Bakan Bağış: AB süreci yavaşladı; peki neden?

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, ''AB sürecinin durakladığını, yavaşladığını duyuyoruz. Evet, 2007-2008 için bunlar belki söylenebilir. 'Neden' diye sormak lazım'' diye konuştu.

Bakan Bağış, Bahçeşehir Üniversitesi Fazıl Say Konferans Salonu'nda düzenlenen konferansta, bir grup öğrencinin protestosu ile karşılaştı. Polisin müdahale ettiği olayın ardından Bağış, konuşmasını yaptı. Sorumluluğunu üstlendiği Avrupa Birliği konusunun, sadece kendisinin, AK Parti'nin meselesi olmadığını belirten Bakan Bağış, Türkiye AB'ye üye olduğu gün topyekün üye olacağını söyledi.
Bakan Bağış, ''Ben ‘herkes Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak baksın’ demiyorum. Ama az önce burada itirazlarını yüksek sesle dile getiren arkadaşlar, benim yapacağım konuşmayı benden evvel, kendi çaplarında ön görüp, onunla ilgili itirazlarını yapmayı tercih ettiler'' diyerek sözlerine başladı. Protestocuları eleştiren Bağış, ''Atatürk'ün bize emanet ettiği ve hedef olarak gösterdiği çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmaya talip bir ülkeye yakışmadı. Ben ona üzülüyorum. Eğer elinizdeki tek araç çekiçse, bütün sorunları çivi gibi görmeye çalışırsınız. Eğer söyleyecek sözünüz yoksa, karşınızdakini susturmaya çalışırsınız. Eminim ki AB'nin bu ülke için faydalı olacağına inananlar da vardır, faydalı olmayacağına inananlar da vardır, bu da çok doğaldır" diye konuştu
AB'ye üye olan ülkelerde vatandaşların büyük bir bölümünün, ülkelerinin AB üyesi olmasına karşı olduklarını söyleyen Bağış, "Avrupa Parlamentosu'nda görev yapan parlamenterlerin bir kısmı, birliğe karşı olduklarını ilan etmiştirler. Ama ülkelerinin AB Komisyonu'nun bütçesinden azami payı alabilmesi için herkesten çok çalışmaktadırlar. Çünkü kendi çıkarlarını, kendi seçmenlerinin çıkarlarını gözetmektedirler. Burada entelektüel tartışmaya ben varım. Ama karşılıklı hakarete, birbirimize bağırmaya hiçbirimizin hakkı yok. Ne benim sizi rencide etme hakkım var ne de arkadaşlarınızın beni rencide etme hakkı. Onların benim görüşlerime katılmama hakkına saygı duyarım, ben de onların görüşlerine katılmama hakkımı korurum, kollarım. Ama bu birbirimize hakaret etmemizi gerektirmez'' diye konuştu.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Çek Cumhuriyeti Dönem Başkanlığı’nın, Türkiye'nin AB üyeliğine daha olumlu yaklaştığını, ama içinde yaşadığı sıkıntılar nedeniyle çok büyük bir performans ortaya koyamadığını belirterek, ''Ona rağmen Türkiye, o kargaşa içinde bile 27 AB üyesi ülkeyi vergilendirme faslını açma konusunda ikna edebildi. 2009'un ikinci yarısında İsveç dönem başkanlığı vardı. Orada da 4-5 fasla bedel bir faslı açtık. Çevre faslı... Çevre faslında bizim attığımız adımlar, Türkiye'nin standartlarını yükseltecek adımlar. Teneffüs ettiğimiz havanın, ülkemizdeki doğa dengesinin daha bilinçli olması kuralını kabullendik. Bunları bir takvime koyduk. Açık alanda kullanılması gereken motorinlerin şehir merkezinde kullanılmasını yasakladık'' dedi.
Türkiye'nin AB'ye ilk başvurusunu eski Başbakan Adnan Menderes'in 1959 yılında yaptığını, 50 yıllık sürecin 45 yılında Türkiye'nin müzakerelere başlayabilmek için tarih alamadığını anlatan Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu sadece AB ülkelerinin çifte standartlarından kaynaklanan bir gecikme değil, bunda bizim de hatalarımız var. Bizim ülkemizde darbeler yapıp demokrasiye ara verenler, ‘bu işin yolu Diyarbakır'dan geçer’ deyip hedef saptıranlar, ‘nüfusumuz 70 milyon olsun sonra ümüklerini sıkacağız’ diyenler... Bir sürü olaylar yaşanmış. Biraz evvel burada duygularını çok berrak bir şekilde paylaşan kardeşlerimizin beynini yıkayanların bağlı olduğu zihniyetlerin her dönemde Türkiye'nin gençlerini, insanlarını, birtakım doğal olmayan yollara teşvik ettiklerini hepimiz biliyoruz. Ama şöyle bir geriye dönüp baktığımız zaman 50 yıllık süreçte Türkiye'nin nereden nereye geldiğini düşünürsek, bir zamanlar toplu iğne dahi üretemeyen ülkemizin, bugün dünyanın 16. en büyük ekonomisi olduğunu, bugün ülkemizin 50 yıl önce darbeler sonrası başbakanları idam edilen bir ülke olmadığını görürüz.''
Bundan 6-7 yıl önce insanların ''Kürt'üm'' demeye korktuğunu savunan Bağış, artık 24 saat Kürtçe yayın yapan bir televizyon kanalı bulunduğunu ifade ederek, ''TRT-Şeş'in yayınlarının bu ülkeye bir zararı mı oldu? Tam aksine bu ülkenin Kürt kökenli vatandaşları, devletlerinin mesajlarını anladıkları dilde algılayabilme imkânına kavuştular'' şeklinde konuştu.
Bakan Bağış, ''AB sürecinin durakladığını, yavaşladığını duyuyoruz. Evet, 2007-2008 için bunlar belki söylenebilir. 'Neden' diye sormak lazım, 2007 yılında bu ülkeye 4 ayrı seçim yaşattılar. 2008'de Türkiye'deki her 2 seçmenden birinin oyunu almış olan bir iktidar partisine karşı 8 ay süren bir kapatma davası yaşandı. Bu zor dönemde bile 301 gibi, TRT Yasası gibi, Vakıflar Kanunu gibi muhalefetin oldukça direnç gösterdiği yasaların değiştiğine şahit olduk. Ama 2009 için bu yavaşladı iddialarına katılmıyorum'' dedi.
Türkiye'nin 2013 yılı sonuna kadar atacağı adımların tek tek yazdığını ve AB adaylığı sürecinde yapılacak işlerin anlatıldığını belirten Bağış, Türkiye'nin 8 Ocak'ta sadece AB sürecine odaklanan bir bakanı görevlendirdiğini belirtti.