Mhp'li Vural, Başbakan Erdoğan'ın Bahçeli'ye Yönelik Sözlerine Cevap Verdi
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın MHP lideri Bahçeli'ye yönelik sözlerini sert dille eleştirdi
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın MHP lideri Bahçeli'ye yönelik sözlerini sert dille eleştirdi. Vural, "Hezeyan arıyorsa aynaya dönüp kendisine bakmalıdır. Asıl hezeyan MHP'ye vurup, PKK'ya karşı susmaktır. Bomba da bu ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozmaya yönelik bir suikasttir, açılımla PKK'yı muhatap almak da bu ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozmaktır. MHP Genel Başkanı bunu söylüyor" dedi.
MHP Grup Başkanvekili Vural, Meclis'te basınla sohbet toplantısı düzenledi. Başbakan Erdoğan'ın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 'Taksim'deki canlı bomba neyse açılım da aynıdır' şeklindeki sözlerine cevap verirken kullandığı üslubu eleştiren Vural, Bahçeli'nin hezeyan içinde olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan'a, "Hezeyan arıyorsa aynaya dönüp kendisine bakmalıdır. Asıl hezeyan MHP'ye vurup, PKK'ya karşı susmaktır" karşılığını verdi. PKK ile bir müzakere başlatılması ve bunun mazur görülmesinin
hezeyan olduğunu belirten Vural, Taksim'de bomba patlatanların varmak istediği sonuçla açılımla ulaşılmak istenen sonucun aynı olduğunu öne sürdü. Başbakan Erdoğan'ın referandum sürecinde MHP ile PKK'yı aynı kefeye koyduğunu hatırlatan Vural, Başbakan'ın MHP Genel Başkanı'na karşı bu kadar dilinin uzamasının AK Parti'ye oy verenler tarafından da dikkatle izlendiğini söyledi. PKK'nın silahla yapamadığını silahsız yapmak isteyenlerin aynı hedefe ulaşmak istediklerini savunan Vural, Taksim'de bomba atılması
talimatını verenlerle PKK ile müzakere yapanların ulaşmak istedikleri amacın aynı olduğunu ifade etti. Vural, Başbakan Erdoğan'ın MHP'ye karşı agresif tavrının MHP'nin haklı konumunun AK Parti'ye oy verenler tarafından makul görülmesinden olduğunu öne sürdü.
"MHP İÇİNDE FİTNE OLUŞTURACAĞINA BAHÇELİ'NİN SESİNE KULAK VERSİN"
Başbakan Erdoğan'ın MHP Genel Başkanı Bahçeli hakkında galiz ifadeler kullandığını dile getiren Vural, PKK ile MHP'yi aynı kefeye koyan Başbakan'ın bu hezeyanlarını Türk milletinin de duyduğunu söyledi. Bu tavrın bu ülkenin birlik ve bütünlüğünü savunanlara yönelik hasmane bir tutumun yansıması olduğunu belirten Vural şunları söyledi:
"Başbakan Erdoğan için MHP'nin görüşleri hezeyan, İmralı'nın görüşleri heyecan vesilesi oluyorsa AK Parti'ye oy verenler bu oyunu görmelidir. Genel Başkanımıza hitap ederken herkes dikkatli olmalıdır. Başbakan'ı bu konuda izan ve edep dışı ifadeler kullanmaktan imtina etmeye ve MHP'den özür dilemeye davet ediyorum. Sen kim oluyorsun da Genel Başkanımıza 'bu zat' diye hitap ediyorsun. Millet bu üsluba haddini bildirecektir. Bir de kalkmış, MHP'ye gönül vermiş kardeşlerimize sesleniyormuş. MHP'ye gönül
verenlerin sesi Genel Başkanımızın sesidir. Başbakan, başbakanlığı bırakmış, baş fitneci olmuştur. Bütün MHP'liler Genel Başkanımızın koyduğu çizgide siyaset yapmayı düstur edinmiştir. MHP içinde fitne oluşturacağına Genel Başkanımızın sesine kulak versin. Bomba da bu ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozmaya yönelik bir suikasttir, açılımla PKK'yı muhatap almak da bu ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozmaktır. MHP Genel Başkanı bunu söylüyor."
