L'oréal Türkiye, Dünya Çevre Günü'nde Dijital Dünya Için Farkindalik Olusturuyor
L’Oréal Türkiye, ’Gelecek Için L’Oréal’ sürdürülebilirlik programi çerçevesinde, bilim, teknoloji ve insan odakli sürdürülebilir uygulamalariyla daha yasanabilir bir dünya için çalismalarini sürdürüyor. Sirket, 5 Haziran Çevre Günü dolayisiyla bugüne kadar hayata geçirdigi uygulamalarini ‘Gücünü Teknolojiden Alan Sürdürülebilirlik’, ’Gücünü Bilimden Alan Sürdürülebilirlik’ ve ’Gücünü Insanlar Için Kullanan Sürdürülebilirlik’ basliklari altinda toplarken dijital dünyada da IMPACT+ ile hayata geçirdigi çalismasi ile dikkatleri üstüne çekiyor.

Yesil bilimi arkasina alarak sektöre yön veren ve tüketicilerin ihtiyaçlarina yönelik sürdürülebilir temelli çözümler gelistirerek, bu konuda güçlü taahhütlere imza atan L’Oréal Türkiye, simdi de dijital dünyada sürdürülebilir çözümler gelistirmek için çalismalarini sürdürüyor.
Tüketicilerin yüzde 76’si iklim degisikligi konusunda endise duyuyor
Dünya Çevre Günü öncesi sirketin ‘Gelecek Için L’Oréal’ vizyonundaki gelismeleri anlatan L’Oréal Türkiye Ülke Genel Müdürü Sinem Sandikçi Gökçen, “Dünyanin en kapsamli sürdürülebilirlik hedeflerini hayata geçirmeyi sürdürüyor; bilimin isiginda teknolojinin gücünden yararlanarak gezegenimize saygili bir biçimde çalismalarimiza her geçen gün bir yenisini ekliyoruz. Bugün rakamlara baktigimizda sera gazi son iki milyon yilin en yüksek seviyelerinde, iki milyardan fazla insan su kaynaklarinin yetersiz oldugu ülkelerde yasamini sürdürüyor. Bu tablo çerçevesinde, tüketicilerin giderek artan bir oranda çevresel etkiler konusunda dogru bilgilendirilmeye ve seffaf verilere sahip olmaya ihtiyaç duyduklarini gözlemliyoruz ve bu içgörüden yola çikarak sektörde ses getiren çalismalara imza atiyoruz.
Gerçeklestirilen arastirmalar kapsaminda, tüketicilerin yüzde 76’si iklim degisikligi konusunda endise duyuyor. Sirket olarak sürdürülebilirlik bizim için her alanda varligini koruyor. Bu yaklasimimiza gezegenimizin elle tutulabilir doga rejenerasyonu gibi konular da dahil veya dijital dünyada karbon emisyonunu azaltmak da. Meseleye hepimizin elini tasin altina koymasi gereken bir durum olarak bakiyor, çalismalarimizi da her alanda hizlandirarak bilim, teknoloji ve insan odaginda sürdürülebilirlige yeni bir boyut kazandiriyoruz. Bu ana basliklar altinda yürüttügümüz çalismalarin sürdürülebilir bir dünya için itici güç olacagina inanarak yolumuza devam ediyoruz” dedi.
Sirket sürdürülebilirlik yaklasimi ile dijital dünyada da karbon emisyonuna dur diyor.
Dünyanin çevresini 6 bin kez dolasmaya esdeger karbon emisyonunu engelledi
Yapilan açiklamaya göre, ‘Gücünü Teknolojiden Alan Sürdürülebilirlik’ basligi altinda dijital eko-sistemin olusturdugu karbon emisyonunu sinirlamaya odaklanan L’Oréal Türkiye, 47 ülkede faaliyet gösteren Fransiz start-up IMPACT+ ile is birligi yapti. Sirket ekosistemi içerisindeki tüm ülkelerde gerçeklestirilmesi planlanan is birliginin pilot ülkelerinden biri Türkiye oldu. Bu is birligiyle sosyal medya, yayin içi video ve programatik satin alma gibi tüm dijital medya aktivasyonlarinda sera gazi emisyonlarini ölçen sirket, Maybelline New York ve Vichy ile gerçeklestirdigi kampanyalarin sonuçlarini da açikladi.
