Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu:
Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı, Gazi Üniversitesi (G
Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı, Gazi Üniversitesi (G.Ü.) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, "İstanbul'da Rum sayısı 60-70 bindi, neden 2 bine düştü, bunlar nereye gittiler?" diye sorulduğuna, Selanik Bölgesi'nde 1920 kayıtlarına göre 711 bin Türk yaşadığını, nerede olduklarının hiç sorulmadığına dikkat çekti.
Samsun Mübadele Derneği'nin Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın destekleriyle gerçekleştirdiği, "4. Ulusal Mübadele ve Balkan Türk Kültürü Araştırmaları Kongresi", DSİ 7. Bölge Müdürlüğü Kongre ve Kültür Merkezi'nde başladı. "Şen Gittik, Yaslı Döndük" konu başlığında gerçekleştirilen ve iki gün sürecek kongreye konuşmacı olarak katılan ünlü tarihçi, eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Türk tarihinin derin köklere sahip olduğunu, araştırmanın kolay olmadığını, geniş bir uzman ekibe ihtiyaç
olduğunu kaydetti.
Türklerin tarihinin çok eski tarihlere ve geniş coğrafyalara dayandığını ifade eden Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Türklerin Avrupa'daki köklerinin Osmanlı ile sınırlı olmadığını, Türklerin Balkanlar'da, Avrupa'da değişik devletler kurduklarını, bunların en başında gelenlerin Hunlar, Avarlar, Kumanlar olduğunu belirtti.
"Karadeniz'in dışından gelenlerin haricinde Anadolu'dan gidenler var" diyen Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, "Bugün dünyada siyasi çeşitli platformlarda insanların yerlerinden yurtlarından edilmemesi söylenir. Osmanlı Devleti'nin Ermenileri Anadolu'dan söküp attığı da söylenir. Devlet eliyle yaptığı dile getirilir. Fakat hiç kimse düşünmez ki, Anadolu dışında Rumeli'de, Balkanlar'da yurt tutmuş, orada 600 yıl yaşamış insanların topraklarından nasıl sökülüp atıldığı, kendi istekleri dışında hangi sıkıntılar,
hangi acılar içerisinde topraklarından edildiğini hiç kimse düşünmez. Ve ne gariptir ki, Anadolu'ya gelen bu insanların asıl kökleri zaten Anadolu idi. Fakat Türkiye'deki Türkler, oradan gelenleri göçmen ve muhacir olarak nitelendirirler. Halbuki, kendi kardeşleridir. Buradan gitmişlerdir" diye konuştu.
Eski Türk topraklarının Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucuları dahil olmak üzere vatan terakki ettiklerini, vatan olarak gördüklerini, onun için oraya çeşitli kültür varlıkları inşa ederek kendi damgalarını vurduklarını ifade eden Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, "Tarihimizin acı sayfalarından bir tanesidir. Herkes söyler, Pontuslu Rumlar nereye gitti, İstanbul'da Rum sayısı 60-70 bindi neden 2 bine düştü, bunlar nereye gittiler? Selanik bölgesinde 1920 kayıtlarına göre 711 bin insan vardı, Türk yaşıyordu. Peki
onlar nerede? Bunu hiç kimse sormuyor. Orada ki insanlar Anadolu'ya kendi istekleriyle mi geldiler? Anadolu'ya zorlandılar, sökülüp getirildiler" şeklinde konuştu.