"SİLAHLA DA, SİLAHSIZ DA HEDEFLERİNE ULAŞAMAZLAR"
Bu ülkeyi bölmek isteyenlerin silahla da, silahı bırakma karşılığında açılımla da bu hedefe ulaşamayacaklarını ifade eden Vural, MHP'nin bu zihniyetlerle mücadele etmeye kararlı olduğunu vurguladı. Vural, "Başbakan'ın ortaya koyduğu bu açılım, milli birlik ve kardeşlik projesi değildir. Milli birlik ve kardeşliğe bombadır. Asıl bomba da budur" dedi.
Vural, açıklamalarının sonunda gazetecilerin sorularını cevapladı. 12 Eylül darbecisi komutanların yargılanması konusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın görevsizlik kararı verdiğinin hatırlatılması üzerine Vural, MHP olarak 12 Eylül darbesinin yargılanması için zaman aşımının kaldırılmasını sağlayacak önerileri Anayasa görüşmeleri sırasında yaptıklarını hatırlattı. Bu önerilerinin reddedildiğini hatırlatan Vural, "Bizim önerilerimizi dikkate almadan bir Anayasa değişikliği yapıldı. Hukuki süreç
içinde bütün bunlar ele alınacak. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın vereceği kararı bilmiyoruz ama MHP'nin Anayasa değişikliği konusunda darbenin zaman aşımı zırhına bürünmemesi için verdiği önerge kabul edilmiş olsaydı, bugün takipsizlik kararı verilmemiş olacaktır. Şimdi kim kimi koruyor? Bu Anayasa değişikliğiyle darbecilerin yargılanacağını söyleyen hükümetin, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın zaman aşımı nedeniyle bir görevsizlik kararı vermesi karşısında sus pus olmasını nasıl
değerlendireceğiz? MHP'nin önerisi kabul edilseydi bugün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bu konuda görevsizlik kararı vermemiş olacaktı" değerlendirmesini yaptı.
Vural, devletle PKK arasında arabuluculuk yaptığı iddia edilen 'Balıkçı' kod adlı kişiyle ilgili ellerinde bir bilgi bulunup bulunmadığı sorusu üzerine bu konuda bir dava açtığını, kimlerin neler görüştüğü konusunda mahkeme kanalıyla talepte bulunacağını söyledi. Vural, "Muhatap aldıkları açıktır. Kod adı 'Balıkçı' da, balık kim? Bu milleti avlamak istiyorlar. Bu milletin bölücülük oltasına takılmasını istiyorlar. Kod adı 'Balıkçı' ama milleti avlamak isteyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Açıktır ki
PKK ile müzakere yapılmaktadır. Seçim süresince bir seçim ittifakı kurdukları ve seçim vaatleriyle ilgili hususların da teati edildiği anlf'fd'nın görüşleri heyeaşılmaktadır" diye konuştu.
Meclis'te milletvekilleri arasında dinlemeler, izlemeler ve bilgisayarlardan özel bilgilerin alındığı konusunda son dönemde güvensizlik yaşandığının hatırlatılması üzerine Vural, milletvekillerinin huzur izinde olmadıklarını, kendilerini güven içinde hissetmediklerini, dinlendiğini, izlendiğini ve e-postalarının kontrol edildiğini düşündüklerini söyledi. Parlamento'nun milletin sesi olduğuna işaret eden Vural, hukuk dışı iletişimin izlenmesi gibi bir takım konularla karşı karşıya olduklarını söyledi.
Vural, "Bu konuda bir hazırlık içindeyiz. Özellikle Meclis'te milletvekillerinin iletişiminin, e-postalarının takibi konusunda bir Meclis Araştırması yapılarak, bütün bu endişelerin kaynağının giderilmesini isteyeceğiz. Milletvekillerimizin bu konuda ciddi endişeleri var. Bu ciddi endişelerin ortadan kaldırılması için Meclis'e görev düştüğünü düşünüyorum. Hiç olmazsa Başkanlık Divanı'nın, milletvekillerinin güvenli iletişime sahip olması gerektiği konusunda ikna edilmesi gerekmektedir. Bu ikna yapılmazsa
milletvekillerimiz daha az konuşup, daha az görüşüp, daha az e-mail'le sorunu çözmek gibi bir yöntemi benimserler" dedi.
