Iskender Kebap Tartismasi Büyüyor

Dönerin ilk olarak Kastamonu’da yapildigi iddialarina Bursa’nin en meshur kebapçisi Iskerder Kebap’in 5. kusak isletmecisi Oguzhan Iskerderoglu’dan yanit geldi. Iskenderoglu, 157 yildir bu isi yaptiklarini ifade ederek, “Tarih birisinin bir sey söylemesi ile degil, belgelerle, kanitla olur. Dedelerim bu ise basladiginda fotograf henüz icat olmamisti” dedi.

Iskender Kebap Tartismasi Büyüyor
Sadece Bursa’da degil Türkiye’de, hatta dünyanin birçok ülkesinde iskerder kebapin adini duyuran Iskerderoglu ailesi, geçtigimiz günlerde siyah beyaz bir fotograf üzerinden yorumlar yapilarak, ilk kebabin Kastamonu’da yapildigina dair iddialara cevap verdi. Bir fotograftan yola çikarak iki asirdir Kastamonu’da döner yapildigina dair söylentilere o tarihte fotografin bile icat edilmedigini ifade ederek cevap veren Iskender Kebap’in 5. kusak isletmecisi Oguzhan Iskenderoglu, 157 yildir müesseselerinin çalismaya devam ettigini dile getirdi.

Dededen kalma konakta 157 yillik lezzeti devam ettirdiklerini anlatan Oguzhan Iskerderoglu, atalarindan kalan resim ve belgeleri ise konagin içerisinde sifre ile girilen ve sifresini sadece kendisinin bildigi çok özel ve gizli bir odada muhafaza ettigini belirtti.

Iskenderoglu o özel odayi Ihlas Haber Ajansi ekibi için açti.

“Türkiye’nin en eski üç sirketinden biriyiz”

Oguzhan Iskenderoglu, “Tarih, birisinin bir sey söylemesi ile degil, belgelerle, kanitla olan bir seydir. Bizler 157 yildir bu isi devam ettiren aileyiz. 5-6 kusaktir bu isi yaparken ailemiz bize isten önce haddimizi bilmeyi ögretmistir. Ne konusacagimiz degil, ne konusmayacagimiz da bizlere ögretilmistir. Bilmedigimiz konu hakkinda yorum yapma noktasinda her zaman temkinli olduk” dedi.

Haberlere konu olan fotografa da açiklik getiren Iskenderoglu, “Haberlere konu olan fotograf, ara ara bana yakinlarim tarafindan gönderiliyor. Fakat bu fotograf bana ne zaman gelse, altinda Istanbul’da, Kastamonu’da, farkli sehirlerde çekildigine, hatta bazilari Bursa’da iskenderin oldugunu bile iddia edenler oldu. Tarih, birisinin bu böyle demesiyle olmaz. 157 yildir Türkiye’nin en eski üç sirketinden biriyiz ve isletmemiz çalismaya devam ediyor” diye konustu.



“Bizler Yunanistan’a, Almanya’ya karsi bu konuyu savunmaya çalisiyoruz”

“Fotograflarla ilgili de o dönemde birçok kisinin bilmedigi bir sey var. Fotografçilik, o dönemde Müslüman olan Türk halki olarak kolay kabul görmemis. Islam dininde tasvir yasak oldugu için fotografçiligin da çok hos karsilandigini söyleyemeyiz” diyen Oguzhan Iskenderoglu, “O dönemdeki azinlik dedigimiz kisiler fotografçilik yapmis. Bu fotografçilik zaten 19. yüzyilin sonlarinda yayginlasmaya basliyor. Bizim bu arsivimizde sakladigimiz eski fotograflar bile müsterilerimizin çektigi fotograflar. Birilerinin çikip bir seyler söylemesinin temeli yok. Bizler Yunanistan’la, Almanya’ya karsi bu konuyu savunmaya devam ederken, arka taraftan Kastamonulu ustalarin böyle bir çikis yapmasi vakit kaybettirici diyebiliriz” ifadelerini kullandi.

