Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi Protokolü İmzalandı

Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi kapsamında seçilen 8 yeni üniversitenin proje protokolleri Muş Alparslan Üniversitesinde (MŞÜ) imzalanarak hayata geçirildi.

1071 Malazgirt Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen toplantıya YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Muş Valisi Doç. Dr. İlker Gündüzöz, Muş Belediye Başkanı Feyat Asya, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Naci Gündoğan, YÖK Başkan Danışmanı Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, 26 üniversite rektörü ve öğretim üyeleri katıldı.

Törende imzalanan protokol kapsamında Bitlis Eren, Gümüşhane, Hakkari, Kilis 7 Aralık, Ardahan, Artvin Çoruh, Batman, ve Osmaniye Korkut Ata üniversitelerinin dijital dönüşümleri başlatıldı. Bölge üniversitelerine katkıda bulunan YÖK Başkanı Yekta Saraç’a sürpriz yapan Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki 26 üniversite rektörü, imzaladıkları teşekkür beratını takdim etti.

Yapılan sürprizden dolayı rektörlere teşekkür eden Prof. Dr. Saraç, doğru işler yapmaya gayret ettiğini ve rektörlerle birer ekip olduklarını hatırlattı. Programda konuşan YÖK Başkanı Yekta Saraç, 15 Temmuz 2016 Cuma gecesi yüce milletin iradesine karşı düzenlenen, demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen hain darbe girişiminin üzerinden 3 yıl geçtiğini ifade etti.

O gece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yüksek irade gösterdiğini anlatan Saraç, "O gece ve bu süre içerisinde Cumhurbaşkanımızın gösterdiği yüksek irade, komuta ettiği güçler, milletimizin vakur ve inanılmaz duruşu, şükürler olsun ki bizleri bu aydınlık günlere taşıdı" dedi.

Türkiye’de toplam nüfusun yüzde 68’inin 15-64 yaş arasında çalışma çağında olduğunu ifade eden Saraç, nüfusun yüzde 23,4’ünün 15 yaşından küçük, yüzde 9’unun ise 65 yaş ve üzeri kişilerden oluştuğunu söyledi.

Tarihine bakıldığı zaman Türkiye’nin yükseköğretim alanında derin bir tecrübeye sahip olduğuna işaret eden Saraç, “Türkiye akademisi olarak köklü bilim tarihimizle gurur duyuyoruz. Mirasçısı olduğumuz medeniyetlerin bilime katkılarını yükseköğretim veren kurumlar ile güçlendiren ecdadımız bize üzerine güçlü bir üniversite sistemi inşa edebileceğimiz bir yapı bırakmıştır. Yaşanmış olanın geleceğin inşasındaki rolünü önemsiyoruz. Bu mirası değerlendirirken, güçlendirirken temel hedefimiz küreselleşen dünyada bütün yeni kavramlardan ve gelişmelerden yararlanarak ama aynı zamanda kendi sosyolojik ve kültürel yapımızı, değer dünyamız dikkate alarak seçim yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

207 yükseköğretim kurumunda 7 milyon 416 bin öğrenci, 82 bin 129’u öğretim üyesi olmak üzere toplam 167 bin 312 öğretim elemanın bulunduğunu aktaran Saraç, “Yeni YÖK kavramı başlığı altında üniversitelerimiz ile ülkemizin sürdürülebilir kalkınma süreçlerine çok ciddi katkılar veren projeler yürütüyoruz. Bu kapsayıcı ve sürdürülebilir projelere her eğitim yılının başında yeni çalışmalar da ekleniyor. Yükseköğretim alanında bulunan 7 milyon 400 bin öğrencinin 3 milyon 900 bini erkek, yaklaşık 3 milyon 500 bini ise kız öğrencilerden oluşmaktadır. 167 bin 312 öğretim elemanımız içinde ise 82 bin 129 öğretim üyemiz bulunuyor. MYO’lara baktığımızda toplamda 955 bin 81 öğrencimiz bulunuyor. Kız öğrencilerin oranının yüzde 42, erkek öğrencilerin oranının ise yüzde 58 düzeyinde olduğunu görüyoruz. Son 10 yılda dünyada ve ‘Yeni YÖK’ konseptinde başlattığımız çalışmalar kapsamında Yükseköğretim Kurulu’nda üniversitelerin bölgesel kalkınmada değişen rolü üzerinde önemle durmaktayız” diye konuştu.