(ZÇ-CC-Y)
MHP Grup Başkanvekili Vural, Meclis'te basınla sohbet toplantısı düzenledi. Başbakan Erdoğan'ın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 'Taksim'deki canlı bomba neyse açılım da aynıdır' şeklindeki sözlerine cevap verirken kullandığı üslubu eleştiren Vural, Bahçeli'nin hezeyan içinde olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan'a, "Hezeyan arıyorsa aynaya dönüp kendisine bakmalıdır. Asıl hezeyan MHP'ye vurup, PKK'ya karşı susmaktır" karşılığını verdi. PKK ile bir müzakere başlatılması ve bunun mazur görülmesinin
hezeyan olduğunu belirten Vural, Taksim'de bomba patlatanların varmak istediği sonuçla açılımla ulaşılmak istenen sonucun aynı olduğunu öne sürdü. Başbakan Erdoğan'ın referandum sürecinde MHP ile PKK'yı aynı kefeye koyduğunu hatırlatan Vural, Başbakan'ın MHP Genel Başkanı'na karşı bu kadar dilinin uzamasının AK Parti'ye oy verenler tarafından da dikkatle izlendiğini söyledi. PKK'nın silahla yapamadığını silahsız yapmak isteyenlerin aynı hedefe ulaşmak istediklerini savunan Vural, Taksim'de bomba atılması
talimatını verenlerle PKK ile müzakere yapanların ulaşmak istedikleri amacın aynı olduğunu ifade etti. Vural, Başbakan Erdoğan'ın MHP'ye karşı agresif tavrının MHP'nin haklı konumunun AK Parti'ye oy verenler tarafından makul görülmesinden olduğunu öne sürdü.
"MHP İÇİNDE FİTNE OLUŞTURACAĞINA BAHÇELİ'NİN SESİNE KULAK VERSİN"
Başbakan Erdoğan'ın MHP Genel Başkanı Bahçeli hakkında galiz ifadeler kullandığını dile getiren Vural, PKK ile MHP'yi aynı kefeye koyan Başbakan'ın bu hezeyanlarını Türk milletinin de duyduğunu söyledi. Bu tavrın bu ülkenin birlik ve bütünlüğünü savunanlara yönelik hasmane bir tutumun yansıması olduğunu belirten Vural şunları söyledi:
"Başbakan Erdoğan için MHP'nin görüşleri hezeyan, İmralı'nın görüşleri heyecan vesilesi oluyorsa AK Parti'ye oy verenler bu oyunu görmelidir. Genel Başkanımıza hitap ederken herkes dikkatli olmalıdır. Başbakan'ı bu konuda izan ve edep dışı ifadeler kullanmaktan imtina etmeye ve MHP'den özür dilemeye davet ediyorum. Sen kim oluyorsun da Genel Başkanımıza 'bu zat' diye hitap ediyorsun. Millet bu üsluba haddini bildirecektir. Bir de kalkmış, MHP'ye gönül vermiş kardeşlerimize sesleniyormuş. MHP'ye gönül
verenlerin sesi Genel Başkanımızın sesidir. Başbakan, başbakanlığı bırakmış, baş fitneci olmuştur. Bütün MHP'liler Genel Başkanımızın koyduğu çizgide siyaset yapmayı düstur edinmiştir. MHP içinde fitne oluşturacağına Genel Başkanımızın sesine kulak versin. Bomba da bu ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozmaya yönelik bir suikasttir, açılımla PKK'yı muhatap almak da bu ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozmaktır. MHP Genel Başkanı bunu söylüyor."
