CHP Genel Başkan Yardımcısı Ağbaba Açıklaması 'Ankara'nın İmamı Kim?'

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, herkesin bir imamının çıktığını söyleyerek, “Ankara’nın imamı kim? Aslında belli FETÖ ile solu ilişkilendirmeye kalkan imamdır” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ağbaba Açıklaması 'Ankara'nın İmamı Kim?'
Cumhuriyet Halk Partisi referandum sonrasında ‘hayır’ için mücadele eden sendika ve sivil toplum kuruluşlarına dayanışma ziyaretleri kapsamında CHP İşçi Sendikaları ve Sivil Toplum Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ve Ankara Milletvekilleri Şenal Sarıhan ile Necati Yılmaz, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Kani Beko’yu Ankara DİSK/Genel-İş Genel Merkezi’nde ziyaret etti.

“Hayırı birleştirecek, herkesin ortaklaşabileceği bir adım atacağız bundan sonra”

Ziyaret esnasında yapılan basın açıklamasında bir gazetecinin, “Sayın Deniz Baykal’ın açıklamaları olmuştu katıldığı bir televizyon programında ‘Kılıçdaroğlu da aday olacaksa olmalı, yoksa genel başkanlığı kim aday olacaksa ona bırakmalı’ şeklinde bir açıklaması olmuştu siz bu içerideki tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz ve nasıl bir aday olmalı? Aday kim olmalı?” şeklindeki sorusu üzerine Ağbaba, “Bizim görevimiz, hayır veren, hayıra destek veren insanların görevi, özellikle siyasetçilerin görevi hayırı azaltmak değil hayırı arttırmaktır, her atacağımız adımda bunu göz önünde bulunduracağız. Hayırı birleştirecek, herkesin ortaklaşabileceği bir adım atacağız bundan sonra. Tabii bu tür tartışmaların televizyon ekranlarında yapılması doğru değil, bizim partimizde kararlar partinin yetkili organlarınca alınır, Parti Meclisimiz var, Meclis Kurulumuz var, örgütümüz var onlara danışılarak kararlar alınır. Dün Cumhurbaşkanının partiye üye olmasıyla birlikte hayırı azaltacak tartışmalardan hepimizin özenle kaçınması gerekiyor. Her türlü, şarta, baskıya, riske rağmen atılan o hayır oylarının kıymetini bilerek hareket etmemiz gerekiyor” cevabını verdi.

“Kıdem tazminatı konusunda sendikaların evet demediği bir şeye evet demeyiz”

Ağbaba, kıdem tazminatına ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:

“Keşke bunu referandumdan önce hükümet getirseydi, içeriğinin ne olduğunu bilebilseydik, şimdi ben biliyorum ki sendikacılarla konuşulmadı bu, işçilerle konuşulmadı, memurlarla konuşulmadı bu iş tamamen orada hazırlanan bir tezgah. Geçmişteki fonlara baktığımız zaman bu fonların temel amacı belirli yerlere kaynak aktarmak. Hükümet, geçmişte olduğu gibi işçinin üç kuruş maaşına göz dikmiş durumda. Kıdem tazminatı işçinin iş güvencesi, olmazsa olmazıdır, bu konuda umarız fona devredilmez, devredilirse biz sendikaların evet demediği bir şeye evet demeyiz, sendikalarla beraber, işçilerle birlikte olacağımızı söylemek istiyorum.”