Türk milletinin şanla şöhretle bir tarih yazdığını, bu tarihte utanacak hiç bir şeyin olmadığını, insanlığın gösterildiğini, bu insanlığın Avrupa'da fikri yapıyı değiştirdiğini, Orta Çağı yıkıp, Yeni Çağı başlattığına dikkat çeken Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkler Avrupa'nın köle ticaretini, bağlı fikirlerini kökünden ortadan kaldırdı. Biz adaleti silmedik. Bugün o adaletin en önemli belgelerinden bir tanesi, bizim arşivlerimizde çoktur ama bir tanesi Bosna'da bulunuyor
'Adaletnameler' dediğimiz, padişahin o bölgedeki gayrimüslimlerin hayatlarını ve mallarını garanti altına alması, kendi koruması altında olduğunu belirten fermanlarıdır. Bunlar dünyanın dört bir yanında görülmektedir. Bugün bile gittiğimiz o bölgelerde, Müslüman ve Türk olmayan insanların hala Osmanlı'nın o adaletinden söz ediyor olması bir tesadüf değildir. Balkanlarda yaşayan değişik milletler, değişik dil ve kültürler, hala kendi benliklerini muhafaza edebiliyorlarsa, Osmanlı Devleti'nin o hoşgörüsüne,
emperyalist olmamasına bağlıdır. Yoksa Cezayir'e giden Fransa 130 senede Cezayir'deki tüm dili değiştirdiği gibi, tüm kültürü kendi kültürü haline getirmiş, hemen hemen herkes Fransızca konuşmaktadır. Halbuki 600 sene kalan Osmanlı, Balkanlar'da kendi soydaşları dışında hiç kimseye zorlama yapmamış, Türkçe öğretmen veya İslamiyet'e döndürme gibi politika içerisine girmemiştir. Herkes ne derse desin, kimse bunun aksini iddia edemez. Rum, Makedon, Sırp, Bulgar hep kendi özleriyle kaldı. Bu Avrupa'nın tam zıddı
harekettir. Osmanlı'nın orada 600 yıl kalmasının sebeplerinden biri de bu davranıştır."
Mübadeleye tabi olmayan adalardan bir tanesinin İstanköy olduğuna vurgu yapan Halaçoğlu, "İstanköy Nüfus Defteri'ne göre burada 3 bin Müslüman Türk yaşıyor. Bunu özellikle söylüyorum, herkes orada yaşayanlara Türk değil diyor ama Müslüman adını o yüzden kullandım. Müslüman ve Türkler yaşıyor. Bunlardan ne kadarı İstanköy'de kaldı ne kadarı mübadeleye tabi olmamasına rağmen buradan sökülüp atıldı, bunları görmemiz zor değil. Çünkü, Bodrum'daki ve diğer bölgelerdeki mezarlıklara gittiğiniz zaman, onların
İstanköylü mezar taşlarını oralarda görebilirsiniz" dedi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nedim İpek'in de konuşmacı olarak katıldığı kongrenin açılış konuşmalarını Vali Yardımcısı Haluk Şimşek, OMÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan yaptı.
Kongrede "Mümin Efendi'nin Kırmızı Karanfili" isimli slayt gösterisi sunuldu.
İki gün sürecek olan kongre sonunda sonuç bildirgesi kitap haline getirilecek.
Samsun Mübadele Derneği'nin Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın destekleriyle gerçekleştirdiği, "4. Ulusal Mübadele ve Balkan Türk Kültürü Araştırmaları Kongresi", DSİ 7. Bölge Müdürlüğü Kongre ve Kültür Merkezi'nde başladı. "Şen Gittik, Yaslı Döndük" konu başlığında gerçekleştirilen ve iki gün sürecek kongreye konuşmacı olarak katılan ünlü tarihçi, eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Türk tarihinin derin köklere sahip olduğunu, araştırmanın kolay olmadığını, geniş bir uzman ekibe ihtiyaç
olduğunu kaydetti.
Türklerin tarihinin çok eski tarihlere ve geniş coğrafyalara dayandığını ifade eden Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Türklerin Avrupa'daki köklerinin Osmanlı ile sınırlı olmadığını, Türklerin Balkanlar'da, Avrupa'da değişik devletler kurduklarını, bunların en başında gelenlerin Hunlar, Avarlar, Kumanlar olduğunu belirtti.
"Karadeniz'in dışından gelenlerin haricinde Anadolu'dan gidenler var" diyen Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, "Bugün dünyada siyasi çeşitli platformlarda insanların yerlerinden yurtlarından edilmemesi söylenir. Osmanlı Devleti'nin Ermenileri Anadolu'dan söküp attığı da söylenir. Devlet eliyle yaptığı dile getirilir. Fakat hiç kimse düşünmez ki, Anadolu dışında Rumeli'de, Balkanlar'da yurt tutmuş, orada 600 yıl yaşamış insanların topraklarından nasıl sökülüp atıldığı, kendi istekleri dışında hangi sıkıntılar,
hangi acılar içerisinde topraklarından edildiğini hiç kimse düşünmez. Ve ne gariptir ki, Anadolu'ya gelen bu insanların asıl kökleri zaten Anadolu idi. Fakat Türkiye'deki Türkler, oradan gelenleri göçmen ve muhacir olarak nitelendirirler. Halbuki, kendi kardeşleridir. Buradan gitmişlerdir" diye konuştu.
