Antalya'da Züccaciye Sektöründe 2 Milyar Dolarlik Is Anlasmasi
Almanya, Japonya, Hindistan, Güney Amerika, Birlesik Krallik gibi dünyanin dört bir yanindan züccaciye sektörünün 50 dev satin almacisi, Züccaciyeciler Dernegi’nin (ZÜCDER) 16-19 Mayis tarihleri arasinda Antalya’da gerçeklestirdigi “13. Uluslararasi Ev ve Mutfak Esyalari-Marka Zirvesi”nde 120’den fazla yerli ve yabanci satin almaci firmanin, yaklasik 5 binin üzerinde görüsme yapmasini sagladi. Organizasyonda 2 milyar dolarlik ticaret hacmi olustu. ZÜCDER Baskani Mesut Öksüz, “Antalya’ya getirdigimiz firmalari dünyadan tek tek cimbizla çeker gibi seçiyoruz. 1 milyar dolarlik yillik ithalat yapan firmayi bile Antalya’da agirladik. Kriter olarak bir firmanin minimum 10 milyon dolarin üzerinde bir ithalat yapiyor olmasi ya da 10’un üzerinde perakende magazasi olmasi sart” dedi.

"Çin ile rekabet edebilecek güce sahibiz"
Çin’in pandemiden sonra sektöre hizli bir geri dönüs yaptigini belirten Öksüz, “Sektörümüzün dünyadaki ticaret hacmi, 300 milyar dolar ve bunun 152 milyar dolarini tek basina Çin sagliyor. Ancak Çin büyük bir güç diye kendimizi geri çekecek halimiz yok. Fuarlarimiz artik dünyada, Çin Guanzo’daki ve Frankfurt’taki Ambiante fuarlarindan sonra üçüncü fuar olarak bilinmektedir. Bizim Züchex fuarimiz dünyada kabul edilen ve hatiri sayilir firmalarin geldigi, olmazsa olmaz denilen bir fuar haline geldi. Ayni zamanda bizlerin yaptigi ticari heyetlerin de önemli katkilari oldugunu söyleyebilirim. Antalya’daki organizasyonlarimizda sürekli dünyanin çesitli ülkelerinden satin almacilari agirliyoruz. 6 milyar dolar ihracat ile dünya pazarindan yüzde 2 pay aliyoruz. Yüzde 2 payla dünyada 8. siradayiz. Bizim ilk 5 yilda 5. siraya gelme gibi bir hedefimiz var” derken, sanayi agirlikli bir sektör olduklari için daha fazla sanayi yatirimi yapmalari gerektigini ifade etti.
“Sanayi agirlikli bir sektörde sürekli ekipmanlarimizi yenilememiz ve gelistirmemiz gerekiyor ki rekabet edebilelim ya da sürekli kendimizi gelistirebilelim. Çünkü bu ürünlerin çogunun bir milatlari var. 5 yil veya 6 yil sonra yenilenmeli. Tekrardan alinmasi gereken ürün gruplari da var. Bunlari da alabilmeliyiz ki rekabetimizi daha güçlü hale getirelim” dedi.
"Sanayide üretim adedi artmali"
Öksüz, iç pazardaki enflasyonist ortam ve üretimle ilgili de su açiklamalari yapti: “Iç pazara ilk 3 ay olarak bakarsak adet bazinda yüzde 20’lere varan bir daralma var ama ciro bazinda yüzde 100’e yakin bir artis yasiyoruz. Bu durum enflasyondan kaynaklaniyor. Enflasyon yüzde 67-68’lerde, biz yüzde 65’lerdeyiz. Tabii TÜIK’te, züccaciye grubu diye direkt bir ayrisma yok. Dayanikli tüketim mamulleri olarak var. Dayanikli tüketim mamullerinde asagi yukari ayni paralelde oldugumuzu düsünüyorum. Dolayisiyla yüzde 2-3 enflasyonun altinda bir durumdayiz. Son yillarda bizim ürün grubumuz enflasyonun altinda fiyatlandirma yapti. Bunu tüm rakamlarda görüyoruz. Burada da enflasyonun nispeten altinda hareket eden bir sektör olarak kalacagimizi düsünüyorum ama artik sunu da söyleyelim, sanayi sektörü ürün grubunda adet bazinda ne kadar çok üretebilirseniz o kadar fiyat azalir. Simdi iç piyasada bir durgunluk var. Ayni zamanda dolarin sabit kalmasi veya az da olsa artmasinin ihracatta önemli dezavantajlari var. Dolayisiyla fabrikada üretilen adet düstügünde otomatik olarak belki eskisi kadar fiyat rekabetinde kalamayabiliriz. Çünkü bir kalibi takip degistirmek yarim gün aliyor. Bu da zaman kaybi ve is kaybina neden oluyor. Yeteri kadar da siparis alamadiginiz takdirde isin üretim adeti maliyetine son derece yansiyor. Bunlardan dolayi fiyatlarda bir miktar artma meydana gelebilir. Biz üretim adetlerini yukarilara çikardigimizda mutlaka fiyatlarda daha rekabetçi olacagiz.”
