Lösemi Hastası Ege Bebek İlk Doğum Gününü Kutladı

1 yaşına giren lösemi hastası Emir Ege bebeğin hayata tutunabilmesi için sadece 3 tüp kana ihtiyaç var.

Lösemi Hastası Ege Bebek İlk Doğum Gününü Kutladı
Sevgi ve Yiğit Alaydın çiftinin 7 yaşında Halil Efe ve 1 yaşına bugün giren Emir Ege adında iki oğlu var. Emir Ege’nin babası Yiğit Alaydın, “Ege’leri yaşatmak için sadece 3 tüp kan bağışında bulunun” dedi.

İHA muhabirine konuşan Alaydın çiftinin tek umudu uyumlu bir vericinin bulunması çünkü doktorların ifadesine göre Ege bebeğin çok az zamanı kaldı.

“İstediğimiz tek şey sadece 3 tüp kan”

Emir Ege’nin 7 aylık olana kadar hiçbir sorunu olmadığını ifade eden baba Alaydın, 7. aydan sonra aslında normal sayılabilecek ateş, ishal gibi rahatsızlıklarının başladığını dile getirdi. Yaklaşık bir buçuk ay bu şekilde bir süreç geçirdiklerini kaydeden Alaydın, daha sonrasında Emir Ege’nin ateşinin hiç düşmemeye başlamasıyla başvurdukları hastanede yapılan testler sonucu, iliğinde bir zayıflama görüldüğünü ve bu noktadan sonra hastalık sürecinin başladığını ifadi etti. Emir Ege ve tüm Emir Ege’ler için bir kampanya başlattıklarını söyleyen Alaydın, “Gönüllüler sayesinde Gaziantep’te başlattığımız bu kampanyanın tüm Türkiye’ye yayılmasını diliyoruz. Bizim istediğimiz tek şey sadece 3 tüp kan verip, kök hücre bağışında bulunmaları. Emir Ege’nin şu an ilik nakli olması gerekiyor. Emir Ege’leri yaşatmak için sadece 3 tüp kan bağışında bulunun. 5 dakikanızı ayırarak bir çocuğu yeniden hayata kavuşturabilirsiniz” şeklinde konuştu.

Oğlunu 19 yaşında lösemi hastalığından kaybeden ve gönüllü olarak kendini bu şekilde hasta olan çocuklara adayan Çiğdem Kuzucu da, Yiğit Alaydın ile tesadüfen tanıştığını ve Ege bebek için bir kampanya düzenlediğini ifade ederek, bu kapsamda Türkiye’den de birçok insanın destek olduğunu kaydetti.

Kuzucu, kök hücre konusunda insanların ön yargılarına ve korkulara ilişkin şu açıklamada bulundu:

“Bu belden alınan bir sıvı veya ameliyat değil, organ bağışı değil. Hiçbir ilgisi yok. İlk önce kök hücre merkezlerine veya Kızılay’ın merkez noktalarına giderek “kök hücre bağışçısı olacağım” diyorsunuz ve mor kapaklı kan veriyorsunuz. Bu kanlar Sağlık Bakanlığına ve Dünya Bankasına gidip işleniyor ve bir hastayla uyuşması durumunda bakanlık sizi arayarak hala verici olup olmadığınızı soruyor ve onayladığınız takdirde bir hastanede kolunuzdan bir damar yolu açıyorlar. Kırmızı kanınızı alıyorlar ve içindeki beyaz maddeyi süzüyorlar. Bu işlem en fazla 2 buçuk saat sürüyor ve işlem bittikten sonra hasta normal hayatına dönebiliyor. Masrafları da Sağlık Bakanlığı karşılıyor. Türk Kızılay’ını ve Sağlık Bakanlığı’nı bu konuda kutluyorum, çok güzel çalışıyorlar. Emir Ege bizim umudumuz oldu, onun sayesinde o kadar çok donör bulduk ki.”

Anne Alaydın da çok zor bir süreç geçirdiklerini ve bugün doğum günü için yakınlarının yanlarında olmasından mutluluk duyduklarını belirtirken, yaşadıklarını ve duygularını dile getirmekte zorlandı.
Kaynak: İHA