Lisinia'nın 'Gönüllü Çobanları'

Burdur Gölü'nü kurumaktan kurtarmak için Lisinia Doğa Merkezince küçükbaş hayvancılığın desteklenmesi amacıyla yürütülen projede görev yapan biri Alman, üç üniversite öğrencisi genç kız, gönüllü olarak keçi otlatıyor Gönüllü çobanlardan Temur: 'Daha önce çoban olacağımı hiç düşünmemiştim. Gerçekten çok güzel bir duygu' Lisinia Doğa Merkezi Proje Sorumlusu Sarıca 'İnsanlar büyükbaş hayvancılıktan kar edebilmek için çok fazla mısır ve yonca ekmeye başladılar. Mısır ve yonca çok su tüketmeye başladı. Küçükbaş hayvancılık ile mısır ve yonca ekmeden Burdur Gölü'nün ve sulak alanların korunabileceğini düşünüyoruz'

Kuruma tehlikesiyle karşı karşıya olan Burdur Gölü'nü kurtarmak için Lisinia Doğa Merkezince yürütülen projede, biri Alman, üç üniversite öğrencisi genç kız, büyük baş hayvanlara göre daha az su tüketen keçilere gönüllü olarak çobanlık yapıyor.

Almanya'da tıp öğrenimi gören ve Erasmus programı ile Türkiye'ye gelen Rika Remmert, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde okuyan Ezgi Temur ile Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Genetik Bölümünde öğrenim gören İrem Ömeroğlu, her gün sabah erken saatlerde Lisinia Doğa Merkezindeki keçileri alarak Burdur Gölü kıyısına otlatmaya götürüyor. Öğrenciler, akşam saatlerine kadar keçileri otlatıyor.

Almanya'dan Türkiye'ye gelen gönüllülerden Rika Remmert, gazetecilere yaptığı açıklamada, keçileri çok sevdiğini söyledi. Keçilerin çok güzel hayvanlar olduğunu belirten Remmert, 'Buraya çoban olmak için geldim. Burası cennet gibi çok güzel bir yer. Lisinia'da açık havada çalışmayı seviyorum ve buranın tadını çıkarıyorum. Çok mutluyum.' dedi.

Lisinia'ya İstanbul'dan gelen Ezgi Temur da Burdur Gölü'nün kuruma tehlikesi altında olduğunu ve gölü kurtarmak için yürütülen projeye destek vermek istediklerini dile getirdi. Temur, 'Büyükbaş hayvancılığı değil küçükbaş hayvancılığı destekliyoruz. Çünkü keçiler daha az su tüketiyor. Daha önce çoban olacağımı hiç düşünmemiştim. Gerçekten çok güzel bir duygu.' diye konuştu.

- 'Hem çobanlık öğrenip hem de doğal hayata katkıda bulunuyorlar'

Lisinia Doğa Merkezi Proje Sorumlusu Öztürk Sarıca, 1990'lı yıllardan sonra Toros Dağları'nın büyük bölümünde keçi yetiştiriciliğinin yasaklandığını kaydetti.

Bunun da ülkede 'et kaybına' neden olduğunu vurgulayan Sarıca, yeterli et stoku olmadığı için yurtdışından hayvan getirilerek bu soruna çözüm bulunmaya çalışıldığını ifade etti.

Sarıca, daha sonra Türkiye'de büyükbaş hayvancılığın yaygınlaştığını belirterek, 'İnsanlar büyükbaş hayvancılıktan kar edebilmek için çok fazla mısır ve yonca ekmeye başladılar. Mısır ve yonca çok su tüketmeye başladı. Biz bu durumun etkisini, Burdur Gölü'nün çekilmesi şeklinde görüyoruz. Küçükbaş hayvancılık ile mısır ve yonca ekmeden Burdur Gölü'nün ve sulak alanların korunabileceğini düşünüyoruz.' dedi.

Lisinia Doğa Projesi ile hem Türkiye'nin doğal et ihtiyacını karşılamak hem de sulak alanların suyunun tüketilmemesi adına küçükbaş hayvancılık yapmaya başladıklarını dile getiren Sarıca, ileride Honamlı keçisinin gen kaynağını muhafaza ederek genleri Türkiye'ye dağıtmak istediklerini anlattı.

Sarıca, yurtiçi ve yurtdışından pek çok gönüllünün projeye destek verdiğini vurgulayarak, gönüllülerin Lisinia'da hem çobanlığı öğrendiğini hem de doğal hayata katkıda bulunduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: AA