"SİLAHLA DA, SİLAHSIZ DA HEDEFLERİNE ULAŞAMAZLAR"
Bu ülkeyi bölmek isteyenlerin silahla da, silahı bırakma karşılığında açılımla da bu hedefe ulaşamayacaklarını ifade eden Vural, MHP'nin bu zihniyetlerle mücadele etmeye kararlı olduğunu vurguladı. Vural, "Başbakan'ın ortaya koyduğu bu açılım, milli birlik ve kardeşlik projesi değildir. Milli birlik ve kardeşliğe bombadır. Asıl bomba da budur" dedi.
Vural, açıklamalarının sonunda gazetecilerin sorularını cevapladı. 12 Eylül darbecisi komutanların yargılanması konusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın görevsizlik kararı verdiğinin hatırlatılması üzerine Vural, MHP olarak 12 Eylül darbesinin yargılanması için zaman aşımının kaldırılmasını sağlayacak önerileri Anayasa görüşmeleri sırasında yaptıklarını hatırlattı. Bu önerilerinin reddedildiğini hatırlatan Vural, "Bizim önerilerimizi dikkate almadan bir Anayasa değişikliği yapıldı. Hukuki süreç
içinde bütün bunlar ele alınacak. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın vereceği kararı bilmiyoruz ama MHP'nin Anayasa değişikliği konusunda darbenin zaman aşımı zırhına bürünmemesi için verdiği önerge kabul edilmiş olsaydı, bugün takipsizlik kararı verilmemiş olacaktır. Şimdi kim kimi koruyor? Bu Anayasa değişikliğiyle darbecilerin yargılanacağını söyleyen hükümetin, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın zaman aşımı nedeniyle bir görevsizlik kararı vermesi karşısında sus pus olmasını nasıl
değerlendireceğiz? MHP'nin önerisi kabul edilseydi bugün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bu konuda görevsizlik kararı vermemiş olacaktı" değerlendirmesini yaptı.
Vural, devletle PKK arasında arabuluculuk yaptığı iddia edilen 'Balıkçı' kod adlı kişiyle ilgili ellerinde bir bilgi bulunup bulunmadığı sorusu üzerine bu konuda bir dava açtığını, kimlerin neler görüştüğü konusunda mahkeme kanalıyla talepte bulunacağını söyledi. Vural, "Muhatap aldıkları açıktır. Kod adı 'Balıkçı' da, balık kim? Bu milleti avlamak istiyorlar. Bu milletin bölücülük oltasına takılmasını istiyorlar. Kod adı 'Balıkçı' ama milleti avlamak isteyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Açıktır ki
PKK ile müzakere yapılmaktadır. Seçim süresince bir seçim ittifakı kurdukları ve seçim vaatleriyle ilgili hususların da teati edildiği anlf'fd'nın görüşleri heyeaşılmaktadır" diye konuştu.
Meclis'te milletvekilleri arasında dinlemeler, izlemeler ve bilgisayarlardan özel bilgilerin alındığı konusunda son dönemde güvensizlik yaşandığının hatırlatılması üzerine Vural, milletvekillerinin huzur izinde olmadıklarını, kendilerini güven içinde hissetmediklerini, dinlendiğini, izlendiğini ve e-postalarının kontrol edildiğini düşündüklerini söyledi. Parlamento'nun milletin sesi olduğuna işaret eden Vural, hukuk dışı iletişimin izlenmesi gibi bir takım konularla karşı karşıya olduklarını söyledi.
Vural, "Bu konuda bir hazırlık içindeyiz. Özellikle Meclis'te milletvekillerinin iletişiminin, e-postalarının takibi konusunda bir Meclis Araştırması yapılarak, bütün bu endişelerin kaynağının giderilmesini isteyeceğiz. Milletvekillerimizin bu konuda ciddi endişeleri var. Bu ciddi endişelerin ortadan kaldırılması için Meclis'e görev düştüğünü düşünüyorum. Hiç olmazsa Başkanlık Divanı'nın, milletvekillerinin güvenli iletişime sahip olması gerektiği konusunda ikna edilmesi gerekmektedir. Bu ikna yapılmazsa
milletvekillerimiz daha az konuşup, daha az görüşüp, daha az e-mail'le sorunu çözmek gibi bir yöntemi benimserler" dedi.
(ZÇ-CC-Y)