GRAFİKLİ- Yemen'deki Kararlılık Fırtınası'nın Bin Günü

Yemen hükümeti, Husilerin 3 yıl önce ülke genelinde ele geçirdiği bölgelerin yüzde 80'ini koalisyon güçlerinin desteğiyle geri aldı Savaş kurbanlarının sayılarıyla ilgili net bir rakam olmamakla birlikte DSÖ'nün hastane verilerine göre, koalisyon güçlerinin operasyonu başlattığı tarihten bu yana 8 bin 810 kişi öldü Ülkede 19 milyon kişi fakirlik sınırı altında yaşarken kolera nedeniyle 2 bin 220 kişi hayatını kaybetti Operasyonlarda en çok Suudi Arabistan ile BAE can ve mühimmat kaybına uğradı.

ZEKERİYA EL-KEMALİ - Yemen'de koalisyon güçlerinin başlattığı operasyon bin gününü geride bıraktı ancak koalisyonun öncülüğünü yapan Suudi Arabistan'a halen balistik füze saldırısı düzenleyen Husiler yeterince zayıflatılamadı.

Suudi Arabistan'ın öncülüğünde 14 devletin katılımıyla oluşturulan koalisyon güçlerinin, eski Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih yanlılarına ve Husilere karşı operasyonları, 26 Mart 2015'te başlamıştı.

Koalisyon güçlerinin en belirgin hedefi, "Umuda Dönüş" ve "Kararlılık Fırtınası" ismini verdiği iki operasyonla Yemen'in tamamında Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'ye meşruiyeti ve devleti iade etmekti.

Birleşmiş Milletler (BM) örgütleri, Yemen'de savaşın başlama tarihini koalisyon güçlerinin operasyonlarının başladığı tarih olarak kabul ederken, hükümet, BM'ye savaşın başlama tarihini Husilerin başkent Sana'yı ele geçirdiği 21 Eylül 2014'ü esas alma çağrısında bulunuyor.

- Yoğun operasyonlar

Koalisyon güçlerinin operasyonlarının başlamasının üzerinden bin gün geçse de aralarındaki anlaşmazlıkların çatışmalara dönüşmesi ve akabinde Salih'in 4 Aralık'ta öldürülmesi sonucu aralarındaki ittifakın sona ermesine rağmen Husilerin gücü kırılamadı ve çatışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor.

Yemen hükümeti, Husilerin 3 yıl önce ülke genelinde ele geçirdiği bölgelerin yüzde 80'ini koalisyon güçlerinin desteğiyle geri aldığını belirtiyor.

Hükümet, ülkenin güneyindeki Aden, Lahic, Ebyen, Dali, Şebve, doğusundaki Hadramevt, El-Mahra ve Sokotra vilayetlerini kontrolü altında tutuyor.

Hadramevt, Mahra ve Sokotra kentlerine Husiler ya da eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’e bağlı güçlerce girilmedi ancak Hadramevt vilayetinin başkenti Mukella geçen süre içinde hükümet güçlerince El-Kaide’nin elinden kurtarılmıştı.

Yine bu kentlerin yanı sıra hükümet güçleri, Sana’nın doğusundaki petrol kenti Marib'i, ülkenin güneyindeki Taiz'in büyük bir kısmını, kuzeyindeki Hacce kentinin bir bölümünü, orta kesimindeki El-Beyda ve El-Hudeyde ilinin El-Huha ilçesini kontrolü altına almayı başardı.

Yemen hükümeti her ne kadar ülkenin büyük bir kesimini kontrolü altında tuttuğunu dile getirse de uluslararası gözlemciler, başkent Sana başta olmak üzere Kızıldeniz’de stratejik öneme sahip Hudeyde vilayetinin Husiler ile Salih’e bağlı güçlerin elinde bulunduğunu ifade ediyor.