Dünyada hızlı ve hacmi çok yüksek büyük bir değişim yaşandığını ifade eden YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, “Teknoloji, politikalar, sosyal eğilimler, iklim değişiklikleri, demografik değişiklikler, toplumların yapısını, meslekleri, işleri değiştiriyor. Ülkeler, üniversiteler inovasyon temelli yüksek değer taşıyan fırsatlar oluşturuyorlar, üretimlere öncülük ediyorlar. Tam da bu bağlamdan olmak üzere; Endüstri 4.0 olarak da adlandırılan kavram (ki Sayın Cumhurbaşkanımız bu kavramı yerli ve milli kelimeleri ile birlikte ifade etmektedir), nesnelerin interneti ve yapay zeka gibi yeni nesil teknolojilerin endüstriyel makinelere entegre edilmesini hedeflemektedir. Her şeyin interneti olarak da değerlendirebileceğimiz bu çalışmalar, büyük veri analitik araçlarını da kullanarak makineler arasındaki iş birliğinin verimliliğini, ürün ve hizmet kalitesini arttırmak adına yeni üretim metotları oluşturmayı hedeflemektedir. Böylece birçok yeni meslek tanımı hayatımıza girmektedir. Ülkeler bu alandaki çalışmalarını endüstriyel internet, ileri üretim programları, akıllı üretim liderliği koalisyonu, toplum 5.0 planı ve inovatif İngiltere gibi isimlerle ilerletmektedirler. Dördüncü sanayi devrimi ile birlikte yapay zeka ve makine öğrenimi, robotik, nanoteknoloji, genetik ve biyoteknoloji gibi daha önce ayrışmış olan alanlardaki gelişmeler artık hep birlikte gelişmekte ve birbirlerini güçlendirmektedirler. Örneğin; yapay zeka genellikle bilgisayar bilimleri ile ilişkilendirilse de matematik, biyoloji, psikoloji, felsefe ve diğer bilimler ile de yakından ilgilidir. Yapay zekanın ortaya çıkış nedeni karmaşık görevler için makinelerin davranışlarını geliştirmek olarak tanımlanmaktadır. İş ve akademi dünyasının verilerine göre 2022’ye kadar olan süreçte teknolojiye bağlı gelişen veri analistleri ve veri bilimciliği, yazılım ve uygulama geliştiriciliği, e-ticaret ve sosyal medya uzmanlığı gibi mesleklere talep artacak. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2018 yılı raporunda yer alan araştırmalar, önümüzdeki 4 yıl içinde yapay zeka ve makine öğrenimi uzmanlığı, büyük veri uzmanlığı, bilgi güvenliği analistliği, insan-makine etkileşimciliği tasarımı, robotik mühendislikler ve blok zinciri uzmanlığı gibi yeni teknolojileri anlama ve bunları uygulamaya yönelik mesleklerin de ortaya çıkacağını belirtiyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun bu raporu çeşitli şirketlerde on beş milyondan fazla çalışan ile yaptığı analizlerle ortaya koymuştur. Bütün bu süreci Muş’ta yapılan bu toplantıda ifade etmemin nedeni; genç ve dinamik nüfusa sahip geleceğe dair iddiaları olan ülkemizin hedeflerine ulaşması, yetiştirdiğimiz nesilleri kaliteli bir eğitim-öğretim sistemi ile buluşturmak ve geleceğe dair hedeflerimizde geç kalmamaktır. Yine Dünya Ekonomik Forumu tarafından net olarak tanımlanan: matematik, fen, bilgi ve iletişim teknolojileri, finans ve kültürel okur-yazarlık yeteneklerinde gelişme ana hedef olarak gösterilmektedir. Burada artık, okur-yazarlık kavramının bilinen anlamından farklı bir mahiyete büründüğünü görmekteyiz. Burada klasik anlamdaki okur-yazarlıktan farklı olarak bilişim, kültür, finans gibi konularda ilgili alanın temel işlemlerini yürütebilmek ifade edilmektedir. Hem eğitim süresince hem de hayat boyu diğer beceriler arasında sayabileceğimiz iş birliği, uyum, dayanıklılık, sosyal farkındalıklar gibi niteliklere de önem vermeliyiz” şeklinde konuştu.

Daha sonra söz alan MŞÜ Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat ise 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan korkunç travmanın yıldönümüne değinerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tarihî liderliği sayesinde uçurumun eşiğinden dönen ülkenin kahraman gazilerini minnetle andığını, makamların en yücesine eren şehitlere de Allah’tan rahmet dilediğini söyleyerek sözlerine başladı.

27 Mayıs 2007 tarihinde kurulan Muş Alparslan Üniversitesinin, 12 yıllık tarihinde iftihar edeceği pek çok toplantıya tanıklık ettiğini kaydeden Rektör Polat, “Ancak bugün şahit olduğumuz tablo, üniversitemizin bundan sonraki yıllarında gururla hatırlayacağı çok kıymetli bir organizasyondur. Ülkemiz, yükseköğretimde devrim niteliğinde çalışmalara tanıklık etmektedir. Kabul edilmelidir ki bu devrimler, Türkiye’nin gelecek vizyonunda üniversitelerin üstlendikleri rollere dair derin anlamlar üzerinden gerçekleştirilmektedir. Bu devrimlerin müşahhas örneklerinden biri ve belki de en önemlisi, yurdun her köşesinde açılan üniversitelerdir. Zaman zaman inandırıcı olmayan gerekçelerle eleştirilen ‘her ile bir üniversite’ idealinin, bölgemizde tek başına öncülük ettiği zihniyet dönüşümü dahi bize göre muazzamdır. Kuyunun derinliğinden şikâyet edenlerin ipin kısalığını fark edemeyişleri, bakış açılarının yetersizliğindendir kuşkusuz. İnanıyorum ki Yükseköğretim Kurulumuz, muhterem başkanımızın mimarı olduğu ‘Yeni YÖK’ idealini 2071 hedefleriyle uyumlu bir millî mefkûreye dönüştürecek ve ülkemizin sorunlarına hakkıyla vâkıf, bu sorunların çözümünü kurumsal yapısının varlık sebebi tayin etmiş bir akademiyi hızla inşa edecektir” dedi.

Kaynak: İHA