Alman Cumhurbaşkanı Wulff, Meclis Genel Kurulu'na Hitap Etti

Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff, ülkesinde yaşayan Türklerin de cumhurbaşkanı olarak, herkesten iyi niyetle ve aktif bir şekilde Alman toplumuna katılmasını beklediğini söyledi

Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff, ülkesinde yaşayan Türklerin de cumhurbaşkanı olarak, herkesten iyi niyetle ve aktif bir şekilde Alman toplumuna katılmasını beklediğini söyledi. Bazı göçmenlerde suç oranları yüksek, maço, eğitime destek vermeyen tavırlar gördüklerini belirten Wulff, "Karşılıklı açık ve saygılı bir diyalog yürüterek başarılı bir entegrasyona ulaşabiliriz" dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün resmi davetlisi olarak Ankara'da bulunan Almanya Cumhurbaşkanı Wulff, TBMM'yi ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Gül ve eşi Bettina Wulff ile birlikte Meclis'e gelen Almanya Cumhurbaşkanı, TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil tarafından karşılandı. Şeref Kapısı'ndan geçerek Genel Kurul Salonunun bulunduğu ana binaya giren Wulff, Başkanlık Divanı arkasında bulunan odada Pakdil ile bir süre görüştü.
TBMM Genel Kurulu'nu yöneten TBMM Başkanvekili Sadık Yakut'un anonsuyla Genel Kurul salonuna giren Wulff, milletvekillerinin alkışlarıyla karşılandı. Wulff'un Meclis Genel Kurulu'na hitabını Cumhurbaşkanı Gül ve Wulff'un eşi Bettina Wulff birlikte dinledi. Wulff'un konuşma yaptığı Genel Kurul oturumuna Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı.
Almanya Cumhurbaşkanı Wulff, Genel Kurul'da yaptığı konuşmada 21. yüzyılda dünyanın yeni tehditlerle karşı karşıya olduğunu belirterek, bu tür tehditleri bertaraf etmek için iki ülkenin yakın işbirliği içinde olması gerektiğini söyledi. Kıbrıs sorununda yaşanan kördüğümün çözülmesi gerektiğini düşündüklerini ifade eden Wulff, Ada'da istikrarın sağlanmasının, Doğu Akdeniz'deki iyi komşuluk ilişkilerinin gelişmesine önemli katkıları olacağını belirtti. Almanya'nın, Türkiye'nin komşularıyla olumlu ilişki
sürdürme yönündeki çabalarını takdir ve sempatiyle takip ettiğini belirten Wulff, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi konusunda da Almanya'nın desteğinin Türkiye'nin yanında olacağını söyledi.
Almanlar için İsrail'in varolma hakkı ve güvenliğinin hiçbir şekilde tartışılamayacağını belirten Wulff, buna karşın barış içinde İsrail'le birlikte varolan bir Filistin devletini de önemsediklerini söyledi. Bu nedenle Filistin'i, devlet kurumlarının oluşturulması konusunda desteklediklerini kaydeden Wulff, barış görüşmelerinde Türkiye'nin de önemli bir rolü bulunduğunu vurguladı. Wulff, "Ortadoğu'da müzakerelerin başarılı olması için her iki taraf kendini aşmalı. Almanya ve Türkiye, bu konuda yapıcı bir
katkı sağlıyor" diye konuştu.
İran'ın nükleer bir güç haline gelmesinin Türkiye'yi de etkileyeceğini ifade eden Wulff, Ortadoğu'da bir nükleer savaşın başlamamasını istediklerini söyledi.
Wulff, Almanya'da yaşayan Türklerle ilgili de değerledirmelerde bulundu. Almanya'da yaşayan Türk kökenli insanların Almanya'nın bir parçası olduğunu ifade eden Wulff, 1960'lı yıllarda, o dönemde misafir işçi olarak gelenlerin Almanya'nın ekonomik gelişmesine önemli katkıları olduğunu vurguladı. Aradan geçen zaman içinde Türk kökenli birçok insanın, Almanya'da kalmaya karar verdiğini belirten Wulff, "Üniversiteye gidenler, şirket kuranlar, iş yerleri açanlar var. Birçoğu Alman vatandaşlığına geçti. Biz
bunları destekliyoruz ve büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz. Burada yaşayan herkesin neredeyse Almanya'da akrabası olduğunu da görüyorum. Almanya'da yaşayan Türklerin de Cumhurbaşkanı olarak, herkesin iyi niyetle ve aktif olarak Alman toplumuna katılmalarını bekliyorum" diye konuştu.