“Demokrasi için her türlü bedel ödemeye hazırız”

“Dün hakkınızda hazırlanan dokunulmazlık fezlekesi Meclis’e gönderildi, Kılıçdaroğlu’nun da içinde olduğu bir fezleke bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?” sorusu üzerine ise Ağbaba, “Biz, bundan korkmuyoruz. Demokrasi için her türlü bedel ödemeye hazır olduğumuzu söylemek istiyoruz. Fezlekelerle, farklı şeylerle bizim gözümüzü korkutamazlar, biz bu demokrasi mücadelesinde birçok insan bedel ödüyor biz de bu bedeli ödemekten kaçınmayacağımızı belirtmek istiyorum. Bedeli ne olursa olsun, demokrasi mücadelesinde her türlü bedeli ödemeye hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum. Geçtiğimiz dönemde görüldü her türlü baskı, işten atılma, tehdit, cezaevi gibi uygulamalara rağmen Türkiye’de hala demokrasiyi savunan yüzde 50’nin üzerinde bir kesim var. Biz de o yüzde 50’nin üzerindeki kesimin arasında olmaktan onur duyuyoruz, onlar adına da her türlü bedeli ödemeye hazırız” ifadelerini kullandı.

“Baklavacı da FETÖ’cü var, börekçi de işçi de memur da var Meclis’te yok. Buna kimse inanmaz, buna kargalar da güler”

Bir gazetecinin, “AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli ile ilgili açıklamalarda bulunmuştunuz, onun da hakkında yasama dokunulmazlığının kaldırılması ile ilgili bir fezleke hazırlandı, onun özelinde de ne söylersiniz?” sorusu üzerine Ağbaba, “Biz, suçun bireysel olduğuna inanıyoruz yani Şaban Dişli’nin cezalandırılmasından yana değiliz. Ancak bu evrensel kuralın herkese uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. Son kararnamede atılan subaylara, askerlere veya öğretim üyelerine baktığımız zaman kiminin kardeşinin kiminin akrabasının böyle bir işin içerisinde olduğu söyleniyor. Bu tamamen hukuksuzluktur, hukuk askıya alınmıştır. Görevden atılan akademisyenlere bakın, geçmişte görevden alınan akademisyenlere bakın tamamen Türkiye’de hukuk askıya alınmıştır ve maalesef insanlar Türkiye’nin haline gülmektedir. Ancak şunu da belirtmek lazım mutlaka siyasi ayağında kimlerin olduğu da ortaya çıkarılmalıdır. Baklavacı da FETÖ’cü var, börekçi de işçi de memur da var Meclis’te yok. Buna kimse inanmaz, buna kargalar da güler. Ayrıca bakın herkesin imamı çıkıyor, her yerde imam var şimdi bu yerel yönetimlerin imamı kim? Ankara’daki imam kim? Aslında belli Ankara’nın imamı az ileride oturuyor aslında belli ama kimse bunu cesaretle söyleyemiyor. Kim olduğunu biliyorsunuz, kitap yazıyor yani akıl alır gibi değil FETÖ ile solu ilişkilendiriyor. FETÖ ile solu ilişkilendirmeye kalkan imamdır, böyle bir ilişki olabilir mi? Solun tarlasında FETÖ yetişebilir mi?” diye konuştu.



“7 milyon 100 bin tane işsiz var”

Türkiye’de şu anda 7 milyon 100 bin tane işsizin olduğunu söyleyen Ağbaba, şunları kaydetti:

“Resmi rakamlar 4 milyon. Türkiye tarihinin en çok işsizi olduğu günleri yaşıyoruz. Maalesef ayırmadan her kesimden işsizlik gittikçe artıyor, bundan sonra da artacak gibi görünüyor. Umarız Türkiye bugünleri el birliği ile aşarız.”

Ağbaba, partilerinde işleyen bir sürecin olduğunu ve olağan kongre sürecinin ilerleyen günlerde başlayacağını olağanüstü kurultayın bir mantığı olmadığını, bu çağrıyı yapanları da anlamanın mümkün olmadığını ve kurultay sürecinin işleyeceği bilgilerini verdi.