“Döner hem kiyma, hem yapraktan olusur”

Iskenderoglu, sözlerini söyle sürdürdü:

“Son zamanlarda herkes kendi yaptigi isi daha iyi yapiyorum diyebilmek için bir seyi yikmaya çalisiyor. O yüzden iskenderi kötülemeden kendini övemeyen müesseseler, yeni nesil dönercilikle ilgili yok o kiymadir, yok bu sudur gibi seyler ortaya atiyorlar. Biz Oxford Üniversitesi’nden hocalarla olsun, uluslararasi belgesel kanallariyla yaptigimiz çekimlerde bunlari hep anlattik. Göçebe olan Türk toplumunda küçükbas hayvan vardir, çünkü büyükbas hayvan gezmez. Türk yemeklerinin temeli küçükbastir. Göçebe olan o toplumda size hayvanin basini, size pirzolasini, bir baskasina but kismini verirsem esit bir siniflandirma olmayacagi için herkesin ayni yemegi yemesi için gayret gösterilmistir. Eski yemeklere baktiginiz zaman keskek, köfte ve birçok yemek çesidinde et kiyilir. Dönerinde gerçeginde de bu böyle olmak zorundadir. Benim kendi çiftliklerim ve benimle çalisan hayvan üreticisi isletmeler var. Bu hayvani kestigimiz zaman yapraga çikan belirli kesimleri var. Her yerinden yaprak çikaramazsiniz. Islam’da israf diye bir sey yoktur. Yaprak çikmayan yerlerinden de kiyma yaparsiniz. Döner hem kiyma, hem yapraktan olusur. Öyle sadece kiymadan ya da sadece yapraktan döner yapiyorum diyenler ya bu isi bilmiyordur ya da yanlis biliyordur. Bizi dinleyen kasaplar ve kasaptan anlayanlar bana hak verecektir.”

“Bu tarz sorularla gündeme gelmek hos degil”

Büyük dedesinin döner ocaginin 150 sene önceye ait oldugunu savunan Iskenderoglu, “Büyük dedemin döner ocagi 150 sene öncesindendir. Dükkan tabelasi

orijinaldir ve 157 senesine ait Osmanlica tabeladir. O dönemden kalan masalar, tabaklar ve diger esyalar hala burada sergileniyor. Elimizde eski fotograflarimiz var. Insanlarin merakina saygi duyuyorum ve bazi seyleri dogru bilmeleri gerektigini düsünüyorum. Yoksa bu tarz sorularla gündeme gelmek pek hos degil. Biz isimizi yapiyoruz. Biz bir kebap satarken, iki kebap satalim derdinde degiliz. Bir tabagin içinde sadece et, yogurt olmasindan ziyade bir sehirle, bir ülkeyle birlesmis 157 yillik bir markadan söz ediyoruz” ifadelerini kullandi.

Ilk dükkan tabelasi 150-160 yillik

Oguzhan Iskenderoglu, sözlerini su cümlelerle tamamladi:

“Az önce söyledigim gibi tarih kanitla olur demistim. Benim tabelaya ‘Kebapçi Mehmet Oglu Iskender’ yazdiran 6 kusak önceki dedemin ismi böyle geçiyor ama baska bir Osmanli arsivinde ‘Çarkçi’ diye geçtigini de gördüm. Çarkçi, gemi motoruyla ugrasan, mühendislik alaninda is yaptigini, ama kasap bir aileden geldigini de anliyoruz. Bu döner ocagina baktiginizda siradan bir kasabin yapamayacagini görebilirsiniz. O günkü tasarimi degerlendirirseniz, üstünde rüzgar gülü gibi ocagin dönmesini saglayacak bir aparat var. Biz bunlari anlatirken bile kesin bilginin olmamasinin yani sira noktalari birlestiriyoruz. Benim kendi dedem 1966 yilinda vefat etmis, ben 1986 dogumluyum. Ben dedemi hiç görmedim. Iskender dede, 1934 senesinde vefat etmis, babam 1949 dogumlu, o da dedesini hiç görmemis. Efsaneler tarih degildir. Tarih, belge ve kanitla olur. Mehmet dedeyi sayarsak ben 5’inci kusagim. Ailemiz o tarihlerde Istanbul’da at üzerinde et satarmis. O dönemden buralara gelindi. Biz Iskender dedeyi baslangiç alarak bugüne kadar geliyoruz. Bizden daha eski olan bir müessese nasil üç kusak olabilir? Burada gördügünüz tabela ve döner ocagi, bahse konu olan fotografin da önündedir. Bu tabelalara babam döneminde karbon testi yaptirip, bir tarihte koydurmaya çalisti. Ve asagi yukari 150-160 senesine ait oldugunu biliyoruz. O döneme ait fotograflari bizler çekmedigimiz, müsteriler çektigi için tarihleri açisindan da dogru aktarimlar yapmaya çalisiyoruz.”
Kaynak: İHA