Sirket, bu iki markasiyla gerçeklestirdigi dijital kampanyalarda kreatif boyut optimizasyonu, kompleks görsel azaltimi ve hedeflemelerde yapilan cihaz ve baglanti optimizasyonuyla karbon salinimlarini yüzde 40’a varan oranda azaltti. Reklam sektöründe bugün için standartlasmis bir karbon ayak izi hesaplamasi anlaminda bir hedef belirlenmemis olsa da global ölçekte en büyük dördüncü reklam veren olan L’Oréal sürdürülebilir dünya hedefleri kapsaminda dijital karbon emisyonunu azaltmak için kendi inisiyatifini hayata geçiriyor. Sirket, küresel olarak gerçeklestirdigi dijital çalismalar ile de 2023 yilinda dünyanin etrafini uçakla 6 bin kez dolasmaya esdeger olan 55 bin tonluk karbon emisyonunun önüne geçti.
Dijital ekosistem emisyon saliniminda araç trafigini yakalayacak
Küresel karbondioksit (CO2) emisyonlarinin 2022 yili itibariyle yüzde 4’ü dijital ekosistemden kaynaklaniyor. Bu oran sivil havaciligin CO2 emisyonunun üstünde.
Gelecek yil sonunda dijital eko-sistemin CO2 emisyon oraninin yüzde 8’e çikmasi öngörülüyor. Bu oran ile küresel araç trafiginin yaydigi CO2 emisyonu orani yakalanmis olacak.
Elektrikli araçlar, CNG yakitli araçlar ile nakliye gibi gün geçtikçe araç trafiginde karbon emisyonunu sinirlayan teknolojiler üretilirken, 8K video gösterimi, 5G’ye geçis gibi sistemler dijital ekosistemin karbon emisyonunun artmasina yol açiyor.
Dijital teknolojilerin her yil enerji tüketimlerindeki artis orani ise yüzde 9.
Internette izledigimiz videolarin neden oldugu sera gazi emisyonlari 300 milyon ton CO2 esdegerinin üzerine çikmis durumda. Bu oran, Ispanya’nin yilda yol açtigi toplam sera gazi emisyonuna esit.
Internette izledigimiz videolar, küresel karbon emisyonlarinin yüzde 1’inden sorumlu.
Sonsuz kez geri dönüstürülebilen plastik siseyi hayata geçirdi
Açik inovasyon stratejisi dogrultusunda start up’larla is birligi yapan Grup, sürdürülebilir bir gelecek insa etmek için çalisiyor. Start-up Carbios ile enzimatik teknolojisi kullanilarak gelistirilmis sonsuz kez geri dönüstürülebilen plastik siseyi hayata geçirerek seffaf, renkli, opak ve çok katmanli her türlü PET’in geri dönüstürülmesi sagliyor ve geri dönüsüme katki da bulunuyor.
Gjosa ile 100 bin kisinin 1 yillik TV izleme süresi kadar enerji tasarrufu
L’Oréal’in Gjosa ile gelistirdigi ve kuaför salonlarinda yüzde 69’a varan su tasarrufu saglayan dus basligi uygulamasi 2023’ten bu yana Avrupa ve Orta Dogu’da 11 binden fazla kuaför tarafindan kullanildi. 279 milyon litre (yaklasik 112 Olimpik yüzme havuzu) su tasarrufu saglayan ve 18 milyon kWh enerji tasarrufuna olanak saglayan bu inovasyonun sagladigi enerji tasarrufu, Türkiye’de yaklasik 100 bin kisinin 1 yillik TV izleme süresine esdeger. Bu inovasyonu dünya çapinda 200 binden fazla salona yaymayi hedefleyen Grup, su fraksiyon teknolojisi öncüsü Isviçre merkezli Gjosa’yi satin almak için de anlasma imzaladi.
7 suyu geri dönüstüren su dostu fabrikadan biri Türkiye’de
Sirket, her yil 51 milyon adet sampuan ve saç kremi üretimi gerçeklestirdigi Istanbul Üretim Tesisi’ni “Suyu Geri Dönüstüren Su Dostu Fabrika’ya çevirdi. L’Oréal Grup çatisi altinda bunu gerçeklestiren 7’inci ülke Türkiye olurken, Istanbul Üretim Tesisi’nde kullanilan endüstriyel suyun yüzde 100’ü geri dönüstürülerek, tekrar kullaniliyor.
Meksika, Ispanya, Rusya, Italya, Belçika, Çin ve son olarak Türkiye’den sonra L’Oréal Grup bünyesindeki tüm fabrikalarin 2030 yilina kadar suyu geri dönüstüren su dostu fabrika haline getirilmesi hedefleniyor.
