Alt Komisyon'un Terör Konusunda Hazırladığı Taslak Rapor Görüşüldü

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, teröre ilişkin alt komisyonun hazırladığı taslak metnin en önemli mesajının, ''Herkes artık yorulmuş, bu kan ve çatışma ortamı bitsin'' olduğunu söyledi.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde, Terör ve Şiddet Olayları Kapsamında Yaşam Hakkı İhlallerinin İncelenmesine Yönelik Kurulan Alt Komisyon'da, hazırlanan taslak rapor görüşüldü.

Üstün, toplantıda yaptığı konuşmada, raporun, can kaybını gerçeğe en yakın ortaya koyan bir rapor olduğunu ifade ederek, faili meçhullerle ilgili tartışmalı bir rakam, iç infazlarla ilgili belirsiz bir durum olduğu için bunları rapora koymadıklarını söyledi.

Raporu faydalı bulduğunu belirten Üstün, ''Bunun en önemli mesajı, herkes artık yorulmuş. Herkes artık, 'yeter' diyor. 'Bu kan ve çatışma ortamı bitsin' diyor. Dağda oğlu ölmüş, bir oğlu da dağda olan kişiden dahi, 'bu işten bıktık, geçmişi unutmaya hazırız' diyen ifadeleri kulağımla dinledim. Bu raporun verdiği mesajlar çerçevesinde olumlu olduğunu düşünüyorum'' dedi.

Farklı görüşleri de ihtiva eden raporun, sorunun ortaya konulması açısından önemli olduğunu vurgulayan Üstün, ''Çünkü, 'bir kişinin ölmesi trajedi, binlerce kişinin ölmesi istatistik' diye bir şey var. Biz bu ölenlerin istatistik olmadığını, her birinin kendi dünyasında acı olduğunu görmüş durumdayız'' diye konuştu.

Üstün, ayrıca, Meclis'in bu alanda bir çalışma yapmış olmasının da son derece önemli olduğunu dile getirdi.

Terör Alt Komisyonu Başkanı ve AK Parti Amasya Milletvekili Naci Bostancı, çalışma ve taslak raporun hazırlanmasına ilişkin bilgi verdi.

''Bazen insanlar neler yaşadıklarını konuşmak istemezler. Kayıplara ilişkin çekilen acıların kişisel bir mahremiyet taşıdığına dair ortak kanaat vardır. Ama biz bu dünyaya biraz girebildik'' diyen Bostancı, Türkiye'nin 30 yıldır insani, toplumsal, politik ve kanlı bir süreç yaşadığını belirtti.

Bostancı, şöyle devam etti:

''Biz şunu gördük. Doğrudan doğruya terör mağduru olan insanlar, başkalarının onlar adına konuşurken iddia ettikleri gibi, kanı kanla yıkamak istemiyorlar. Aksine ne zaman ve her ne şekilde olursa olsun, kaybedilen hayatlara ilişkin bir haberle karşılaştıklarında kendi yaraları akıllarına geliyor. Terör sürdükçe devam edecek olan matemlerini bu tür haberler üzerinden devam ettiriyorlar. 30 yıl sonra insanlar halen matemlerini sürdürüyor. Matemleri bitmiş değil. Bir gün ülkede kan dökülmezse öyle analaşılıyor ki herkesin matemi o zaman noktalanacak. Böyle bir ortam oluşturmak herkesin görevi. Bizim çalışmamızda buna mütevazi bir katkı. Burada farklı fikir ve yaklaşımlar olabilir ama işin insani resmi esas alındığında muhataralı anlatımların sona erdiği, ortak duyarlılıkların öne çıktığı toplantılar yaşadık. Herkesin gözlerinin yaşardığı haller oldu. İnsan acılarının olduğu yerde politik pozisyonlar anlamını yitirir, insanlık öne çıkar.''

-''Altına imza attığım rapor değil''-

MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu da bir usul hatası olduğunu, alt komisyon raporunun hiç haberi olmadan hazırlandığını iddia ederek, raporun tüm alt komisyonun görüşlerini yansıtmadığını söyledi.

