HAK-İŞ Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısının Sonuç Bildirisi Açıklandı

HAK-İŞ Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısının sonuç bildirisi paylaşıldı.

HAK-İŞ tarafından yapılan açıklamaya göre toplantıda; Türkiye’nin gündeminde bulunan kadroya geçen taşeron işçiler, iş sağlığı ve güvenliği, işsizlik başta olmak üzere çalışma hayatının temel konuları ile 15 Temmuz Türkiye’yi işgal ve hain darbe girişiminin yıl dönümü, HAK-İŞ 7’nci Uluslararası Kısa Film Yarışması, Kudüs ve Filistin’e Destek, Dünya Sendikal Hareketi ile iş birliği gibi konular değerlendirildi.

HAK-İŞ Konfederasyonu Genişletilmiş Başkanlar Kurulu sonuç bildirisinde, ekonomik sorunların çözülerek ekonomik istikrarın tekrar sağlanmasının aciliyet arz ettiğine dikkat çekilerek, “Ülkemizde son aylarda içinde bulunduğumuz bir ekonomik süreç ve ona bağlı sorunların olduğu bir durum söz konusudur. Kısa sürede, ekonomik sorunların artması değil, yeniden istikrar sürecine dönme trendini memnuniyetle karşılıyoruz. Bakanlıklarımızın enflasyonla mücadele kampanyası başlatmış olmasını önemli buluyoruz. Ancak sendikaların burada bulunmamasını bir eksiklik olarak görüyoruz. Geçmişte, gerek ekonomik krize ve gerekse enflasyona karşı yürütülen mücadele ve kampanyalarda, HAK-İŞ ve sendikalar olarak memnuniyetle ve etkin bir şekilde yer almıştık. HAK-İŞ Genişletilmiş Başkanlar Kurulu, istihdam seferberliğine bu dönem daha büyük ihtiyaç olduğunu vurgular, Ekonomik ve Sosyal Konseyin toplanması talebi ve çağrımızı yenileyerek Türkiye’nin bu platformdan faydalanmayı daha fazla geciktirmemesini talep eder” ifadeleri kullanıldı.

Kadroya geçen taşeron işçiler, süresi uzatılan geçici ve mevsimlik işçiler ile çalışma hayatının diğer sorunlarının çözümü için etkin mücadeleye devam edileceğinin belirtildiği bildiride, “Kadro sürecinde ciddi sorunlar yaşandığını ve bu sorunların zamana bırakılmayacağını vurgularız. Yeni kadroya geçirilen işçilerimiz için özetle şu hususların altını çizer: ‘Sendikalı oldukları halde onlar için toplu iş sözleşmesi yapılmaması, aidat alma imkanının olmaması, alınmaması sendikalarımızın bu üyelerimize hizmet veremez hale gelmesi, kapsam dışı kalan taşeron işçilerin tamamı için Bakanlık ile ortak çalışma yapılarak kadro imkanı verilmesi, bu işçilerin iş yerlerinde karşılaştığı farklı boyuttaki uyum sıkıntıları sendikalarla ortak çalışmalar yapılarak çözümlenmelidir” denildi.

Bildiride; işsizlik ile mücadelede etkin politikalara ihtiyaç bulunduğu ve iş güvenliği önlemleri ve denetimlerinin arttırılması gerekliliğine dikkat çekilerek şunlar yer aldı:

“Sendikasızlaştırmaya, güvencesizleştirmeye, kayıt dışı ve düşük ücretlerle çalıştırmaya her zaman itiraz ettik ve itiraz etmeye devam ediyoruz. İşsizlik sorununa çözüm bulmak amacıyla yeni sistem ya da model geliştirilmesini istiyoruz. İstihdam seferberliği gibi politika ve uygulamaları önemli bulduğumuzu ve desteklediğimizi belirtmek istiyoruz. Çalışanlarımız, iş kazaları yüzünden, denetimsiz iş yerlerinde hayatlarının baharında can veriyorlar. Bu bazen madenler oluyor, bazen konut-iş yeri oluyor, bazen de havaalanı inşaatı oluyor, bazen patlamalar oluyor. Bu konuda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen bütün proje, çalışma ve tasarıları destekliyor, içerisinde aktif olarak rol almak istiyoruz. Çünkü artık iş kazalarında insanların öldüğünü görmek istemiyoruz. İSG konusunda her zaman sorumluluk alıyor, katıldığımız her platformda kayıt dışı işçi çalıştırmanın ve iş kazalarının ülkemiz ve insanlarımız için ne denli tehlikelere yol açtığını belirtiyoruz.