Plastiksiz e-ticaretten sonra yüzde 100 biyo bazli veya geri dönüstürülebilen ambalaj uygulamasi hayata geçecek
2021 yilindan beri ‘Plastiksiz E-Ticaret’ yaklasimiyla e-ticaret ve B2B gönderimlerinde dolgu ve koruma malzemelerinin, koli ve güvenlik bantlarinin yüzde 100’ünü, plastik yerine geri dönüstürülebilir kagittan elde eden sirket, 2025 yilina kadar tüm plastik ambalajlarini yeniden doldurulabilir, yeniden kullanilabilir, geri dönüstürülebilir veya kompost yapilabilir hale getirmeyi hedefliyor.
2030 yilina kadar ise tüm ambalajlarinda kullandigi plastik yogunlugunu yüzde 20 azaltmayi amaçlayan sirket, 2030’a kadar ambalajlarda kullanilan plastigin de yüzde 100’ü biyo-bazli ya da geri dönüstürülmüs kaynaklardan elde edilecek.
Öte yandan 2023 Ekim itibariyla Istanbul içi magaza ve kuaför sevkiyatlari sirket filosuna dahil edilen elektrikli araçlar ile gerçeklesiyor. Borusan Lojistik ile hayata geçirilen bu proje kapsaminda karbon salinimi sevk edilen adet basina geçen seneye göre yüzde 19 azaldi.
‘Gücünü Bilimden Alan Sürdürülebilirlik’ odaginda gezegene ‘yesil’ dokunus
Dogadan ilham alarak ‘Yesil Bilim’ odaginda inovasyon çalismalarina hiz veren L’Oréal Grup, ürünlerini yüzde 65 oraninda bitki bazli veya bol mineralden elde edilen içeriklerden olusturuyor.
Markanin ürünlerinde yalnizca biyoteknolojik yollarla üretilen dogal kaynakli Hyaluronik Asit (HA) kullaniliyor. Birkaç ton HA üretebilmek için ise az miktarda dogal kaynak yeterli oluyor.
Doganin, güzelligin gelecegi olduguna inanan L’Oréal Grup’ta, 2030’a kadar içeriklerin yüzde 95’i biyo-bazli, bol mineral kaynaklardan veya döngüsel süreçlerden elde edilecek. Mikrobiyom alaninda uzman bir start-up ile is birligi yapan sirket, egzama ve atopiye sahip ciltler üzerinde etkili Endobioma adi verilen bir tibbi cihaz gelistirerek yeni bilimsel alanlari da kesfetti.
Sirketin Yesil Kimya prensiplerine dayanan Pro-Xylane molekülü, Retivalift Lazer x3 ürününün temelini olusturuyor. Yaslanma karsiti ve sirket tarafindan patentli olan bu aktif maddeyi elde etmek için gerekli tüm reaksiyonlar suda gerçeklesiyor.
Yesil kimya prensipleri C Vitamini içeren ürünlerde de kendini gösteriyor. Öncelikle bugday kullanarak C vitamini üreten sirket, bu üründen elde ettigi glikozu Yesil Kimya ile dönüstürüyor. Daha sonra 2 farkli biyoteknoloji sürecini gerçeklestiren sirket çevreye en az etkiyle, yenilenebilir kaynaklardan türettigi C Vitamini Garnier C Vitamini Serumu gibi ürünlerinde kullaniyor.
‘Gücünü Insanlar Için Kullanan Sürdürülebilirlik’ yaklasimi tüketici ihtiyaçlarina göre sekillendi
PwC’nin 2022 yilinda ortaya koydugu Tüketici Öngörüleri Arastirmasi’na göre, müsterilerin yüzde 41’i satin aldiklari ürünlerin çevresel etkilerini bilmek istiyor. Bu bilgiler isiginda, tüketicilerin çevre dostu ürünleri kolayca seçebilmesi için Bureau Veritas onayli Çevresel Etiketleme Sistemi’ni ilk olarak Garnier markasiyla hayata geçiren marka, ürünleri 14 gezegensel faktöre göre A’dan E’ye kadar siralayabiliyor böylece ayni kategorideki ürünler kolaylikla karsilastirilabiliyor.
11 bagimsiz bilimsel uzmanla gelistirdigi bu sistem Avrupa Komisyonu kilavuzlariyla uyumlu metodolojiye dayanarak olusturuldu. EcoBeautyScore Konsorsiyumu ile 70’den fazla kisisel bakim ve kozmetik sirketini bir araya getirerek, sürdürülebilir ürünlerin etkilerinin seffaf bir sekilde degerlendirilmesini sagliyor.