Buna ek olarak Husiler ve Salih’e bağlı güçler Sana’nın dışında kuzeydeki Amran, Sa'da, Hacce, Cevf, başkent Sana’nın güneyinde Zemar, batıda Hudeyde, Rime, kuzeybatıda Mahvit ve ülkenin orta kesimlerinde İbb, Taiz ve El-Beyda vilayetlerinin bazı bölgelerini elinde tutmaya devam ediyor.

Koalisyon güçleri, özellikle de savaşçıların büyük bir kısmına sahip olan Islah Partisi'nin Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile yakınlaşması ve Salih yanlısı güçleri de kendisine katmasının ardından, Husilerle mücadele için tüm siyasi ve askeri güçlerden oluşan geniş katılımlı bir blok kurmayı hedefliyor.

Koalisyon güçlerinin Husilere karşı farklı gruplarla fikir birliğine varması, stratejik Hudeyde iline ilerleme kapsamında ani saldırılar düzenlenerek Huha'nın kontrol altına alınmasını sağladı.

Buna ek olarak BAE'nin Islah Partisi'ne yönelik tutumu nedeniyle uzun süre ilişkilerin kesilmesinin ardından ülkedeki güney ve kuzey güçlerinin ilk defa birleştiği Şebve'deki Beyhan ilçesinde kontrol sağlandı.

Başkent Sana'nın kontrol altına alınmasıyla ilgili ise gözlemciler bunun Husilerin gücünü kıracağını ve dolayısıyla koalisyon güçlerini önümüzdeki günlerde Sana'nın doğusunda kara operasyonlarını ve hava saldırılarını yoğunlaştırmaya sevk edeceğini belirtiyor.

- Can kayıpları ve insani durum

Savaş kurbanlarının sayılarıyla ilgili net bir rakam olmamakla birlikte Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) hastane verilerine göre, koalisyon güçlerinin operasyonu başlattığı tarihten bu yana 8 bin 810 kişi öldü, yaklaşık 51 bin kişi yaralandı.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Ofisi de savaşta en az 5 bin 500 sivilin öldüğünü belirtiyor.

Ölü ve yaralıların yanı sıra savaş 27,4 milyon nüfusa sahip ülkede 7 milyonu açlıkla karşı karşıya olmak üzere 19 milyon kişinin fakirlik sınırı altında yaşamasına neden oldu.

Sağlık sektöründe ise durum son derece kötüye gitti ve ülkede yayılan salgın hastalıklardan kolera nedeniyle 2 bin 220 kişi, difteri hastalığından da 35 kişi hayatını kaybetti.

- Askeri maliyet

Koalisyon güçlerinin operasyonları başlatmasından bu yana yaklaşık 3 yıl geride kalırken operasyonların askeri maliyetinin miktarı net olarak bilinmiyor ancak koalisyonun başını çeken Suudi Arabistan ve BAE operasyonlarda en çok can ve mühimmat kaybı yaşayan ülkeler oldu.

Gözlemciler, Yemen'deki savaşa katılan tarafların özellikle can kaybı başta olmak üzere diğer kayıplarını da tam olarak açıklamadığını dile getiriyor.

Suudi Arabistan, en çok can kaybını Yemen sınırında verdi. Şiddetli çatışmaların gerçekleştiği 6 ay gibi bir sürede burada 120'den fazla askerini kaybetti.

BAE de operasyonlar sırasında bazı subay ve pilotlarını kaybetmişti. Husilerin, Yemen'in doğusundaki Marib vilayetinde bulunan Safir bölgesinde koalisyon güçlerine ait bir askeri kampa 4 Eylül 2015'te düzenlediği balistik füze saldırısında 22 BAE askeri ölmüştü.

Askeri teçhizat açısından ise koalisyon güçleri 13 savaş uçağını kaybetti ve bunların arasından 6 uçağı düşen BAE ilk sırada, Suudi Arabistan da 4 uçak kaybederek 2'nci sırada yer aldı.

Koalisyon uçaklarının ilki 12 Mayıs 2015'te düşmüştü ve Fas'a ait uçağın pilotu öldürülmüştü. Daha sonra bir Bahreyn, bir de Ürdün savaş uçağı düşmüştü.
Kaynak: AA