Beynimizin içindeki sinema perdesi - Serdar AKBIYIK

Yaz aylarının merakla beklenen filmi Başlangıç-Inception sonunda vizyona girdi. Christopher Nolan'ın yönettiği filmde birçok ünlü oyuncu yer alıyor. Leonardo DiCaprio yine onikiden vurmuş...


Yaz aylarının merakla beklenen filmi Başlangıç-Inception sonunda vizyona girdi. Christopher Nolan'ın yönettiği filmde birçok ünlü oyuncu yer alıyor. Leonardo DiCaprio yine onikiden vurmuş...

Sinema seyretmenin rüya görmek ile büyük benzerlikler taşıdığı yadsınamaz bir gerçek.  Rüyaların yönetmeni de, senaristi de biziz. Ama hep kontrolümüz dışında hikayeler görürüz uykuda. Beynimizin en gizemli fonksiyonudur belki de rüyalar. Christopher Nolan bu sefer kalemini ve kamerasını rüyalara çevirmiş. Üstelik muhteşem bir kadro kurmuş. Başrolde Leonardo DiCaprio yer alıyor. Caprio insanların rüyalarına girerek gizli bilgileri çalan bir hırsız. Ama bu yeteneği onun hayatının da mahvolmasına sebep olmuş. DiCaprio'nun canlandırdığı Dom Cobb karakterinin eşi Mal'ı 2007 yılında Kaldırım Serçesi ile bizleri kendine hayran bırakan, son dönemin en başarılı aktristlerinden Marion Cotillard canlandırıyor. DiCaprio ve Cotillard hiç beklemediğim bir uyum gösteriyorlar.

 KADRO ÇOK ZENGİN

Cotillard filmin gerilimini elinde tutan karakteri ve duygusallığı büyük başarıyla üstünde taşıyor. Kadroda daha kimler yok ki? Yılların eskitemediği isim Michael Caine, son dönemin kadın oyuncularının en kabiliyetlisi Ellen Page, Batman'deki o korkunç maskenin ardındaki rolüyle iyi oyunculuğunu herkese kanıtlayan Cillian Murph ve Joseph Gordon Levitt en ünlü isimler.

Yönetmen Christopher Nolan bütün bu kadroyu çok iyi kullanmış. Momento ile bütün ilgiyi üzerine toplayan Nolan kariyerinde zikzaklar çizdi aslında. En az gişe yapan filmi bile kötü değildi ama çizdiği karanlık tablolar ve dünyalar bazen izleyici tarafından izlenmek istenmedi. Mesela Momento'dan sonra gelen Insomnia. Ama Batman'in yeni çekimlerinin başarısını kimse tartışmadı. Zaten o filmdeki kadrosundan bir çok oyuncu ile Başlangıç filminde de beraber çalışmış Nolan. Momento'da nasıl zamana takmışsa yönetmen bu filmde de rüyalardan yola çıkarak yine bir zaman takıntısı var. Gerçekten iyi bir senaryo var karşımızda. Üstünde emek verilmiş ve gereğinden fazla derinliğe sahip bir çalışma. O kadar karışık olduğu anlar var ki izleyicinin öyküyü takip ederken zorluk çekeceğini düşünüyorum. Öyküyü kısaca anlatırsak; Dom Copp para karşılığı insanların rüyalarına girip bilgileri çalan ekibin başı.

SANAL BİR DÜNYA

Büyük bir şirketin patronu olan Saiko (Ken Watanabe) rakip şirketin yakın bir vakitte ölecek olan sahibinin oğlunun beynine bir fikir yerleştirilmesini ister. Bilgileri çalmaya alışık olan Copp şimdiye kadar yaptığının tersi bu işlemi büyük risklere rağmen kabul eder. Çünkü ABD'ye girişi yasaktır ve çocuklarından ayrıdır. Saiko bütün geçmişinin temizleneceğini söyler Cobb'a. Fransa'dan ABD'ye kadar sürecek olan uçuşta insanlar rüyalarının içinde ölüm kalım savaşı vereceklerdir.  Başlangıç-Inception'ın Matrix ile büyük benzerlik taşıdığını söylemeliyim. Sanal bir dünya var ama bilgisayarların yeşil ekranlarının ardında değil. Tam da biz insanların beyninde bu sanal dünya.

FİLMİN KÜNYESİ

Orijinal Adı: Inception

Yönetmen: Christopher Nolan

Senaryo: Christopher Nolan

Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Michael Caine, Ellen Page, Joseph Gordon-levitt, Cillian Murphy

Yapım: 2010, ABD, İngiltere, 142 dk.