Başta, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız olmak üzere ilgili bakanlıkların acilen İSG konusunun üzerine gitmelerini önemle talep ediyoruz. Artık bu kazaları ve kazaların sonucunda oluşan ölümleri ve yaralanmaları önleyecek daha etkin tedbirler alınmasını istiyoruz. Bu konuda milli seferberlik ilan edilmeli, başta sendikal örgütlenmenin önünün açılması olmak üzere kayıt dışı ile etkin olarak mücadele edilmelidir. Denetimler yerinde, kapsamlı, objektif ve önleyici tedbirleri hayata geçirmeye dönük olarak yapılmalıdır.”

Ayrıca; 15 Temmuz hain darbe girişiminin unutturulmayacağının altı çizildi ve terör kınanarak, “15 Temmuz Türkiye’yi işgal ve darbe girişimine kararlı duruşumuzu kararlılıkla sürdürüyoruz. Türkiye tarihinin en uzun ve en karanlık gecesini yaşamamızın üzerinden tam 2 yıl geçti ama izleri hala dün gibi taze, dün gibi dipdiri bir şekilde hafızalarımızda duruyor. 15 Temmuz şehit aileleri ve gazilerimizi yalnız bırakmamak, hainlerin silahlarına, uçaklarına bombalarına, tanklarına, tüfeklerine direnen milletimizle dayanışma içerisinde olmak ve sorumluluk almak için ‘Çatı Davası’ ve ‘Akıncı Üssü’ davalarında nöbetlerimize devam ediyoruz. HAK-İŞ olarak, 15 Temmuz davalarını daha yakından takip etmek amacıyla oluşturulan Ankara Platformu kapsamında Sincan Cezaevi Kampüsü önünde kararlılıkla adalet nöbetleri tutmaya devam ediyoruz. Ülkemizin birlik ve bütünlüğünü hedef alan her türlü terör saldırısını nefretle kınıyoruz. Ülkemiz üzerine oynanan siyasi oyunlara, kaos oluşturma çabalarına, demokrasi dışı yöntemlere ve bütün darbe girişimlerine karşı olduğumuzu bir kez daha yineliyoruz. Herkesin barış ve istikrar içerisinde, huzur ve güven ortamında, birlik ve dayanışma içerisinde yaşadığı bir Türkiye istiyoruz. Terörün bir an önce son bulmasını istiyoruz. Türkiye’nin devleti, milleti ve kurumlarıyla bir bütün halinde terörle mücadele konusunda daha aktif ve etkin çalışmaları hayata geçireceğine inanıyoruz” denildi.

Bildiride; HAK-İŞ tarafından bu yıl 7’ncisi gerçekleştirilen Uluslararası Kısa Film Yarışmasına başvuruların 15 Ekim 2018 tarihinde sona erdiği ve 4 bin 104 film ile rekor düzeyde bir başvurunun gerçekleştiğine dikkat çekilerek, “Kısa film yarışmamız Türkiye ve dünya genelinde bir marka olmuş, her yıl yoğun bir ilgiyle karşılanıyor olması memnuniyet vericidir. Yarışmamıza katılımın bu denli yoğun olması sinema dünyasında emeğe olan duyarlılık, ilgi ve saygının her geçen gün daha da artacağı konusunda umut vermektedir” ifadeleri de yer aldı.

Kudüs ve Filistin’e destek için çalışmaların daha kurumsal olarak arttırılarak sürdürüldüğü ve mültecilere ev sahipliğinin bir ileri aşamaya geçmesi için etkin, yaygın ve somut politikaların geliştirilerek yeni önlemlerin geliştirilmesinin beklendiği kaydedildi. Ayrıca, Türkiye’nin AB ile yeni ve olumlu ilişkiler geliştirme atmosferini memnuniyetle karşıladıklarının vurgulandığı bildiride, bu süreçte Türkiye’nin sosyal politikaları da güçlendirerek sendikal hareketi daha etkin kullanacak şekilde hareket etmesi talep edildi.
Kaynak: İHA