Halaçoğlu, ''Bir çok soru işareti koyduğum sıkıntılar var. 266. sayfada, benim ağzımdan, '1031 isyanda olduğu gibi' diye bir ifade kullanılmış. Ben böyle bir isyandan bahsetmedim. Terörün nasıl çözüleceğine dair komisyon kurmadık. Komisyonun kuruluş amacı dışında bazı ifadeler var. Oldu bitti ile getirilen bir rapor var. Bu alt komisyon raporu değil. Alt komisyon ise ben yokum içinde. Bu rapor benim fikirlerimi yansıtmıyor. Görüşmedik, tartışmadık. Altına imza attığım bir rapor değil'' diye konuştu.

-Taslak raporun sızdırılması tartışması-

Bunun üzerine komisyon Başkanı Üstün, raporun yazım aşamasında olduğunu ifade ederek, ''Biz taslak raporla ilgili görüşleri aldıktan sonra basının karşısına çıkıp, 'Rapor budur' diyecektik. Bütün uyarılarımıza rağmen raporu üyelerimize gönderdikten sonra basın tarafından çoğaltılmaya başlandı. Raporun okunmadan medyayla paylaşılmış olması komisyona saygımız olmadığını gösteriyor. Raporun sızmış olması, el altından kaçak göçek verilmesi...Bir emek veriyoruz'' dedi.

Naci Bostancı, Halaçoğlu'na, raporda yer alan her türlü beyan ve tanığın, bilgisi dahilinde olduğunu söyledi.

Bostancı, bunu rapor olarak değil, taslak rapor olarak takdim ettiklerini ifade etti.

AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner de kesinleşmeyen raporun medyada yer almasının ahlaki olmadığını ifade ederek, raporu sızdıranın bilinmesi gerektiğini, kimsenin şeffaflığın arkasına sığınarak böyle bir şey yapmasının doğru olmadığını, raporun emanet verildiğini ve emanete ihanet edilemeyeceğini kaydetti.

CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal da doğu ülkelerinde kapının arkasına sığınmak için ahlak kavramının öne çıkarıldığını belirterek, ''Kim paylaştıysa teşekkür ediyorum, kutluyorum. Bilginin toplumla paylaşılması kadar güzel ne olabilir-'' diye sordu.

BDP İçel Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de her aşamada saydamlığın esas olduğunu düşündüğünü dile getirerek, milletvekilinin bildiğini, milletin de bilmesi gerektiğini savundu.

-Rapora ilişkin görüşler-

Daha sonra milletvekilleri rapor hakkındaki görüşlerini söylediler.

BDP'li Kürkçü, muhalefet şerhi ile yetinmek zorunda kalacağını belirtti.

''İsyanla mı karşı karşıyayız, terörizmle mi mi-'' diye soran Kürkçü, buna karar verilmesi gerektiğini ifade etti ve ''Karşı karşıya olduğumuz meselenin adının isyan olduğunu düşünüyorum. Bunu bir terörizmle mücadele konsepti adı altında ele alan temel yaklaşımla ortaklık kurmam mümkün değil'' dedi.

Kürkçü, Başbakan'ın 2005'te ''Kürt sorunu hepimizin sorunu'' dediğini, daha sonra da Kürt sorunu olmadığını söylediğini ve bunun rapora sinmiş olduğunu savundu.

AK Parti'li Mehmet Metiner de ''PKK'nın partisi olduğunu düşünüyoruz. Eğer Cumhuriyet savcıları buradaki saptamaya değer atfedip parti kapatacaksa bu bizi üzer. PKK'nın siyasi bir partisi vardır o da BDP'dir. PKK'nın partisinin olması bu sorunun çözümü için bize imkan sağlıyor'' dedi.

Metiner, Başbakan'ın inkar, asimilasyon politikalarına da son verdiğini belirterek, şunları söyledi:

''Sayın Başbakanımızın durduğu yeri de doğru okumak lazım. Sayın Başbakanımız resmi ideolojiyle de hesaplaşmıştır. CHP zihniyetinin inşa etmiş olduğu o resmi ideolojiyle de kurumlarla da hesaplaşmış bir hükümetin başkanıdır.