Kıdem Tazminatı

“Kıdem tazminatına ilişkin görüşmelerde fonlu sisteme devredilmesi ile ilgili sizden bir görüş alındı mı? Hükümet yetkilileri ile bir görüşmeniz oldu mu?” sorusu üzerine DİSK Genel Başkanı Kani Beko, “Bir dönemlerde mevcut siyasal iktidar şöyle bir ifade kullandı: ‘Bu memlekette fakir fukara çok, ne yapılması gerekir? Fakir fukara fonu kurulması gerekir’ dediler, fakir fukara fonu kurdular akıbetinin ne olduğunu hiç kimse bilmiyor. Daha sonra gelen Başbakan dedi ki: ‘Türkiye’de işçiler tasarruf yapamıyorlar’, tasarruf teşvik fonunu kurdular, DİSK ilk defa Kocaeli’nde çok büyük bir miting yaptı o dönemlerde 6 milyar tasarruf teşvik fonunda paramız vardı, onları talep ettik, 54. Hükümet Sözcüsü çıktı dedi ki: ‘Tasarruf teşvik fonlarında 5 kuruş para yok’, kayıtlarda var bu ve ondan sonraki gelen Başbakan kürsülerden dedi ki: ‘Biz, kesinlikle işçilere ev yapacağız, onları ev sahibi yapacağız’ dediler konut edindirme fonu kurdular, bizden de ellişer lira para kestiler. O zamandan bu zamana Türkiye’de milyarlarca konut edindirme fonu adı altında bizden para kestiler, bir tane ev sahibi olan işçi yok. 2002 yılında AKP döneminde işsizlik fonu kuruldu, işsizlik fonu kurulduğu dönemlerde DİSK olarak biz çok destek verdik ve dolayısıyla kurulduğu günden bu yana işsizlik fonunda bugün 105 milyar paramız olması lazım, bu para sizin paranız. Baktığımızda Sayın Başbakan Binali Yıldırım, Ulaştırma Bakanıyken patronlar sanki açlık sınırında yaşıyorlarmış gibi oradan 25 milyarı karayollarına aktarmış bu da yetmemiş bir de işverenlere sigorta primi adı altında 25 milyar da işsizlik fonundan aktarmış yani 50 milyar. 15 yılda işsiz kalan insan olmaktan kaynaklanan temel ihtiyaçlarını giderebilmek için bir maaş alması gereken işsizlere ise verdikleri 11 milyar para” şeklinde konuştu.



“Bireysel emeklilik fonundaki kaynağı Kanal İstanbul Projesi’ne aktaracaklar”

“Şimdi gündemde kıdem tazminatlarımız var, kıdem tazminatlarını bireysel emeklilik fonuna yatırmak istiyorlar, bireysel emeklilik fonunda paralar belli bir noktaya geldikten sonra yapamadıkları bir proje var, Kanal İstanbul Projesi ve bu bireysel emeklilik fonundaki kaynaklar şimdiden söylüyorum Kanal İstanbul Projesi’ne gidecek” diyen Beko, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hatırlarsanız 1973 yılında Şili’de Faşist Pinochet bir darbe yaptı. Darbeden sonra ilk yaptığı şey neydi biliyor musunuz? Şili Meclisinden bireysel emeklilik fonunu geçirdi, o zaman anlayamadılar ne anlama geldiğini ama 3 ay önce Şili’de 500 bin emekli ayağa kalktı ve yürüyüş yaptı. Ben buradan uyarıyorum sizin bireysel emeklilik fonundan 2 ay içerisinde çıkma hakkınız var sakın ola bireysel emeklilik fonu tuzağına düşmeyin. Önümüzdeki günlerde göreceksiniz evet verenler de hayır verenler de bu toprakların insanları. Biz bu ülkede eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik sosyal bir anayasa talebimiz olduğundan dolayı hayır oyu kullandık, önümüzdeki dönemde de kıdem tazminatları bizim kırmızı çizgimiz, yapacağımız görüşmelerde de kesinlikle kıdem tazminatlarına dokunmayın ve yapılacak olan Üçlü Danışma Kurulu’nda işçinin bu son kalesi, iş güvencesi, işçinin hayalidir. Dolayısıyla hayallerini de yıkmayın, Çalışma Bakanına da diğer bakanlara da bunları söyleyeceğiz.”
Kaynak: İHA