Kanseri İki Kez Yendi, Şimdi Hastalara Umut Oluyor

İzmir'de önce böbrek, ardından meme kanserinden tedaviyle kurtulan Mine Keçeciler, şimdi aynı hastalığa yakalananlara moral veriyor Keçeciler: 'O süreci yaşarken iyi bir örneğe, 'O başardıysa ben de başarabilirim' mesajına ihtiyacım vardı. Bu süreci atlatmışken, orada hala tedavi gören kardeşlerimin, amcalarımın, teyzelerimin olduğunu bilirken evde oturamazdım' 'Hayat hiç bırakılmayacak, terk edilmeyecek kadar güzel. Kanser hiçbir şeye engel değil. Tam tersi hayatı farklı algılamanıza neden oluyor'

GÜLCAN KAPLAN - İzmir'de önce yakalandığı böbrek, ardından meme kanserini yenen 43 yaşındaki Mine Keçeciler, diğer hastalara umut oluyor.

Kanser olduğunu söylediklerinde ilk başta kendi deyimiyle 'duvara toslamış' gibi hissedip karamsarlığa düşen Keçeciler, hastalığı yenme konusundaki kararlılığının yardımıyla, gördüğü tedavi sonrası sağlığına kavuştu.

'Biz Bize Yeteriz' ve İzmir sorumluluğunu üstlendiği 'Ümitliyiz' gruplarıyla çalışmalar yapan Keçeciler, kansere yakalananlara, kendisi gibi hastalığı yenmeleri için moral veriyor, umut ve direnç kaynağı olmaya çalışıyor.

Keçeciler, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 10 yıl önce böbreklerindeki ağrı nedeniyle konulan yanlış teşhis sonrası, 1 sene tedavi gördüğünü söyledi.

Sonrasında üniversite hastanesine gittiğinde böbrek kanseri teşhisi konulduğunu, ameliyatın ardından kemoterapi gördüğünü anlatan Keçeciler, şöyle konuştu:

'Zorlu bir süreçti. Tedavinin yan etkileri zorladı. Ama hiç problem değil, yatakta da olsa hayata tutunmaya devam ettim. İnternet üzerinden araştırmalar yaptım. Aynı süreci yaşayanlardan deneyimlerini öğrenmeye çalışırken 'Ümitliyiz Biz Kanser Hastaları Platformu'nun varlığını öğrendim ve dahil oldum, el ele, yürek yüreğe yürüdük. Bir yandan hayata tutunmaya çalışırken, bir yandan da benimle aynı süreci paylaşan hastaları hayata tutundurmaya çalıştım. Daha da güçlendim, daha da kendime geldim.'

Hastalık sürecini yaşarken iyi bir örneğe ihtiyaç duyduğunu belirten Keçeciler, 'O başardıysa ben de başarabilirim mesajına ihtiyacım vardı. Bunu bilirken ve ben bu süreci atlatmışken, orada hala tedavi gören kardeşlerimin, amcalarımın, teyzelerimin olduğunu bilirken, evde oturamazdım.' dedi.

Aradan geçen 5 yıl sonunda bu kez meme kanserine yakalandığını bildiren Keçeciler, 'Hastalığı bir kez yendim, yine yenerim' diyerek tedaviye başladığını dile getirdi.

Keçeciler, 'Çok şükür onu da geride bıraktım. Bu 10 yıllık süreçte gönüllü işlerden, dostluklardan hiç vazgeçmedim. Onlarla ayakta durmaya çalıştım. Doktorlarım, hemşirelerim, annem, ailem, sevdiklerim, onlar pes etmediler en başta. Onların gözlerindeki o ışığı gördükçe 'Evet, ben de tutunmalıyım' dedim ve el ele, hep birlikte başardık.' dedi.

Tedavi sırasında hızla kilo verdiğini, 1,5 yıl yatağa ve tekerlekli sandalyeye bağımlı kaldığını, kaşının, kirpiğinin, saçının döküldüğünü kaydeden Keçeciler, 'Ama hiçbirinin önemi yoktu. Dökülmeden önce zaten berbere 'Evet, vur saçlarımı' demiştim. 'Kel kadınlar güzeldir' dedim. Bu şekilde kendimi motive ettim.' ifadelerini kullandı.

Lise yıllarından sonra yollarının ayrıldığı ve hastane sürecinde tekrar karşılaştığı arkadaşıyla evlendiğini belirten Keçeciler, 'Kanser ve evlilik birbiriyle bağdaştırılmıyor. Ben de eşimin karşısına bu engelle çıktım. Tek bir cümlesi beni olumlu bakmaya itti. 'Bu hayatta alacağın tek nefes varsa, ben o nefese talibim.' Bizim yolculuğumuz da böyle başladı.' diye konuştu.

- 'Nefes aldıkça ümidimiz var'

Tedavi boyunca hayata bağlanmanın ve ümidini kaybetmemenin ipuçlarını keşfettiğini dile getiren Keçeciler, hastalara şu tavsiyelerde bulundu:

'Hayat hiç bırakılmayacak, terk edilmeyecek kadar güzel. Kanser hiçbir şeye engel değil. Tam tersi hayatı farklı algılamanıza neden oluyor. Şunu hatırlıyorum. Yıllarca pek çok şeyin farkına varamamışım. Yatağa bağımlılıktan sonra beni ilk kez kahvaltı sofrasına getirdiklerinde bahçemizdeki turunç ağacını gördüm. Annem perdeyi açtığında ağaçla karşı karşıya geldim. Dedim ki 'Ne kadar canlıymış renkleri ve bunu şimdi fark edebiliyorum.' Nefes aldıkça ümidimiz var. Her nefes bir ümit demek. Ve sonuna kadar inanmak, gayret etmek gerekiyor. 10 yıldır hep yaptığım bir şey var. Her sabah kalkınca aynada kendilerine bakıp 'Günaydın, seni seviyorum. Bugünü de atlatacağız ve her şey çok güzel olacak' desinler.'

Kaynak: AA