Mustafa Balbay ifade verdi!

İkinci Ergenekon davasında dün savunmasını yapan Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, suçsuz yere 9 aydır tutuklu bulunduğunu, görüşmelerinin kesilip biçilerek iddianameye konulduğunu savundu.

Mustafa Balbay ifade verdi!
Halkı hükümete karşı isyana teşvikle suçlandığını belirten Balbay, “Suçlamaların tümünü reddediyorum. Halkı değil silahlı isyana, silahsız isyana bile teşvik etmedim” dedi.

"BANA AİT OLDUĞU İDDİA EDİLEN BELGELER BANA GÖSTERİLMEDİ...”

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dünkü duruşmada Mustafa Balbay, savunmasına saat 09.45’te başladı. Laik ve demokratik bir gazeteci olduğunu ifade eden Balbay, “Yazdığım 5 bin makale ve 23 kitapta Ergenekon terör örgütü ile ilgili bir şey yok” dedi. Kendisine ait olduğu iddia edilen belgelerin gösterilmediğini, savcının izni olmasına rağmen bilgisayarının verilmediğini anlattı.

'BU SALON DAR BE' DESEM, 'BALBAY DARBE' DEDİ, DİYECEKLER

Balbay, notlardan iddianame hazırlandıktan sonra haberi olduğunu vurgulayarak, bu notların montajlanarak özel olarak hazırlandığını ve kasıtlı bir şekilde yapıldığını savundu. “Medya mahkemesi kuruldu” diyen Balbay, “İddianame bir anlamda idamnamedir. Bu salon ’dar be!’ desem, ’Balbay darbe’ dedi diyecekler” diye konuştu.

BU NOTLAR GAZETECİNİN MESLEKİ YATAK ODASIDIR...

Mustafa Balbay, savunmasını mesleki ve hukuki olarak iki bölümde hazırladığını, daha çok mesleki savunma yapacağını belirterek, “Gazeteci yaşadığı çağın tanığıdır. Savcılar beni yaşadığım çağın sanığı yapmak istiyor. Bu notlar bir gazetecinin mesleki yatak odasıdır. Bu notların hiçbir şekilde delil değeri yoktur. Kesilip, biçilerek özel olarak oluşturulmuştur. Gazetecilikte hesabını veremeyeceğim hiçbir şey yoktur” dedi. Gazetecilik ödülü aldığı 4 haberinin ceza olarak sunulduğunu ifade eden Balbay, Cumhuriyet Ankara bürosunun telefonunun kendisininmiş gibi gösterilerek görüşmelerle suçlama yapıldığını söyledi.

CUMHURBAŞKANI'YLA GÖRÜŞMEL SUÇ DEĞİL , GAZETECİNİN GÜCÜDÜR

Balbay, şöyle devam etti: “İddianamede Cumhuriyet Gazetesi bir terör merkezi olarak gösteriliyor. Darbe dönemlerinde bile bu suçlamayla karşı karşıya kalmadık. Gazete bir terör üssü, İlhan Selçuk ve Balbay da bu üssü yöneten kişiler olarak gösteriliyor. 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Sezer ile yaptığım görüşmeler iddianamede yer alıyor. Cumhurbaşkanlığı makamının terör örgütü tarafından kontrol edildiği imasında bulunuluyor. Sezer ile 11 görüşmem var. Cumhurbaşkanı, devletin en tepesindeki kişidir. Eğer altındaki kurumlardan birine mesaj gönderecek olsa bunu aracı kullanmadan da yapabilir. Cumhurbaşkanıyla görüşmek bir gazetecinin gücüdür. Bunun bir suç haline geleceği 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi.”

18 SUÇLAMANIN TÜMÜ DE GAZETECİLİK FAALİYETİNİN PARÇASI

Balbay, iddianamenin 985-989’uncu sayfalarındaki ’Deliller ve Hukuki Durumun Değerlendirilmesi’ bölümündeki 18 suçlamanın tümünün gazetecilik faaliyetlerinin parçası olduğunu söyledi ve “Jandarma Genel Komutanlığı’nda tutuklu sanık Levent Ersöz ile yaptığım görüşme, kendisinin haberi olmadan, hukuk dışı olarak kayda alınmış. Bu gizli kayıtlar delil değildir, yasaya göre suçtur” dedi.

