Mostar Köprüsü yıkılışının 17. yılı

Bosna-Hersek'teki savaşın (1992-1995) en unutulmaz izlerinden biri olan tarihi Mostar Köprüsü'nün 9 Kasım 1993 yılında yıkılışının bıraktığı etki, aradan geçen 17 yıla rağmen hafızalardaki canlılığını koruyor.

Mostar Köprüsü yıkılışının 17. yılı
Bosna-Hersek'in Mostar kentinde Neretva Nehri üzerine Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından 1566 yılında inşa edilen köprü, şehre ismini vermekle kalmadı, yıllarca ''medeniyetleri birleştiren" bir simge konumunu da üstlendi. Kentin Boşnak ve Hırvat kesimlerini bağlayan ve Neretva nehrinden 24 metre yüksekte, 30 metre uzunluğunda, 4 metre genişliğinde olan Mostar Köprüsü, cesur sporcular tarafından yıllarca bir atlama platformu olarak da kullanıldı.

Mostar kentinin adeta ''ruhu'' olarak da bilinen bu tarihi köprü, 9 Mayıs 1993'te, Bosna-Hersek'teki savaşın en acımasız saldırılarından birinin kurbanı oldu. Yüzyıllar boyunca Bosna'da hoşgörü ve kültürel çeşitliliğin sembolü olan bu tarihi köprü, Hırvat birliklerinin tank atışlarına dayanamayarak 9 Kasımda Neretva'nın sularına kendini bıraktı. Mostar'ın ''ruhu'', ''gerdanlığı'' 427 yıl sonra yok olmuştu... Ancak bu kültürel mirasın katledilişinin saniye saniye görüntülenmesi sayesinde dünya bu olaya sessiz kalmadı. Türkiye'nin girişimleriyle aslına uygun olarak inşa edilen Mostar Köprüsü, 2004 yılında yeniden Neretva'nın kollarında ''medeniyetleri birleştirme'' görevini üstlendi.

Mostar Köprüsünün yıkılış anı ise o tarihte Bosna-Hersek ordusunda gönüllü olarak görev yapan 20 yaşındaki Eldin Palata sayesinde kayıt altına alındı.

Eldin Palata, 17 yıl önce bugün yaşanan o tarihi anı AA muhabirlerine anlattı. Savaş başladığı sırada ailesiyle birlikte Almanya'ya mülteci olarak gittiğini, ancak ülkesini savaşta yalnız bırakmamak için kendisinin Mostar'a geri dönerek Bosna-Hersek ordusuna katıldığını söyledi.

O gün izinli olduğunu ve elinde amatör bir kamera bulunduğunu ifade eden Eldin Palata, "Özellikle köprünün bombalandığı günlerde kentte elektrik olmuyordu. 9 Kasım günü kameranın şarjı az kalmıştı. Evimden kamerayı aldım ve köprüyü görebileceğim alana gittim. O gün köprünün yıkılacağını düşünmemiştim, ama birkaç gün içinde köprüyü yıkacakları kesintisiz yapılan bombalamadan belliydi" dedi.

Eldin Palata, çekime başladığı sırada tarihi köprünün de tank atışlarıyla dövülmeye başlandığını belirterek, o anı şöyle anlattı:

"Bugün profesyonel kameraman olarak çalışıyorum ve objektiften baktığınızda her şey farklı görünüyor. Köprünün suya düştüğü an Neretva Nehri de kan kırmızısı rengine bürünmüştü. Çekerken hep bunun bir film olduğunu, kamerayı bıraktığımda köprüyü eski yerinde göreceğimi düşünmüştüm. Kamerayı kapattığım an donup kaldım, çünkü köprü yoktu. Gördüklerim film değil, gerçeğin ta kendisiydi. O anı şu an bile hatırladıkça tüylerim diken diken oluyor, ürperiyorum."

Köprü yıkıldıktan kısa süre sonra insanların "Sruşili su Most" (Köprüyü yıktılar!) diye bağırarak sağa sola koşuşturduklarını gördüğünü dile getiren Eldin Palata, köprünün bombalanması sırasında yakın mesafeden yaptığı çekim sırasında ölümü hiç düşünmediğini de belirtti.

