CHP TBMM Grup Toplantısı

Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (1) '12 Mart 1971 darbesi, 12 Eylül 1980 darbesi kendi hukukunu yaratmıştır. 20 Temmuz 2016 sivil darbe, o da kendi hukukunu yarattı ve devam ediyor' '(Şırnak'ta kaçak kömür ocağındaki göçük) Oysa kaçak değildi, ihaleyle verilmişti. İhale de zaten Resmi Gazete'de yayımlanmış. Bir bakan yalan söyler mi? Dokularına işlemiş bunların. O yalan söyleyen bakanın görevi bırakması lazım'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "12 Mart 1971 darbesi, 12 Eylül 1980 darbesi kendi hukukunu yaratmıştır. 20 Temmuz 2016 sivil darbe, o da kendi hukukunu yarattı ve devam ediyor." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin bir sorunlar yumağı altında olduğunu belirterek, kimseden umutsuzluğa kapılmamasını istedi.

"Sözüm söz. Bütün bu sorunlardan Türkiye'yi arındıracağım." diyen Kılıçdaroğlu, hapishane değil, fabrikalar yapacağını söyledi.

Türkiye'deki taşeron işçi sorununu ilk kez kendisinin dile getirdiğini vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, "Tamamına sahip çıktım. Sizin haklarınızı savunmak benim boynumun borcudur." ifadesini kullandı.

Aylardır Enis Berberoğlu'nun hapiste olduğunu ve geçtiğimiz günlerde bir fıtık ameliyatı geçirdiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Beni üzen ameliyat geçirmesi değil, bu ameliyatı havuz medyasının istismar etmesi oldu. Enis Berberoğlu ameliyattan sonra tekrar hapishaneye gitme kararı aldı, bunlara ibretlik olsun diye. Emin olun insan düşmanına dahi insanca davranmalı. Bunların gözü o kadar kararmış ki kim yanında değilse 'herkesin yok edilmesi lazım' diye düşünüyorlar. Enis Berberoğlu içeride boş durmadı, bir kitap yazdı, bu kitabın bütün gelirlerini gazetecilik stajı yapan öğrencilere verecek. Ergenekon, Balyoz davalarında bir Silivri külliyatı oluşmuştu, onlarca kitap çıktı. Şimdi 20 Temmuz darbe külliyatı çıkacak. O külliyatlardan biri de budur. Mağdur olan harp okulları öğrencileri, askeri lise öğrencileri, işine son verilen akademisyenler... Bunların tamamı geleceğe bırakılan önemli notlardır, o kitapları yazan herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz."

- Tutuklu gazeteciler

Kılıçdaroğlu, tutuklu olan gazetecilerin serbest bırakılması gerektiğini savundu. Ali Bulaç, Nazlı Ilıcak, Altan kardeşler gibi bazı tutuklu gazetecilerin isimlerini söyleyen ve bir günahları bulunmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Eğer bir ülkede gazeteci hapisteyse o ülkede demokrasi yoktur, nokta." diye konuştu. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Adını saydığım bazı gazeteciler yazı yazdıkları dönemde belki bir cümle dahi CHP'yi övmemiştir. Bizi savunmak zorunda değiller, onlar gazeteci, 'kalemleri özgür olsun' diyorum. Onlar gazetecilik yaptığı sürece hep saygı gösterdim, şimdi hapisteler onların hakkını demokrasiye inanan biri olarak biz savunuyoruz ve sonuna kadar savunacağız."

Büyükada'da toplantı yapan aktivistlerin tutuklandığını hatırlatan ve bunların gizli bir toplantı yapmadığını savunan Kılıçdaroğlu, "Ne gizli toplantısı? Bu aktivistler daha önce AK Parti'nin bakanlıklarında da görev yapmışlar, yani beraber eğitim vermişler. Bunu yaptığınız sürece Türkiye dünyada itibar kaybediyor. Gazetecileri hapiste olan, aktivistler hapiste olan bir Türkiye itibar kazanamaz." dedi.

- Kayseri'deki kitap fuarında yaşananlar

CHP'ye oy versin, vermesin bütün insanların düşüncelerini özgürce söyleyebilmesi gerektiğini aktaran Kılıçdaroğlu, bazı belediyelerin zaman zaman kitap fuarları düzenlediğine dikkati çekti.

Kayseri Büyükşehir Belediyesinin de bir kitap fuarı düzenlediğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Çok güzel. Bu tür fuarlara her görüşten yazar gelir okuyucuyla buluşur. Yazarla okuyucu arasında sıcak ve samimi bir ortam oluşur. Kayseri'de de yapılıyor. İhsan Eliaçık hepimizin bildiği saygıdeğer bir insan. İnanç, din ve vicdan özgürlüğünü savunur. Dini içerikli çok sayıda eseri vardır. Yayınevi davet eder ancak fuarı düzenleyen belediye İhsan Eliaçık'ın oraya gelmesini yasaklar, bu belediye en büyük hakareti Kayserililere yapıyor. Kayserililer demokrattır, Kayseri düşünce özgürlüğüne önem verir, siz İhsan Eliaçık'ı davet eden yayınevine yasak getireceksiniz ancak polisler koruyacak, bu Kayserililere, düşünce özgürlüğüne getirilen büyük bir kısıtlamadır.