GÖREV YAPSAYDIM BELGEYİ GENELKURMAY'A SORACAKTIM

O dönemdeki duruma göre terör konularının ilgili birimlere sorulması gerektiğini ifade eden Balbay, “Bugün Ankara’da görev yapıyor olsaydım, bu belge tartışmalarını da Genelkurmay’a soracaktım” dedi.

SEZER, AK PARTİ'NİN ASKERLE,YARGIYLA İLİŞKİLERİNDE DENGE UNSURUYDU

Balbay duruşmanın 2. bölümünde şöyle devam etti: “10. Cumhurbaşkanı Necdet Sezer’e atamalarla ilgili baskı yaptığım iddialarının hiçbir delili yok. AKP’ye en büyük iyiliği Sezer yaptı. Çünkü Sezer, hukukun dışına çıkılabilecek durumlarda ket vururdu. AKP’nin askerle, yargıyla, üniversitelerle, devlet bürokrasisi ile ilişkilerinde Sezer, görünmeyen bir güç olarak denge unsuruydu.”

Belge oluşturmak gazetecinin suçu değil, gücüdür...

Gazetecinin haber kaynağıyla her konuyu görüşebileceğini ama köşesine yazmak istediklerini aktaracağını bildiren Balbay, “Güldal Mumcu, ’Uğur yaşasaydı, O da Ergenekon’dan alınırdı’ diyor. Elimizde bilgi ve belge oluşturmak suç oluşturursa, insanlarda bu görüş oluşur. Buradaki belgelerin tümü bilgisayarlardan çıktığı iddia edilen belgelerdir. Evimde sadece Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin taslağı bulunmuştur. O da gazetede haber olarak yapılmıştır. Sadece bizde değil, bazı gazetelerde de yer almıştır. Bu belgeler, gazetecinin suçu değil gücüdür” diye konuştu.

Kent Otel toplantılarında ‘Ne yapmalı’ sorusuna yanıt aranırdı

Gazeteci-yazar Şamil Tayyar’ın ’Operasyon Ergenekon’ kitabını da gösteren Balbay, bu kitapta da gizli belgeler olduğunu yazdığını söyledi. Yazdığı bazı kitaplarla birkaç köşe yazısını mahkeme heyetine sunan Balbay, savunmasına şöyle devam etti: “Kamuoyunda esrarengiz ya da gizli toplantıymış gibi tartışılan ve iddianameye de bu şekilde aktarılan Kent Otel toplantıları, siyasi parti kurma ya da benzeri hedeften çok, ’ne yapmalı?’ sorusuna yanıt vermek üzere yapılırdı. Toplantılara 4-5 gazeteci, 8-10 siyasetçi, 4-5 akademisyen, 10-15 bürokrat ve yargı mensubu, 2-3 emekli asker, 2-3 belediye başkanı olmak üzere 30-50 kişi katılırdı. Mikrofon kullanılırdı. Bu toplantı nasıl gizli toplantı olur? Ben bu toplantılara gazeteci olarak katıldım.”

İLHAN SELÇUK İÇİN ÖLÜRÜM...

Balbay, iddianamede 33 sayfalık bölümün telefon görüşmelerinden oluştuğunu belirterek şöyle devam etti: “Delil üretmeye yönelik bu iddianame, genetiğimize uygun değildir. GDO’lu bir iddianamedir. Bir gazetenin santralinden yapılan telefon görüşmesi nasıl benim üzerime yazılabilir. Görüşmelerin çoğu İlhan Selçuk’un benimle ve gazetenin öteki çalışanlarıyla yaptığı görüşmelerdir. İlhan Selçuk’la görüşmelerimin terör faaliyeti olarak değerlendirilmesini reddediyorum. İlhan Selçuk’a çok büyük sevgi ve saygı duyuyorum, uğruna ölürüm” diye konuştu.

“Gazeteciliğimi sürdürmek, mesleğime geri dönmek istiyorum” diyen Balbay “Evliyim, 2 çocuğum var. Bu ülkeden gitmeyi hiç gündemime almadım. Tutukluluğumun kaldırılmasını, yargılanmamın devamını istiyorum” dedi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, duruşmayı bugün saat 09.30’a erteledi.