Ashmore Başkanı Hattingh: Türkiye büyüme oranlarıyla otoriteleri şaşırttı

İngiltere'nin önde gelen portföy yönetim şirketi Ashmore Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Johan Hattingh, Türkiye'nin 2010 yılı Gayri Safi Yurti

İngiltere'nin önde gelen portföy yönetim şirketi Ashmore Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Johan Hattingh, Türkiye'nin 2010 yılı Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) oranları ile ile ekonomi otoritelerini şaşırttığını söyledi.

Bursa iş dünyası, yatırımcı toplantısında bir araya geldi. İş Yatırım Menkul Değerler AŞ Bursa Şubesi'nin ev sahipliğinde yapılan toplantıya, İş Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Mert Erdoğmuş ve Araştırma Direktörü Serhat Gürleyen ile İngiltere'nin önde gelen portföy yönetim şirketi Ashmore'un Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Johan Hattingh katıldı. Mert Erdoğmuş'un açılış konuşmasının ardından kürsüye gelen Ashmore Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Johan Hattingh, 'Uluslararası Piyasalar ve Gelişmekte olan Piyasalarda Türkiye' başlıklı bir sunum yaptı. Hattingh, Türkiye'nin 2010 GSYİIH büyüme oranı ile ekonomi otoritelerini şaşırttığını belirterek, "Türkiye Güçlü bir temel sağlayarak geçmişte acı çektiği yapısal dengesizliklere çözüm olacak çok daha sağlıklı bir ekonomik alt yapısı olduğunu gösterdi." dedi.

Ekonomik büyümenin Batı'dan, gelişmekte olan ülkelere, özellikle Doğu'ya yön değiştirme sürecinin bir kaç yıl önce başladığını kaydeden Johan Hattingh şunları söyledi: "2008, 2009 yıllarında morgage ve kredi temerrütlerinden kaynaklanan ekonomik kriz ile hızlandı. Türev ürünlere yatırım yapmaktan kaçınmaları nedeniyle, gelişmekte olan ülkeler G7 ülkeleri kadar etkilenmedi. Bugün ödemeler dengesinde fazla veren ülkeler aynı zamanda en yüksek büyüme oranlarına sahip. Bu durumun yansımalarını ülke kurlarının USD dolar ve Euro karşısındaki değerlerinde göremiyoruz. Ayrıca, bu ülkeler ödemeler dengesi fazlalarını büyümeye ihtiyacı olan daha gelişmiş ülkelerin mal ve servislerine harcamamaktadırlar."

"FED'İN SİHİRLİ ŞAPKASINDAN ÇIKAN TAVŞAN, BORSALARDA YÜKSELİŞİ SÜRDÜRDÜ"

İş Yatırım Araştırma Direktörü Serhat Gürleyen de dünya borsalarında yukarı yönlü dalgalı seyrin devam ettiğine dikkat çekti. Gürleyen, "Gelişmiş ülke ekonomilerinde iç talebin yavaşladığı yönünde gelen sinyallere rağmen yatırımcılar iyimserliğini koruyor. ABD Merkez Bankası (FED)'nın sihirli şapkasından bir tavşan daha çıkaracağına duyulan güven dünya borsalarında yükselişin sürmesini sağlıyor." diye konuştu.

Beklenen tavşanın Kasım ayında ortaya çıktığını aktaran Gürleyen, FED ikinci parasal genişleme programıyla 2011'in ikinci yarısına kadar 600 milyar dolarlık (aylık 75 milyar dolar) tahvil alımı yapacağını açıkladı. FED kararını ekonomik büyümenin halen zayıf olmasına ve enflasyonun düşüklüğüne bağladı. Açıklanan alım miktarı 8,7 trilyon dolarlık para arzıyla kıyaslandığında aylık yüzde 0.86'lık bir büyümeye tekabül ediyor. Bu büyüme son 50 yılın aylık yüzde 0.55'lik büyüme ortalamasının oldukça üzerinde bir rakam." şeklinde konuştu.

"PİYASALARDAKİ YÜKSELİŞ SAĞLAM TEMELLERE DAYANIYOR"

Türkiye'nin küresel likiditenin bollaşmasından en çok fayda sağlayan ülkeler arasında geldiğini söyleyen Gürleyen, yılbaşından bu yana MSCI Türkiye endeksinin yüzde 36 ile gelişmekte olan ülkelerin (+yüzde 11), Doğu Avrupa'nın ve Afrika ülkelerinin (+yüzde 6) oldukça üzerinde getiri sağladığını belirtti. Gürleyen şöyle konuştu:

"Gösterge bononun faizi sene başındaki yüzde 8,9 seviyesinden yüzde 7,6 seviyesine geriledi. Yabancı yatırımcıların İMKB'den aldıkları pay son iki ay içinde yüzde 66'dan yüzde 68'e, DİBS piyasasından aldığı pay yüzde 10'dan yüzde 12'ye yükseldi."

Piyasalardaki yükseliş sağlam temellere dayandığına dikkat çeken Gürleyen, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ekonomik büyümenin güçlü olması, not artışı ile ilgili değerleme kuruluşlarından gelen işaretler, Hükümetin mali disiplinin devamını öngören bir orta vadeli ekonomik plan açıklaması ve Merkez Bankası'nın 2011 4. çeyrekten önce faiz artırmayacağı yönündeki sinyalleri, geçen ay Türkiye'nin dünya piyasalarına göre daha güçlü performans göstermesinde etkili oldu. Ancak gelinen noktada temel dengelerdeki iyileşme piyasa fiyatlarına büyük oranda yansımış durumda. Tarihi zirve yapan İMKB'deki şirketlerin gelişmekte olan ülkelerdeki benzerlerine göre iskontosu ortadan kalkmış durumda. Rekor derecede düşük faizler enflasyondaki ani bir yükselişe veya Merkez Bankası'ndan sürpriz bir faiz artışına karşı bir güvenlik payı içermiyor."

"DALGALI GÜNLERE HAZIR OLALIM"

Piyasalardaki aşırı iyimserliğin, bol miktardaki likiditeden kaynaklandığını belirten Serhat Gürleyen, sözlerini şöyle tamamladı: "Reel ekonominin çok üzerinde bir hızla artan likidite sayesinde varlık fiyatları bugüne kadar gördüğü en yüksek seviyelere ulaştı. Hisse senedinden tahvillere, emtialardan gelişmekte olan ülke varlıklarına tüm piyasalarda spekülatif balonlar oluştu. Spekülatif balonlara güvenerek yatırım yapan yatırımcılara Minsky'nin 'finansal istikrarsızlık' hipotezini hatırlatmak istiyoruz. Minsky'nin ikinci kuramında, uzun süre istikrarla para kazanılan sistemlerde 'spekülatörlerin' ve 'ponzi borçluların' payı artıyor. Minsky'nin ikinci kuramı bizi yakından ilgilendiriyor. Küresel piyasalar 2009 Mart ayından bu yana istikrarlı bir şekilde yükseliyor. Minsky'nin kuramına göre, mali sistem içinde 'spekülatör' ve 'ponzi borçlularının' sayısı 'sağlamcılara' göre tehdit edici bir oranda artmış durumda. Dalgalı günlere hazır olalım."