"ÖNEMLİ OLAN BİRLİKTE YAŞAMIN KURALLARINA SAYGI GÖSTERMEKTİR"
Göçmenlerin, Almanya'yı dünyaya daha açık bir ülke haline getirdiklerini dile getiren Wulff, çeşitlilik içinde hep birlikte yaşamalarının, üstesinden gelmeleri gereken sorunları da beraberinde getirdiğini söyledi. Wulff şunları kaydetti:
"Sorunların ismini de koymak gerekiyor. Bazıları devlet yardımı almaya devam ediyor. Bazı göçmenlerde suç oranları yüksek ve maço tavırlar, eğitime destek vermeyen tavırlar da görüyoruz. Ama bu sadece belirli bir göçmen grubuyla sınırlı değil. Bu konuları da görerek, karşılıklı açık ve saygılı bir diyalog yürüterek başarılı bir entegrasyona ulaşabiliriz. Kimse kültürel kimliğinden ve aidiyetinden vazgeçmek durumunda değildir. Önemli olan birlikte yaşamın kurallarına, o toplumun kurallarına saygı
göstermektir. Bunlar, Alman anayasasıdır ve Alman anayasasında yer alan değerlerdir. İnsanların Almanca'yı öğrenerek Alman toplumuna entegre olmaları, Alman yaşam biçimini de kabul etmeleri gerekmektedir. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve Devlet Bakanı Bağış'ın son haftalarda özellikle Almanya'da yaşayan Türklerin entegrasyonuna yönelik ifadelerini büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz."

"ALMANCA KONUŞAN İMAMLARA ENTEGRASYON İÇİN BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR"
Almanya'da müslüman din öğretmenleri ve Almanca konuşan imamların, başarılı bir entegrasyona bundan sonra daha da büyük katkı sağlayacaklarını ifade eden Wulff, hep birlikte kökten eğilimlere karşı hareket etmeleri gerektiğini söyledi. Wulff, Türkiye gibi Almanya'nın da kökten dinci eğilimlerin güçlenmesini kabul edemeyeceğini ifade etti.
Almanya'nın, Türkiye'nin Avrap Birliği'ne girmesini desteklediğini vurgulayan Wulff, Türkiye'nin Avrap Birliği'ne giden yolunun Mustafa Kemal Atatürk tarafından açıldığını söyledi. Wulff, Türkiye'nin AB'ye katılım müzakerelerinin adil ve ucu açık biçimde yürütülmesine yönelik karara bağlı olduklarını ve Türkiye'nin de yükümlülüklerini yerine getirmesine beklediklerini ifade etti.
Türkiye ve Almanya'nın uzun yıllardır Avrap Birliği Konseyine üye olduklarına işaret eden Wulff, Avrap Birliği Konseyinin ilkelerinin, insan hakları, demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ilkeleri olduğunu vurguladı. İki ülkenin de bu ilkelere bağlı olduğunu söyleyen Wulff, bu ilkeler arasında ayrıca dini azınlıklar ve kültürel çoğulculuk ilkesinin de yar aldığına dikkat çekti. Almanya'da yaşayan müslümanların, kendi dini vecibelerini rahatça yerine
getirebildiklerine işaret eden Wulff, Almanya'da camilerin sayısındaki artışın da bunu gösterdiğini söyledi. Wulff, "Aynı şekilde İslam ülkelerinde yaşayan hristiyanların da kendi dinini rahatça yaşayabilmeye hakları olduğuna inanıyoruz. Kendi ilahiyatçılarının eğitim görmeleri ve kiliselerinin yapılması gerektiğine inanıyoruz. Her iki ülkede ve bütün ülkelerde aslında insanların dinlerinden bağımsız olarak aynı haklar ve fırsatlardan yararlanmaları gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye'de hristiyanlığın uzun
bir geleneğinin olduğunu biliyoruz. Hristiyanlık da şüphesiz Türkiye'ye aittir" şeklinde konuştu.
Farklı dinlerin birlikte barış içinde yaşamalarının, dünyanın 21. yüzyıldaki en büyük görevlerinden biri olduğunu ifade eden Wulff, bu büyük gibi görünen sorunun, iyi niyetle ve saygıyla tahmin edileceğinden çok daha kısa süre içinde çözülebileceğine inandığını vurguladı.
Almanya ve Türkiye'nin birlikte çok büyük başarılara imza attıklarını anlatan Wulff, 21. yüzyılda barışın hakim olduğu bir dünya için birlikte mücadele etme çağrısında bulundu. Wulff, konuşmasını Atatürk'ün 'Yurta Barış Dünyada Barış' sözleriyle tamamladı.
Almanya Cumhurbaşkanı Wulff'un konuşması, yaklaşık 20 dakika sürdü. Wulff, TBMM Genel Kurulu'nda konuşan 33. yabancı devlet adamı oldu. Meclis Genel Kurulu'na hitap eden son yabancı devlet adamı ise Endonezya Cumhurbaşkanı Susilo Bambang Yudhoyono idi.