"Etraftan bomba sesleri geliyordu, birileri köprüyü hedef almıştı, ama on an kamerayı bırakıp oradan çekilmeyi hiç düşünmedim" diyen Eldin Palata, o anda sadece elinin kameranın kayıt düğmesinde olduğunu, tarihe tanıklık ettiğinin aklından dahi geçmediğini söyledi.

-''BU GÖRÜNTÜ İÇİN ÖDÜL ALMADIM, ASLA DA ÖYLE BİR ŞEY DİLEMEDİM''-


Çektiği görüntünün birkaç gün sonra ordu aracılığıyla yurt dışına ulaştırılarak dünya kamuoyunda büyük yankı bulduğunu ifade eden Eldin Palata, bu görüntü için bir ödül almadığını, asla da öyle bir talebi olmadığını vurguladı.

Şu anda Mostar TV'de kameraman olarak çalışan Palata, çektiği görüntüler ülkesine fayda getirdiği için yüreğinin huzurlu olduğunu kaydetti.

Eldin Palata, yeni köprü ile ilgili duygularını ise şöyle anlattı:

"O tarihi köprünün yıkıldığını bilmeniz, o ana tanıklık etmeniz coşkuyu tam anlamıyla hissetmenizi engelliyor. Şu anda eski köprüden kalma bir kararmış taş görülüyor benim için. Beraber hayat sürdürebilmek için köprünün tekrar inşa edilmesi gerekliydi. Benim çocuklarım köprünün yıkıldığını bilecekler, ama eski köprünün yıkıldığını görmedikleri için muhtemelen o acıyı hissetmeyecekler. Yerine inşa edilen köprü onlara çok güzel görünecek. Bu benim için 'Yeni Eski Köprü' diyebilirim."

-YARIM ASIR YIKILAN KÖPRÜDEN ATLADI-

Tarihi Mostar Köprüsü, cesur sporcular tarafından yıllarca bir atlama platformu olarak da kullanıldı. Mostar Köprüsü'nün batı kısmındaki Tara ayağının kulesinde 3 ay kalan Evliya Çelebi de Seyahatnamesi'nde köprüden atlayan gençlere yer veriyor.

Bu geleneği 50 yıl boyunca devam ettirenlerden biri de şu anda Mostar'da yaşayan 75 yaşındaki Emir Baliç.

Köprüden ilk kez 16 yaşındayken atladığını, daha sonra profesyonel olarak yarım asır bu işi yaptığını anlatan Baliç, çocukluk yaşlarında Neretva'dan atlayanların ''cesur'' sıfatıyla anıldığını kaydetti.

Tarihi köprünün 1993 yılında yıkılmasından sonra yerine inşa edilen yeni köprüden hiç atlamadığını dile getiren Baliç, ''Bana ünü, şöhreti veren o eski köprü, Neretva'nın altında yatarken ben buradan atlayamam'' dedi.

Köprü yıkıldığı gün kendisinin toplama kampında olduğunu, köprünün yıkıldığı haberini duyduğunda büyük bir şok yaşadığını ifade eden Emir Baliç, söyle konuştu:

''Sanki yakınımı kaybetmiştim. Tüm Mostarlılar eski köprüyü bu şehrin en yaşlı sakini olarak görüyorlardı. Ona saygımız büyüktü. Aslında insanlar eski köprü tekrar yapıldığında Mostar'ın da eski haline bürüneceğini, her şeyin hallolacağını düşünüyorlardı. Köprümüz, kültürel mirasımız var ama bu, insanları tekrar birleştirmek için yeterli değil. Düşünce yapılarında bazı şeyler değişmeli.''

-HAYATINI MOSTAR KÖPRÜSÜ'NE ADAYAN GAZETECİ-

Mostar kentinde, tarihi köprü ile ilgili çalışmaları ve arşiviyle tanınan ve halen TV-1'de çalışan gazeteci-yazar Şemsudin Serdaroviç Osmanlı'nın ''şaheseri'' o muhteşem köprünün savaştan önce sadece Mostar'ın değil, aynı zamanda her samimi Mostarlının da ruhunun ifadesi olduğunu dile getirdi.

Tarihi köprünün, Mostar'ın yaşayan bir bireyi olduğunu belirten Serdaroviç, ''Bu şehirle alakalı her güzel şey aslında köprüyle bağlantılıydı. Köprü tam bir sanat eseriydi. Köprünün, mısraları taştan bir şiirdi'' dedi.