Tür: Aksiyon, Gerilim, Gizem, Suç

Anneler ve Kızları

Kolombiyalı ünlü yazar Gabriel Garcia Marquez'in oğlu olan The Sopranos, Carnivale gibi dizilerin yönetmeni Rodrigo Garcia 9 Oda filmiyle büyük beklenti yaratmıştı ama 2008 yılında çektiği Passengers tam bir hayal kırıklığıydı. Televizyon dizileri çekmeye devam etsin, armut dibine düşmüyormuş derken Anneler ve Kızları'nı seyrettik. Birçok uluslararası festivalde gösterilen film İstanbul Film Festivali'nin de kapanış filmiydi. Bu filmin en büyük özelliği erkek yönetmenin elinden çıkmış çok başarılı bir kadın öyküsü olması. Anne olmak, sevgi eksikliği, kadının dünyaya karşı kullandığı seks gibi klasik silahların gölgesinde darmadağan olan hayatlar filmin odağında. Filmde erkekler ise tam anlamıyla eklenti gibi kalmış.

HAYAT KADAR DRAMATİK

Burada yönetmene çok da eleştiri gönderemiyorum çünkü kadın dünyasında erkek, aslında gerçekten de eklenti bir durumda kalıyor. Hırsı, açlığı ve zayıflığıyla biraz da hayatta oyuncak olan erkeğin sert bir tanımı var filmde. Ama önemli olan anne kavramının kadın üzerindeki etkisi tabii. Bir de doğal rakip olan anne kız ilişkisi. Özellikle baba etrafta olmayınca birbirini iten uç noktaların yine birbirine duyduğu mecburi sevgi ve ihtiyaç. Filmin başrolünde daha çok Annette Bening var. 14 yaşında hamile kalıp doğurduğu kızı başka bir aileye evlatlık vermek zorunda kalan ve bunun sarsıntısını atlatamayan orta yaşı geçkin bir kadın. Onun evlatlık verdiği kızın hayatı ise bence filmin en dokunaklı ve iyi anlatılmış hikayesi. Naomi Watts bu karakteri canlandırırken zaten ona duyduğumuz hayranlığı ikiye katladı. Bu filme mutlaka gidin mendillerinizi alın ve hazırlıklı olun. Hayatın kendisi kadar dramatik bir hikaye. Zaten biz de sinemayı bu gerçekliği yüzünden sevmiyor muyuz?

FİLMİN KÜNYESİ

Orijinal Adı:

MotherChild

Yönetmen: Rodrigo García Senaryo: Rodrigo García

Oyuncular: Annette Bening, Samuel L. Jackson, Naomi Watts, David Morse, Kerry Washington, Brittany Robertson Yapım: 2009, ABD, İspanya,125 dk.

Tür: Dram

Yepyeni Bir Hayat

Bu hafta gözyaşartan hikayelerin ağırlıkta olduğu filmlerin haftası oldu. Yepyeni Bir Hayat filmi Koreli yönetmen Ounie Lecomte'un gerçek hikayesinden yola çıkan çalışma. Üvey annenin baskısı yüzünden babası tarafından bakım evine gönderilen küçük kızın hikayesi klasik olmasına rağmen inanılmaz oyunculuklar ve müthiş bir yönetmenlik başarısıyla önemli bir yapım olarak tanımlanmaya hak kazanıyor. Bu tür klasik hikayelerde yetimhane ve çalışanları kötü gösterilir. Halbuki buna hiç gerek yok çünkü oradaki çocukların hikayesi yeterince dramatik. Yepyeni Bir Hayat'taki yetimhane tam tersi iyi görevlilerin ve sorumluluk sahibi öğretmenlerin yuvası. Her şey iyi olsa bile büyümekte olan bir çocuğun babası tarafından terkedilmesi onun yaşayacağı problemlerin gerçek sebebidir. Sevgi her şeyin ilacı. Ama hangi sevgi anne baba sevgisinin yerini tutabilir ki? Bu kadar acı bir sorunun cevabını vermeye çalışan bir film ne kadar dramatik olur varın siz düşünün. Üzüleceksiniz, belki boşluğa sarılacaksınız, bütün seyrettiklerinizin filmi çeken yönetmenin kendi tecrübeleri olduğunu bilmek üzüntünüzü daha da arttıracak. Ama unutmayın o yönetmen acısını bu filmde sizle paylaşmayı tercih etmiş. Size uzanan eli tutmanızı tavsiye ederim. İyi seyirler...

FİLMİN KÜNYESİ

Orijinal Adı Yeo-haeng-ja

Yönetmen Ounie Lecomte

Senaryo: Ounie Lecomte

Oyuncular Hackjin Mun, Hyun-joo Baek, Kim Sae-ron, Ko Ah-sung, Kyung-gu Sol

Yapım: 2009, Fransa, Güney Kore, 92 dk. Tür: Dram

Star Gazete