35 Metrekarelik Atölyede Ürettigi Ahsaplari Avrupa'ya Satiyor

Izmir’de yasayan ve özel sektörde yillarca çalistiktan sonra emekli olan Arif Uçar, çocukluk hayali olan ahsap oymaciligi kursuna gitti. Çigli Halk Egitim Merkezinde usta ögretici Tahsin Güler’den yaklasik 2 yil kadar egitim aldi. Usta ögretici Güler’in vefatindan sonra Uçar’in egitim hayati, merhum Tahsin Güler’in kardesi ahsap ustasi Asir Güler ile devam etti. Asir Güler’in evinin altinda bulunan ve hobi olarak egitim aldigi 35 metrekarelik atölyede bir süre sonra küçük isler üretmeye baslayan Uçar, zamanla kendini gelistirerek harika eserler ortaya çikarmaya basladi.

Yaklasik 5 yildir ahsap oyma isiyle ilgilendigini belirten Uçar, “Ahsap oymacilikta rölyef, heykel, yari heykel gibi birçok alanlar var. Ben daha çok üç boyutlu heykel ya da yari heykel alanini tercih ediyorum. Bunun disinda bir Egeli olarak, bir deniz asigi olarak, Ege’nin baliklarini, bir taraftan da mitolojiye olan ilgimden dolayi Helenistik ve Roma Dönemi migferlerini oymaya çalisiyorum” dedi.



“Özellikle yaptigim migferler ilginç geldi”

Hobi olarak basladigi ahsap oymacilik isinin zamanla ticari zemin kazandigini belirten Uçar, “Yaptigim eserlerin ilgi çekmesi üzerine ben de bunlari ticari faaliyete dönüstürdüm. Hatta bu ilgi yurt disina da tasti. Özellikle yaptigim migferler ilginç geldi. Ahsap oymada migfer yapildigini hiç görmedim. Hatta sadece Helenistik migferler degil, Viking migferleri, Selçuklu migferleri gibi taleplere kadar döndü” ifadelerini kullandi.

“En az 2 yillik, 3 yillik dinlenmis bir agaç seçmeniz çok önemli”

Özellikle Avrupa ülkelerinden yogun ilgi gören migferlerin yapilis hikayesini anlatan Uçar, “Ilk önce burada kullandigim agaçtan bahsetmek istiyorum. Heykel çalismasi yapacaksaniz ilk önce agacinizin kurumus olmasi gerekiyor. Çünkü eseriniz bittikten sonra çatlamalar veyahut da yamulmalar olabilir. O yüzden en az 2 yillik, 3 yillik dinlenmis bir agaç seçmeniz çok önemli. Yine oyma açisindan daha rahat olan ihlamur agacini tercih ediyorum. Ihlamur agacimizi aldiktan sonra elle yapmak istedigimiz objeyi kerestenin üzerine çiziyoruz. Kestikten sonra bütün asamalari oymacilikta kullandigimiz iskarpelalarla, tokmakla, elle oyarak basliyoruz. Içini oyduktan sonra disini da sekillendirip en son asamalarda da ince motiflere geçiliyor. Motiflerini de tamamladiktan sonra iyi bir zimpara yapiyor ve akabinde kök boyalari ya da kumas boyalari kullanarak, hatta burada bazen kurumus kan efektlerini de vererek boyama islemini yapiyoruz. Tekrar bir zimparalamadan sonra gomalak (Lac böceginin salgiladigi dogal bir reçine) dedigimiz organik cilayi yaklasik 15-20 kat, bazen hatta 30 kata kadar sabirla inceltilerek üstüne sürüyoruz. En son da keten tohumu yagiyla yavas yavas parmakla masaj yapar gibi yaklasik bir gün kadar da bu islem yapiliyor. Sonra keçeyle güzelce silindikten sonra yaklasik bir ay sonunda böyle bir eser ortaya çikiyor” seklinde konustu.



“Degerli bir sanat, kaybolmasini istemiyoruz”

Günümüzde ahsap oyma sanatina ilginin azaldiginin altini çizen Uçar, “Özellikle sunu belirtmek istiyorum. Ahsap oyma bu topraklarin çok geleneksel bir sanati, zanaati. Maalesef gelisen teknolojilerle birlikte bu tür sanatlar kaybolmaya basliyor. Bu bizim için çok büyük bir üzüntü. Ama bizler bunu tekrar canlandirarak yeni nesillere örnek olmasi amaciyla sergiler de açiyoruz, ilgi çekmeye çalisiyoruz bu alana. Gençlerin de buna ilgi duymasini istiyoruz. Çok güzel eserlerin çiktigi bir ülkedeyiz. Mutlaka buradaki gençlerimizin de buna ilgi duymasini istiyorum. Degerli bir sanat, kaybolmasini istemiyoruz” ifadelerini kullandi.