Eski Türk topraklarının Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucuları dahil olmak üzere vatan terakki ettiklerini, vatan olarak gördüklerini, onun için oraya çeşitli kültür varlıkları inşa ederek kendi damgalarını vurduklarını ifade eden Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, "Tarihimizin acı sayfalarından bir tanesidir. Herkes söyler, Pontuslu Rumlar nereye gitti, İstanbul'da Rum sayısı 60-70 bindi neden 2 bine düştü, bunlar nereye gittiler? Selanik bölgesinde 1920 kayıtlarına göre 711 bin insan vardı, Türk yaşıyordu. Peki
onlar nerede? Bunu hiç kimse sormuyor. Orada ki insanlar Anadolu'ya kendi istekleriyle mi geldiler? Anadolu'ya zorlandılar, sökülüp getirildiler" şeklinde konuştu.
Türk milletinin şanla şöhretle bir tarih yazdığını, bu tarihte utanacak hiç bir şeyin olmadığını, insanlığın gösterildiğini, bu insanlığın Avrupa'da fikri yapıyı değiştirdiğini, Orta Çağı yıkıp, Yeni Çağı başlattığına dikkat çeken Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkler Avrupa'nın köle ticaretini, bağlı fikirlerini kökünden ortadan kaldırdı. Biz adaleti silmedik. Bugün o adaletin en önemli belgelerinden bir tanesi, bizim arşivlerimizde çoktur ama bir tanesi Bosna'da bulunuyor
'Adaletnameler' dediğimiz, padişahin o bölgedeki gayrimüslimlerin hayatlarını ve mallarını garanti altına alması, kendi koruması altında olduğunu belirten fermanlarıdır. Bunlar dünyanın dört bir yanında görülmektedir. Bugün bile gittiğimiz o bölgelerde, Müslüman ve Türk olmayan insanların hala Osmanlı'nın o adaletinden söz ediyor olması bir tesadüf değildir. Balkanlarda yaşayan değişik milletler, değişik dil ve kültürler, hala kendi benliklerini muhafaza edebiliyorlarsa, Osmanlı Devleti'nin o hoşgörüsüne,
emperyalist olmamasına bağlıdır. Yoksa Cezayir'e giden Fransa 130 senede Cezayir'deki tüm dili değiştirdiği gibi, tüm kültürü kendi kültürü haline getirmiş, hemen hemen herkes Fransızca konuşmaktadır. Halbuki 600 sene kalan Osmanlı, Balkanlar'da kendi soydaşları dışında hiç kimseye zorlama yapmamış, Türkçe öğretmen veya İslamiyet'e döndürme gibi politika içerisine girmemiştir. Herkes ne derse desin, kimse bunun aksini iddia edemez. Rum, Makedon, Sırp, Bulgar hep kendi özleriyle kaldı. Bu Avrupa'nın tam zıddı
harekettir. Osmanlı'nın orada 600 yıl kalmasının sebeplerinden biri de bu davranıştır."
Mübadeleye tabi olmayan adalardan bir tanesinin İstanköy olduğuna vurgu yapan Halaçoğlu, "İstanköy Nüfus Defteri'ne göre burada 3 bin Müslüman Türk yaşıyor. Bunu özellikle söylüyorum, herkes orada yaşayanlara Türk değil diyor ama Müslüman adını o yüzden kullandım. Müslüman ve Türkler yaşıyor. Bunlardan ne kadarı İstanköy'de kaldı ne kadarı mübadeleye tabi olmamasına rağmen buradan sökülüp atıldı, bunları görmemiz zor değil. Çünkü, Bodrum'daki ve diğer bölgelerdeki mezarlıklara gittiğiniz zaman, onların
İstanköylü mezar taşlarını oralarda görebilirsiniz" dedi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nedim İpek'in de konuşmacı olarak katıldığı kongrenin açılış konuşmalarını Vali Yardımcısı Haluk Şimşek, OMÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan yaptı.
Kongrede "Mümin Efendi'nin Kırmızı Karanfili" isimli slayt gösterisi sunuldu.
İki gün sürecek olan kongre sonunda sonuç bildirgesi kitap haline getirilecek.