Kasırga'nın Alıkonulmasına İlişkin Kararın Gerekçesi Açıklandı (1)

FETÖ/PDY'nin 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kasırga'nın alıkonulmasıyla ilgili davada, 26 sanıktan 24'ünün 12 yıldan ağırlaştırılmış müebbete kadar çeşitli sürelerle hapse çarptırılmasına ilişkin hükmün gerekçesi açıklandı Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinin gerekçeli kararından: 'Klasik terör örgütleriyle mukayese edildiğinde FETÖ'nün, ülkemizin şiddet kullanma potansiyeli en fazla olan yasa dışı örgütü olduğu anlaşılmış ve 15 Temmuz darbe girişimiyle bu durum en üst zirvesine ulaşarak, bir kez daha teyit edilmiştir'

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın alıkonulmasına ilişkin davada 26 sanıktan 24'ünün 12 yıldan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına kadar değişen sürelerle hapis cezasına çarptırılmasının gerekçesi açıklandı.

Gerekçeli kararda, 'Klasik terör örgütleriyle mukayese edildiğinde FETÖ'nün, ülkemizin şiddet kullanma potansiyeli en fazla olan yasa dışı örgütü olduğu anlaşılmış ve 15 Temmuz darbe girişimiyle bu durum en üst zirvesine ulaşarak, bir kez daha teyit edilmiştir' değerlendirmesinde bulunuldu.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi, darbe girişimi sırasında Kasırga'nın alıkonulmasına ilişkin davada 18 sanığı ağırlaştırılmış müebbet ve 12'şer yıl hapis, 5 sanığı müebbet ve 10'ar yıl hapis, eski albay ve Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Kurmay Muhsin Kutsi Barış'a 12 yıl hapis ile 2 ere verilen beraat hükmüne ilişkin gerekçeli kararı açıkladı.

Gerekçeli kararda, 15 Temmuz gecesi Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde, askeri hiyerarşi dışında, kendilerini 'Yurtta Sulh Konseyi' olarak tanımlayan, FETÖ/PDY üyeleri ile kendilerine destek verenlerin, Anayasa'yı askıya alarak, seçilmiş Cumhurbaşkanını görevden almak, Meclis ve hükümeti ortadan kaldırmak amacıyla demokrasiye karşı silahlı darbe teşebbüsünde bulunduğu hatırlatıldı.

Darbe teşebbüsüne ilişkin yürütülen soruşturmalar kapsamında, FETÖ/PDY üyesi bazı asker ve kamu görevlilerinin ifadelerinden, darbe teşebbüsünün FETÖ/PDY lideri şüpheli Fetullah Gülen'in bilgisi ve talimatı ile yapıldığı aktarılan kararda, kritik bürokratik alanlar başta olmak üzere, kamusal alanı ele geçirme refleksi ile hareket eden, mülkiye, adliye, emniyet, eğitim ve ordu içerisinde kendi özel hiyerarşisi ile illegal şekilde kadrolaşan, devletin tüm kurumlarına yerleştirdiği örgüt üyeleri ile devlet teşkilatını kendisine hizmet eder hale getiren, liderliğini ABD'de ikamet eden Gülen'in yaptığı TSK içinde emir komuta zinciri dışında yuvalanmış bir kısım asker ve/veya sivillerin 15 Temmuz 2016'da başta İstanbul ve Ankara olmak üzere ülkenin muhtelif yerlerinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmak ve anayasal düzeni değiştirmek amacı ile eyleme geçtiği belirtildi.

Kararda, FETÖ mensuplarının gerçekleştirmeye çalıştığı askeri darbenin planlaması çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Genel Kurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın da arasında olduğu çok sayıda kişinin rehin alınarak, darbe girişiminin sevk ve idaresinin yapıldığı Akıncı 4. Ana Jet Hava Üssüne götürüldüğü hatırlatıldı.

- 'Bir bütün halinde darbeye karşı direnilmiştir'

Kalkışma sırasında TBMM, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Ankara Emniyet Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkanlığı, MİT yerleşkelerinin de arasında bulunduğu birçok yere uçak ve helikopterlerin de kullanıldığı bombalı ve silahlı saldırı düzenlendiği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişiminde bulunulduğu, Başbakan Binali Yıldırım'ın aracının bulunduğu konvoya silahla ateş edildiği kaydedilen kararda, şöyle denildi:

