, olmuş ve olacak cinayetleri ortaya çıkarmak için harekete geçen birkaç cesur savcı ve hakim ise engellenmektedir. Hakim ve savcılara baskı ve yönlendirme niyetli haksız açıklamaları hukukçular olarak kabul etmemiz mümkün değildir. Acilen yargıda reform yapılmalıdır. Ümidimiz odur ki iktidarıyla muhalefetiyle bu millet sivil bir Anayasa yapacak” diye konuştu.
Şendilmen, birkaç gün içerisinde konuyla ilgili imza kampanyası başlatacaklarını da belirtti.