Serdaroviç, ''9 Kasım günü şehrin sembolünün yıkıldığının korkunç haberini duyduk. Bunu duyduktan sonra yüzlerce insan sıra halinde köprüye doğru hareket etti. Köprünün bulunduğu yere geldiğimizde hem gözlerde hem de yüreklerde büyük bir boşluk oluştu. Köprü yıkıldığı zaman şehrimiz ön dişleri dökülmüş bir insan haline bürünmüştü'' dedi.

''Köprüyü yıkmakla farklı medeniyetlerin bir arada yaşayamayacaklarını göstermek istediler.'' diyen Serdaroviç, şunları kaydetti:

''Doğu ile Batı bağını koparmak istediler. Ama sonrasında bunun ne kadar başarısız, gereksiz olduğu görüldü. Hatta onların düşündüğü kadar insanlar üzerinde depresif bir etki de bırakmamıştı. Biz köprünün o ruhunu koruduk ve tekrar yapılacağına inanıyorduk. O yıllardaki Mostar Belediye Başkanı Safet Oruçeviç ertesi gün köprünün tekrar inşa edileceğine dair karar çıkartmıştı.

Osmanlılar köprüyü yaptıklarında bu tamamen çok uluslu bir projeydi, Dubrovnik'ten, Hersek'in farklı bölgelerinden ustalar, hatta köprüyü yıkanların ataları çalışmıştı. Köprünün onarımında da başta Türkiye olmak üzere birçok ülkenin katılımıyla tekrar çok uluslu bir proje oldu. Bize yardım elini uzatan ilk ülke Türkiye olmuştu ve bunun takdir edilmesi gerekiyor. Köprünün yeniden inşa edilmesiyle Mostarlılar için de yeni bir hayat inşa etmeye başlamıştık.

Herkese köprünün hala yaşadığı gösterildi. 1566 yılında yapılan köprü o kadar büyük ki asırlardır kıtaları, medeniyetleri birleştiriyor. Mostarlılar köprüleriyle hep gurur duydular ve duymaya da devam edecekler.''

-MOSTAR'DA ''GÖNÜLLERDEKİ KÖPRÜ'' HENÜZ KURULMADI-

Mostar'daki tarihi köprünün inşasına, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA), UNESCO, IRCICA ve Dünya Bankası'nın desteğiyle 1997'de başladı. Köprünün inşaatını Türk şirketi olan ER-BU üstlendi. Macar ordusundan dalgıçlar orijinal taşları nehir yatağından bulup vinçlerle çıkardı. İnşaatı tamamlanan Mostar Köprüsü, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu çok sayıda devletin temsilcilerinin hazır bulunduğu bir törenle, İngiliz Prensi Charles tarafından 23 Temmuz 2004 tarihinde açıldı. Mostar Köprüsü, eski Mostar şehriyle birlikte 2005 yılında Dünya Miras Listesi'ne eklendi.

Mostar'da savaş döneminde başlayan bölünmeler ne yazık ki halen devam ediyor. Yıkılan köprünün yerine yenisi yapıldı ancak ''gönüllerdeki köprü'' henüz kurulmadı. Nehrin doğusunda Müslümanların, batısında ise Hırvatların yaşadığı kentte, özellikle etnik sebeplerden dolayı gençler arasında sıkça kavgalar yaşanıyor. Okullarda Boşnak ve Hırvat öğrenciler ayrı sınıflarda eğitim görüyor. Öğretmenler de sadece ait olduğu toplumun öğrencilerine ders veriyor, öğretmenler, teneffüslerde dahi ayrı odalarda bir araya geliyor. Kentte Hırvatlar ve Boşnaklara hizmet veren ayrı hastaneler bulunuyor.

Kentin en hakim noktası olan Hun Dağı'na dikilen dev haç ve batı tarafına yaptırılan 100 metre kulesi bulunan yeni katedralle de kentin adeta silueti bozuldu. Hırvatların milliyetçi partilerinin son günlerde dile getirdiği "üçüncü entite" ve bu entiteye "yeni başkent" olarak Mostar'ın gösterilmesi ise kentteki gerilimi iyice artırıyor.

Bosnalı yetkililer, tarihi Mostar Köprüsünde güvenlik zafiyeti bulunduğunu ve buraya yapılacak yeni bir "provakatif" saldırının kentte büyük bir karışıklığa neden olacağını belirterek, yerel yöneticileri bu yönde tedbir almaya davet ediyor.