Plastik ambalajlarin tamami tekrar kullanilabilecek
Anlamli markalar devrimi ile sirket çatisi altindaki markalar toplumsal fayda olusturan çalismalarini sürdürüyor. Markalarin satis noktalarinda kullanilan stant malzemeleri yüzde 100 EKO-DIZAYN ile üretilirken, kullanilmayan ürün teshir üniteleri ileri dönüstürülüyor. Ayni miktarda ürünü, daha az kaynak kullanarak paketleyebilen sirket, bu sayede, ürünlerin boyutlarindan feragat etmeden çevreye olan etkisini azaltiyor, kaynak kullanimini sinirlandiriyor. 2023 yilinda, L’Oréal markali ürün paketlemelerinde 2019’a kiyasla yüzde 4 daha az yogun plastik kullanilirken, 2030 yilina kadar ambalajlarda kullanilan plastik yogunlugunun yüzde 20 azaltilmasi hedefleniyor.
Ayrica tek kullanimlik atiklari azaltmak için refill ürünlerinin sayisini gün geçtikçe artiran sirket, ürünlerin evde veya satis noktalarinda yeniden doldurulmasina olanak taniyor. Sirket hayata geçirdigi parfüm selalelerinin küresel parfüm satislarinin yüzde 20’sini olusturmasini hedeflerken, 2025 yilina kadar plastik ambalajlarinin tamamini yeniden doldurulabilir, yeniden kullanilabilir, geri dönüstürülebilir ya da kompost yapilabilir hale getirecek.
‘Gelecek için Eczaneler’ programiyla farkindalik artiriliyor
‘Dünyayi Harekete Geçiren Güzelligi Yaratmak’ vizyonuyla, eczacilarla ‘Gelecek için Eczaneler’ programi baslatildi. Sürdürülebilirlik Akademisi & Bureau Veritas ile is birligi yapilan bu programda, ocak ayinda 500’den fazla eczane sürdürülebilirlik konusunda bilgilendirilerek, sürdürülebilirligin önemi vurgulandi. Program, eczanelerin Çevre, Enerji, Su, Atik, Tedarik Zinciri, Müsteri Geri Bildirimi ve Ekip Yönetimi basliklarinda alanlarinda somut aksiyonlar almasini hedefliyor. 2023’teki pilot çalismada, 5 eczane Altin, 1 eczane Bronz Sertifika aldi.
‘Yesil Salon’lar sertifika alacak
Ekosisteminde yer alan paydaslarinin sürdürülebilirlik yolculugunun bir parçasi olmasini hedefleyen sirket, ‘Yesil Salon’ projesini hayata geçirdi. Güzellik merkezlerinin ve kuaförlerin sürdürülebilirlik konusunda bilinçlenmesini, daha ötesinde sürdürülebilir bir sekilde çalismasini hedefleyen marka, projenin ilk asamasini 17 salon temsilcisi ile tamamladi. Proje kapsamindaki 5 salon Sürdürülebilirlik Akademisi’nin de dahil oldugu egitimleri tamamladiktan sonra hayata geçirdikleri faaliyetler ile ilgili denetime girerek, sertifika alacaklar.
‘Gelecek için L’Oréal’ programi yenilikçi ve cesur taahhütlerden olusuyor
Marka, bilim ve teknolojiyle güzelligin gelecegini sekillendiriyor. ‘Gelecek için L’Oréal’ programiyla biyo-çesitlilige saygi göstererek ve dogal kaynaklari koruyarak, tüm faaliyetlerini çevresel etkileri iyilestirmeye adiyor. 2020’de duyurulan bu program, 2030 yilina kadar dünyanin en kapsayici ve iddiali sürdürülebilirlik hedeflerini içeriyor.
56 ülkenin büyüklügü kadar alani kurtarmayi hedefliyor
Sosyal ve çevresel sorunlarin iyilestirilmesi için 200 milyon eurodan fazla fon ayiran L’Oréal Grup, bu fonun 50 milyon euroluk kismini 1 milyonluk canli türünün yok tehlikesiyle karsi karsiya oldugunu göz önünde bulundurarak ormanlar, denizler ve sulak alanlar da dahil olmak üzere kaybolan ve bozulmus habitatlarin onarilmasi için ayirdi. Doganin Rejenerasyonu Fonu ile 2010 yilindan bu yana 6 projeye toplamda 27 milyon euroluk destek saglayan sirket, 2030 yilina kadar bu fon ile 1 milyon hektar eko-sistemi kurtarmayi hedefliyor. 10 bin kilometrekareye denk gelen bu alan, dünyanin en küçük yüzölçümüne sahip 56 ülkenin toplam alanindan daha büyük.