Kürt sorununu hala kabul etmeyen CHP'dir. Bu işin siyasal mimarı, bu zihniyeti yaratan CHP'dir. 1935'te Kürt raporunu hazırlayan İsmet İnönü'dür. Milli Şef'tir, CHP'nin Führer'idir. Ben isterim ki Hüseyin Aygün Başbakanı eleştirdiği kadar, sayın Kılıçdaroğlu'nu da, CHP zihniyetini eleştirsin. Bunu yapamayacağını biliyorum. Burada böyle bir açmazla karşı karşıyayız. Bazı atılan adımları küçümsemeye hakkınız yok.''

Dağdakilerin de bu ülkenin çocukları olduğunu ve onları düşman olarak görmek yerine, topluma kazandırılması gereken suçlu insanlar olarak görmek gerektiğini savunan Metiner, raporun terörle mücadelede yeni bir konsept olduğunu kaydetti.

CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün de Uludere raporunun 13 aydır yazılmamasını eleştirdi.

Aygün, Uludere raporunun hazırlanmamasının komisyonun gücünü ve prestijini zayıflatan bir durum olduğunu söyledi.

Raporda faili devlet olan olayların çok az yer aldığını ve ''Kürt sorunu'' denmemesini bir eksiklik olarak gördüğünü, bu olgunun bulunması gerektiğini kaydeden Aygün, raporda, müzakere sürecine çok büyük önem atfedildiğini söyledi.

Aygün, ''Yürümeyebilir. Görüşme başlar başlamaz, Paris'te 3 kadın öldürüldü. Sabote olabilir'' şeklinde konuştu.

Aygün, kendisinin CHP'ye yaptığı eleştirilerin bin de birini Mehmet Metiner'in siyasal İslam'a yapması halinde, CHP üyeliğinden istifa edeceğini belirterek, ''Başbakan'a bir konuda mesela cemevlerinin ibadethane olamayacağı konusunda, her gün herkesi haşlaması, grubunuzda hiç kimsenin bir konuda tek laf etmemesi...Bir konuda eleştirin, ben CHP üyeliğinden istifa edeceğim'' dedi.

-''Ben bu sorunu annelerin çözeceğine inanıyorum''-

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat ise raporun diğerlerinden farklı olarak insan odaklı olduğunu söyledi.

Terör konusunda hiçbir kaybı olmayan insanların daha radikal davrandıklarını, evladını kaybedenlerin çözüme daha yakın olduğunu ifade eden Eronat, ''Doğu'da, Batı'da dinlediğim herkes, 'bu işi bitirin' diyor'' dedi.

Rapora bir istatistik olarak bakılmasını istemediğini vurgulayan Eronat, ''Bizim acılarımız var bu raporda. Ben bu sorunu annelerin çözeceğine inanıyorum. Kadınlar daha bir sıcak ve farklı bakıyor olaya. En sevdiğinizi kaybetseniz bile karşı tarafla empati kurabiliyorsunuz. Dağdakiler de bizim çocuklarımız. Bütün sorunların sevgiyle çözüleceğine inanıyorum'' diye konuştu.

-''Eşek demedim, eşya dedim''-

Toplantı öncesi, CHP'li Tanal, gittiği bir mahkemede yaşadığı olayı anlatırken, salonu sivil polislerin doldurduğunu söyledi.

AK Parti'li Metiner'in, ''polis olduklarını nereden anladınız'' demesi üzerine Tanal, polislerin üzerinde yeleklerinin olduğunu belirtti.

Bunun üzerine CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, ''Sivil polis oldukları yüzlerinden anlaşılıyor. Çünkü insandan çok eşyaya benziyorlar'' dedi.

Aygün'ün ''eşya'' sözü, ''eşek'' gibi algılanması üzerine Aygün, gazetecilerin sorusuna ''Eşek demedim, eşya dedim. Eşek en azından işe yarıyor'' karşılığını verdi.

Muhabir: Esin Işık

Yayıncı: Kudret Topçu
Kaynak: AA