Bakan Nihat Ergün: Ömürleri kısa olan aile şirketleri ekonomiyi olumsuz etkiliyor

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Türkiye'nin sermaye piyasalarının önemini zamanında kavrayamadığını söyledi. Aile şirketlerinin ömürlerinin çok

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Türkiye'nin sermaye piyasalarının önemini zamanında kavrayamadığını söyledi. Aile şirketlerinin ömürlerinin çok kısa olduğunu, bunun da ekonomiye olumsuz yansıdığına işaret eden Bakan Ergün, "Bu ihmalkarlık, ülke ekonomisinin çok daha iyi bir performans sunmasının da önüne geçmiştir. Ülkemizdeki şirketlerin kısa ömürlü olmasında, kurumsallaşmanın sağlanamamasında ve birçok aile şirketinin ikinci nesilden itibaren iflas etmesinde, sermaye piyasasının kullanılmamasının büyük rolü var." dedi.

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği (TSPAKB) ve Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO)'nın işbirliğiyle 'Halka Arz Seferberliği Bursa Zirvesi' başladı. Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Osmangazi Salonu'nda yapılan zirve 1,5 gün sürecek. Katılımcılar, zirve kapsamında gerçekleştirilecek oturumlarda, özellikle aile şirketlerinde halka arzın önemi ve halka arz sürecine ilişkin yol haritası konusunda bilgilendirilecek. Aynı zamanda aracı kuruluşlar, bağımsız denetim şirketleri, hukuk firmaları, kurumsal yatırımcılar ve sektörel derneklerin açacakları tanıtım stantlarında, yetkililerle birebir görüşme fırsatına sahip olacak.

Açılışa video konferans sistemi ile katılan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Bursa'da halka arz seferberliği zirvesinin başlatılmasının kendilerini sevindirdiğini belirtti. Hükümet olarak halka arz seferberliğini önemsediklerini anlatan Bakan Ergün, "Türkiye, birçok konuda olduğu gibi, sermaye piyasalarının önemini de zamanında kavrayamamıştır. Bu ihmalkarlık, ülke ekonomisinin çok daha iyi bir performans sunmasının da önüne geçmiştir." şeklinde konuştu.

"KRİZİ DAHA BÜYÜK FIRSATA DÖNÜŞTÜRMELİYİZ"

Halka arz seferberliğinin şirketlerin sermaye piyasasından yararlanmama nedenlerini tespit ederek engelleri ortadan kaldıracağına dikkat çeken Bakan Ergün şunları söyledi: "Geçen yüzyılın başında bir işletme, finans, muhasebe, pazarlama ve üretim gibi farklı departmanların bir toplamı olan mekanik bir yapı olarak görülüyordu. Ancak, günümüzün küresel ve karmaşık ekonomi dünyasında, bütün bu departmanların bir arada düşünüldüğü organik bir yapı olarak görmek gerekiyor. Mesela çok iyi üretim yapan, iyi pazarlama kanallarına sahip, satışlarında da sorun yaşamayan bir firma, kısa dönemde nakit sıkışıklığı nedeniyle iflasın eşiğine gelebiliyor. Birçok dev firmanın iflas etmesine veya el değiştirmesine neden olan küresel finans krizi, ekonomi çevreleri için çok çarpıcı örnekler oluşturmakta. Türkiye'de reel sektörde de finans sektöründe de bu tip büyük iflasların olmaması, bizim adımıza son derece sevindirici olmuştur. Ancak bizde iflas yaşanmadı diye sevinmek yerine, krizi neden daha büyük bir fırsata dönüştüremediğimizi sorgulamak zorundayız."

Türkiye'nin son yıllarda başta bankacılık olmak üzere birçok alanda ekonomik reformu hayata geçirdiğini anlatan Ergün, "Türkiye mali disiplini sağladığı gibi, güven ve istikrar ortamını oluşturdu. Faiz ve enflasyon oranlarındaki azalma, siyasi istikrar ve yatırım ortamındaki iyileşmeler, özel sektöründe büyüme ihtiyacını artırdı." değerlendirmesinde bulundu.

Sermaye piyasasının, şirketlere düşük maliyetli finansman kaynağı, kurumsallaşma, yurtiçi ve yurtdışında tanınma, ortaklara likidite sağlama ve kredibilite gibi imkanlar sağladığının altını çizen Bakan Ergün konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ülkemizdeki şirketlerin kısa ömürlü olmasında, kurumsallaşmanın sağlanamamasında ve birçok aile şirketinin ikinci nesilden itibaren iflas etmesinde, sermaye piyasasının kullanılmamasının büyük rolü var. Yine bu durum, birçok firmanın büyüme stratejilerini, yeni yatırımları ve dolayısıyla ekonominin tamamını olumsuz etkiliyor."

Finansman sıkıntısı çeken bu firmaların, optimum büyüklüğün altında üretim yaptıklarına dikkat çeken Ergün, "Her zaman söylüyoruz, 'küçük olsun, benim olsun' anlayışı kesinlikle doğru değildir. Küçük pasta ile yetinmek yerine çok daha büyük bir pastayı paylaşacak zihniyete kavuşmamız gerekiyor. Sermaye piyasasının etkin kullanımı, firmaları bankalara bağımlı olmaktan kurtarıyor, krizlere karşı esneklik kazanmalarını sağlıyor. Halka arz, demokratikleşmenin gerekleri olan şeffaflık, açıklık ve tabana yayılma gibi özelliklerin, ekonomik hayata sirayet etmesi açısından da büyük önem taşıyor." ifadelerini kullandı.

"BORSADA İŞLEM GÖREN ŞİRKET SAYISI SADECE 315"

Borsada işlem gören şirket sayısının sadece 315 olduğuna dikkat çeken Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, bu konuda yapılması gereken daha çok iş olduğunu dile getirdi. Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü: "Halka arz seferberliği kapsamında KOBİ'lerin halka açılmalarını teşvik etmek için İMKB, SPK ve Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından kayıt ve işlem ücretleri önemli ölçüde düşürülmüştür. 2009 yılında, KOSGEB Kanununda yaptığımız değişiklikle, KOSGEB'in sorumluluklarına, şirketlerin sermaye piyasalarına açılabilmeleri için gerekli geri ödemeli veya geri ödemesiz desteklerin sağlanmasını da ilave ettik. Bu kapsamda önümüzdeki günlerde KOSGEB, SPK, İMKB ve TSPAKB arasında bir protokol imzalanacak. Böylece KOBİ'lerin klasik kredi sistemine ek olarak, halka arz imkanlarından yararlanmaları da sağlanacak."

KOBİ'ler için İMKB bünyesinde ikinci bir borsa oluşmasının gündeme geleceğine işaret eden Bakan Nihat Ergün, konuşmasını şöyle noktaladı: "KOBİ borsasına açılmak isteyen KOBİ'lerimize hem birçok kolaylık sağlanacak, hem de KOSGEB bu firmalara bazı destekler verecek. Şu anda bu desteklerin hangi aşamada sağlanacağı ve içeriğinin nasıl olacağı yönünde çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmaların tamamlanmasını müteakip protokol imzalanacak ve sermaye piyasalarının gelişimi açısından önemli bir aşama daha geride kalacaktır. Ayrıca OECD tahminlerine göre, Türkiye'nin 2011-2017 döneminde en hızlı büyüyen OECD ülkesi olacağı düşünüldüğünde halka arz çalışmalarının bu büyüme dönemine denk gelmesi son derece önemlidir."