İhsan Eliaçık, 28 Şubat sürecinde tutuklanıp hapse atılan bir kişidir, mağdur olan birisidir. İbrahim Kaboğlu için de yasak getirilmiş. O da mağdur. Bunlar bizde demokrasi olmadığını, tek adam rejiminin olduğunu gösteriyor. Büyük bir ihtimalle tek adam telefon etmiştir, 'bunları içeri sokmayın' diye. Bekledim 'tepki gösterir mi?' diye göstermedi, demek ki talimat oradan gidiyor. Belediyede ne yapsın. 'Beni de istifaya zorlarlar' diye gereğini yapıyor."

- Şırnak'taki maden kazası

Şırnak'taki bir kömür madeninde yaşanan kazayı hatırlatan Kılıçdaroğlu, hayatını kaybeden 8 kişiden birinin 17 yaşındaki işçi olduğunu söyledi.

"17 yaşındaki bir çocuk kömür madeninde çalışmaya zorlanıyorsa herkesin oturup düşünmesi lazım. En başta da devleti yönetenlerin." diyen Kılıçdaroğlu, "Onlar 17 yaşındaki Sıddık'ı değil, ceplerini düşünüyorlar. O açıdan Şırnak'taki kardeşlerime sesleniyorum, Doğu, Güneydoğu'daki kardeşlerime sesleniyorum; artık şapkayı alıp önümüzde koyup düşünme zamanıdır. Kim senin lehine çalışıyor, kim haktan hukuktan adaletten yana, kim cebini doldurmaktan yana, sen düşün taşın." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, bu olaydan sonra ocağın kaçak çalıştırıldığına dair açıklama yapıldığını anımsatarak, şunları kaydetti:

"Oysa kaçak değildi, ihaleyle verilmişti. İhale de zaten Resmi Gazete'de yayımlanmış. Bir bakan yalan söyler mi? Dokularına işlemiş bunların. O yalan söyleyen bakanın görevi bırakması lazım. 8 işçinin kanı onun boynundadır. Kendi kabahatini gizlemek için 'maden ocağı kaçaktır' diye çıkıp konuşabiliyor. İhaleyi sen yapıyorsun, Resmi Gazete'de yayınlıyorsun, görevini yapmıyorsun, bir anlamda ölenleri suçluyorsun. Bu doğru değil."

- Uyuşturucuyla mücadele

Geçtiğimiz grup toplantılarında uyuşturucunun ne kadar tehlikeli oluduğuna değindiğini aktaran Kılıçdaroğlu, uyuşturucu kullanma yaşının 11'e kadar düştüğüne dikkati çekti.

Kılıçdaroğlu, uyuşturucunun özellikle çocuklar için büyük tehlike olduğuna vurgu yaparak, bu sorunun çözüm yerinin TBMM olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Peki sorun nasıl çözülecek? Önce oturup konuşulacak, sağlıklı bir teşhis, ardından yasalar çıkacak. Biz bu sorunu kendi sorunumuz kabul edip bir araştırma önergesi verdik. 'Bütün miletveklilleri oturup konuşalım, bu sorunu nasıl çözeceğimizi karara bağlayalım' diye. Biz bunu verdik, iktidar partisinin milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Uyuşturucu sorununun ayrıntılarını ortaya koymak ve çözüm üretmek için verdiğimiz önergeyi AK Parti milletvekilleri reddetti. Bütün annelere sesleniyorum; bunun hesabını AK Parti milletvekillerine sorun. 'Siz çocukları mı savunuyorsunuz, uyuşturucu baronlarını mı savunuyorsunuz' diye sorun anneler. Soracaka mısınız? Söz mü?"

- OHAL'in uzatılması

OHAL'in yeniden 3 ay uzatıldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, darbe girişiminden hemen sonra Çankaya Köşkü'nde Başbakan Binali Yıldırım ile yaptığı görüşmeyi anımsattı.

Yıldırım'ın çok kısa bir süre için OHAL ilan edileceğini ifade ettiğini, ancak sürenin bir yılı aştığını belirten Kılıçdaroğlu, bir halkın bir de "sarayın 15 Temmuz'u" olduğunu ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Halkın 15 Temmuz'un da insanlar sokağa çıktı. 250 şehidimiz, çok sayıda gazimiz var. Darbeyi engellediler. Burada en ufak bir tereddütümüz yok. Ama bir de 15 Temmuz'u fırsat bilip OHAL ilanıyla bir sivil darbe ortamı hazırlayan sarayın 15 Temmuz'u var. Biz sarayın 15 Temmuz'una karşıyız, herkes bunu böyle bilsin. Binlerce kişiyi hapse attılar. Yüzlerce kişi işkenceden geçti. 'İşkence yapıyoruz' diye BM'ye yazı gönderdiler. 'Hukukun üstünlüğünü ihlal edeceğiz' diye BM'ye yazı gönderdiler. Her darbe kendi hukukunu yaratır. 12 Mart 1971 darbesi, 12 Eylül 1980 darbesi kendi hukukunu yaratmıştır. 20 Temmuz 2016 sivil darbe, o da kendi hukukunu yarattı ve devam ediyor. 20 Temmuz sivil darbesi, herkes bu tarihi hafızasının bir yerine yazsın. 20 Temmuz darbesi süreci içindeyiz."

(Sürecek)

Kaynak: AA