'Örgüt mensupları, kalkışma esnasında tatilde bulunan Cumhurbaşkanı'nı öldürmek istemişlerdir. Cumhurbaşkanı ölümden sadece 15 dakika ile kurtulmuştur. Bu durum seçilmiş Cumhurbaşkanı'nı etkisiz hale getirerek, yönetime el koyma iradelerinin en büyük delilidir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde halkın iradesinin tecelli ettiği, demokrasinin yansıması olan halkın temsilcilerinin bulunduğu Meclisimiz ilk kez bombalanmıştır. Bu bombalama ordumuzun içerisinde yıllardır süregelen komplike ve gizli olarak yerleştirilen bir grup tarafından yapılmıştır. Ankara'da bulunan Polis Özel Harekat merkezine yapılan saldırıda 50'ye yakın polis şehit olmuştur. Burada görevli polisler genelde doğu ve güneydoğu bölgemizde terörle mücadele eden özel yetişmiş memurlardır. Saldırıda sadece Özel Harekat değil, başta Ankara Emniyet Müdürlüğü olmak üzere, emniyete ait birçok bina, hava araçları ve tanklarla yapılan saldırılara maruz kalmıştır.

Cumhurbaşkanı, cep telefonu aracılığı ile televizyona bağlanabilmiş ve gerçekleştirdiği konuşmada darbecilere hiçbir şekilde imkan tanınmayacağını ifade ederek, halkı darbeye tepki göstermek için sokağa çıkmaya davet etmiştir. Çağrının ardından, Türkiye'nin birçok ilinde darbe karşıtı protesto gösterileri düzenlenmiştir. Gösterileri bastırmak için askerlerce sivil halka hem yerden hem de havadan ateş açılmıştır. Türk milleti elinde hiçbir silah olmadan sadece Türk bayraklarıyla toplara, tüfeklere, uçaklara karşı demokratik değerlerini savunmuş, hiçbir dünya görüşü ayrımı gözetilmeksizin bir bütün halinde darbeye karşı direnmiştir.'

- 'Klasik terör örgütleriyle mukayese edildiğinde...'

Cadde ve meydanlarda toplanan silahsız ve savunmasız halkın üzerine rastgele ateş açıldığı, 249 kişinin şehit olduğu, 2 bin 186 kişinin yaralandığı anımsatılan kararda, eylemlerin 16 Temmuz 2016'da da yurt genelinde birçok noktada devam ettiği belirtildi.

'Klasik terör örgütleriyle mukayese edildiğinde FETÖ'nün, ülkemizin şiddet kullanma potansiyeli en fazla olan yasa dışı örgütü olduğu anlaşılmış ve 15 Temmuz darbe girişimiyle bu durum en üst zirvesine ulaşarak, bir kez daha teyit edilmiştir' denilen gerekçeli kararda, aslında, silahlı terör örgütü elebaşı Gülen'in söylemlerine bakıldığında, örgütün en başından itibaren cebir-şiddet kullanma zihniyetine sahip olduğu kaydedildi.

Kararda, 'Ama nihai hedeflere ulaşmak için benimsenen genel hareket tarzından dolayı gerekmedikçe maddi güç kullanılmadığı ve gülen bir yüz, barış, hoşgörü söylemi arkasında sinsice hedeflere yürüme söz konusu olmuştur. Son darbe girişiminde ise gerçek yüzünü saklama gereği duymamıştır.' denildi.

- 'FETÖ tarafından gerçekleştirildiğinin en somut göstergesi...'

Gerekçeli kararda, 15 Temmuz kakışmasının FETÖ tarafından gerçekleştirildiğinin en somut göstergesinin, Adil Öksüz, Kemal Batmaz ve Harun Biniş'in kalkışmada Akıncılar Üssünde yakalanması olduğu belirtildi.

Darbecilerin karargah olarak kullandığı Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığında 16 Temmuz 2016 tarihinde bir sivilin bulunmasının mümkün olmadığı anımsatılan kararda, ifadesinde üsse 'tarla bakmaya gittiğini' söyleyen Öksüz'ün, darbeden önceki tarihlerde ABD'ye ziyaretlerde bulunduğu, 2002'den bu yana 109 kez yurt dışına seyahat ettiği, kendisine tahsis edilen 34 SIR 49 plakalı aracın FETÖ ile iltisaklı Kaynak Holding bünyesindeki bir firmanın imkanlarıyla satın alındığına dikkat çekildi.

Kararda, 'Bu tespitlerle beraber ayrıca Adil Öksüz'ün 2014'ten itibaren devam eden soruşturmalar kapsamında hakkında Mahrem Hizmetler İmamı olarak Hava Kuvvetleri imamı olduğu yönünde ifadeler ve istihbari bilgiler bulunan şahıs olması, kalkışma tarihinde Akıncılar Üssünde bir GPRS cihazı yakalanan siviller arasında olması sebebiyle durumun ciddiyetini ve FETÖ irtibatının olduğu doğrulanmıştır. İncelenen kamera kayıtlarında Adil Öksüz ile Kemal Batmaz'ın belirtilen tarihlerde birlikte ABD'ye gidip geldikleri tespit edilmiştir' değerlendirmelerinde bulunuldu.

(Sürecek)
Kaynak: AA